ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ No.20, ŞUBAT 2015 DEĞERLENDİRMESİ No.20, ŞUBAT 2015 SURİYE’DE “IŞİD” Sinan HATAHET Sinan Hatahet, Omran Stratejik Çalışmalar Merkezi (Omran for Strategic Studies) strateji iletişim direktörüdür. Omran, siyasi, ekonomik ve yönetim konularında uzmanlaşmış bir Suriyeli düşünce merkezidir ve derinlemesine analiz, yenilikçi çözümler ve Suriye’nin geleceğine ilişkin vizyon üretilmesini teşvik etmektedir. Hatahet, daha önce bir yıllığına Suriye Ulusal Koalisyonu medya ofisinin icra direktörü olarak görev yapmış, 2012 yılından itibaren Suriye Ulusal Koalisyonu medya ofisine başkanlık yapmıştır. Fransa, Compiègne’deki Teknoloji Üniversitesi’nden IT güvenliği konusunda doktora derecesi almıştır ve Ağ Açığı Tespiti’nde (Networks Vulnerability Detection) pek çok çalışması bulunmaktadır. Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) 2014 yazında rakip gruplar ile Irak ve Suriye rejimlerine karşı Irak ve Suriye’de zafer kazanması, örgütün halifelik ilanıyla sonuçlandı. ABD liderliğindeki uluslararası toplum, dünya çapında bir koalisyon oluşturarak artan IŞİD tehdidine hava saldırıları düzenleyerek cevap verdi. Bu çalışma, Suriye’de IŞİD’in ortaya çıkışının arkasındaki nedenleri belirlemeyi ve Levant bölgesinde de-facto bir devlet kurmak için mevcut şartlardan nasıl yararlandığını irdelemektedir. Çalışma, IŞİD’in saldırı stratejisi ile el Kaide’nin geçmiş deneyimlerinden faydalanma yeteneğini dikkate almakta ve IŞİD ile mücadele etmek ve bölge istikrarına yönelttiği tehdidi azaltmak için geliştirilebilecek stratejileri açıklamaya çalışmaktadır. SURİYE’DE “IŞİD” Giriş IŞİD’in kökleri 1999 yılında Ebu Musab el Zerkavi tarafından kurulan Cemaat’ul el-Tevhid ve’l Cihad’a (CTC) dayanmaktadır.1 Geçen süre zarfında örgüt, 2004 yılında el Kaide ile ittifak yoluna giderek, Mücahitler Meclis Şurası oluşturmuştur. Ardından 2006 yılında Irak İslam Devleti’ni (IİD) kurarak geniş çaplı cihatçı bir ağa ulaşmış ve büyük bir dönüşüm yaşamıştır.2 IŞİD, Ortadoğu’da anti-emperyalist bir güç olarak ortaya çıkmıştır. Bir çekim merkezi oluşturarak başarıya ulaşmış, dünyanın her yerinden binlerce taraftar toplamış, sağlıklı ve büyüyen bir eko-sistem oluşturmuş ve büyük oranda istikrarsız bir bölgede bir arazi şeridini kontrol eden de-facto siyasi bir güç haline gelmiştir. 2 Afganistan, Irak, Balkanlar ve eski Sovyet cumhuriyetlerindeki cihatçı deneyimlerden faydalanan IŞİD liderliği, kilit doğal kaynakları hedef almaktan ve elinde tutmaktan oluşan pragmatik bir yayılma stratejisi geliştirmiş, böylece kontrol ettiği bölgelerdeki nüfusun ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılama kabiliyetini arttırmıştır. Bununla beraber IŞİD’in gücünün asıl kaynağı, bölgedeki sosyal ve siyasal kaos ile İran’ın kendi milis güçlerini Esad rejimi yanında savaştırmasıyla ortaya çıkan mezhepçilikten faydalanma becerisidir.3 Nitekim IŞİD bölgedeki Sünnilerin karşılaştığı adaletsizlikten yararlanan güçlü bir söylem geliştirmiştir.4 Irak’ta Baas yönetiminin düşmesinin ardından, Amerikan işgal güçleri ve Irak hükümeti sistematik