Gebelikte Aciller ve İlk Yardım

Doç. Dr. Onur POLAT
Bu ünitede;
Gebe
hastalarda
hangi
acil
durumların
varlığında hangi ön tanılardan şüphelenilmesi
gerektiği,
ayrıca
acil
durum
için
hastaya
yaklaşım, ilk müdahale anlatılacaktır.
Hastanın naklinde dikkat edilecek hususlar ve
hastaya yaklaşım ile doğum eyleminde olan
hastada
hastaneye
ulaşana
kadar
eyleme
yardımcı olunabilecek hususlar anlatılacaktır.
GEBELİKTE VAGİNAL KANAMALAR
1. Trimester (Gebelikteki ilk 3 aylık dönem) Kanamaları
• Gebeliğin ilk trimesterinde hastaların % 25’inde
vajinal kanama görülmektedir. Şiddetli vajinal
kanama varlığında, bulgulara karın ağrısı, ateş ya
da parça-pıhtı düşürme gibi bulgular da eklenmişse
hastalarda ileri inceleme gerekir.
• İlk
trimesterde
kanamalar
düşük
tehdidi,
önlenemez düşük, inkomplet (tam olmayan)
abortus, komplet (tam) abortus, missed abortus
(bebeğin rahim içinde ölmesine rağmen düşük
eyleminin başlamaması), ektopik gebelik nedeniyle
olabilir.
• Hastada
vital
bulgular,
otururken
ve
ayakta
alınmalıdır. Ortostatik değişiklik varlığı (sistolik kan
basıncında
>10
mmHg
fark
ve
nabzın
>10
atım/dakika artması ) intraabdominal (karın içi)
kanama varlığını gösterebilir.
• Gebelik tanısını koymak için hastanın son adet tarihi
sorgulanmalı,
sistemik diğer hastalıklar açısından
detaylı anamnezi alınmalıdır.
• Peritoneal
(karın
zarı)
bulgular
ve
adneksial
(yumurtalıklar ve tüpler) kitleler açısından hastanın
abdominal
muayenesi
yapılmalı,
uterusun
büyüklüğü değerlendirilmelidir.
• Hastaya
mutlaka
damar
yolu
açılmalı,
eğer
bilinmiyorsa kan grubu tayini ve tam kan sayımı için
hastadan kan alınmalıdır. Gebelik tanısı kesin değil
ise
kanda
alınmalıdır.
gebelik
testi
(
βhcg)
için
de
kan
• İlk
trimester
kanamalarında
çoğunlukla
neden
düşük tehdididir. Gebeliğin devam etme ihtimali
%90-97’dir ve genellikle hastanın genel durumunda
bozulmaya neden
olmaz.
Bu nedenle hastanın
hastaneye nakli ve fetal kalp atımlarının varlığı
açısında
ultrasonografi
değerlendirmesinin
yapılması sağlanmalıdır.
• Takip konservatiftir ve fetal iyilik kanıtlandıktan
sonra hastanın evde izlenmesi planlanabilir.
• Eğer çok yoğun kanama, ya da parça pıhtı düşürme
öyküsü varsa inkomplet abortus ya da komplet
abortus açısından ileri müdahale (kavitenin karman
ile
kürete
edilerek
temizlenmesi)
gerekliliği
olabileceğinden hospitalizasyon gerekebilir.
• Vajinal kanama ile birlikte karın ağrısı da olan gebelerde
ektopik gebelikten de şüphelenilmelidir. Rahim içi gebelik
tanısı daha önceden konmuş olsa dahi iç ve dış gebeliğin
de birlikte görülebileceği unutulmamalıdır. İki durumun
birlikte görülme riski 1/30.000 civarındadır.
• Elbette
kesin
tanı
ancak
ultrasonografide
adneks
gestasyonel kese ve içinde kalp atımlarının görülmesi ile
konabilecektir. Ekstrauterin (rahim dışı) bir oluşum,
ektopik gebelik ile karıştırılabilir ve yanlış pozitif tanı
konabilir.
• Adet gecikmesi olan hastada eğer şiddetli karın
ağrısı var ya da akut karın bulguları var ise (alt
kadranda
hassasiyet,
defans,
rebound)
ektopik
gebelikten şüphelenilmelidir.
• Unutulmamalıdır ki adet gecikmesi olmasa bile,
doğurganlık çağındaki her bayanda vajinal kanama
olsun ya da olmasın, akut karın bulguları varlığında,
ön tanılar arasında ektopik gebelik yer almalıdır.
Hastanın damar yolu açılmalı ve vital bulguları takip
edilerek hastaneye nakli sağlanmalıdır
2. Trimester Kanamaları
(Gebelikteki ikinci 3 aylık dönem)
• Preterm
eylem,
düşükler,
intrauterin
plasenta
previa
(plasentanın
bebekten
exitus,
önce
çıkması) gibi durumlarda görülebilir. Bu durumda
mutlaka
anne
ve
fetusun
iyilik
halinin
değerlendirilmesi için hasta vital bulguları takip
edilerek ve damar yolu açılarak hastaneye sevk
edilmelidir.
3. Trimester Kanamaları
(Gebelikteki ikinci 3 aylık dönem)
• Hastaya
yaklaşımda
iki
husus
mutlaka
hatırlanmalıdır. Hasta mutlaka tam teşekküllü bir
hastanede ve jinekolog tarafından değerlendirilmeli
ve plasenta previa dışlanana kadar vajinal ya da
rektal muayene yapılmamalıdır. Çünkü vajinal ya da
rektal muayene, durdurulamayacak ve hayatı tehdit
edecek şiddette kanamaya neden olabilir. Bu
durumdaki hastada hipovoleminin erken tanısı
önemlidir.
• 3. trimester kanaması olan hastaların % 5’inden
azında servikal ya da vajinal faktörler kanamadan
sorumlu olmaktadır. Örneğin servikal polipler,
erozyonlar, karsinomlar gibi.
• Hipovolemik şokun semptomları, solukluk, soğuk
cilt, senkop, susuzluk, dispne (nefes darlığı),
ajitasyon, konfüzyon, kan basıncında düşme,
taşikardi, zayıf nabız ve oligüridir (idrar çıkışının
azalması). Annenin vital bulguları dekompanze
olana
kadar
fetal
kalp
atımları
olumsuz
etkilenmeyebilir.
• Çoğu gebe hasta yaklaşık 1000-1500 ml kan
kaybedene kadar hemodinamik olarak stabil
kalmaktadır. Eğer uygun tedavi yapılmazsa hasta
hızla dekompanze olur ve fetal kayıp olabilir.
• Stabil
olmayan
hastalarda
resusitasyona
başlanmalı, hava yolunun açıklığı sağlanmalı, damar
yolu açılmalı ve mümkünse hasta sol yan
pozisyonda ve trendelenburgda yatırılmalıdır. Bu
şekilde gebe uterusun vena kava denen damara
basısı azaltılır ve venöz dönüş arttırılmış olur.
• Hastaya kristaloid ile infüzyona başlanmalıdır.
Transport sırasında mümkünse fetal kalp atımları
düzenli olarak monitorize edilmelidir (el dopleri ya
da fetoskop ile).
• Hızlı kan kaybı olan ya da hemokonsantrasyonu
olan hastalarda başlangıç hematokrit değeri yanıltıcı
olabilir. Hastaya eritrosit süspansiyonu transfüzyonu
yapılabilir. Bu nedenle cross- match işlemi ve
bilinmiyorsa kan grubu tayini için kan alınmalı ve
hazırda kan tutulmalıdır.