bir şekilde Sünnilere zulmetmiş; ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ No.20, ŞUBAT 2015 Sünni ve Şiiler arasındaki ayrışmayı derinleştirerek çatışmaya hazır siyasi güçler haline getirmiştir. Hizbullah’ın 2011’de başlayan halk isyanlarına karşı müdahil olmasıyla birlikte Levant’ın her yerinde benzer bir eğilim gözlenmeye başlanmıştır.5 IŞİD, Sünnilerin “meşru” olarak kendilerine ait olanı geri alma isteklerini, onlara iktidarı yeniden ele geçirme, Batıdan ve Şiilerden intikam alma sözü vererek kullanmaktadır. Bağımsızlıklarından sonra bölgede hâkim olan Arap milliyetçisi (pan-Arabist) ve seküler rejimlerin başarısızlıkları, IŞİD’in değişimi ve eski alışkanlıklardan keskin bir kopuşu ifade eden şeriata dayalı yeni yönetim vaadini daha cazip kılmaktadır. Son olarak, geleneksel İslamcı hareketler sahip oldukları evrensel pozisyonu terk edip daha ulus merkezli bir vizyon benimsemeleriyle cazibelerini kaybederken, IŞİD birleşik bir Müslüman devletinin kurulması ideasına hala sadık kalmaktadır. IŞİD, farklı bölgesel çıkarların çarpışmasından faydalanarak ve uluslararası toplumun Suriyelilerin yaşadığı acılara karşı sessiz kalmasıyla “komplocu” söylemlerini besleyerek Suriye’de altın bir fırsat yakalamıştır. Bu çalışmada IŞİD’in Suriye ve ötesinde ilerleme stratejisi mercek altına alınacak ve bölgedeki güçleri için temel oluşturmada nasıl başarılı olduğu incelenecektir. Son olarak, IŞİD ile mücadelede izlenmesi gereken genel plan ortaya konmaya çalışılacaktır. Irak ve Suriye’de İslam Devleti’nin Yükselişi IİD, dünya genelinde kendisine destek veren savaşçılardan oluşan ulus-ötesi bir grup olarak, Obama’nın ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesini açıklamasının ardından dağılmaya başladı. Savaşçı devşirmede kullandığı en önemli propaganda aracını kaybeden IİD, her zaman sözünü verdiği adaleti uygulama kapasitesine dair soru işaretlerinin oluştuğu Irak hükümetinin Sünnilere karşı uyguladığı baskı ve ötekileştirmeye karşı bile hareket edemez hale geldi. Ayrıca, Arap Baharının bölgeye getirdiği demokrasi, hukukun üstünlüğü ve eşitlik vaatleri ile totaliter rejimler karşısında bazı ülkelerde devrimcilerin başarı elde Afganistan, Irak, Balkanlar ve eski Sovyet cumhuriyetlerindeki cihatçı deneyimlerden faydalanan IŞİD liderliği, kilit doğal kaynakları hedef almaktan ve elinde tutmaktan oluşan pragmatik bir yayılma stratejisi geliştirmiş, böylece kontrol ettiği bölgelerdeki nüfusun ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılama kabiliyetini arttırmıştır. 3 SURİYE’DE “IŞİD” etmesi el Kaide’nin sahip olduğu cazibeyi yitirmesine neden olmuştu. 2011 yılı itibariyle, IİD, Irak çöllerindeki küçük kasabalarda saklanan el Kaide elit grubundan daha fazlası değildi.6 4 Ancak, 2011 yılında ortaya çıkan halk ayaklanmalarının Suriye rejimi tarafından kanlı bir şekilde bastırılması, el Kaide’ye yeniden sahnelere dönmesi için altın bir fırsat sunmuştur. Başlangıçta, IİD Suriye’deki varlığını gizlemiş ve aşırılık yanlısı ama önemli bir etkinliğe sahip olan Suriye’deki Nusra Cephesi’ni destekleyerek sahneye girmiştir.7 