• Acil olmayan kanama durumlarında, önce hasta
değerlendirmeli ve hemodinamik olarak stabil ise
kanamanın nedeni saptanmaya çalışılmalıdır. Eğer
mümkünse
ultrasonografi
yapılarak
fetal
kalp
atımları ve plasentanın yeri öğrenilmelidir.
• Eğer ultrasonografi yapılamıyorsa fetal kalp atımları
dinlenmeli ve fundus yüksekliği (rahim en yüksek
kısmı)
saptanarak
hasta
kalemle işaret konmalıdır.
karnında
bu
noktaya
• Bu işaretleme gestasyonel haftanın belirlenmesine
yardımcı olabileceği gibi ( Simfizisten fundusa olan
mesafe mezura ile ölçüldüğünde örneğin 18 cm=18.
gebelik haftasına denk gelir), aynı zamanda ablasyo
plasenta gibi rahim içine kanama durumunda hızlı
rahim genişlemesinin fark edilmesine de yardımcı
olur.
GEBELİKTE KARIN AĞRILARI
Dış Gebelik (Ektopik Gebelik)
• Ektopik gebelik blastokistin endometrial (rahim iç
yüzü)
kavite
implantasyonu
dışında
herhangi
(gömülmesi)
bir
olarak
yere
tanımlanır.
Gebeliklerin % 2’si ektopiktir ve ektopik gebeliklerin
% 95’i tüplerde yerleşmektedir. Tüpler dışında,
overler (yumurtalıklar), batın içi, servikal kanal,
cornular
ya
olabilmektedir.
da
batın
içinde
de
yerleşim
GEBELİKTE KARIN AĞRILARI
Dış Gebelik (Ektopik Gebelik)
• Ektopik
gebelikte
klinik
tablo
çok
değişken
olabilmektedir. Rüptürün olup olmamasına göre
farklı
tablolar
görülebilir.
Hasta
tipik
olarak
lekelenme şeklinde vajinal kanama, alt abdominal
kadran ağrısı, bazen senkop şikâyeti ile başvurur.
Ektopik gebeliğin klasik bulguları:
1.Adet gecikmesi sonrası vajinal kanama.
2.Abdominal ya da pelvik ağrı.
3.Hassas adneksial kitle varlığıdır. Ancak 3 bulgunun
birlikte görülme ihtimali % 50 oranında olmaktadır.
• Ektopik gebeliğe bağlı olan ağrı başlangıçta tüpün
gerilmesine bağlı kolik tarzı ağrıdır. Karnın her
bölgesinde
algılanabilir
ancak
çoğunlukla
alt
abdominal ağrı şeklindedir.
• Eğer
hemoperitoneum
gelişmişse
diafram
irritasyonuna bağlı olarak omuz ağrısı da olabilir.
Abdominal palpasyon sırasında şiddetli ağrı olur.
Rüptüre
olmuş
ya
da
olmakta
olan
ektopik
gebeliklerde serviks (rahim ağzı) hareketlerinde de
şiddetli ağrı olacaktır.
• Hastaların % 97’sinde abdominal ya da pelvik
hassasiyet olur. Hassasiyet olguların % 45’inde
yaygın, % 25’inde her iki alt kadranda lokalize, %
30’unda
tek
taraflı
alt
kadranda
lokalizedir.
Peritoneal irritasyona bağlı olarak rebound olabilir
ya da olmayabilir.
• Hastada adet gecikme öyküsü olmaması ektopik gebeliği
ekarte ettirmez. Tanısı için kanda gebelik testi (βhCG) ve
ultrasonografik değerlendirme yapılmalıdır. Kanda gebelik
testi 1500-2000 mıu/ml’yi geçtiği halde transvaginal
ultrasonografide
intrauterin
gestasyonel
kese
görülememesi durumunda ektopik gebelikten şüphelenilir.
• Hemodinamik olarak stabil olamayan hastada acil cerrahi
tedavi gerekliliği olduğundan mutlaka damar yolu açılıp
kolloid ya da kristaloid infüzyonu yapılarak, hasta vital
bulguları takip edilerek hastaneye sevk edilmelidir.
Gebelik Dışı Karın Ağrısı Nedenleri
• Gebe hastalarda abdominal ağrıda ayırıcı tanı büyük
zorluk oluşturmaktadır. Gebe hastalarda obstetrik
nedenler dışında oluşan abdominal ağrıda akut
apandisit,
kolesistit
(safra
kesesi
enfeksiyonu),
pankreatit, hepatit, pyelonefrit, adneksial torsiyon
(dönme)
ve
düşünülmelidir.
dejenere
uterin
miyomlar
• Daha
nadir
olarak
diabetik
ketoasidoz,
pnömoni,
sistemik lupus eritomatozus, iltihabi barsak hastalıkları,
aortik ya da arteriyal anevrizmalar, ailesel Akdeniz ateşi,
orak hücreli anemi krizi akut porfiria krizi de görülebilir.
Bu hastalıkların herhangi biri bulantı, kusma ya da
abdominal ağrı yapabilir.
• Gebelikte uterus büyüdüğü için çeşitli rahatsızlıklarda
ağrının lokalizasyonu gebe olmayan hastalara göre farklı
yerleşimde olabilir. Bu nedenle dikkatli fizik muayene ve
anamnez alınması çok önemlidir.
• İlk tanısal değerlendirmede mutlaka ilaç kullanımı,
geçirilmiş cerrahi öyküsü sorgulanmalı, vital
bulgular değerlendirilmelidir. Ağrının başlangıcı,
paterni ( intermittan ya da sürekli), yayılma
durumu, hareketlerle ağrının artması ya da azalması
tanımlanmalıdır.
• Uterin ya da nonuterin ağrıyı ayırt etmenin basit
yollarından biri hastayı sırtüstü yatırıp ağrıyı
tanımlamak ve sonra hastayı sola ya da sağa
yatırarak ağrının karakterini tekrara sorgulamaktır.
Eğer ağrının yeri değişirse büyük olasılıkla uterin
orjinlidir. Eğer aynı lokalizasyonda kalıyor ise daha
çok intraabdominal ya da retroperitoneal alan akla
gelmelidir.
Ablasyo Plasenta
• Ablasyo
plasenta,
normal
yerleşimli
plasentanın
uterus duvarından erken ayrılması olarak tanımlanır
ve görülme sıklığı 1/120’dir. Etkilenen gebeliklerde
perinatal mortalite 1000’de 4 oranındadır ve fetal
ölümlerin
%
80’inden
fazlasında
fetal
ölümler
doğum eylemi başlanmasından önce olmaktadır.
• Ablasyo
plasentanın
etyolojisi
tam
olarak
bilinmemektedir ancak ileri anne yaşı, multiparite
(birden
fazla
doğurma),
travma,
maternal
hipertansiyon, kokain kullanımı ve koryoamniyonit
durumunda
görülme
sıklığı
artmaktadır.
Önceki
gebeliğinde ablasyo plasenta öyküsü olan hastalarda
tekrarlayan gebelikte tekrar görülme sıklığı % 5-17
olmaktadır.
• Tanı öncelikle öykü ve fizik muayene ile başlar. Önceki
gebelikte ablasyo plasenta varlığı, tütün ya da kokain
kullanımı
ve
travma
öyküsü
olması
tanı
açısından
önemlidir. Kanamanın ağrılı olup olmaması önemlidir.
• Ablasyo plasenta ani başlangıçlıdır ve olguların % 80’inde
vajinal kanama eşlik eder. Fizik muayenede vital bulgular
değerlendirilmeli, fetal kalp atım paterni ve uterus
tonusu değerlendirilmelidir. Uterus içine olan kanamayı
değerlendirmek için aralıklarla uterin fundus yüksekliği
değerlendirilmelidir.