Nusra Cephesi el Kaide’yle ideolojik ve taktiksel benzerliği Suriye’deki diğer gruplar tarafından bilinmesine rağmen el Kaide’ye olan bağlılığını gizli tutmuştur. Ekim 2011 yılında, Suriye rejiminin Nusra Cephesi’nin lideri ve kurucusu Ebu Muhammed el Golani gibi figürler dâhil olmak üzere eski aşırılıkçı isimleri serbest bıraktığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, Şam’ın el Kaide için elverişli bir ortam oluşturmaya çalıştığı sadece komplocu bir tahayyül değildir.8 Nusra Cephesi Nisan 2013’e kadar düşük profilli bir politika izlemiş ve siyasal bağlantılarından ziyade zaferlerini ön plana çıkarmaya odaklanmıştır. Vaaz ya da klasik el Kaide propaganda teknikleri yerine başarıları üzerinden halk desteği devşirme suretiyle kendini öne çıkarmış ve bu strateji başarılı olmuştur. Bu dönemde Suriye devrimi zaten Suriye halkının büyük bir çoğunluğunun desteğini alan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tarafından ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ No.20, ŞUBAT 2015 sahiplenilmişti; bu nedenle de Nusra Cephesi’nin kendisine yer açması için askeri alanda göze çarpması gerekiyordu. Nusra Cephesi’nin Suriye’de önemli zaferler kazanması sonrasında, IİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi, 9 Nisan 2013 tarihinde bir ses kaydı yayınlayarak IŞİD’in kurulduğunu ve Nusra Cephesi’nin IŞİD’e katıldığını duyurdu. Daha sonra bu açıklamanın yalanlanmasına ve Afganistan’daki el Kaide lideri Eymen el Zevahiri’ye bağlılık yemini edilmesine rağmen, Nusra Cephesi’nin pek çok savaşçısı IŞİD’e katılmış ve Suriye’nin kuzey ve doğu kesimlerinde Nusra Cephesi tarafından kontrol edilen büyük topraklar IŞİD’in kontrolüne geçmiştir.9 Bu arada 2012 yılında ÖSO’nun Halep’e düzenlediği büyük saldırı ve rejim güçlerini art arda yenilgiye uğratması, Esad’ın müttefiklerini askeri olarak sürece müdahil etti. Nitekim 2013 yılında Hizbullah’ın Iraklı Şii tugaylar ile birlikte Suriye’deki çatışmalara müdahil olması, rejimin Suriye’nin orta bölgelerinde kontrolü yeniden kazanmasını sağlamış ve savaş kapasitesinin artmasını sağlamıştır. 10 Şii milislerin Suriye krizine müdahil olması ve İran’ın Şam’a sağladığı siyasi ve mali destek, mezhepsel gerilimin artmasına katkıda bulunmuş ve IŞİD’in söylemine zemin kazandırmıştır. Ulus-ötesi Şii müdahalesi, ulus-ötesi karşı-Sünni müdahaleyi, özellikle IŞİD lehine, meşru hale getirmiştir. Ayrıca, IŞİD dağınık ve farklı Suriyeli muhalifler tarafından başarılı bir şekilde doldurulamayan siyasi boşluğu istismar etmiştir; aslında, Suriye siyasi elitleri ortak ve gerçekçi bir vizyon sağlama hususunda ortaya koydukları pek çok girişime rağmen başarısız olmuşlardı. Suriye Dostları Grubu’nda temsil edilen uluslararası toplum her ne kadar önce Suriye Ulusal Konseyi’ni ardından Suriye Ulusal Koalisyonu’nu desteklese de, Suriye muhalefeti tüketildi ve yerel halka hizmet sağlayamadı. Kuzey ve doğu Suriye’de önemli zaferler elde edilmesinin ardından, genişçe bir alan, etkin bir yönetim, elektrik, gaz ve güvenlik gibi temel hizmetlerden mahrum kaldı. Bu durum da yerel halkın siyasi liderliğe karşı memnuniyetsizliğini arttırmıştır. Öte yandan, IŞİD IŞİD, farklı bölgesel çıkarların çarpışmasından faydalanarak ve uluslararası toplumun Suriyelilerin yaşadığı acılara karşı sessiz kalmasıyla “komplocu” söylemlerini besleyerek Suriye’de altın bir fırsat yakalamıştır. 