• Hastanın hemen damar yolu açılmalı, tam kan sayımı,
kan
grubu
tayini,
cross-
match
ve
koagülasyon
sistemlerinin değerlendirilmesi ( PTİ, Aptt, fibrinojen) için
kan alınmalıdır.
• Ablasyonun şiddetine, fetal iyilik haline, gebelik haftasına
ve kontraksiyonların eşlik edip etmemesine göre sadece
izlem, doğum eyleminin başlatılması ya da acil sezaryen
ile doğum düşünülebilir. Bu nedenle hastanın acilen tam
teşekküllü bir hastaneye sevki sağlanmalıdır.
GEBELİK KOMPLİKASYONLARI
Bulantı-Kusma
• Tüm gebe kadınların dörtte üçünde hafif bulantı
kusma görülmektedir. Klinik tablo hafif rahatsızlık
şeklinde olabileceği gibi, yoğun kusma, elektrolit
bozukluğu, halsizlik şeklinde de olabilir.
• Semptomlar
genellikle
5-6.
gebelik
haftasında
başlayıp 12-13. haftaya kadar devam eder. Genelde
sabahları
daha
saatlerinde
yoğun
hafifler.
olup,
Erken
günün
gebelik
ilerleyen
döneminde
bulantı, kusma ile başvuran hastalarda detaylı öykü
alınması, tam kan sayımı, idrar tetkiki (keton varlığı
ve
dansite
[yoğunluk]
açısından),
hepatit
taramaları, karaciğer fonksiyon testleri çalışılmalıdır.
• Eğer
idrarda
hastanın
glikoz
keton
belirgin
depolarının
pozitif
tükendiği
saptanırsa
ve
enerji
kaynağı olarak lipolizi kullandığı anlamına gelir ve
bu hasta intravenöz hidrasyondan fayda görecektir.
Ayrıca gebe hastaya sık sık ve azar azar yemek
yemesi,
midesini
durması önerilebilir.
bulandıran
gıdalardan
uzak
Senkop
• Senkop ani bilinç kaybı anlamına gelmektedir. Birçoğu
masum nedenlerle oluşur ve özel bir tedavi gerektirmez.
Nörokardiyojenik
reflekse
bağlı
olmayan
senkop
vakalarında sebep kardiyak aritmi ya da serebrovasküler
olaylar da olabilir.
• En
sık
görülen,
ağrı,
ısı
ya
da
ani
kan
basıncı
değişikliklerine bağlı gelişen vasovagal senkoptur. Şuur
kaybı çok kısadır ve hasta hızla düzelir. Ayırıcı tanıda,
epileptik
bozukluklar,
serebrovasküler
olay,
subaraknoid
kardiyak
aritmi,
kanama,
kalp
krizi,
pulmoner emboli, hipoglisemi, hiponatremi ve supin
pozisyon düşünülmelidir.
• İlk değerlendirmede hastanın solunum yolunun açık
olduğundan
emin
olunmalıdır.
Ardından
hasta
trendelenburg pozisyonunda (supin ve baş aşağı
pozisyon) sol yan olacak şekilde yatırılmalıdır. Vital
bulgular kaydedilip kalın bir damar yolu açılmalıdır.
Anne stabil hale geldikten sonra fetal iyilik hali
değerlendirilmelidir.
Preeklampsi
• Gebeliklerin
%
7-10’unda
hipertansiyon
görülmektedir. Bunların da % 70’i preeklampsiye,
% 30’u kronik hipertansiyona bağlıdır. İlk gebelik
olanlarda, çoğul gebelikte, kendisinde ve ailede
preeklampsi öyküsü olanlarda, diabetes mellitus
durumunda, kronik hipertansiyon durumunda ve
mol hidatiformda risk artmaktadır. Gebeliğin 20.
haftasından önce nadiren gelişir.
• Klasik olarak preeklampsi; hipertansiyon, proteinüri
ve
ödem
varlığı
ile
tanımlanır.