5 SURİYE’DE “IŞİD” “açık” ve “basit olma” şeklinde iki kutuplu bir vizyona sahiptir. IŞİD, (kendi zahirî fıkıh anlayışına dayanan) sert cezalar ile Müslüman yerel halkı bunaltmasına ve gayri-Müslim azınlıklar da dahil olmak üzere mürtetlere karşı acımasız olmasına rağmen, kontrol ettiği yerlerde hukuk ve düzeni yeniden sağladı. 6 Batılı ülkeler bölgede adalet ve demokrasiyi teşvik etme yönünde ortaya koydukları iddialarını sağlama fırsatını ellerinden kaçırmış oldular. ABD’nin Irak işgalinin ardındaki söyleminin, en azından kısmen de olsa, ülkeye demokrasi getirmek olduğu hatırlanmalıdır. Paul Bremer liderliğindeki Amerikan yönetiminin doğrudan empoze ettiği politikalar nedeniyle Irak yıkım altında darmadağın bırakılırken, yüzbinlerce Iraklı hayatını kaybetti. Suriye’de insanlar demokratik özlemleri peşinde seslerini yükselttiklerinde aynı ABD Suriye’ye karşı ciddi adımlar atma konusunda bile istekli değildi. Siyasi kaygılar ne olursa olsun, bölge halkları bu durumu katıksız bir ikiyüzlülük ve silahsız Suriye devriminin demokratik amaçlarına ihanet olarak görmektedir. IŞİD ve el Kaide bu tutarsızlıkları istismar etmede hızlı ve kararlı davranmıştır. Şam’ın banliyösü Guta’da 21 Ağustos 2013 tarihinde sivillere karşı kimyasal silah kullanımını takiben, Obama yönetiminin Suriye halkına karşı gösterdiği zayıflık, Suriye krizinde bir dönüm noktası olmuştur. Bu olay IŞİD tarafından istismar edilmiş, onun komplocu söylemini beslemiş ve Arap Baharı sonrası bölgede tabanını tamamen kaybetmiş el ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ No.20, ŞUBAT 2015 Kaide bağlantılı grupların söylemlerini meşrulaştırmıştır. Ayrıca uluslararası toplum karşısında meşruiyet ve destek sağlanması için çaresizce ihtiyaç duydukları gerekçelere kavuşmak ve Levant bölgesinde terörle mücadele ettiklerine dair söylemlerini haklı çıkarmak adına, bölgede el Kaide’nin dirilişi Suriye ve Irak rejimleri tarafından kolaylaştırılmıştır. IŞİD’in Stratejisi IŞİD seleflerine sadık kalmıştır. Liderlik kadrosu katı bir yönetim tarzı uygulayarak kurumlar inşa etmek veya sürdürülebilir bir zemin oluşturmak yerine görkemli ve provakatif saldırılar düzenlemiştir.11 Ebu Bekir el Bağdadi, 2010 yılında sınırlı kaynaklar ve az görünürlüğe sahip dağılmakta olan bir örgütü devralmıştı. El Bağdadi’nin ilk misyonu IİD’ini yeniden sahneye taşımaktı. Bu misyonunda merkezi bir hiyerarşiye sahip ama esnek bir örgütlenme oluşturarak büyük oranda başarılı oldu. Ayrıca, el Bağdadi, eski Baas komutanlarını ve diğer cihatçı grupları IİD komuta kademesine dahil etmek, askeri operasyonları yöneten bir Askeri Konsey ile çıkarlarını koruyan bir Güvenlik ve İstihbarat Konseyi oluşturmak suretiyle pragmatik bir ittifak stratejisi benimsedi.12 Şüphesiz, aynı liderlik kadrosuna sahip IŞİD de benzer metodları uygulamaya devam etmiş ve kendi kurumlarını oluşturmayla sonuçlanan bir siyasi strateji benimsemiştir. Ayrıca, Suriye’de kendisini sivil bir otorite olarak tesis etmede de ilk defa başarılı olmuştur.13 IŞİD, sosyal doktrinizasyon için platform görevi gören ve dava olarak adlandırılan düzenli toplantılar düzenlemekteler. Halep’te kısa süreli mevcudiyeti süresince IŞİD sayısız dava toplantıları düzenlemiş ve geniş kitle katılımının sağlanması için birçok kaynak tahsis etmiştir. Bu toplantılarda iyi hitabet yeteneğine sahip kişiler kullanmış ve derslerini en iyi öğrenen çocuklara hediyeler vermiştir. IŞİD silahlı mücadelede genç savaşçılara dayanıyor olsa da ana hedef kitlesi çocuklardan oluşmakta ve dava toplantıları ile diğer sosyal toplantıları çocuklara ve ailelere ulaşmada kullanmaktadır. Nitekim IŞİD eğitim alanına büyük bir ilgi göstermiştir; tüm IŞİD dağınık ve farklı Suriyeli muhalifler tarafından başarılı bir şekilde doldurulamayan siyasi boşluğu istismar etmiştir; aslında, Suriye siyasi elitleri ortak ve gerçekçi bir vizyon sağlama hususunda ortaya koydukları pek çok girişime rağmen başarısız olmuşlardı. 7 SURİYE’DE “IŞİD” öğretmenler zorunlu din eğitimi dersine katılmak zorundadır ve sadece eğitimi geçenlerin öğretmenlik yapmasına izin verilmektedir. IŞİD, IİD’nin geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak ne kadar zor olursa olsun hukukun üstünlüğünün önemini ve yerel anlaşmazlıkların çözümünün önemli bir güç kaynağı olduğunu öğrenmiştir. Halk savaş ağaları ve haydutlar tarafından rahatsız edilmektedir; bu nedenle de IŞİD tarafından kullanılan acımasız yöntemler kaosu sona erdirmiş ve “kurtarılmış” bölgelere düzen getirmiştir.14 IŞİD’in yönetim kadroları, savaş ağalığı ününe sahip yerel liderleri hedef almış ve koyduğu yasaları çiğnedikleri zaman IŞİD kendi askerlerini de cezalandırmıştır. 8 IŞİD mali istikrar açısından da seleflerinden ve OSÖ gruplarından farklılaşmıştır. IŞİD’in öncü bölgesel genişleme stratejisi, su kaynaklarını kontrol etmeye dayanıyordu. IŞİD’in Suriye’de kontrol ettiği alan Fırat ve el Habur çevresinde yoğunlaşmıştır ve bu coğrafi mevcudiyet, su kıtlığı çeken bir bölgede avantajlı bir konuma sahip olmalarını ve stratejik ürünlerin tarımsal üretimini yapmalarına olanak sağlamakta ve böylece kontrol ettikleri bölgede yaşayan nüfusa su ve gıda güvenliği verebilmektedir. Ayrıca IŞİD Körfez ülkelerindeki özel bağışçılardan oluşan önemli bir mali desteğe de sahiptir.15 Dahası, doğu Suriye’de yer alan büyük petrol rezervlerini de kontrol etmektedir. IŞİD’in stratejisinde askeri açıdan etkili iki ana eğilim ortaya çıkmıştır. IŞİD öncelikle oldukça pragmatik bir genişleme ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ No.20, ŞUBAT 2015 stratejisi izlemiştir; bir sonraki hedefi belirleyen faktörler, a) Yeni stratejik doğal kaynakları ele geçirmek, b) halkın gerginliğini ve üzerindeki baskıyı eşkıyalara veya rejim yanlısı güçlere saldırarak azaltmak, c) İslamcı savaşçı grupları hedef alarak doğrudan rekabeti ortadan kaldırmak şeklindedir. ÖSO’nun aksine, IŞİD’in ana hedefi rejimi devirmek değildir; bunun yerine, ağırlıklı olarak ele geçirdiği bölgelerde gücünü pekiştirmeye öncelik vermektedir. İkincisi, IŞİD önce kontrol altına alma-sonra genişleme stratejini benimsemiştir. Çok nadir olarak henüz ele geçirdikleri bir bölgeyi güvenlik altına almadan başka bölgelere saldırmaktadır. Hızlı genişlemesine rağmen ele geçirdiği bölgelerde tutunamayan ÖSO’nun aksine, IŞİD’in saha kontrolü kalıcıdır. Son olarak, sosyal medya araçlarını oldukça etkili bir şekilde kullanarak Suriyeli nüfusa ve dünya genelindeki cihatçılara ulaşabilmesi, IŞİD’i diğer gruplardan farklılaştıran bir unsur olmuştur.16 Nitekim IŞİD’in halkla ilişkiler stratejisi sahip olduğu ana varlığıdır. IŞİD yeni savaşçılar elde etmek ve rakiplerinin gönlünde ve zihninde korku yaratmak için büyük bir savaş propagandası başlatmıştır. IŞİD, internet üzerinden zaferlerini konuşan, ideolojik öğretilerini yayan, acımasız görüntüleri ve kanlı fetihlerin görüntülerini yayınlayan binlerce sempatizanı istihdam etmektedir. Rejim karşıtı ya da rejim yanlısı olması fark etmeksizin, IŞİD’in rakiplerinin çoğu IŞİD karşısında ya teslim olmuş ya da korkudan kaçmıştır. IŞİD’in Suriye Başarısı IŞİD’in Suriye ve Irak’ta sahada elde ettiği başarı Bağdadi’ye, kendisiyle defalarca ters düşen ve Suriye’yi Nusra Cephesi’ne bırakarak Irak’a dönmesi yönünde çağrılar yapan el Kaide pahasına büyüyen gücünü kanıtlama fırsatı sunmaktadır. 29 Haziran 2014 tarihinde IŞİD, kendisini İslam Devleti ve Ebu Bekir el Bağdadi’yi de halife olarak ilan etmiştir.17 Halifelik ilanı el Kaide çevrelerinde heyecan yaratmıştır ve bu ilan cihatçı liderler, ulema ve cihatçı hareketler arasında ayrışma yaşanmasına neden olmuştur. El Kaide’nin geleneksel liderliği ve etkili isimleri Batılı ülkeler bölgede adalet ve demokrasiyi teşvik etme yönünde ortaya koydukları iddialarını sağlama fırsatını ellerinden kaçırmış oldular. 9 SURİYE’DE “IŞİD” bu hamleyi onaylamamıştır; Eymen el Zevahiri, halifeliğin kurulması için gereken ön koşulların henüz oluşmadığını savunmaktadır. Bu argüman sağır kulaklar tarafından işitilmemiş, Bağdadi tarafından reddedilmiştir. Bağdadi’nin taraftarları, IŞİD’in elde ettiği askeri zaferlerin halifelik için hem meşruiyet hem de fırsat sağladığını ifade etmektedir.18 Daha da önemlisi hilafet ilanı, cihatçı projenin merkezini Afganistan’dan Levant’a kaydırmıştır. Bu yeni coğrafi konum IŞİD’e daha manevi bir zemin sağlarken, el Kaide tarihinde ilk defa Filistin’e bu kadar yaklaşılmıştır. Dahası, Halep’in kuzeyinde yer alan Dabık’ta Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında destansı bir savaşın yaşanacağı kehanetini merkez alan ve el Kaide’nin temel aldığı Ebu Musab el Souri’nin stratejisi uygulanmaktadır.19 Son olarak, bu coğrafi konum, inançları doğrultusunda yüzyıllardır Müslüman dünyasını böldüklerini düşündükleri ve şer olarak kabul ettikleri Şiilerle doğrudan mücadele etme olanağı sağlamaktadır. 10 Nitekim IŞİD, son on yılda el Kaide’nin başarısız olduğu hususlarda başarı elde etmiştir. Genişlemeye devam eden hilafet, iktidarı için sağlam bir zemin kurmuş ve istikrarlı bir gelir kaynağı elde etmiştir. IŞİD her geçen gün Fırat’ın doğusunda ele geçirdiği topraklarda mevcudiyetini pekiştirmekte ve de-facto bir devlet inşa etmektedir. Sonuç IŞİD yönetim stratejisini ve askeri genişlemesini desteklemek için büyük oranda finansal kapasitesine dayansa da, esas değerli varlığı dünya çapındaki vizyonu ve uyguladığı propagandalardır. IŞİD’in söylemi, Şam rejimine karşı uluslararası toplumun hareketsizliği ve ulus-ötesi Şii milislerin Suriye ve Irak’a müdahalesi ile beslenmektedir. IŞİD’in ikna gücünü ortadan kaldırmak için uluslararası toplumun, Esad rejimine karşı harekete geçmesi gerekmekte ve ulus-ötesi Şii milislerin hareketliliğine karşı ağır yaptırım ve sınırlamalar uygulanmalıdır. IŞİD, güvenlik, yönetim yapısı ve sosyal hizmetler sağlamak suretiyle yerel halk arasında meşruiyet elde etmeye çalışmaktadır. IŞİD’in elde ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ No.20, ŞUBAT 2015 ettiği yerel destek içten değildir. Suriye krizindeki geçmiş deneyimler göstermektedir ki, eylem için zaman ve koşullar elverişli ve uygun olduğunda, yerel halk karşıt grupları destekleme konusunda tereddüt göstermemektedir. El Kaide bağlantısı olmayan grupların ve sivil toplumun güçlendirilmesi, yerel halka alternatif seçenekler sunacaktır. Güvenilir grupları ayırt etmek zor olsa da, zaman geçtikçe ılımlı muhalefeti başarılı bir şekilde angaje etmek daha da zorlaşacaktır. Ilımlı muhalefet büyüyen zorluklarla karşılaşmakta, hareket sahaları her geçen gün daralmakta ve seçenekleri azalmaktadır. Uluslararası toplumun ılımlı muhalefete yönelik eylemsizliği, muhalefetin önünde kaçınılmaz olarak iki seçenek bırakacaktır: Daha radikal hale gelme ya da sahneden çekilme ki her iki seçenek de IŞİD’in çıkarlarına hizmet etmektedir. Son olarak, değişim sadece, insanların taleplerinin meşru koruyucusu olarak kabul edecekleri, gerçek ve derin siyasi reform uygulayabilecek bütüncül bir ulusal alternatifin desteklenmesi ile söz konusu olacaktır. Gönülsüz uluslararası çabalar ve Esad rejimini sıkıştırma konusundaki tereddütler IŞİD ve el Kaide propagandasını beslemekte ve gelecekteki müdahaleleri daha sert ve maliyetli hale getirmektedir. NOTLAR 1 2 3 4 5 6 7 Ahmed S. Hashim, “The Islamic State: From al-Qaeda Affiliate to Caliphate”, Middle East Policy, Cilt. 21, 2014, syf. 69--83. Aaron Y. Zelin, “The War between ISIS and al-Qaeda for Supremacy of the Global Jihadist Movement”, The Washington Institute for Near East Policy, 2014; Providence Research (Edt), The ISIS Threat: The Rise of the Islamic State and their Dangerous Potential, Providence Research Press, 2014, syf.1. Aymenn Jawad Al-Tamimi, “The Dawn of the Islamic State of Iraq and ash-Sham”, Middle East Forum, Ocak 2014, http://www.meforum.org/3732/islamic-state-iraq-ash-sham James P Farwell, “The Media Strategy of ISIS”, Survival: Global Politics and Strategy, Cilt: 56, syf. 49--55. Marisa Sullivan, Hezbollah in Syria, Middle East Security Report, Institute for The Study of War, 2014, http://www.understandingwar. org/report/hezbollah-syria?utm_source=Hezbollah+in+Syria&utm_ campaign=Syria+Report%3A+Hezbollah+in+Syria&utm_medium=email Aaron Y. Zelin, “The War between ISIS and al-Qaeda for Supremacy of the Global Jihadist Movement”, The Washington Institute for Near East Policy, 2014. Jessica Stern, “The Continuing Cost of the Iraq War: The Spread of Jihadi Groups throughout the Region”, Watson Institute for International Studies Research Paper, 2014. 11 SURİYE’DE “IŞİD” 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 Phil Sands, Justin Vela and Suha Maayeh, “Assad regime set free extremists from prison to fire up trouble during peaceful uprising”, The National, 21 Ocak 2014. http://www. thenational.ae/world/syria/assad-regime-set-free-extremists-from-prison-to-fire-uptrouble-during-peaceful-uprising Aaron Y. Zelin, “The War between ISIS and al-Qaeda for Supremacy of the Global Jihadist Movement”, The Washington Institute for Near East Policy, 2014. Marisa Sullivan, Hezbollah in Syria, Middle East Security Report, Institute for the Study of War, 2014. Ahmed S. Hashim, “The Islamic State: From al-Qaeda Affiliate to Caliphate”, Middle East Policy, Cilt. 21, 2014, syf. 69--83. Aymenn Jawad Al-Tamimi, “The Dawn of the Islamic State of Iraq and ash-Sham”, Middle East Forum, Ocak 2014. Aymenn Jawad Al-Tamimi, “The Dawn of the Islamic State of Iraq and ash-Sham”, Middle East Forum, Ocak 2014. Charlie C. Caris, and Samuel Reynolds, “ ISIS Governance in Syria”, ISW, Temmuz 2014. Aymenn Jawad Al-Tamimi, “The Dawn of the Islamic State of Iraq and ash-Sham”, Middle East Forum, Ocak 2014. James P Farwell, “The Media Strategy of ISIS”, Survival: Global Politics and Strategy, Vol. 56, syf. 49--55. Ahmed S. Hashim, “The Islamic State: From al-Qaeda Affiliate to Caliphate”, Middle East Policy, Cilt. 21, 2014, syf. 69--83. Aaron Y. Zelin, “The War between ISIS and al-Qaeda for Supremacy of the Global Jihadist Movement”, The Washington Institute for Near East Policy, 2014. Erin Marie Saltman, and Charlie Winter, “Islamic State: The Changing Face of Modern Jihadism”, Quilliam Foundation, 2014, http://www.quilliamfoundation.org/wp/wpcontent/uploads/publications/free/islamic-state-the-changing-face-of-modern-jihadism. pdf ORSAM, Ortadoğu konusunda faaliyet gösteren tarafsız bir düşünce kuruluşudur. ORSAM Ortadoğu ile ilgili bilgi kaynaklarını çeşitlendirmeyi ve bölge uzmanlarının düşüncelerini Türk akademik ve siyasi çevrelerine doğrudan yansıtabilmeyi hedeflemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda ORSAM, Ortadoğu ülkelerindeki devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak, yerel perspektiflerin güçlü yayın yelpazesiyle gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. ORSAM yayın yelpazesi içinde kitap, rapor, bülten, politika notu, konferans tutanağı ve ORSAM dergileri Ortadoğu Analiz ve Ortadoğu Etütleri bulunmaktadır. ©Bu metnin içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir. ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır. 12 Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Süleyman Nazif Sokak No: 12-B Çankaya / Ankara Tel: 0 (312) 430 26 09 Fax: 0 (312) 430 39 48 www.orsam.org.tr
© Copyright 2024 Paperzz