Hipertansiyon
tekrarlayan ölçümlerde kan basıncının 140/90 ve
üstü ölçülmesi olarak, proteinüri ise 24 saatlik
idrarda 0.3 gr.’dan daha fazla protein olması olarak
tanımlanır.
Ödem
çoğu
gebe
de
ayaklarda
görülmektedir. Ancak preeklampsi varlığında yüzde
ve ellerde de ödem görülmektedir.
• Preeklempsi durumunda tek tedavi doğumdur. Bu
nedenle
hastanın
hemen
tam
teşekküllü
bir
hastaneye sevki sağlanmalıdır. Ayrıca sevk sırasında
annenin vital bulguları yakından takip edilmelidir.
Kan basıncı değerleri düşük dahi olsa hastada
eklampsi tablosunun gelişebileceği unutulmamalıdır.
Preterm Eylem
• Preterm
eylem
tüm
gebeliklerin
%
10’nunda
görülmektedir. Aşağıdaki durumlarda preterm eylem
görülme riski artmaktadır:
1. Önceden preterm eylem öyküsü
2. Çoğul gebelik
3. Servikal serklaj yapılmış hastalar
4. Polihidramnios (plasenta sıvısının fazla olması)
5. Uterin anomali
• Hastada semptomlar çok silik ve nonspesifik olabilir.
Menstruasyon benzeri ağrılar, alt abdominal
kadranda gerginlik, vajene baskı hissi, vajinal
kanama, vajinal akıntıda artış şeklinde belirti
verebilir.
• Karın muayenesinde düzenli ve intermittant uterin
kontraksiyon saptanır. Elbette gebelik haftasına,
bebeğin
büyüklüğüne,
servikal
açıklık
olup
olmamasına ve etyolojik nedene bağlı olarak
yaklaşım değişecektir. Jinekolog tarafından ilk
değerlendirme yapılana kadar hastayı intravenöz
yolla hidrate etmek uterus kasılmalarının şiddetinin
azalmasına yardımcı olacaktır.
İntrauterin Exitus
• 20. gebelik haftasından önce fetal kayıp olması
durumuna missed abortus, 20. gebelik haftasından
sonra
olmasına
Hipertansif
intrauterin
hastalıklar,
anomaliler,
koryoamniyonit
erken
ya
da
viral
exitus
demekteyiz.
enfeksiyonlar,
fetal
membran
rüptürü,
pıhtılaşma
sistemindeki
birtakım sorunlar nedeniyle görülebilmektedir.
• Hastalar gebelik belirtilerinin yok olduğunu ya da
fetal hareketleri hissetmediklerini söylerler. Fizik
muayenede fundus mesafesi beklenenden daha
küçük ölçülebilir.
• Gebelik haftasına göre gebeliğin terminasyonu için
vajinal sonlandırma, doğumun indüksiyonu ya da
son
çare
olarak
histerotomi
(rahmin
açılması)
planlanabilir. Bu nedenle hastanın uygun sağlık
merkezine sevki sağlanmalıdır.
Doğum Eylemi Öncesi Membranların Rüptürü
• Eylem
başlamadan
membranların
rüptürü
term
gebeliklerin % 10’unda, preterm gebeliklerin % 24’ünde görülür. Bilinen risk faktörleri,
1. Daha önce aynı olayın yaşanmış olması,
2. Geçirilmiş preterm eylem,
3. Sigara içimi,
4. Gebelikte kanamadır.
• Kesin tanının konması için spekulum muayenesi ile
posterior
fornikste
amnios
sıvısının
birikiminin
görülmesi ve/veya ultrasonografik değerlendirme ile
amnios
miktarının
azaldığı
görülebilir.
Hastada
tedavi gebelik haftasına göre değişir. Termdeki
hastada doğum eyleminin indüksiyonu başlatılır.
• Preterm
hastada
enfeksiyon
yaklaşım,
riskinde
artışa
materyal
karşılık,
ve
fetal
prematüre
doğum komplikasyonlarına göre seçilir. Beklemeye
karar verilirse hastaya geniş spektrumlu antibiyotik
tedavisi
başlanır
enfeksiyon
ve
parametreleri
düzenli
olarak
(örnegin
annede
lökosit,
CRP,
ASO…) takip edilir. Fetal akciğer maturasyonunu
hızlandırmak için sterod enjeksiyonu planlanabilir.
Doğum Eylemi
Hasta Sevkinde Genel Kurallar ve
Fetal Monitorizasyonu
Doğum eylemi, servikal açılma ve incelmeye yol
açacak şekilde uterin kontraksiyonların başlamasıdır.
Doğumun aşamaları:
1. aşama: Doğum eyleminin başlaması ile tam
servikal açıklık oluşana kadar geçen süredir.
2. aşama: Tam servikal açıklıktan bebek doğana kadar
geçen süredir.
3. aşama: Bebek doğduktan sonra plasenta ve ekleri
çıkana kadar geçen süredir.
4. aşama: Doğumdan lohusalık bitene kadar geçen
süredir.
• İlk
değerlendirmede
kaydı,
fetüsün
durumu,
vajinal
anamnez,
kontraksiyonların
değerlendirilmesi,
kanama
varlığı,
fetal
zarların
annenin
vital
bulguları belirlenmelidir. Nakil sırasında hastanın
damar yolu açılmalı, vital bulguları yakın takip
edilmeli,
hasta
sol
yan
pozisyonda
yatırılmalı,
vajinal kanama varlığı açısından dikkatli olunmalıdır.
Postpartum Kanama
• Postpartum kanama doğumu takiben aşırı kanama
anlamına gelir. Normalde vajinal doğumlarda
yaklaşık olarak 500 ml kan kaybı olmaktadır.
• Etyolojide;
- Uterin atoni en sık nedenidir. Genel anestezi,
çogul gebelik, uzamış tramvay, uzun süre tokolitik
ajan kullanımı durumunda görülebilir.
- Laserasyonlar, uterus, servis ya da vajende
olabilir.
- Plasental doku retansiyonu.
- Koagülasyon defektleri yer almaktadır.
• Hasta transport edilirken abdomenden elle uterusun
kontrakte olup olmadığı tespit edilip eğer uterus
kontrakte değilse intravenöz yolla puşe ya da
infüzyon
olarak
kontraksiyonu
arttırıcı
ajanlar
(oksitsin, metiler) kullanılmalı ve elle fundus masajı
yapılmalıdır.
Hastanın
vitalleri
yakından
edilmeli ve uygun hidrasyon sağlanmalıdır.
takip
Özet
• Gebe
hastanın
değerlendirmesinde
elbette
gebelikte görülen komplikasyonları bilinmesi ve
sebebe yönelik yaklaşım önemlidir.
• Gebelikte
kanama
varlığında
öncelikle
annenin
hemodinamik durumu stabilize edilmeli, ardından
fetal iyilik hali değerlendirilmelidir. Adet rötarı
olmasa bile üreme çağındaki bir hastada her türlü
vajinal kanama durumunda gebelik ve özellikle dış
gebeliğin hatırda tutulması çok önemlidir.
Özet
• Akut karın varlığında gebelikte tanı konması ve tedavi
oldukça güç olmaktadır. Unutulmamalıdır ki gebelikte
batın içi organları yerleşimi de değişmektedir ve
bulgular
da
buna
bağlı
olarak
farklılık
gösterebilmektedir.
• Özellikle gebelikte yüksek tansiyon varlığı ile giden
preeklampside
eklampsi
kan
basınçları
tablosunun
ve
normal
ani
fetal
olsa
bile
ölümlerin
gerçekleşebileceği akıldan çıkartılmamalı ve hastanın
vitalleri
ve
edilmelidir.
genel
durumu
çok
yakından
takip
İLGİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM