Oncorhynchus mykiss - Niğde Üniversitesi

A. KIRKBEŞ, 2014
T.C
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BİYOLOJİ ANA BİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ALABALIK (Oncorhynchus mykiss) KAS VE SOLUNGAÇ
DOKULARINDA FARKLI KONSANTRASYONLARDA POLEN EKSTRAKTI
UYGULAMASI İLE MEYDANA GELEN BİYOKİMYASAL DEĞİŞİMLER
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
AYŞE KIRKBEŞ
Ocak 2014
T.C.
NĐĞDE ÜNĐVERSĐTESĐ
FEN BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ
BĐYOLOJĐ ANA BĐLĐM DALI
ALABALIK (Oncorhynchus mykiss) KAS VE SOLUNGAÇ DOKULARINDA
FARKLI KONSANTRASYONLARDA POLEN EKSTRAKTI
UYGULAMASI ĐLE MEYDANA GELEN BĐYOKĐMYASAL DEĞĐŞĐMLER
AYŞE KIRKBEŞ
Yüksek Lisans Tezi
Danışman
Doç. Dr. ZELĐHA SELAMOĞLU TALAS
Ocak 2014
ÖZET
ALABALIK (Oncorhynchus mykiss) KAS VE SOLUNGAÇ DOKULARINDA
FARKLI KONSANTRASYONLARDA POLEN EKSTRAKTI
UYGULAMASI İLE MEYDANA GELEN BİYOKİMYASAL DEĞİŞİMLER
KIRKBEŞ, Ayşe
Niğde Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Biyoloji Ana Bilim Dalı
Danışman
: Doç. Dr. Zeliha SELAMOĞLU TALAS
İkinci Danışman
: Dr. Shapour KAKOOLAKI
Ocak 2014, 46 sayfa
Son yıllarda doğal antioksidanların insan sağlığı açısından önemini ortaya koyan birçok
çalışma yapılmaktadır. Doğal antioksidan özellikte bir ürün olan arı poleni, içeriğini
oluşturan polifenoller ve flavanoidler ile çeşitli farmakolojik etkiler gösterebilmekte ve
oksidatif stresi nötralize eden hücrelerin kapasitesini arttırarak, antioksidatif ve
antiinflammatuar
olarak
katkıda
bulunmaktadır.
Bu
çalışmada,
farklı
konsantrasyonlarda (0.5, 2.5, 5, 10, 20, 30 ppm) polen ekstraktı uygulaması ile
gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) kas ve solungaç dokularında meydana
gelecek biyokimyasal değişiklikler kontrol grubu verileri ile karşılaştırılarak etkin polen
ekstraktı
konsantrasyonu
tespit
edilecektir.
Böylece
çalışmamızda
gökkuşağı
alabalıklardan elde edilecek doku parçalarında biyokimyasal parametreler analiz
edilerek polen ekstraktının gökkuşağı alabalık kas ve solungaç dokularında hangi
konsantrasyonda en etkili antioksidan kapasiteye sahip olduğunun araştırılması
hedeflenmektedir.
Anahtar Sözcükler: Polen, alabalık, antioksidan, oksidatif stres.
iv
SUMMARY
BIOCHEMICAL CHANGES ON RAINBOW TROUT (Oncorhynchus mykiss)
MUSCLE AND GILL TISSUES THAT OCCUR WITH THE TREATMENT OF
DIFFERENT CONCENTRATIONS OF POLLEN EXTRACT
KIRKBES, Ayse
Nigde University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Biology
Supervisor
: Assoc. Prof. Dr. Zeliha SELAMOĞLU TALAS
Co-Advisor
:Dr. Shapour KAKOOLAKI
January 2014, 46 pages
There are many studies carried out to introduce the importance of natural antioxidants
on human health in recent years. Bee pollen is extremely rich in natural antioxidants, it
is rich in polyphenols and flavonoids therefore it may show various pharmacological
effects and increases the capacity of the cells which neutralizes oxidative stress and
contributes as an antioxidative and antiinflammatory. In this study effective pollen
extract concentration will be determined by comparing different concentrations of
pollen extract (0.5, 2.5, 5, 10, 20, 30 ppm) on the biochemical changes in the muscle
and gill tissues of rainbow trout (Oncorhynchus mykiss) to the control group. Thus in
our study the most effective antioxidant capacity of the pollen extract has been aimed to
investigate by analysing of biochemical parameters in the muscle and gill tissues of
rainbow trouts.
Keywords: Pollen, rainbow trout, antioxidants, oxidative stress.
v
ÖN SÖZ
Bu yüksek lisans çalışmasında, antioksidan özellikte bir besin olan polen farklı
konsantrasyonlarda hazırlanarak, alabalık kas ve solungaç dokularında kontrol grubu
değerleri ile karşılaştırıldı. Çalışmamızın sonucunda polenin alabalık kas ve solungaç
dokularında 10 ppm konsantrasyonda en etkili antioksidan aktiviteye sahip olduğu tespit
edildi.
Yüksek lisans tez çalışmamın yürütülmesi esnasında, yardımlarını esirgemeyen
danışman hocam, Sayın Doç. Dr. Zeliha SELAMOĞLU TALAS’a teşekkürlerimi
sunarım. Yüksek lisans tez çalışmam esnasında tecrübelerine başvurduğum Iranian
Fisheries Research Organization da araştırmacı, eş danışmanım Sayın Dr. Shapour
KAKOOLAKI’ye, tez çalışmam esnasında çalışma laboratuvarından yararlandığım
Gaziantep Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Sayın Yrd. Doç. Dr.
Hasan AKGÜL’e, Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Sayın
Yrd. Doç. Dr. Sevgi DURNA DAŞTAN’a, tez çalışmam boyunca benden manevi
desteğini esirgemeyen biyoloji ana bilim dalı yüksek lisans öğrencisi sevgili arkadaşım
Fatma KURUL’a, Niğde Üniversite’si yüksek lisans öğrencisi çalışma arkadaşım
Hamide BALI DOĞAN’a, Niğde Ünivesitesi doktora öğrencisi çalışma arkadaşım
Mehmet Fuat GÜLHAN’a ve diğer çalışma arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler.
Bu tezi, sadece bu çalışmam boyunca değil, tüm öğrenim hayatım boyunca maddi ve
manevi koruyuculuğumu üstlenen babam Dede KIRKBEŞ’e, annem Fatma KIRKBEŞ’e
ve sevgili kardeşlerim Fatma Selin, Rukiye ve Semanur KIRKBEŞ’e ithaf ediyorum.
Bu çalışmaya F-380 numaralı proje ile finansal destek sağlayan Cumhuriyet
Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimine ve çalışanlarına katkılarından dolayı
teşekkür ederim.
vi
İÇİNDEKİLER
ÖZET ………………...…………………………………………………………......…..iv
SUMMARY …...…………………………………..………..………..….…………........v
ÖN SÖZ ……...…………..……………………………...........……….....…..................vi
İÇİNDEKİLER ………………………………...…….....................……………...........vii
ÇİZELGELER DİZİNİ ……………………………...………………………….............ix
ŞEKİLLER DİZİNİ ……………………………………………………...……...............x
SİMGE VE KISALTMALAR …………………………………………………...…….xii
BÖLÜM I GİRİŞ ..……..……………...…………........………………………….........1
BÖLÜM II GENEL BİLGİLER ………………………………………..……………....3
2.1 Oksidatif Stres ve Etkileri ………….………………………………………………..3
2.2 Antioksidan Savunma Sistemleri ………………………………………………..…..4
2.3 Doğal Arı Ürünleri…………………………………………………………….…..…6
2.3.1 Polenin genel özellikleri ……………………………………………..…………6
2.4 Çalışılan Deney Hayvanı Hakkında Bilgiler ……………………………………......8
2.5 Tez Kapsamında Çalışılan Dokular …………………………………………………8
2.5.1 Kas doku ………………………………………………..………………………8
2.5.2 Solungaç doku ……………………………………………………………….....8
2.6 Tez Kapsamında Çalışılan Parametreler ……………………………………..….…..9
2.6.1 MDA ……..……………………………………………………………….….....9
2.6.2 TAS-TOS-OSİ …………………………………………………………….........9
2.6.3 Tiyol grubu………..……………………………………………………..….....10
BÖLÜM III KAYNAK ÖZETLERİ ……………………………………...…………...11
BÖLÜM IV MATERYAL ve METOD ……………………………..…………….…..14
4.1 Materyal ……………………………………………………………………………14
4.1.1 Deneyde kullanılan kimyasal maddeler ……………………………………….14
4.1.2 Deneyde kullanılan aletler ………………………………………………….....14
4.1.3 Balıkların temini ve deney gruplarının hazırlanması …………………...…….15
4.2 Metodlar ..………………………………………………………………………….15
4.2.1 Polen ekstraktının hazırlanması ……………………………………………….15
4.2.2 Diseksiyon işlemi ……………………………………………………………..16
4.2.3 Biyokimyasal çalışmalar için doku numunelerinin hazırlanması ………..…... 16
vii
4.3 Biyokimyasal Analizler …………………………………………………………....16
4.3.1 Malondialdehit (MDA) düzeylerinin analizi ………………………………….16
4.3.2 Toplam antioksidan seviye (TAS) analizi …………………………………….17
4.3.3 Toplam antioksidan seviye (TOS) analizi …………………………………….17
4.3.4 Oksidatif stres indeksi (OSI) analizi …………………………………………..17
4.3.5 Tiyol gruplarının analizi ……..………………………………………………..17
4.3.6 Protein analizi …………………………………………………………………18
4.3.7 İstatistiksel analiz ……………………………………………………………..18
BÖLÜM V BULGULAR ……………………………………………………………..19
5.1 Malondialdehid (MDA) Analiz Sonuçları …………………………………………19
5.1.1 Kas dokuda MDA analiz sonuçları ……………………………………………19
5.1.2 Solungaç dokuda MDA analiz sonuçları ……………………………………...20
5.2 Toplam Antioksidan Seviye (TAS) Analiz Sonuçları ……………………………..21
5.2.1 Kas dokuda TAS analiz sonuçları …………………………………………….21
5.2.2 Solungaç dokuda TAS analiz sonuçları ……………………………………….22
5.3 Toplam Oksidan Seviye (TOS) Analiz Sonuçları …………………………………23
5.3.1 Kas dokuda TOS analiz sonuçları …………………………………………….23
5.3.2 Solungaç dokuda TOS analiz sonuçları ………………………………………24
5.4 Oksidatif Stres İndeksi (OSİ) Analiz Sonuçları …………………………...….… ..25
5.4.1 Kas dokuda OSİ analiz sonuçları ……………………………………………..25
5.4.2 Solungaç dokuda OSİ analiz sonuçları ………………………………………..26
5.5 Toplam Tiyol Düzeyi Analiz Sonuçları…………………………………………….27
5.5.1 Kas dokuda toplam tiyol düzeyi analiz sonuçları ……………………………27
5.5.2 Solungaç dokuda toplam tiyol düzeyi analiz sonuçları ……………………….28
BÖLÜM VI TARTIŞMA ……………………………………………………………...29
KAYNAKLAR ………………………………………………………………………...37
ÖZGEÇMİŞ ……………………………………………………………………………45
TEZ KAPSAMINDA ÜRETİLEN ESERLER ………………………………………..46
viii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 2.1. Arılar tarafından toplanan polende bulunan maddeler …………………….7
Çizelge 5.1. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların kas dokularında MDA düzeyleri……………………………...19
Çizelge 5.2. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında MDA düzeyleri…………….…..……...20
Çizelge 5.3. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların kas dokularında TAS düzeyleri……………….…......………..21
Çizelge 5.4. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında TAS düzeyleri ……….…………...…..22
Çizelge 5.5. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların kas dokularında TOS düzeyleri .………………….....………. 23
Çizelge 5.6. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında TOS düzeyleri ………..…….....………24
Çizelge 5.7. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların kas dokularında OSİ düzeyleri ……………….…………….25
Çizelge 5.8. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında OSİ düzeyleri ……………….……….26
Çizelge 5.9. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların kas dokularında tiyol düzeyleri ……………..….…………….27
Çizelge 5.10. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen
ekstraktı uygulanan alabalıkların solungaç dokularında tiyol düzeyleri …............……28
ix
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2.1. Hücrenin antioksidan savunma mekanizması ………………………………...4
Şekil 5.1. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların kas
dokularında
MDA değerlerini
gösteren grafik …..19
Şekil 5.2. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında MDA değerlerini gösteren grafik
………………………………………………………………………………………….20
Şekil 5.3. Kas Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen
ekstraktı uygulanan alabalıkların kas dokularında TAS değerlerini gösteren grafik ….21
Şekil 5.4. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında TAS düzeylerini gösteren grafik
…………………………………….................................................................................22
Şekil 5.5. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan
alabalıkların
kas
dokularında
TOS
düzeylerini
gösteren
grafik
…………………………………………………………………………...……………..23
Şekil 5.6. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında TOS düzeylerini gösteren grafik
……………………………………………………………………………...…………..24
Şekil 5.7. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan
alabalıkların kas
dokularında
OSİ
düzeylerini gösteren grafik
………………………………………………………………………..………………...25
Şekil 5.8. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan
alabalıkların solungaç
dokularında
OSİ
düzeylerini gösteren
grafik …………………………………………………………………………….……..26
x
Şekil 5.9. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan alabalıkların kas dokularında toplam tiyol düzeylerini gösteren grafik
……………………………………………………………………………………….....27
Şekil 5.10. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen
uygulanan alabalıkların solungaç dokularında toplam tiyol düzeylerini gösteren grafik
……………………………………………...…………………………………………..28
xi
SİMGE VE KISALTMALAR
Simgeler
Açıklama
α
Alfa
β
Beta
Kısaltmalar
Açıklama
DPPH
1,1-difenil-2-picrylhydrazine
C2H5OH
Etil Alkol
H3PO4
Fosforik Asit
GSH-Px
Glutatyon Peroksidaz
GSSH
Oksitlenmiş Glutatyon
GR
Glutatyon Redüktaz
H2O2
-.
Hidrojen Peroksit
HO
Hidroksil Radikal
CAT
Katalaz
CAPE
Kafeik Asit Fenil Etil Ester
MDA
Malondialdehit
OSİ
Oksidatif Stres İndeksi
KCI
Potasyum Klorür
ROT
Reaktif Oksijen Türleri
DHA
Semidehidroaskorbat
1
Singlet Oksijen
O2
NaH2PO4
Sodyum Bi Hidrojen Fosfat
NaOH
Sodyum Hidroksit
NaCI
Sodyum Klorür
SOD
Süperoksit Dizmutaz
O2-.
Süperoksit Radikali
TAS
Toplam Antioksidan Seviye
TOS
Toplam Oksidan Seviye
TBA
Tiyobarbitürik Asit
xii
BÖLÜM I
GİRİŞ
Çevre, insan sağlığı ve hastalıklar için önemli bir yere sahiptir. Çevresel streslerin
oksidatif strese ve hücre redoks dengesinde değişikliklere sebep olduğu bilinmektedir.
Toksik, mutajenik ve karsinojenik etkilere sebep olabilen çevresel kirleticiler ve
kimyasal maddelere maruz kalma ile toplum sağlığı üzerinde çeşitli olumsuzluklar
meydana gelmekte ve dolayısıyla birçok canlı da bu durumdan zarar görmektedir
(Francoa vd., 2009). Bu toksik maddeler hücrede serbest radikallerin etkisini arttırarak
kanser gibi birçok kronik hastalıkların ortaya çıkmasına yol açan oksidatif hasarlara
sebep olmaktadırlar (Murphy, 2001).
Stres faktörlerinin gideriminde ve zararlı etkilerinin önlenmesinde kullanılan ilaçların
yanı sıra antioksidan maddelere de ihtiyaç duyulmaktadır. En iyi antioksidan etkiye
sahip bileşikler arasında biyoflavonoidler yer almaktadır. Özellikle de doğal arı
ürünleri, zengin biyoflavonoid içeriği ile dikkat çeken antioksidan maddeler arasında
yer almaktadır (Leja vd., 2007; Selamoğlu Talas vd., 2013).
Arı ürünlerinin birçok hastalığın önlenmesi ve tedavi amaçlı kullanımına “apiterapi”
denilmektedir. Apiterapi bugüne kadar çok fazla gündemde yer almasada, arıcılık kadar
eski bir yöntemdir. Bal arılarının çiçekli bitkilerden toplayıp konsantre hale getirdikleri
karbonhidratlar, vitaminler, koenzim, polifenoller, aroma bileşikleri ile terpen ve
terpenoidler, alifatik bileşikler, yağ asitleri gibi uçucu bileşikler bu doğal ürünlerin
bileşenleri arasında yer alan, yüksek antioksidan kapasiteye sahip besin maddeleridir
(Mercan vd., 2007; Selamoğlu Talas vd., 2013).
Son zamanlarda dikkat çekici antioksidan maddelerden biri de çiçekli bitkilerin
anterlerinde oluşan ve döllenmede rol alan erkek üreme birimi olan polendir. Polen;
protein, karbonhidrat, mineral madde, enzim ve vitamin bakımından zengin besin
maddesidir. Arılar yavruları beslemek ve kovanın protein ihtiyacını karşılamak için
polen toplarlar. Topladıkları bu poleni kovana taşıyarak petek gözlerinde biriktirirler.
(Campos vd., 2008).
Tüm çevrede olduğu gibi sularda da sanayinin gelişmesine bağlı olarak artan kirlilik,
başta insan olmak üzere insan diyetinde önemli bir yer tutan balık ve birçok sucul
1
organizmada çeşitli sağlık problemlerinin oluşumuna yol açmaktadır (Liua vd., 2011).
Besin zincirinde yer alan ve protein kaynağı olarak insanlar tarafından tüketilen
balıklarda oluşan stres faktörleri, besin zinciri yolu ile onları tüketen insanlara
geçmektedir (Eraslan vd., 2007).
Sucul organizmalarda hem metabolik hem de çevresel faktörlerin etkisiyle meydana
gelen oksidatif stres ve yol açtığı hasarlar antioksidan ajanlar kullanılarak
giderilebilmektedir. Arı ürünleri arasında önemli bir yer tutan polenin sucul
organizmalar üzerinde antioksidan etkisi ve en etkin antioksidan konsantrasyonunun
belirlenmesine yönelik bir araştırmaya ve literatür bilgisine rastlanmamıştır.
Bu bilgiler doğrultusunda, bu çalışmada farklı konsantrasyonlarda (0.5, 2.5, 5, 10, 20,
30 ppm) polen ekstraktı uygulaması sonucu gökkuşağı alabalığının (Oncorhynchus
mykiss) kas ve solungaç dokularında bazı biyokimyasal parametrelerin analizi ile
antioksidan olarak en etkin polen konsantrasyonunun belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu
çalışmada,
ekstraksiyon işleminden sonra
konsantrasyonlarda
hazırlanarak,
elde edilen polen özütleri farklı
alabalıkların
bulunduğu
akvaryum
ortamına
uygulamalar yapıldı. Uygulamalardan sonra, gökkuşağı alabalıklarında kas ve solungaç
dokularının malondialdehit (MDA) düzeyi, toplam antioksidan seviye (TAS), toplam
oksidan seviye (TOS), oksidatif stres indeksi (OSİ) ve toplam tiyol düzeyleri Rel Assay
marka ticari kitler kullanılarak analiz edildi.
2
BÖLÜM II
GENEL BİLGİLER
2.1 Oksidatif Stres ve Etkileri
Çiftlenmemiş elektrona sahip olan serbest radikaller başka moleküllerle kolayca elektron
alışverişine girebilen kararsız yapılı oksidan moleküller ya da reaktif oksijen türleri
(ROT)’dir. Bu moleküller, kararlı hale gelebilmek için hücrelere saldırarak hücrelerde
hasar oluşturabilirler (Thirumalai vd., 2011). Biyolojik sistemlerde serbest radikal
oluşumunun
artması;
prooksidanlar
ile
antioksidanlar
arasındaki
dengenin,
prooksidanlar lehine bozulması olarak tanımlanan oksidatif stresin zarar verici etkilerini
de arttırmaktadır. Oksijenden türevlenen başlıca reaktif türler; süperoksit radikali (O2.-),
hidroksil radikali (HO.-), hidrojen peroksit (H2O2) ve singlet oksijen (1O2)’dir.
Hücrede enerji metabolizmasında oksidasyon esnasında oluşan ya da oksidazlar gibi
bazı enzimlerin aktivitesi sonucu oluşan O2.-, hidrojen peroksite yıkılır ve bu da geçiş
metalleri varlığında daha çok hasar verici radikallere dönüşerek hücrelere zarar
vermektedir (Scheibmeir vd., 2005).
Moleküler oksijenin çevresindeki moleküllerden 2 e- alması ya da süperoksitin bir
elektron alıp 2 H atomuyla birleşmesi sonucu oluşan hidrojen peroksit; serbest radikal
değildir, fakat hücresel zarlardan kolaylıkla geçerek zararlı bazı etkilere sebep
olabilmektedir (Deaton ve Marlin, 2003).
Moleküler oksijene üç elektron transferi ile meydana gelen ve vücutta serbest radikal
hasarının en önemli sorumlusu olan HO-., süperoksit ile hidrojen peroksitin reaksiyona
girmesi sonucu da meydana gelmektedir (Song, 2004).
Ortaklanmamış elektron taşımayan ve radikal olmayan tek reaktif oksijen molekülü ise
tekil oksijen (1O2)’dir (Akkuş, 1995).
Hücreler hafif oksidatif stresi tek başlarına tolere edebilseler de genellikle antioksidan
enzim sistemlerini aktif hale getirerek oksidatif stresin zararlı etkilerini azaltmaya
çalışırlar (Sun ve Hu, 2005).
3
2.2 Antioksidan Savunma Sistemleri
ROT’un oluşumunu ve bunların meydana getirmiş olduğu hasarları önlemek için birçok
savunma mekanizması bulunmaktadır. Bu mekanizmalar "antioksidan savunma
sistemleri" veya kısaca "antioksidanlar" olarak bilinmektedir (Şekil 2.1).
Şekil 2.1. Hücrenin antioksidan savunma mekanizması (Akkuş, 1995)
Antioksidanlar; hücre içi ve hücre dışı enzim ve enzim olmayan savunma
mekanizmaları geliştirerek organizmayı oksijenin hasar verici reaksiyonlarına ve düşük
molekül ağırlıklı serbest radikal hasarına karşı korurlar (McLean vd., 2005).
Balıklarda antioksidan savunma sistemleri, çevresel koşullardan (suyun sıcaklığı ve
oksijen oranı, mevsimsel değişimler, hastalık, stres, kirlilik, gürültü, ışık) ve besin
içeriğinden etkilenmektedir. Balığın sağlığı ve gelişiminde etkili olan antioksidan
maddelerin belirli düzeylerde bulunması gerektiği yapılan araştırmalarla ortaya
konulmuştur (Tuna Keleştemur ve Özdemir, 2011).
Enzim
ve
enzim
olmayan
antioksidanlar;
endojen
ve
ekzojen
kaynaklı
olabilmektedirler. Süperoksit dizmutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve
katalaz (CAT) başlıca enzim olan endojen antioksidanlardır. SOD, süperoksit radikalini
hidrojen peroksit ve moleküler oksijene dönüştüren enzimdir (Nadithea ve Baea, 2010).
4
Sitosolde bulunan ve 4 selenyum atomu içeren GSH-Px, tetramerik yapıda olup
hidrojenperoksit radikalinin indirgenmesinden sorumlu enzimdir (Parks vd., 1996).
Dört tane hem grubu içeren katalaz bir hemoprotein olup peroksizomlarda bulunur ve
hidrojen peroksidi suya ve oksijene parçalar (Parks vd., 1996).
Melatonin, glutatyon ve albumin gibi endojen moleküller enzim olmayan antioksidanlar
sınıfında yer almaktadırlar. Hücrenin hemen hemen tüm organellerine ve birçok dokuya
rahatça girerek geniş bir aktivite gösterebilen melatonin, HO.- radikalini temizleyen çok
güçlü bir antioksidandır. Dokularda yaygın olarak indirgenmiş (GSH) ve oksitlenmiş
(GSSG) şekilde bulunan glutatyon; karaciğerde glutamik asit, sistein ve glisinden
oluşan, epoksit, peroksit ve diğer serbest radikalleri yıkarak zararlı bileşiklerin
detoksifikasyonunda görev alan antioksidan özellikte bir tripeptittir (Cnubben vd.,
2001). Yapısında bulunan çok sayıdaki sülfidril grubu aracılığıyla bakır iyonlarını sıkı
şekilde bağlayan albumin, bakır bağımlı lipit peroksidasyonu ile HO.- oluşumunu inhibe
etmektedir (Halliwell ve Gutteridge, 2000).
Vitaminler (E, A, C) gıda ile alınan ekzojen antioksidanlar olup, E vitamini (α
tokoferol) yağda çözünebilen temel antioksidanlardandır. Plazmada baskın olarak
bulunan ve en yüksek antioksidan aktiviteye sahip olan α- tokoferol membran
lipitlerinde çözünerek peroksidasyon zincirini kırar. A vitamini (β-karoten)’nin
antioksidan etkisi tekil oksijeni yakalaması, serbest radikalleri temizlemesi ve hücre
membranı lipitlerini oksidatif dejenerasyona karşı koruması şeklindedir. Suda
çözünebilen ve zincir kıran bir antioksidan olan C vitamini (askorbik asit) ise özellikle
detoksifikasyon metabolizması esnasında meydana gelen serbest radikalleri ve ROT’ları
etkisiz hale getirmektedir (Carr vd., 2000).
5
2.3 Doğal Arı Ürünleri
Antioksidanların insan ve diğer canlıların sağlığı üzerindeki etkileri her geçen gün daha
fazla aydınlatılmakta ve ön plana çıkmaktadır. Birçok hastalığın tedavisinde antioksidan
özellik gösteren doğal ürünlerden yararlanılmaktadır. Özellikle, son yıllarda dünyada
“apiterapi” adı verilen arı ürünleri ile tedavi yöntemleri dikkat çekmektedir. Arıcılık
faaliyetlerinden elde edilen bal, polen, propolis, arı sütü ve arı zehiri gibi ürünler halk
arasında birçok hastalığın tedavisinde ilaçların yanı sıra ek terapötik ajanlar olarak
kullanılmaktadır. Polen antioksidan kapasitesi oldukça yüksek olan bir arı ürünüdür
(Şahinler, 2000). Yüksek koruyucu potansiyele sahip olan bu antioksidan maddenin
özellikle sucul organizmalar üzerindeki antioksidan etkisi ve sucul canlılardaki etkin
konsantrasyonu ile ilgili bir çalışmaya ve literatür bilgisine henüz rastlanılmamıştır.
2.3.1 Polenin genel özellikleri
Polen; çiçekli bitkilerde çiçeklerin erkek organlarının (stamen) üst kısmında bulunan
polen kesecikleri içinde yer alan, bal arıları tarafından toplanan çiçek tozlarıdır (Chenga
vd., 2013). Arı poleni, uzun çağlardan beri besleyici özelliği ile bilinen ve bileşimi,
öncelikle bitki kaynağına ve bunun yanı sıra iklim koşullarına, toprak tipi ve arıcılık
faaliyetleri gibi diğer faktörlere de bağlı olan flavonoidlerce zengin, enerji verici bir
besin maddesidir (Pascoal vd., 2014).
Arılar, poleni toplamaya çiçeklerin açtığı ve hava sıcaklığının 14 oC’nin üzerinde olduğu
ilkbahar mevsiminde başlarlar. Polen; arıların ağız parçaları, bacakları ve vücutlarını
örten sert kıl örtüsü yardımıyla çiçeklerin erkek organlarından toplanır. (Özcan vd.,
2003; Almeida-Muradian vd., 2005). Kaynağına göre farklılık gösterse de genel olarak
içeriğinde; % 13-55 karbonhidrat, % 10-40 protein, % 20-30 su, % 1-13 lipit ve % 20
civarında diğer maddeleri bulunduran polen; bir canlının büyüyüp gelişebilmesi için
günlük alınması gereken aminoasitleri, vitaminleri ve mineral maddeleri yeterli
miktarlarda ve dengeli olarak içermektedir (Çizelge 2.1) (Sammataro ve Avitabile,
2004).
6
Çizelge 2.1. Arılar tarafından toplanan polende bulunan maddeler (Süer ve Sorkun,
2001)

En az 8 çeşit tat veren madde vardır (karbonhidratlar)

En az 11 çeşit renk veren madde vardır (karotenoidler)

Vitaminler (C, E, A, B)

Asit, riboflavin (B2 ) ve piridoksin (B6 )

Başlıca mineral maddeler: K, Na, Ca, Mg, S

İz elementler: A1, B, C1, Cu, I, Fe, Mn, Ni, Si, Ti, Zn

En az 6 (fenolik asit dahil) çeşit asit vardır

Nükleik asitler ve nükleotitler, DNA, RNA ve diğerleri

100 den fazla enzim bulunmaktadır.

Büyüme düzenleyicileri oksin, brassin, giberellin, kinin bulunur.
Antioksidan aktivitesi, içeriğinde yer alan tiyoller, polifenoller ve flavonoidlerle
bağlantılı olan polen, hücre yenileyici özelliğe sahip, yaşlanmayı geciktiren antioksidan
özellikte bir üründür. Fenolik bileşikler antiradikal özellik gösterirler diğer bir deyişle,
radikal süpürücü etkiye neden olurlar (Campos vd., 2010; Pietta, 2000; Martínez-Flórez
vd., 2002). Polen, içeriğinde bulunan polifenolikleri sayesinde, kanser, antienflamatuar,
kardiyo
vasküler
ve
nörodejeneratif
hastalıklar
gibi
kronik
rahatsızlıkların
önlenebilmesi için doğal besin olarak kullanılmaktadır. Polenin içerdiği quersetin, rutin
ve
chyrisin
flavonoidleri
hücrede
apoptozu
arttırarak
kanser
oluşumunu
engelleyebilmektedir. Polen içinde bulundurduğu doğal antibiyotiklerle bağırsak
iltihaplarını, yaralarını ülseri, mide yaralarını iyileştirir. Yapılan araştırmalarda
geleneksel tıbbi tedavi gören ülserli hastaların % 29’u iyileşirken polenli kürle beslenen
hastaların iyileşme oranı ise % 59,2 olarak gözlemlenmiştir (Çankaya ve Korkmaz,
2008; Marghitaş vd., 2009).
7
2.4 Çalışılan Deney Hayvanı Hakkında Bilgiler
Yapay yöntemlerle yumurta alımının kolaylığı ve kuluçka sürelerinin kısalığı gibi
özelliklerinden dolayı yetiştiricilikte çoğunlukla tercih edilen gökkuşağı alabalığı
(Oncorhynchus mykiss); vücudu uzamış ve az basık olup, sırt kısmında bulunan yağ
yüzgeci ile karakteristiktir (Emre ve Kürüm, 2007). Gökkuşağı alabalığının büyüme
oranı suyun sıcaklığına ve ortamdaki besin miktarına bağlı olarak değişmektedir. Soğuk
bölgelerde ve sert sularda yaşayan bu balıklar, sıcak bölgelerde ve durgun sulardaki
balık türlerine göre daha uzun yaşamaktadırlar (Eren, 2011).
2.5 Tez Kapsamında Çalışılan Dokular
2.5.1 Kas doku
Balıkların kas sistemi miyomerlerden meydana gelmiştir (Demir, 1992). Balıklardaki
kas fibrilleri yapı bakımından sıcakkanlı hayvanların kas fibrilleri ile aynıdır. Tek farkı
kas fibrillerinin uzunluğu sıcakkanlı hayvanların kas fibrillerinin uzunluğu kadar
değildir (Ternes, 1994). Balıklardaki kas bölümlerinin açık ya da koyu olması
miyoglobin konsantrasyon farkından kaynaklanmaktadır. Koyu renkliler kalp kasına
benzemektedir. Koyu renkli olan kaslar kesintisiz yüzmeyi sağlar. Açık renkli kaslar ise
sırt ve karın bölgesinde bulunup, kaçma gibi durumlarda işe yarar (Tülsner ve Band,
1994). Balığın insanlar tarafından fileto kısmı yenilmektedir. Dolayısıyla, balık insan
diyetinin önemli bir parçası olduğu için, balığın
kas dokusunda meydana gelen
hasarlar, besin zinciri yolu ile balığı tüketen insanı da etkilemektedir (Lenka vd., 2014).
2.5.2 Solungaç dokusu
Solungaçlar; suda
erimiş oksijenin kana alınması, kandaki karbondioksitin atılmasını
sağlayan solunum yüzeyinin kıvrılması ve dallanmasıyla meydana gelen yapılardır
(Demirsoy, 1992). Bu sebepten dolayı su ortamında yaşayan canlıların oksijen
ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için, solungaçlarının sürekli sulu ortamda bulunması
gerekir (Noyan, 1993).
Solungaç, sürekli olarak balığın çevresi ile temasını sağlayan dokudur ve bu sebeple
çözülebilir toksik maddelerin ana girişlerinden birisi olduğu için, kirleticilerden en fazla
etkilenen organdır. Kirleticilerin solungaçlarda neden oldukları toksikopatolojik
8
lezyonlar genel olarak epitel dokuda kabarma, nekroz, lamellar yapıda erime, hipertrofi,
hiperplazi, epitel dokuda kopma, mukus salgısında artış şeklinde ortaya çıkar.
Solungaçların kimyasallardan etkilenmesi balığın solunum sisteminde olumsuzluklar
ortaya çıkararak ölüme varan çok ciddi zararlara neden olmaktadır (Val ve Kapoor,
1987; Lawrence ve Hemingway, 2003).
2.6 Tez Kapsamında Çalışılan Parametreler
2.6.1 Malondialdehit (MDA)
Lipit peroksidasyonu, biyomoleküller için büyük oranda hasar verici özelliğe sahip bir
zincir reaksiyonudur. Membrandaki doymamış yağ asitleri serbest radikaller ile
reaksiyona girip peroksidasyon ürünlerini oluştururlar. Lipit peroksidasyon sonucu
oluşan ürünler doğruca membran yapısına katılarak geri dönüşümsüz hasar
oluştururken, dolaylı olarak, reaktif aldehitler üreterek diğer hücre bileşenlerine zarar
vermektedirler. Bunun sonucunda ise, doku hasarını yayarak çeşitli bozulumlara sebep
olurlar (Wang ve Quinn, 1999; Rikans ve Hornbrook, 1997). Hücre membranlarında üç
veya daha fazla çift bağ içeren yağ asitlerinin peroksidasyonundan meydana gelen ve
hücresel bozulumun en önemli belirteçlerinden olan MDA; iyon alışverisine etki ederek
membranda bulunan bileşiklerin çapraz bağlanmasına yol açıp iyon geçirgenliği ve
enzim aktivitelerinde değişimlere sebep olmaktadır. Üç karbonlu bir ketoaldehit olan
MDA, normal metabolik şartlarda asetat veya malonata kadar okside olur, daha sonra
kreps döngüsü ile CO2’e indirgenerek atılır. Aşırı lipit peroksidasyonuyla artan MDA
konsantrasyonu dokulara hasar vermektedir (Murray vd., 1996; Kalender vd., 2002).
2.6.2 TAS – TOS – OSİ
Serbest oksijen radikalleri; lipid peroksidasyonu, disülfit bağları ile proteinlerin
bağlanması, DNA hasarı gibi hücresel hasarlar meydana getirirler (Robbins vd., 1992).
Metabolik ve fizyolojik süreçler sonucu oluşturulan ROT’lar; enzimatik ve enzimatik
olmayan antioksidan mekanizmalarla vücuttan uzaklaştırılırlar. Bazı durumlarda,
oksidanlardaki artış ve antioksidanlardaki azalma önlenemeyerek oksidatif taraf lehine
kayan oksidan/antioksidan denge sonucu oksidatif stres oluşmaktadır (Harma, 2005).
Normalde serbest radikaller ve antioksidan savunma sistemleri arasında bir denge
vardır. Fakat çeşitli nedenlerle serbest radikallerin miktarı antioksidan savunma
sistemlerinin kapasitesini aşarsa hücrelerin lipit, protein ve DNA bileşenlerinde
9
oksidatif hasara neden olurlar (Halliwell ve Guttaridge, 1996). Oksidan moleküller
endojen olarak organizmada üretilebildiği gibi, dış çevreden de alınmaktadır. Elektron
transport zinciri ve ksantin oksidaz, monoamin oksidaz gibi enzimler majör endojen
reaktif oksijen kaynaklarıdır (Nobi, 2005). Total antioksidan kapasiteye en büyük katkı
plazmadaki antioksidan moleküllerden gelmektedir. Plazmada bilirubin, serbest demiri
toplayan transferin ve seruloplazmin, ürik asit, E vitamini, C vitamini ve proteinler gibi
antioksidanlarda bulunmaktadır (Dani vd., 2003). Toplam oksidanın, toplam
antioksidan potansiyele yüzde olarak oranı oksidatif stres indeksi olarak ifade
edilmektedir (Harma vd., 2003).
2.6.3 Tiyol grubu
Sülfür içeren tiyol grupları (-SH grubu), antioksidan sistemin önemli bir üyesidir ve
enzimatik ve enzimatik olmayan mekanizmalarla ROT ve diğer serbest radikalleri yok
ederek proteinlere bağlı radikal peroksit süpürme etkinliğini arttırırlar (Köse vd., 2010).
Tiyollerdeki -SH grupları oksidatif strese karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Oksidatif
stres, fizyolojik koşullar ve sülfür içeren aminoasitlerin ortamdaki yoğunlukları;
tiyollerin antioksidan ya da prooksidan etki gösterip gösteremeyeceğini belirleyen
faktörlerdir. Plazma tiyolleri arasında en çok bulunan sistein aminoasidi olup bunu takip
eden homosistein ve glutatyondur (Fang vd., 2002; Yardim Akaydin vd., 2003).
10
BÖLÜM III
KAYNAK ÖZETLERİ
Eraslan ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada 28 adet Wistar cinsi sıçanlar 4
gruba ayrılıyor. Birinci grup kontrol grubu olarak seçilirken diğer gruplara sırasıyla;
ikinci gruba 100 mg polen, üçüncü gruba 20 mg propoxur (dış parazit) ve dördüncü
gruba 20 mg propoxura ilaveten 100 mg polen uygulanıyor. Yapılan analizler
sonucunda, yalnızca polen uygulanan deney grubu ile kontrol grubunun MDA seviyeleri
arasında anlamsal bir farkın olmadığı (P>0.05) gözlenmiştir. Yalnızca propoxur verilen
deneysel gruplar ile polen ve propoxurun birlikte verildiği deneysel grupların MDA
düzeyleri karşılaştırılmış ve propoxur ile polenin birlikte verildiği deneysel grupların
MDA değerlerinde, yalnızca propoxur verilen gruba göre anlamlı bir şekilde azalmalar
olduğu tespit edilmiştir (P<0.05) (Eraslan vd., 2009).
Maruyama ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada karregenan (Kırmızı deniz
yosunlarından elde edilen, kıvam artırıcı gıda katkı maddesi) ile ödem oluşturdukları
sıçana Cistus bitkisinden elde edilen arı poleninin etanol ekstraktı uygulanarak, polenin
sıçanlardaki antienflamatuar etkisi incelenmiş ve nitrik oksit üretimini inhibe ederek
güçlü bir antienflamatuar aktivite gösteren Cistus poleninin bazı flavonoidlerinin de
antienflamatuar etkiye kısmen katkısının olabileceği önerilmiştir (Maruyama vd., 2010).
Gülhan ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada, gökkuşağı alabalığına farklı
konsantrasyonlarda (10, 20, 30 ppm) propolis, sipermetrin ve propolis+sipermetrin
uygulaması yapılmış ve MDA düzeyleri incelenmiştir. Yalnızca propolis uygulanan
grubun MDA değerleri, kontrol grubu verilerine istatistiksel olarak yakın tespit
edilmiştir. Propolis ve sipermetrinin birlikte uygulandığı grubun MDA düzeyleri ile
yalnızca sipermetrin uygulanan grubun MDA düzeyleri karşılaştırıldığında; sipermetrin
ve propolisin birlikte uygulandığı grubun MDA seviyelerinde, yalnızca sipermetrin
uygulanan gruba göre anlamlı azalmalar olduğu gözlenmiştir (P<0.05). Bu sonuçlara
göre, sipermetrine maruz bırakılmış alabalıkların biyokimyasal parametrelerinde
meydana gelen olumsuz etkilerin propolis ilavesi yapılarak giderilebileceği ortaya
konulmuştur (Gülhan vd., 2012).
11
Šarić ve arkadaşları Cystus incanus L. (Cistaceae)’den elde edilen arı poleni ile yapılan
fare besininin oksidan/antioksidan durumunu, östrojen/antiöstrojen aktivitesini ve gen
ifade profillerini araştırmışlardır. Arı polen örneğindeki 7 fenolik bileşik yüksek
performans likit kromotografisi ile analiz edilmiştir. C. incanus arı polenindeki
fenolikler; flavonol (pinocembrin), flavanoller
(kuersetin, kampferol, galangin, ve
izorhamnetin) ve fenilpropanoidler (kafeik asit) olarak belirlenmiştir. Gıdalara ek olarak
kullanılan arı poleninin (ticari besin peletleri ile 100 mg/kg bw karışımı) fare
dokularında lipit peroksidasyonunu azalttığı vurgulanmıştır (Šarić vd., 2009).
Leja ve arkadaşları 12 bitki türünden elde ettikleri polenlerin total antioksidan
seviyelerini ve radikal süpürme aktivitelerini araştırmışlardır. Çalışmada bitki
polenlerinin fenolik içeriklerinin oldukça değişkenlik gösterdiği bildirilmiştir. Bitki
türlerinden elde edilen arı polenlerinin çoğunda antioksidan kapasite çok yüksek olarak
tespit edilmiştir (Leja vd., 2007).
Mesquite ağacı (Prosopis juliflora) poleninin fenolik kompozisyonunun antioksidan
kapasitesi in vitro ve in vivo olarak biyolojik sistemlerde lipit peroksidasyonunun
inhibisyonu ile değerlendirildi. İki farklı sistemde elde edilen sonuçlar karşılaştırıldı ve
P. juliflora poleninin doğal antioksidan olarak düşünülen flavonoidlerin önemli bir
kaynağı olduğu sonucuna varıldı. Mesquite polen ekstraktlarının gösterdiği antioksidan
aktivite hem in vitro hem de in vivo sistemlerde flavonol konsantrasyonu ile ilgilidir
(Almaraz-Abarca vd., 2007).
Chenga ve arkadaşları Crataegus pinnatifida (Rosaceae) bitkisinden elde ettikleri
polenin ekstraktını, oksidatif strese bağlı oluşan DNA hasarına karşı inceledikleri
çalışmada; polenin toplam fenolik içeriği, toplam flavonoid içeriği, antioksidan
aktivitesi ve serbest radikal süpürücü aktivitesi ve radikallerin zararlı etkilerine karşı
DNA'yı koruduğu gözlendi. Bu koruyucu etkilerin toplam fenolik ve flavonoid
içeriğiyle alakalı olduğu belirtilmiştir (Chenga vd., 2013).
Melipona subnitida türü arının Brezilya’nın kuzeydoğusunda zengin bitki çeşitliliğine
sahip yarı kurak bir bölgeden topladığı sarı ve kahverengi polen çeşitlerinin Silva ve
arkadaşları tarafından incelendiği bir çalışmada; polenin kimyasal bileşimi, bitki
kaynağı ve serbest radikal süpürücü aktivitesi araştırılmıştır. Sarı polenlerden;
naringenin, isorhamnetin ve D-mannitol, kahverengi polenlerden ise; b-sitosterol,
12
tricetin, selagin, ve 8-methoxiherbacetin gibi bileşenler izole edilmiştir. Çalışmada
polende ilk kez tespit edilen selagin ve D-mannitolün 1,1-difenil-2-picrylhydrazine
(DPPH) testi ile radikal temizleme aktivitesindeki önemi belirlenmiştir (Silva vd.,
2006).
Bal arısı ürünlerinden olan propolis ile yapılan çalışmalarda, propolisin içeriğindeki
flavanoidlerin lipit peroksidasyonunu azalttığı ve serbest radikal oluşumunu engellediği
gözlenmiştir (Sun vd., 2000; Ichikawa vd., 2002). Flavanoidler, iz elementlerle veya
radikallerle şelat yaparak antioksidan özellik gösterirler (Prytzyk vd., 2003; Wang vd.,
2004). Flavanoidler, hücre zar yapısındaki doymamış yağ asitlerini oksidanlara karşı
askorbat gibi koruyabilirler (Havsteen, 2002). Propolisin ana bileşenlerinden birisi olan
kafeik asit fenil etil ester (CAPE), reaktif oksijen türlerinin üretimini engellemektedir
(Hosnuter vd., 2004).
Peshenko ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, sıçan koku epitelinde bulunan ve
tiyol bağımlı antioksidan aktiviteye sahip 28 kDa’luk bir protein tespit edilmiştir.
Böylece bu tür tiyol bağımlı proteinlerin glutamin sentaz ve hemoglobin gibi radikal
duyarlı proteinleri oksidatif hasarlara karşı koruyucu antioksidan aktiviteye sahip
olduğu gösterilmiştir. Araştırmacılar tarafından saflaştırılan bu protein katalaz veya
glutatyon peroksidaz aktivitelerine sahip değil iken, antioksidan aktivitesini tiyol
gruplarının varlığı ile göstermektedir (Peshenko vd., 1998).
Fujimoto ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, azo bileşikleri tarafından indüklenen lipid
oksidasyonunun inhibisyonu üzerine, sistein tiyolleri varlığında metil kafeik asit ve
metil dihidro kafeik asitin sinerjistik etkisi araştırılmıştır. Metil kafeik asite monotiyol
grubunun, metil dihidro kafeik asite ise mono ve ditiyol gruplarının eklenmesi, kafeik
asitlerin her ikisinin antioksidan kapasitelerinin ortaya çıkmasında, sinerjistik etkilerin
katkısı gösterilmiştir (Fujimoto vd., 2013).
13
BÖLÜM IV
MATERYAL ve METOD
4.1 Materyal
Bu çalışmada; farklı konsantrasyonlardaki polen ekstraktının alabalıkların kas ve
solungaç dokuları üzerinde oluşturduğu etkiler bazı biyokimyasal parametrelerde
meydana gelen değişimler analiz edilerek incelenmiştir. Bu etkilerin araştırılabilmesi
için öncelikle polen ekstratı hazırlanmıştır. Hazırlanan polen ekstraktının uygulanacağı
deney hayvanları olan alabalıklar, Niğde-Çamardı Ecemiş alabalık üretim tesislerinden
temin edilmiştir. Polen ekstraktı farklı konsantrasyonlarda (0.5, 2.5, 5, 10, 20, 30 ppm)
hazırlanarak balıkların bulundukları su ortamlarına uygulanmış ve çeşitli analiz kitleri
kullanılarak alabalık kas ve solungaç dokularında TAS, TOS ve OSİ düzeyleri
belirlenmiştir. Ayrıca balık dokularında lipit peroksidasyonunun son ürünü olan MDA
düzeyinin belirlenmesi ve tiyol düzeylerinin tayini şeklinde analizler de yapılmıştır.
4.1.1 Deneyde kullanılan kimyasal maddeler
Bu çalışmada kullanılan kimyasal maddeler; potasyum klorür (KCI), sodyum hidroksit
(NaOH), fosforik asit (H3PO4), sodyum klorür (NaCI), sodyum bi fosfat (NaH2PO4), etil
alkol (C2H5OH), DTNB, tiyobarbitürik asit (TBA)’tir.
4.1.2 Deneyde kullanılan aletler
Deneysel çalışmalar boyunca başlıca; derin dondurucu dolap (-80oC), hassas terazi,
otomatik pipet, homojenizatör (Ultra Turrax), soğutmalı santrifüj (Nuve NF-800-R),
spektrofotometre, sonikatör, karıştırıcılı ısıtıcı tabla (Elektro.mag M22), pH metre (PH
1000-masa tipi) kullanılmıştır.
14
4.1.3 Balıkların temini ve deney gruplarının hazırlanması
Bu çalışma 03.11.2011 tarihli ve B.30.2.CUM.0.01.00.00-50/94 sayılı Cumhuriyet
Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu’nun onayı ile gerçekleştirilmiştir.
Niğde–Çamardı Ecemiş Alabalık üretim tesislerinden temin edilen gökkuşağı
alabalıkları, Niğde Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Araştırma
Laboratuvarları’na oksijen takviyesiyle uygun koşullarda getirilmiş ve çalışma boyunca
canlı kalması sağlanmıştır. Balıklar laboratuvara getirilmeden önce ortam koşulları,
balıkların yaşayabileceği uygun sıcaklık ve oksijen sağlanarak ayarlanmıştır.
Alabalıkların herbiri 200 L’lik akvaryumlara 7 adet olacak şekilde paylaştırılıp 10 gün
boyunca ortama adaptasyonları sağlanmıştır ve bu adaptasyon süresince balıklar Excel
Pond marka pelet yemle beslenmiştir. Ortama adaptasyonları sağlanan alabalıkların;
kontrol grubu ve farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı (0.5, 2.5, 5, 10, 20, 30 ppm)
uygulanan gruplar olmak üzere toplam 7 ayrı çalışma grupları oluşturulmuştur.
Hazırlanan polen ekstraktı, 96 saat boyunca alabalıkların yaşama ortamları olan
akvaryum suyuna belirtilen konsantrasyonlarda uygulanmıştır. Bu sürenin sonunda
anestezik madde olarak karanfil yağı
(40 mg/L) (Hoskonen ve Pirhonen, 2004)
uygulanarak alabalıkların kas ve solungaç dokuları alınmıştır.
4.2 Metodlar
4.2.1 Polen ekstratının hazırlanması
Çalışmada kullanılan ham polen Balıkesir iline ait Kocaavşar köyünde bulunan arı
çiftliğinden temin edilmiştir. Marghitaş ve arkadaşlarının belirlediği yönteme göre
polen ekstratının hazırlanması; ham polen örneklerinin oda sıcaklığında farklı
konsantrasyonlardaki etil alkol serilerinden geçirilmesiyle gerçekleştirildi. Öncelikle, 30
gram ham polen örnekleri 100 mL % 70’lik etil alkol içerisinde 1 saat boyunca
karıştırılarak ekstrakte edildi. Filtre kağıdından süzülerek elde edilen polen örneklerinin
ekstraksiyon işlemleri, daha sonra sırasıyla % 50’lik ve % 30’luk etanol içerisinde
sürdürüldü. Her aşama sonrası filtre kağıdından geçirilen bu polen örnekleri sonikatörde
15 dk boyunca sonifiye edildi ve filtrasyon işlemini takiben etanol ile elde edilen polen
homojenatı vakum altında kurutuldu. Hazırlanan kuru ekstrakt kullanılana kadar 4oC’de
ışığa maruz kalmayacak şekilde muhafaza edildi (Marghitaş vd., 2009).
15
4.2.2 Diseksiyon işlemi
Anestezik madde olarak karanfil yağı
(40 mg/L) (Hoskonen ve Pirhonen, 2004)
uygulanan alabalıkların, stresten korunarak bir havlu içerisine sarılıp, vücutları
kurutuldu ve kuyruk venalarından kesim işlemi ile vücuttan kanları uzaklaştırılıp
diseksiyon aleti ile dokulara zarar verilmeden kas ve solungaç dokuları alındı.
4.2.3 Biyokimyasal çalışmalar için doku numunelerinin hazırlanması
Alabalıklardan diseksiyon işlemi ile elde edilen kas ve solungaç dokuları analiz için
kullanılıncaya kadar derin dondurucuda -80oC’de muhafaza edildi. Elde edilen dokular
uygulanacak farklı işlemlerden dolayı iki parçaya ayırıldı. Doku parçalarının birinci
kısmında lipit peroksidasyonunun son ürünü olan MDA düzeyleri belirlendi. İkinci
parçada ise; TAS, TOS, OSİ, tiyol düzeyleri ve toplam protein miktarı tespit edildi.
MDA analizleri için kullanılacak dokular hassas terazide tartma işlemlerinden sonra buz
izolasyonu altında 1/10 (w/v) oranında % 1,15’lik KCI çözeltisinde homojenize edildi.
Elde edilen doku homojenatları analiz işlemleri yapılıncaya kadar -80oC’ de derin
dondurucuda bekletildi. Dokuların ikinci parçasında biyokimyasal parametrelerin
analizlerinin yapılabilmesi için, öncelikle doku numunelerinin tartılıp 1/5 (w/v)
oranında fosfat tamponu (pH:7,4; 0,02 M) içerisinde buz izolasyonu ile homojenizasyon
işlemleri gerçekleştirildi. Homojenizasyondan sonra doku örnekleri, 4000 rpm de 15
dakika boyunca santrifüj edildi. Santrifüj sonucu elde edilen doku süpernatantları
biyokimyasal analizler yapılıncaya kadar -80oC’de derin dondurucuda saklandı.
4.3 Biyokimyasal Analizler
4.3.1 Malondialdehit (MDA) düzeylerinin analizi
Alabalık dokularında lipit peroksidasyonun son ürünü olan MDA düzeyleri, Esterbauer
ve Cheeseman‘ın (1990)’in önerdiği metod ile belirlendi. Tiyobarbitürik asit (TBA) ile
90-95°C‘de reaksiyona giren MDA, pembe renkli kromojen oluşturmaktadır. 30 dk
sonra hızla soğutulan doku numunelerinin 532 nm‘deki absorbansları spektrofotometre
ile okundu. Elde edilen sonuçlar nmol/g doku proteini olarak ifade edildi (Esterbauer ve
Cheeseman, 1990).
16
4.3.2 Toplam antioksidan seviye (TAS) analizi
Doku serumlarındaki TAS, Erel (2004a) tarafından geliştirilen otomatik bir ölçüm
yöntemi kullanılarak saptanmıştır. Bu yöntemde biyolojik moleküller için en güçlü
radikal olan hidroksil radikali kullanılmıştır. Deneyde; içerisinde demir iyonu çözeltisi
bulunan reaktif 1 ile içinde hidrojen peroksit mevcut olan reaktif 2 karıştırıldı. Diğer
güçlü radikaller ise hidroksil radikali tarafından üretilen kahverengi dianisidinil radikal
katyonu olarak oluşturuldu. Kullanılan bu yöntemde, hidroksil radikali tarafından
başlatılan serbest radikal reaksiyonlarına karşı doku numunelerinin antioksidan etkisinin
kapasitelerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Bu test, son derece hassas ve güvenilir
ölçümlere sahiptir (<3%). Sonuç olarak, elde edilen veri litre başına eşdeğer Trolox
(eşdeğerli mmol Troloks./L) milimol olarak ifade edilmektedir (Erel, 2004a).
4.3.3 Toplam oksidan seviye (TOS) analizi
Doku süpernatantlarındaki TOS, Erel (2005) tarafından geliştirilen tam otomatik
kolorimetrik ölçüm yöntemi kullanılarak belirlendi. Doku numunelerindeki mevcut
oksidanlar; demir iyonunu, demir iyon-o-dianisidin kompleksine oksitlemektedirler.
Oksidasyon reaksiyonu, reaksiyon ortamında bol olarak bulunan gliserol molekülleri
tarafından arttırılmaktadır. Ortamda bulunan gliserol, bu reaksiyonu hızlandırarak
yaklaşık üç katına çıkarabilmektedir. Ferrik iyonlar asidik ortamda “ksilenol orange” ile
renkli bir kompleks oluştururlar. Analiz hidrojen peroksitle kalibre edilip, sonuçlar litre
başına denk mikromolar hidrojen peroksit (μmol H2O2 equivalent/L) olarak ifade
edilmektedir (Erel, 2005).
4.3.4 Oksidatif stres indeksi (OSİ) analizi
Total Oksidan Seviye (TOS)’nin Total Antioksidan Seviye (TAS)’ye oranlanması
şeklinde ifade edilerek, Oksidatif Stres İndeksi (OSİ) belirlenir ve bu oran, Total
Oksidan Seviye (TOS)/Total Antioksidan Seviye (TAS) şeklinde gösterilir (Harma vd.,
2003). Hesaplamalar yapılırken öncelikle, TAS değerleri μmol/L ye çevrilmiştir.
4.3.5 Tiyol gruplarının analizi
Doku serumlarında serbest sülfidril gruplarının düzeyleri, Hu ve arkadaşları (Hu vd.,
1993) tarafından modifiye edilen, Ellman’ın (1959) metoduna göre analiz edildi. Bu
17
yöntem, doku numunelerindeki serbest tiyol gruplarının bazik ortamda 5,5 ditiyobis 2nitrobenzoik asit (DTNB) ile sarı renkli bir kompleks oluşturması ve oluşan bu renkli
bileşiğin 412 nm dalga boyundaki absorbansının spektrofotometrik olarak ölçülmesi
esasına dayanır ve bu yöntem ile elde edilen sonuçlar milimolar olarak ifade
edilmektedir (Erel, 2004b).
4.3.6 Protein analizi
Balık dokularında toplam protein miktarını belirlemek için Lowry (1956) yöntemi
kullanıldı (Lowry vd., 1956). Bu metot, alkali koşullarda fosfomolibdik/fosfotungistik
asit çözeltisinin (Folin-Ciocalteau reaktifi) proteinlerdeki fenolik amino asitlerle verdiği
reaksiyona dayanmaktadır. Bu yöntemde alkali koşullarda iki farklı reaksiyon
gerçekleşmektedir. Birinci reaksiyonda peptit bağları ile Cu +2 arasında biüre reaksiyonu
sonucu indirgenmiş bakır oluşur. İkinci reaksiyonda ise Folin-Ciocalteu ayıracı, tirozin
ve triptofan amino asitleri ile tepkimeye girerek indirgenir ve mavi renkli
heteropolimolibden kompleksi meydana getirir. Bu yöntem pH’ya karşı çok duyarlıdır
(pH:10,0-10,5). Bu nedenle uygun bir pH’ın sağlanabilmesi için reaktifin seyreltilmesi
gerekebilir.
4.3.7 İstatistiksel analiz
Elde edilen veriler SPSS V.16 hazır paket programı kullanılarak istatistiksel olarak
değerlendirildi. Çalışma gruplarından elde edilen verilerin karşılaştırılmasında KruskalWallis testi kullanıldı. Bu test sonucunda P<0,05 olduğu için veriler Mann Whitney U
testiyle analiz edildi. Bu testte uygulama grupları ile kontrol grubu değerleri
karşılaştırılarak farklılığın önemli olup olmadığı tespit edildi. P<0,05 olması durumunda
elde edilen farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu kabul edildi.
18
BÖLÜM V
BULGULAR
5.1 Malondialdehit (MDA) Analiz Sonuçları
5.1.1 Kas dokuda MDA analiz sonuçları
Deneysel çalışmalardan elde edilen verilere göre, farklı konsantrasyonlarda polen
ekstraktı uygulanan alabalık kas dokularında, bütün uygulama grupları (0.5, 2.5, 5, 10,
20, 30 ppm) kontrol grubu verileri ile karşılaştırıldığında, MDA değerlerinde kontrol
grubuna göre, istatistiksel olarak anlamlı azalmalar (P<0.05) meydana geldiği
gözlenmiştir.
Kontrol
grubu
ile
karşılaştırıldığında;
10,
20
ve
30
ppm
konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan gruplarda istatistiksel olarak en düşük
MDA değerleri gözlenmiştir (P<0.05) (Çizelge 5.1) (Şekil 5.1).
Çizelge 5.1. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların kas dokularında MDA düzeyleri
GRUPLAR
MDA (nmol/gP)
Kontrol
13,99±0,77a
0.5 ppm
11,58±0,68b
2.5 ppm
10,20±0,93b
5 ppm
9,61±0,99b
10 ppm
7,57±1,01c
20 ppm
7,34±0,51c
30 ppm
7,72±0,50c
a,b,c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir
15
10
5
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.1. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda
polen ekstraktı uygulanan alabalıkların kas dokularında MDA düzeylerini gösteren grafik
19
5.1.2 Solungaç dokuda MDA analiz sonuçları
Alabalık solungaç dokularında, tüm uygulama grupları MDA seviyelerine göre, kontrol
grubu verileri ile karşılaştırıldığında, bütün uygulama gruplarında (0.5, 2.5, 5, 10, 20, 30
ppm) istatistiksel olarak anlamlı azalmalar (P<0.05) olduğu görülmüştür.
Kontrol grubu verileri ile karşılaştırıldığında, 10 ppm konsantrasyonda polen ekstraktı
uygulanan gruplarda istatistiksel olarak en düşük MDA değerleri tespit edilmiştir
(Çizelge 5.2) (Şekil 5.2).
Çizelge 5.2. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların solungaç dokularında MDA düzeyleri
MDA (nmol/gP)
GRUPLAR
9,80±0,99a
Kontrol
0.5 ppm
4,28±0,66b
2.5 ppm
5,77±0,62b
5 ppm
4,68±0,68b
10 ppm
2,97±0,75c
20 ppm
4,10±0,90b
30 ppm
5,17±1,09b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir.
12
10
8
6
4
2
0
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Kontrol
Şekil 5.2. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların solungaç dokularında MDA düzeylerini gösteren grafik
20
5.2 Toplam Antioksidan Seviye (TAS) Analiz Sonuçları
5.2.1 Kas dokuda TAS analiz sonuçları
Yapılan deneysel çalışma sonucunda saptanan verilere göre, farklı konsantrasyonlarda
polen ekstraktı uygulanan gökkuşağı alabalığı kas dokularında, kontrol grubu verilerine
göre 0.5 ppm konsantrasyon grubu hariç, diğer konsantrasyon (2.5, 5, 10, 20 ve 30)
gruplarında toplam antioksidan kapasitenin istatistiksel olarak anlamlı (P<0.05) şekilde
arttığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan; 2.5, 5, 20 ve 30 ppm konsantrasyon gruplarında
TAS değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı
(P>0.05)
gözlenmiştir. Tüm uygulama grupları içerisinde polen ekstraktının 10 ppm
konsantrasyonda en etkili antioksidan aktiviteye sahip olduğu saptanmıştır (Çizelge 5.3)
(Şekil 5.3).
Çizelge 5.3. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen uygulanan alabalıkların
kas dokularında TAS düzeyleri
GRUPLAR
TAS (mmol Trolox Eqv./L)
Kontrol
1,15±0,07c
0.5 ppm
1,27±0,07c
2.5 ppm
1,58±0,04b
5 ppm
1,61±0,10b
10 ppm
1,87±0,06a
20 ppm
1,48±0,12b
30 ppm
1,53±,0,09b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir.
2
1,5
1
0,5
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.3. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların kas dokularında TAS düzeylerini gösteren grafik
21
5.2.2 Solungaç dokuda TAS analiz sonuçları
Yapılan analiz sonuçlarına göre, solungaç dokularında tüm deneysel guplar (0.5, 2.5, 5,
10, 20 ve 30 ppm) kontrol grubu değerleri ile karşılaştırıldığında, istatistiksel olarak 5,
10, 20 ve 30 ppm konsantrasyonlarda anlamlı artışların (P<0.05) olduğu gözlenmiştir.
Elde edilen bulgular doğrultusunda, alabalık solungaç dokusunda istatistiksel olarak 10
ve 20 ppm konsantrasyonda polen ekstraktının daha etkili antioksidan kapasiteye sahip
olduğu saptanmıştır (Çizelge 5.4) (Şekil 5.4).
Çizelge 5.4. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen uygulanan alabalıkların
solungaç dokularında TAS düzeyleri
TAS (mmol Trolox Eqv./L)
GRUPLAR
Kontrol
1,05±0,08c
0.5 ppm
1,36±0,10c
2.5 ppm
1,79±0,09c
5 ppm
1,69±0,11b
10 ppm
2,01±0,07a
20 ppm
1,96±0,07a
30 ppm
1,65±0,07b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir.
2,5
2
1,5
1
0,5
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.4. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların solungaç dokularındaTAS düzeylerini gösteren grafik
22
5.3 Toplam Oksidan Seviye (TOS) Analiz Sonuçları
5.3.1 Kas dokuda TOS analiz sonuçları
Farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan alabalık kas dokularının toplam
oksidan seviyeleri, kontrol grubu verileri ile karşılaştırıldığında, tüm deneysel gruplarda
(0.5, 2.5, 5, 10, 20 ve 30) istatistiksel olarak anlamlı azalmaların (P<0.05) olduğu
saptanmıştır.
Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, 10 ve 20 ppm konsantrasyonlarda polen ekstraktı
uygulanan gruplarda istatistiksel olarak en düşük TOS değerleri tespit edilmiştir
(P<0.05) (Çizelge 5.5) (Şekil 5.5).
Çizelge 5.5. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen uygulanan alabalıkların
kas dokularında TOS düzeyleri
GRUPLAR
TOS (μmol H2O2 Eqv./L)
Kontrol
2,74±0,18a
0.5 ppm
2,32±0,17b
2.5 ppm
2,27±0,11b
5 ppm
2,21±0,06b
10 ppm
1,98±0,16c
20 ppm
2,02±0,06c
30 ppm
2,35±0,09b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir
3
2,5
2
1,5
1
0,5
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.5. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların kas dokularında TOS düzeylerini gösteren grafik
23
5.3.2 Solungaç dokuda TOS analiz sonuçları
Farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan alabalık solungaç dokularında tüm
deneysel grupların (0.5, 2.5, 5, 10, 20 ve 30 ppm) TOS verileri, kontrol grubu TOS
değerleri ile karşılaştırıldı. Yapılan deneysel çalışma sonucunda, 0.5 ppm konsantrasyon
değeri ile kontrol grubu arasında istatistiksel bir farkın olmadığı (P>0.05) saptanmıştır.
2.5, 5, 10, 20 ve 30 ppm konsantrasyon değerleri, kontrol grubu verileri ile
karşılaştırıldıklarında
istatistiksel olarak anlamlı azalmaların olduğu (P<0.05)
belirlenmiştir. En düşük TOS değerleri 10 ve 20 ppm konsantrasyonlarda gözlenmiştir
(Çizelge 5.6) (Şekil 5.6).
Çizelge 5.6. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların solungaç dokularında TOS düzeyleri
GRUPLAR
TOS (μmol H2O2 Eqv./L)
Kontrol
1,85±0,12a
0.5 ppm
1,78±0,10a
2.5 ppm
1,58±0,06b
5 ppm
1,55±0,11b
10 ppm
1,16±0,14c
20 ppm
1,21±0,10c
30 ppm
1,55±0,02b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir
2
1,5
1
0,5
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.6. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların solungaç dokularında TOS düzeylerini gösteren grafik
24
5.4 Oksidatif Stres İndeksi (OSİ) Analiz sonuçları
5.4.1 Kas dokuda OSİ analiz sonuçları
Farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan tüm deneysel gruplarda (0.5, 2.5,
5, 10, 20 ve 30) alabalık kas dokuda oksidatif stres indeksi, kontrol grubu verileri ile
karşılaştırıldığında, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı azalmalar (P<0.05)
olduğu saptanmıştır. En düşük OSİ değeri 10 ppm konsantrasyonda gözlenmiştir
(Çizelge 5.7) (Şekil 5.7).
Çizelge 5.7. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen uygulanan alabalıkların
kas dokularında OSİ düzeyleri
GRUPLAR
OSİ (TOS/TAS)
Kontrol
0,24±0,002a
0.5 ppm
0,18±0,001b
2.5 ppm
0,14±0,001b
5 ppm
0,13±0,001b
10 ppm
0,10±0,002c
20 ppm
0,13±0,002b
30 ppm
0,15±0,003b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir.
0,3
0,25
0,2
0,15
0,1
0,05
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.7. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların kas dokularında OSİ düzeylerini gösteren grafik
25
5.4.2 Solungaç dokuda OSİ analiz sonuçları
Deney gruplarından elde edilen sonuçlar kontrol grubu verileri ile karşılaştırıldığında
OSİ değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı azalmalar olduğu gözlendi (P<0.05).
İstatistiksel olarak kontrol grubu verilerine göre, en düşük OSİ değerleri 10 ve 20 ppm
konsantrasyonlarda tespit edilmiştir (Çizelge 5.8) (Şekil 5.8).
Çizelge 5.8. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen uygulanan alabalıkların
solungaç dokularında OSİ düzeyleri
GRUPLAR
OSİ (TOS/TAS)
Kontrol
0,17±0,003a
0.5 ppm
0,13±0,001b
2.5 ppm
0,08±0,007b
5 ppm
0,09±0,005b
10 ppm
0,05±0,002c
20 ppm
0,06±0,001c
30 ppm
0,09±0,005b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir.
0,2
0,15
0,1
0,05
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.8. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların solungaç dokularında OSİ düzeylerini gösteren garfik
26
5.5 Tiyol Düzeyi Analiz Sonuçları
5.5.1 Kas dokuda tiyol düzeyi analiz sonucu
Elde edilen bulgulara göre, farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan alabalık
kas
dokusunda
tüm
deneysel
gruplar,
kontrol
grubu
tiyol
düzeyleri
ile
karşılaştırıldığında, tüm gruplarda (0.5, 2.5, 5, 10, 20, 30 ppm) kontrol grubu
değerlerine göre istatistiksel olarak anlamlı artışların (P<0.05) olduğu gözlenmiştir.
5 ppm konsantrasyonda kontrol grubu verilerine göre, tiyol değerinde istatistiksel olarak
en fazla anlamlı artış saptanmıştır (Çizelge 5.9) (Şekil 5.9).
Çizelge 5.9. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların kas dokularında toplam tiyol düzeyleri
GRUPLAR
Toplam Tiyol (mmol/L)
Kontrol
0,69±0,09c
0.5 ppm
1,43±0,16b
2.5 ppm
1,65±0,12b
5 ppm
2,05±0,08a
10 ppm
1,43±0,17b
20 ppm
1,60±0,09b
30 ppm
1,34±0,06b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir.
2,5
2
1,5
1
0,5
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.9. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalıkların kas dokularında toplam tiyol düzeylerini gösteren grafik
27
5.5.2 Solungaç dokuda tiyol düzeyi analiz sonuçları
Farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan bütün deneysel grupların (0.5, 2.5,
5, 10, 20 ve 30 ppm) alabalık solungaç dokularında tiyol (-SH) düzeyleri kontrol grubu
verileri ile karşılaştırıldı. Elde edilen verilere göre, 2.5 ppm konsantrasyondaki polen
ekstraktı grubunun verileri, kontrol grubu verileri ile karşılaştırıldığında, istatistiksel
olarak anlamlı bir farkın olmadığı gözlenmiştir (P>0.05). 0.5, 5, 10, 20 ve 30 ppm
konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan grupların sonuçları kontrol grubu verileri
ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı artışlar (P<0.05) belirlenmiştir.
Kontrol grubu verilerine göre en yüksek tiyol düzeyi 10 ppm konsantrasyon grubunda
gözlenmiştir (Çizelge 5.10) (Şekil 5.10).
Çizelge 5.10. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı (0.5, 2.5, 5, 10,
20, 30 ppm) uygulanan alabalıkların solungaç dokularında toplam tiyol düzeyleri
GRUPLAR
Toplam Tiyol (mmol/L)
Kontrol
0,10±0,06c
0.5 ppm
0,87±0,14b
2.5 ppm
0,38±0,05c
5 ppm
0,97±0,02b
10 ppm
1,29±0,16a
20 ppm
0,81±0,12b
30 ppm
0,85±0,05b
a, b, c her satırda farklı harflerle gösterilen rakamlar olmak üzere istatistiksel olarak birbirinden farklıdır
(P<0.05). Tabloda verilen değerler ortalama ± standart hata (n=7) değeri olarak ifade edilmektedir.
1,4
1,2
1
0,8
0,6
0,4
0,2
0
Kontrol
0.5 ppm
2.5 ppm
5 ppm
10 ppm
20 ppm
30 ppm
Şekil 5.10. Kontrol grubu ve 96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda polen uygulanan alabalıkların
solungaç dokularında toplam tiyol düzeylerini gösteren grafik
28
BÖLÜM VI
TARTIŞMA
Bu çalışma kapsamında, strese karşı koruyucu ve terapötik bir ajan olan polen ekstraktı,
96 saat boyunca farklı konsantrasyonlarda gökkuşağı alabalıklarına uygulandı ve
alabalık kas ve solungaç dokularında; malondialdehit, toplam antioksidan ve oksidan
seviyeleri, oksidatif stres indeksi ve tiyol düzeyleri belirlendi. Çalışmada, polenin hangi
konsantrasyon düzeyinin gökkuşağı alabalıklarında en yüksek antioksidan etkiye sahip
olabileceği araştırıldı. Çalışma sonunda elde edilen bulgular istatistiksel analizlerle
değerlendirildi
ve
polen
ekstraktının
kas
ve
solungaç
dokularında
farklı
konsantrasyonlarda farklı antioksidan etki düzeylerine sahip olduğu sonucuna varıldı.
Yaptığımız çalışmada, gökkuşağı alabalığı kas ve solungaç dokularına farklı
konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanması sonucu elde edilen MDA değerleri,
kontrol grubu verileri ile karşılaştrıldığında istatistiksel olarak anlamlı azalmalar olduğu
saptandı (P<0.05). Bu durumun sebebi olarak, alabalık kas ve solungaç dokularında
polenin antioksidan etki göstererek lipit peroksidasyonunu engellediği söylenebilir.
Lipit peroksidasyonu sonucu oluşan MDA, organizmada fizyolojik ve metabolik
bozukluklara yol açmaktadır. Polen, içeriğinde bulunan flavonoidler yardımıyla reaktif
oksijen
türlerinin
nötralize
edilmesini
sağlayarak
hücrenin
zarar
görmesini
engellemektedir.
Eraslan ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada 28 adet Wistar cinsi sıçanlar 4
ayrı deney grubuna ayrılıyor. Birinci grup kontrol grubu olarak seçilirken, diğer
gruplara sırasıyla; 100 mg polen, 20 mg propoxur (dış parazit) ve dördüncü gruba ise,
20 mg propoxura ilaveten 100 mg polen uygulanıyor. Yapılan analizler sonucunda,
yalnızca polen uygulanan grup ile kontrol grubu MDA seviyeleri arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farkın olmadığı gözlenmiştir. Yalnızca propoxur verilen grup ile
polen ve propoxurun birlikte verildiği grubun MDA düzeyleri karşılaştırılmış ve
propoxur ile polenin birlikte uygulandığı grubun MDA değerlerinde yalnızca propoxur
uygulanan gruba göre anlamlı azalmalar olduğu tespit edilmiştir (Eraslan vd., 2009).
Bizim yaptığımız çalışmada da polen ekstraktının alabalık kas ve solungaç dokularında
MDA düzeylerini kontrol grubu değerlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde
29
azalttığı gözlenmiştir. MDA düzeylerinin azalmasında, polen ekstraktı içerisinde yer
alan antioksidan vitaminlerin ve biyoflavonoidlerin etkili olabileceği düşünülmektedir
(Sammataro ve Avitabile, 2004).
Gülhan ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada, gökkuşağı alabalığına farklı
konsantrasyonlarda (10, 20, 30 ppm) propolis, sipermetrin ve propolis+sipermetrin
uygulaması yapılmış ve MDA düzeyleri incelenmiştir. Yalnızca propolis uygulanan
grubun MDA değerleri, kontrol grubu verilerine istatistiksel olarak yakın tespit
edilmiştir. Propolis ve sipermetrinin birlikte uygulandığı grubun MDA düzeyleri ile
yalnızca sipermetrin uygulanan grubun MDA düzeyleri karşılaştırıldığında; sipermetrin
ve propolisin birlikte uygulandığı grubun MDA seviyelerinde, yalnızca sipermetrin
uygulanan gruba göre anlamlı azalmalar olduğu gözlenmiştir (P<0.05). Bu sonuçlara
göre, sipermetrine maruz bırakılmış alabalıkların biyokimyasal parametrelerinde
meydana gelen olumsuz etkilerin propolis ilavesi yapılarak giderilebileceği ortaya
konulmuştur (Gülhan vd., 2012).
Bal arısı ürünlerinden olan propolis ile yapılan çalışmalarda propolisin lipit
peroksidasyonunu azalttığı ve serbest radikal oluşumunu engellediği gösterilmiştir (Sun
vd., 2000; Ichikawa vd., 2002). Propolisin içeriğinde yer alan ve antioksidan özellikteki
flavanoidlerin lipit
peroksidasyonunu önlediği bilinmektedir.
Flavanoidler,
iz
elementlerle veya radikallerle şelat yaparak antioksidan özellik gösterirler (Prytzyk vd.,
2003; Wang vd., 2004). Flavanoidler hücre zar yapısındaki doymamış yağ asitlerini
oksidanlara karşı askorbat gibi koruduğu bilinmektedir (Havsteen, 2002). Propolisin ana
bileşenlerinden birisi olan kafeik asit fenil etil ester (CAPE), reaktif oksijen türlerinin
üretimini engellemektedir (Hosnuter vd., 2004). Sun ve arkadaşları tarafından C ve E
vitaminleri ile propolisin etkileşimi ve antioksidatif etkisi sıçanlarda in vivo olarak
incelenmiştir. Sıçanlarda E vitamini yetersizliği ile oksidatif stres geliştirilmiş ve
propolisin iyileştirici etkisi in vivo olarak tayin edilmiştir (Sun vd., 2000).
Šarić ve arkadaşları, Cystus incanus L. (Cistaceae) türünden elde edilen arı poleni ile
yapılan fare besinini farelere uyguladıktan sonra oksidan/antioksidan durumunu
araştırmışlardır. Arı poleni örneğindeki 7 fenolik bileşik, yüksek performans likit
kromatografisi ile belirlenmiştir. Flavonol (pinocembrin), flavonoller (kuersetin,
kampferol, galangin, ve izorhamnetin) ve fenilpropanoidler (kafeik asit)’e sahip olan C.
incanus arı poleninde farklı fenolik bileşikler belirlenmiştir. Gıdalara ek olarak
30
kullanılan arı poleninin (ticari besin peletleri ile 100 mg/kg vücut ağırlığı karışımı)
farenin karaciğer ve eritrosit lizatında kontrol grubuna göre antioksidan enzimleri
aktivite ederek hepatik lipit peroksidasyonunu azalttığı vurgulanmıştır (Šarić vd., 2009).
Bizim yaptığımız çalışmada ise, kas doku MDA değerleri kontrol grubu verileri ile
karşılaştırıldı ve farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan gruplardan; 10, 20
ve 30 ppm konsantrasyonlarda en düşük MDA değerleri gözlendi. Bu durumun sebebi
ise, polen ekstraktının konsantrasyonunun artışına paralel olarak antioksidan kapasitede
meydana gelen artışlar ile birlikte MDA seviyelerindeki azalmalardır.
İnsan diyetinde önemli bir besin maddesi olarak yer alan balıkta oluşan hücresel
bozulum reaksiyonlarının kas dokuda meydana gelmesi, özellikle balık eti yapısının
bozulması ve tazeliğinin olumsuz yönde etkilenmesi ve besin zinciri yolu ile insana
kadar ulaşması gibi durumlara sebep olabilir. Bu olumsuz durumun giderilebilmesinde
antioksidan kapasiteye sahip olan polen ekstraktından faydalanılabilir.
Farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan alabalıkların solungaç doku MDA
değerleri, kontrol grubu verileri ile karşılaştırıldığında en düşük MDA düzeyi 10 ppm
konsantrasyonda gözlendi. Bu dokuda polen ekstraksiyonunun en etkili antioksidan
kapasitesinin 10 ppm konsantrasyonda olduğu söylenebilir.
Maruyama ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, %1 oranında karregenan
(kırmızı deniz yosunlarından elde edilen, kıvam artırıcı gıda katkı maddesi) enjekte
edilen sıçanlarda ödem oluşturularak, Cistus sp türlerine ait arı poleninin etanol
ekstraktının sıçanlarda antienflamatuvar etkisi incelenmiştir. Çalışmada Cistus
poleninin nitrik oksit üretimini inhibe ederek güçlü bir antienflamatuvar aktivite
gösterdiği saptanmıştır. Çalışmada ayrıca arı polenindeki bazı flavonoidlerin,
antienflamatuvar etkiye kısmen katkısı olabileceği önerilmiştir (Maruyama vd., 2010).
Yaptığımız çalışmada, farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uyguladığımız deneysel
gruplarda bulunan alabalıkların kas dokularında toplam antioksidan seviye, kontrol
grubu değerleri ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı artışların (P<0.05)
olduğu saptanarak, 10 ppm konsantrasyonda en yüksek TAS seviyesi tespit edilmiştir.
Alabalık solungaç dokuları TAS düzeylerinde ise, 0.5, ve 2.5 ppm polen
ekstraksiyonunun
uygulandığı
deneysel
31
gruplar
ile
kontrol
grubu
verileri
karşılaştırıldığında, istatistiksek olarak anlamlı bir farkın olmadığı (P>0.05), diğer
konsantrasyon gruplarında ise kontrol grubu verilerine göre anlamlı artışların (P<0.05)
olduğu belirlenmiştir. Solungaç dokuda en yüksek TAS değerleri ise, 10 ve 20 ppm
konsantrasyonlarda saptanmıştır. Kas ve solungaç dokularında en yüksek TAS
değerlerinin 10 ppm konsantrasyonda gözlenmesine bağlı olarak, polen ekstraktının,
alabalıkta en etkili antioksidan aktivitesinin bu konsantrasyonda olduğu sonucuna
varılabilir. Polen içerisinde yer alan polifenoller, antioksidan kapasiteleri ile canlı
vücudunda çeşitli faktörlerle oluşan serbest radikalleri temizleme kabiliyetine
sahiptirler. Diğer bir deyişle, polifenoller çeşitli reaktif oksijen türlerini hücrelerden
uzaklaştırarak metabolizmayı oksidatif stresten korurlar.
Chenga ve arkadaşları, Crataegus pinnatifida (Rosaceae) türü bitkiden elde edilen polen
ile hazırladıkları polen ekstraktının oksidatif strese bağlı gelişen DNA hasarına karşı
etkilerini incelediler. Polenin; toplam fenolik ve flavonoid içeriği, antioksidan aktivitesi
ve serbest radikal süpürücü etkilerinin incelendiği bu çalışmada, polen ekstraktının
serbest radikal hasarlarına karşı DNA’yı koruyan güçlü bir radikal süpürücü etkiye
sahip olduğu belirlenerek, bu koruyucu etkilerin toplam fenolik ve flavonoid içeriğiyle
alakalı olduğu gösterilmiştir (Chenga vd., 2013).
2007 yılında yapılan bir çalışmada mesquite ağacının (Prosopis juliflora) poleninin
fenolik kompozisyonu ile ilgili olan antioksidan kapasite, in vitro (fare hepatik
mikrozomal preparasyonunda lipit peroksidasyonunun inhibitörü olarak) ve in vivo
(bromobenzen-intoksik
farelerin
homojenize
karaciğerleri
üzerinde)
sistemde
değerlendirildi. İki farklı sistemde bulunan sonuçlar karşılaştırıldı ve P. juliflora’nın
poleninin doğal antioksidan olarak düşünülen flavonoidlerin önemli bir kaynağı olduğu
sonucuna varıldı. Mesquite polen ekstraktlarının gösterdiği antioksidan aktivitenin, hem
in vitro hem de in vivo sistemlerde (bu sistemde daha düşük aktivite) flavonol
konsantrasyonuyla ilgili olduğu ortaya konulmuştur (Almaraz-Abarca vd., 2007).
Bizim yaptığımız çalışmada, farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
alabalık kas ve solungaç dokularında; toplam oksidan seviyenin, kontrol grubu
değerlerine göre, istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde azaldığı (P<0.05) gözlendi. Her
iki dokuda da en düşük TOS değerleri 10 ve 20 ppm konsantrasyonlarda gözlendi. Bu
durumun sebebi olarak, balığın yaşadığı ortama uygulanan polen ekstraktının
konsantrasyonu arttıkça etkin antioksidan kapasitenin de arttığı söylenebilir. 0.5 ppm
32
konsantrasyonda polen ekstraktı uygulanan alabalık solungaç dokusunda TOS değerleri,
kontrol gubu verileri ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı farkın olmadığı
gözlendi (P>0.05). Solungaç dokuda 0.5 ppm konsantrasyonda polen ekstraktı
istatistiksel olarak herhangi bir değişime yol açmadığı için, oksidan kapasitenin kontrol
grubu hayvanların solungaç dokuları ile aynı düzeyde olduğunu söylemek mümkündür.
Leja ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada, 12 bitki türünden elde edilen arı
polenlerinde toplam antioksidan seviye, radikal süpürme aktivitesi ve serbest radikal
giderimi test edilmiştir. Yapılan araştırmada farklı bitki türlerindeki polenlerin fenolik
içeriklerinin oldukça büyük değişkenlik gösterdiği saptanmıştır. İncelen polen
örneklerinde toplam antioksidan aktivitenin oldukça farklı olduğu gözlenmiş, bununla
birlikte çoğunda yüksek antioksidan kapasitenin fenilpropanoid seviyesi ile doğrudan
ilişkili olduğu belirlenmiştir. Araştırılan bitki türlerinden elde edilen arı polenlerinin
antioksidan kapasiteleri çok yüksek olarak tespit edilmiştir (Leja vd., 2007).
Silva ve arkadaşları tarafından, beslenme ve tedavi edici özelliği ile bilinen polenin,
kimyasal bileşimi, bitkisel kökeni ve serbest radikal süpürme gücünün araştırıldığı
çalışmada; Melipona subnitida türü arıların Brezilya’nın kuzeydoğusunda zengin bitki
çeşitliliğine sahip yarı kurak bir bölgeden topladıkları sarı ve kahverengi polen çeşitleri
incelendi. Sarı polen yüklerinden; naringenin, isorhamnetin ve D-mannitol, kahverengi
polen yüklerinden ise; b-sitosterol, tricetin, selagin, ve 8-methoxiherbacetin gibi
maddeler izole edildi. Yapılan çalışma sonucunda, polen içerisinde ilk kez tespit edilen
selagin ve aynı zamanda D-mannitolün polenin radikal süpürme aktivitesinde önemli bir
yere sahip olduğu vurgulandı (Silva vd., 2008).
Alabalığa uyguladığımız polen ekstraktının oksidatif stres indeksi (oksidan/antioksidan)
değerlerine baktığımızda, dokular arasında farklılıklar olmadığı gözlendi. Farklı
konsantrasyonların uygulandığı polen ekstraktı gruplarında kas ve solungaç doku OSİ
değerleri kontrol grubu verileri ile karşılaştırıldığında, istatistiksel olarak anlamlı
azalmaların (P<0.05) olduğu saptandı. Kontrol grubu verilerine göre, kas dokuda en
düşük OSİ değeri 10 ppm konsantrasyonda, solungaç dokuda ise, 10 ve 20 ppm
konsantrasyonlarda tespit edildi.
Oksidatif stres indeksi; toplam oksidan seviyenin, toplam antioksidan seviyeye oranı
şeklinde ifade edilir. Yaptığımız çalışmada her iki dokuda da OSİ değerlerinin kontrol
33
grubu değerlerine göre düşük olması, polenin etkin antioksidan kapasite göstermesinin
bir sonucudur. Polen içerdiği flavonoidler yardımıyla kararsız yapıdaki bileşiklerin
hasar yapıcı oksidan etkilerini en az düzeye indirir. Eğer OSİ değerleri kontrol grubu
değerlerine göre önemli bir şekilde artış gösterseydi, bu durum; lipit peroksidasyonu ve
reaktif oksijen ürünlerinin açığa çıkmasında artışla birlikte, organizmada hücresel
hasarların meydana geldiği şeklinde açıklanabilirdi. İn vivo olarak yaptığımız çalışmada
elde edilen bulgulara göre, polen ekstraktında bulunan bileşenlerin serbest radikallerin
hasarlayıcı etkilerini azaltan ve engelleyen antioksidan aktivitelere sahip olduğunu
söylemek mümkündür.
Peshenko ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, sıçan koku epitelinde bulunan ve
tiyol bağımlı antioksidan aktiviteye sahip 28 kDa’luk bir protein tespit edilmiştir.
Böylece, bu tür tiyol bağımlı proteinlerin, glutamin sentaz ve hemoglobin gibi radikal
duyarlı proteinleri oksidatif hasarlara karşı koruyan antioksidan aktiviteye sahip
moleküller olduğu gösterilmiştir. Araştırmacılar tarafından saflaştırılan bu protein,
katalaz veya glutatyon peroksidaz gibi enzim aktivitelerine sahip değilken, antioksidan
etkisini tiyol gruplarının varlığı ile göstermektedir (Peshenko vd., 1998).
Fujimoto ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, azo bileşikleri tarafından indüklenen lipid
oksidasyonunun inhibisyonu üzerine, sistein tiyolleri varlığında metil kafeik asit ve
metil dihidro kafeik asitin sinerjistik etkisi araştırılmıştır. Metil kafeik asite monotiyol
grubunun, metil dihidro kafeik asite ise mono ve ditiyol gruplarının eklenmesi, kafeik
asitlerin her ikisinin antioksidan kapasitelerinin ortaya çıkmasında, sinerjistik etkilerin
katkısı gösterilmiştir (Fujimoto vd., 2013).
Farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktının alabalık kas ve solungaç dokularında
peroksit süpürücü özellikte olan tiyol düzeylerine etkilerini incelediğimizde, kontrol
grubu değerlerine göre, bütün farklı konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulanan
gruplarda istatistiksel olarak anlamlı artışların (P<0.05) olduğu belirlendi. Kas dokuda
en yüksek tiyol seviyesi 5 ppm konsantrasyon grubunda, solungaç dokuda ise, 10 ppm
konsantrasyon grubunda tespit edilmiştir. Tiyol grupları, tek başlarına veya şelatör
ajanlarla birlikte birçok toksik etkili ağır metallerin zararlı etkilerine karşı antioksidan
rol oynamaktadırlar (Çaylak, 2010). Oksidanların engellenmesini sağlayan tiyol grupları
doğal antioksidanlar olarak etki ederler. Enzimatik antioksidan savunma sistemlerinin
yanı sıra radikallerin sebep olduğu hasarların önlenmesinde önemli biyolojik
34
fonksiyonlara sahip olan tiyol grupları birçok fitokimyasalın antioksidan özelliğinin
arttırılmasında da etkilidirler. Ağır metal iyonlarıyla çökelti oluşturabilme yeteneğine
sahip olan tiyoller, biyolojik yükseltgenme ve indirgenme tepkimeleriyle de hücrelerde
önemli antioksidan aktiviteler gösterirler. Antioksidan etkili tiyoller, radikal hasarından
hücreleri koruyarak oksidasyonların engellenmesi ve radikallerin sebep olduğu
hasarların giderilmesinde rol oynayarak, lipit peroksidasyonu gibi olumsuz proseslerin
engellenmesi ile hücreleri oksidatif zararlardan korumaktadırlar (Manda vd., 2010).
Tiyol grubu
içeren bileşikler, kuvvetli antioksidanların önemli bir
kısmını
oluşturmaktadırlar. Biyolojik sistemlerde yer alan tiyollerin antioksidan savunma
sistemlerinin koordinasyonunda esas rol oynaması başta olmak üzere sayısız
fonksiyonları bulunmaktadır. Dolayısıyla, canlıda tiyol düzeylerinin artışına paralel
olarak antioksidan seviyenin de artış göstermesi beklenmektedir. Çalışmamızda
antioksidan kapasiteleri incelenen polen ekstraktlarında bulunan ve tiyol grupları
taşıyan başlıca aminoasitlerin (Süer ve Sorkun, 2001), polen ekstraktının antioksidan
kapasitelerinin artışında önemli katkılar sağladığı düşünülmektedir.
Biz bu çalışmada, insan diyetinde önemli bir yere sahip olan ve sucul sistemde meydana
gelen değişimlerden etkilenen alabalık türlerinden biri olan gökkuşağı alabalığına farklı
konsantrasyonlarda polen ekstraktı uygulayıp kas ve solungaç dokularında meydana
gelen biyokimyasal değişimleri istatistiksel olarak analiz ederek, polen ekstraktının
antioksidan etki düzeylerini farklı konsantrasyonlarda araştırdık.
Besin zincirinin önemli bir halkası olan balığın kas dokusu insanlar tarafından besin
olarak tüketilmektedir. Dolayısıyla bu dokudaki değişimler, besin zincirinde yer alan
insanı da etkilemektedir. Ayrıca, alabalık tesislerinde üretimi yapılan balıklarda
meydana gelebilecek herhangi bir olumsuz durum sonucunda yaşanan balık kayıpları,
ciddi ekonomik zararlara sebep olmaktadır. Bu sebeple, balık kayıplarına yol açan
etkilerin giderimi bakımından da bu çalışma önem taşımaktadır.
Bu bilgileri göz önünde bulundurarak; antioksidan, antieflamatuvar, antikarsinojenik,
antimikrobiyal etkilere sahip olan ajanların, özellikle de birçok önemli biyolojik
aktivitelere
sahip
flavonoidler
ve
fenolik
bileşiklerin
hasar
giderici etkiler
gösterebileceği optimal konsantrasyon değerlerine dikkat çekmek istedik. Elde edilen
sonuçlara göre, farklı konsantrasyonlarda uygulanan polen ekstraktının balığın kas ve
35
solungaç dokularında 10 ppm konsantrasyonda en yüksek antioksidan kapasiteye sahip
olduğu vurgulanarak, bu konsantrasyonda polen ekstraktının alabalıkta en iyi koruyucu
etkiler gösterdiğini biyokimyasal analizler ile saptadık.
Bu çalışmada Balıkesir yöresinden elde edilen arı poleni, etil alkolde ekstrakte edilerek
alabalığa farklı konsantrasyonlarda uygulanmıştır. Polen ve polen içeriğindeki
bileşiklerin farklı coğrafik alanlarda ve bitki örtülerinde çeşitlilik göstermesinden
dolayı, polenin biyolojik aktiviteleri ve etkilerinin de buna bağlı olarak değişkenlik
gösterebilmesi muhtemel bir durumdur.
Son yıllarda, polenin canlılar üzerine biyolojik etkilerini gösteren birçok çalışma
yapılmıştır. Fakat polen ekstraktının alabalık dokularında biyokimyasal parametreler
üzerine etkileri ile ilgili bir çalışmaya rastlanmamıştır. Sonuç olarak; bu çalışma,
polenin sucul organizmalar üzerindeki biyolojik etkilerinin incelenmesinde önemli bir
kaynak teşkil etmekle birlikte, bundan sonra yapılacak araştırmalar için de yol gösterici
niteliktedir.
36
KAYNAKLAR
Akkuş, İ., Serbest radikaller ve fizyopatolojik etkileri, Mimoza Yayınları, Konya, 1995.
Almaraz-Abarca, N., Campos, M.G., Avila-Reyes, J.A., Naranjo-Jimenez, N., Corral,
J.H. and Gonza lez-Valdez, L.S., “Antioxidant activity of polyphenolic extract of
monofloral honeybeecollected pollen from mesquite (Prosopis juliflora, Leguminosae)”,
Journal of Food Composition and Analysis 20, 119–124, 2007.
Almeida-Muradian, L.B., Pamplona, L.C., Coimbra, S. and Barth, O.M., “Chemical
composition and botanical evaluation of dried bee pollen pellets”, Journal of Food
Composition and Analysis 18, 105–111, 2005.
Campos, M. G. R., Bogdanov, S., Almeida-Muradian, L. B., Szczesna, T., Mancebo, Y.,
Frigerio, C., Ferreira, F., “Pollen composition and standardisation of analytical
methods”, Journal of Apicultural Research and Bee World 47(2), 156–163, 2008.
Campos, M.G.R., Frigerio, C., Lopes, J. and Bogdanov, S., “What is the future of Bee
Pollen?”, Journal of Api Product and Api Medical Science 2 (4), 131 – 144, 2010.
Carr, A.C, Zhu, B.Z. and Frei, B., “Potential antiatherogenic mechanisms of ascorbate
(vitamin C) and alpha-tocopherol (vitamin E)”, Circulation Research 87, 349-354,
2000.
Chenga, N., Wang, Y., Gao, H., Yuanb, J., Fengc, F., Caoa, W., Zhenga, J., “Protective
effect of extract of Crataegus pinnatifida pollen on DNA damage response to oxidative
stres”, Food and Chemical Toxicology 59, 709–714, 2013.
Cnubben, N.H.P., Rıetjens, I.M.C.M., Wortelboer, H., Van-zanden, J. and Van
bladeren, P.J.,. “The Interplay of Glutathione RelatedProcesses in Antioxidant
Defense”, Environ. Toxicol. Pharmacology 10, 141-152, 2001.
Çankaya, N. ve Korkmaz, A., Polen, Samsun İl Tarım Müdürlüğü Samsun, Mayıs,
2008.
Çaylak, E., “Çocuklarda kurşun zehirlenmesi, oksidatif stres ve tiyol bileşiklerin
antioksidan etkisi”, Çocuk Dergisi 10(1), 13-23, 2010.
37
Dani, C., Mertelli, E., Bertini, G., “Plasma bilirubin level and oxidative stress in
preterm infants”, Arch Dis Child Fetal Neonatal Ed 88(2), 119-23, 2003.
Deaton C.M. and Marlin D.J., “Exercise-Associated Oxidative Stress”, Clinical
Techniques in Equine Practice 2 (3), 278-291, 2003.
Demir, N., İhtiyoloji, İstanbul Üniversitesi Yayınları Sayı: 3668, Fen Fakültesi
Basımevi No: 219, İstanbul, 116-117, 1992.
Demirsoy, A.,Yaşamın temel kuralları,Cilt 1\kısım 2, Meteksan yayınları, Ankara,
1992.
Ellman, G.L., “Tissue sulfhydryl groups”, Archives of Biochemistry and Biophysics.
82, 70–77, 1959.
Emre, Y. ve Kürüm, V., “Havuz ve kafeslerde alabalık yetiştiriciliği”, Yenice
Değerlendirme Sempozyumu, 272, 2007.
Eraslan, G., Kanbur, M. and Silici, S., “Evaluation of propolis effects on some
biochemical parameters in rats treated with sodium xuoride”, Pesticide Biochemistry
and Physiology 88, 273-283, 2007.
Eraslan, G., Kanbur, M., Silici, S., Liman, B.C., Altınordulu, S. and Soyer Sarıca, Z.,
“Evaluation of protective effect of bee pollen against propoxur toxicity in rat”,
Ecotoxicology and Environmental Safety 72, 931–937, 2009
Erel, O., “A new automated colorimetric method for measuring total oxidant status”,
Clinical Biochemistry 38, 11-1103, 2005.
Erel, O., “A novel automated direct measurement method for total antioxidant capacity
using a new generation, more stable ABTS radical cation”, Clinical Biochemistry 37,
277–285, 2004a.
Erel, O., “A novel automated method to measure total antioxidant response against
potent free radical reactions”, Clinical Biochemistry 37, 112– 119, 2004b.
38
Eren, F., Gökkuşağı alabalığı (Onorhynchus mykiss w.,1792)’ndan jambon yapımı ve
raf ömrünün belirlenmesi, Yüksek lisans tezi,Süleyman Demirel Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Isparta, 2011.
Esterbauer, H. and Cheeseman, K.H., “ Determination of aldehydic lipid
peroxidationproducts: Malonaldehyde and 4-hydroxynonenal, In: Packer l.&Glazer A.
N. (eds.)”, Methods in Enzymology 186, 407-421, 1990.
Fang, Y.Z, Yang, S. and Wu, G., “Free radicals, antioxidants and nutrition”,
Nutrition18, 872-879, 2002.
Francoa, R., Sánchez-Oleab, R., Reyes-Reyesc, E. M., Panayiotidi M. I.,
“Environmental toxicity, oxidative stress and apoptosis: Ménage à Trois”, Mutation
Research/Genetic Toxicology and Environmental Mutagenesis 674, 3–22, 2009.
Fujimoto, A., Miyuki Inai, M., Masuda, T., “Chemical evidence for the synergistic
effect of a cysteinyl thiol on the antioxidant activity of caffeic and dihydrocaffeic
esters”, Food Chemistry 138, 1483–1492, 2013.
Gülhan, M., Duran, A., Selamoğlu Talas Z., Kakoolaki S. and Mansouri, S.M., “Effects
of propolis on microbiologic and biochemical parameters of Rainbow trout
(Oncorhynchus mykiss) after exposure to the pesticide”, Iranian Journal of Fisheries
Sciences 11(3), 490-503 2012.
Halliwell, B and Gutteridge, J.,”Free Radicals in Biology and Medicine. Second
Edition. Oxford:”, Clarandon Press., 1996.
Halliwell, B. and Gutteridge, J.M.C., “Free radicals in biology and medicine”, 3.ed.
Oxford New York, 2000.
Harma, M., Harma, M. and Erel, O., “Increased oxidative stress in patients with
hydatidiform mole”, Swiss. Med. Wkly. 133, 563-536, 2003.
Harma, M., “Oxidative stress in women with preeclampsia”, American Journal of
Obstetrics&Gynecology 192, 656-657, 2005.
39
Havsteen, B.H., “The biochemistry and medical significance of the flavonoids”
Pharmacology & Therapeutics 96 (2-3), 67-202, 2002.
Hoskonen, P. and Pirhonen, J.,.“Temperature effects on anaesthesia with clove oil in six
temperate-zone fishes”, Journal of Fish Biology 64, 1136–1142, 2004.
Hosnuter, M., Gürel, A., Babucçu, O., Armutcu, F., Kargi, E. and Isikdemir, A., “The
effect of CAPE on lipid peroxidation and nitric oxide levels in the plasma of rats
following thermal injury”, Burns 30 (2-3), 121-125, 2004.
Hu, M.L., Louie, S., Cross, C.E, Motchnik, P., Halliwell, B., “Antioxidant protection
against hyochlorous acid in human plasma”, Journal Lab Clinical Medician 121(2),
257– 62, 1993.
Ichikawa, H., Satoh, K., Tobe, T., Yasuda, I., Ushio, F., Matsumoto, K., Endo, K. and
Ookubo, C., “Free Radical Scavenging Activity of Propolis”, Redox Report 7 (5), 347350, 2002.
Kalender, S., Kalender, Y., Ögütçü, A., Uzunhisarcıklı, M., Durak, D. and Açıkgöz, F.,
“Endosulfan-induced cardiotoxicity and free radical metabolism in rats: the protective
effect of vitamin E”, Toxicology 202, 227-235, 2002.
Köse, A., Gunay, N., Kose, B,, Ocak, A.R., Erel, O., and Demiryurek, A.T., “Effects of
atropine and pralidoxime pretreatment on serum and cardiac oxidative stress parameters
in acute dichlorvos toxicity in rats”, Pesticide Biochemistry and Physiology 97, 249–
255, 2010.
Lawrence, A. J and Hemingway K. L., Effects of Pollution on Fish, UK., 144- 153,
2003.
Leja, M., Mareczek, A., Wyzgolik, G., Klepacz-Baniak J. and Czekonska K.,
“Antioxidative properties of bee pollen in selected plant species”, Food Chemistry 100,
237–240, 2007.
Lenka S., Kamila K. and Zdenˇka S., “Mercury speciation in fish muscles from major
Czech rivers and assessment of health risks”, Food Chemistry 150, 360–365, 2014.
40
Liua, S., Loua,S., Kuanga, C., Huanga, W., Chend W., ,Zhang, J., Zhonga, G., “Water
quality assessment by pollution-index method in the coastal waters of Hebei Province in
western Bohai Sea, China”, Marine Pollution Bulletin 62, 2220–2229, 2011.
Lowry, O., Rosebrough, N.J., Farr, A.L. and Randall, R.J., “Protein measurements with
the folin phenol reagent” Journal Biologcal Chemistry 193, 265-275, 1956.
Manda, K.R., Adams, C. and Ercal, N., “ Biologically important thiol in aques extract of
spices and evaluation of their in vitro antioxidant properties”, Food Chemistry 118,
589-593, 2010.
Mărghitaş, L. A., Stanciu, O. G., Dezmirean, D. S., Bobiş, O., Popescu, O., Bogdanov,
S., & Campos, M. G.,“In vitro antioxidant capacity of honeybee-collected pollen of
selected floral origin harvested from Romania”, Food Chemistry 115(3), 878-883,
2009.
Martínez-Flórez, S., González-Gallego, J., Culebras, J.M., Tuñón, M.J., “Flavonoids:
properties and anti-oxidizing action”, Nutr. Hosp. 17, 271–278, 2002.
Maruyama, H., Sakamoto, T., Araki Y., and Hara, H., “Anti-inflammatory effect of bee
pollen ethanol extract from Cistus sp. of Spanish on carrageenan-induced rat hind paw
edema”, BMC Complementary and Alternative Medicine, 2010.
McLean, J.A., Karadas, F., Surai, P.F., McDevitt, R.M. and Speake, B.K., “Lipidsoluble and water-soluble antioxidant activities of the avian intestinal mucosa at
different sites along the intestinal tract”, Comparative Biochemistry and Physiology
141, 366-372, 2005.
Mercan, N., Güvensan, A., Çelik, A. ve Katırcıoglu, H., “Antimicrobial activity and
pollen composition of honey samples collected from different provinces in Turkey”,
Natural Product Research 21, 187-195, 2007.
Murphy,
R.C.,
”Free-radical-induced
oxidation
of
arachidonoly
plasmalogen
phospolipits: antioxsidant mechanism and precursor pathway for bioactive eicosanides”,
Chemical Research in Toxicology 14, 463, 2001.
41
Murray, R.K., Granner, D.K., Mayes, R.A., Rodwell, V.W., “Harper’s biochemistry”,
McGraw-Hill Medical, U.S.A., 1996.
Nadithea, V., Baea, Y. H., “Synthesis and characterization of hemoglobin conjugates
with antioxidant enzymes via poly(ethylene glycol) cross-linker (Hb–SOD–CAT) for
protection
from
free
radical
stress”,
International
Journal
of
Biological
Macromolecules 47, 603–613, 2010.
Nobi, H., Gille, L., “Staniek K. Intraselüler generation of reactive oxygen species by
Mitochondria”, Biochemical Pharmacology 69, 719-723, 2005.
Noyan, A., Yaşamda ve hekimlikte fizyoloji, 17. Baskı, Ankara, Ocak, 1993.
Özcan, M., Ceylan, A., Ünver, A., Yetişir, R., “Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden
sağlanan polen ve propolis ekstraktlarının antifungal etkisi”, Uludag Bee, August, 2734, 2003.
Pietta, P.G.,“Flavonoids as antioxidants”, J. Nat. Prod. 63 1035–1042, 2000.
Parks, RR., Huang, CC., Haddad, J Jr., “Middle ear catalase distribution in an animal
model of otitis media”, Eur Arch Otorhinolaryngol 253(8), 9-445, 1996.
Pascoal, A., Rodrigues, S., Teixeira, A., Feás, X., Estevinho, L.M., “Biological
activities of commercial bee pollens: Antimicrobial, antimutagenic, antioxidant and
anti-inflammatory”, Food and Chemical Toxicology 63, 233–239, 2014.
Peshenko, I. V., Novoselov, V. I., Evdokımov, V. A., Nıkolaev, YU. V., Kamzalov, S.
S. Shuvaeva, T. M., Lıpkın, V. M., and Fesenko, E. E., “Identıfıcatıon of a 28 kda
secretory proteın from rat olfactory epıthelıum as a thıol-specıfıc antıoxıdant”, Free
Radical Biology & Medicine 25, 6, 654–659, 1998.
Prytzyk, E., Dantas, A.P,, Salomão, K., Pereira, A.S., Bankova, V.S., De Castro, S.L.
and Aquino Neto, F.R.,“Flavonoids and trypanocidal activity of Bulgarian propolis”,
Journal of Ethnopharmacology 88 (2-3), 189-193, 2003.
42
Rikans, LE. and Hornbrook, KR., “Lipid peroxidation, antioxidant protection and
aging”, Biochemical Acta 1362, 116-127, 1997.
Robbins, S., Cotran, R., Kumar, V., “Cellular injury and cellula death. In: Jennifer
Mitchell (Ed)”, Pathologic Basis of Disease, WB Saunders Company, 1-35, 1992.
Sammatora ve Avitabile, A.,Arı yetiştiriciliği ve hastalıkları, Çeviren: Dr. Veteriner
hekim: Harun Vatansever, 287-289, Ankara, 2004.
Šarić,A.,Balog,T., Sobočanec,S., Kušić,B., Šverko, V., Rusak, G., Likić,S., Bubalo, D.,
Pinto,B., Reali,D., Marotti, T., “Antioxidant effects of flavonoid from Croatian Cystus
incanus L. rich bee pollen”, Food and Chemical Toxicology 47, 547–554, 2009.
Scheibmeir, H.D., Christensen, K., Whitaker, S.H., Jegaethesan, J., Clancy, J. and
Pierce, J.D., “A rewiev of free radicals and antioxsidants for critical care nurses,
Intens”, Care Medicine 21, 24-28, 2005.
Selamoğlu Talas Z., Göğebakan, A., Örün, I.,”Effects of propolis on blood biochemical
and hematological parameters in nitric oxide synthase inhibited rats by N?-Nitro-Larginin emethyl ester”, Pakistan Journal of Pharmaceutical Sciences, 915-919, 2013.
Silva, T.M.S., Camara, C.A., Lins, A.C.S., Barbosa-Filhoa, J.M., Silva, E.M.S., “Freitas
B.M. and Santos F.A.R., “Chemical composition and free radical scavenging activity of
polen loads from stingless bee Melipona subnitida Ducke”, Journal of Food
Composition and Analysis 19, 507–511, 2008.
Song, O., “Oxidative Stress: a theoretical model or biological reality”, Comptes Rendus
Biologies 327, 649-662, 2004.
Sun, F., Hayami, S., Haruna, S., Ogiri, Y., Tanaka, K., Yamada, Y., Ikeda, K., Yamada,
H., Sugimoto, H., Kawai, N. and Kojo, S., “In vivo antioxidative activity of propolis
evaluated by the interaction with vitamins C and E and the level of lipid hydroperoxides
in rats”, Journal Agric Food Chemistry 48 (5), 1462-1465. 2000.
Sun, T. and Hu, C., “Antioxidant activites of buckweat extracts”, Food Chemistry 90,
743-749, 2005.
43
Süer, B., Sorkun, K., “Arılar tarafından toplanan polenin kimyasal, fiziksel özellikleri
ve kovandan toplanması”, Teknik Arıcılık Dergisi, Eylül, 73, 16-21, 2001.
Şahinler, N., “Ari ürünleri ve insan sağlığı açısından önemi”, MKÜ Ziraat Fakültesi
Dergisi 5 (1-2), 139-148, 2000.
Ternes, W., “Naturwissenschaftliche Grundlagen der Lebensmittelzubereitung”, 2.Aufl.
Behr’s Verlag, Hamburg, Deutschland, 1994.
Thirumalai, T., Viviyan Therasa, S., Elumalai, EK., David, E., “Intense and exhaustive
exercise induce oxidative stress in skeletal muscle”, Asian Pacific Journal of Tropical
Disease, 63-66, 2011.
Tuna Keleştemur, G. ve Özdemir, Y., “Balıklarda Antioksidan Savunma ve Oksidatif
Stres”, Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi 4(1), 69-73, 2011.
Tülsner,
M.,
Band,
I.,
“Rohstoff-eigenscahften
und
Grundlagen
der
vearbeitungsprozesse”, Behr’s Verlag, Hamburg, Deutschland, 1994.
Val, A. L. and Kapoor B. G., “ Fish Adaptations Science Publishers inc”, 208- 220,
1987.
Wang, B.J., Lien, Y.H., Yu, Z.R., “Supercritical fluid extractive fractionation study of
the antioxidant activities of propolis”, Food Chemistry (86), 237-243. 2004.
Wang, X. and Quinn, PJ., “Vitamin E and its function in membranes”, Progress in lipid
Research 38, 309-336, 1999.
Yardım Akaydın, S., Özkan, Y., Özkan, E., Torun, M. and Şimşek, B., “The role of
plasma thiol compounds and antioxidant vitamins in patients with cardiovascular
diseases”,Clinica Chimica Acta 338(1-2), 99-105, 2003.
44
ÖZGEÇMİŞ
Ayşe Kırkbeş 13.01.1988 tarihinde Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğretimini Ankara’da,
lise öğrenimini Çankaya (YDA) Lisesinde tamamladı. 2007 yılında girdiği Niğde
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Haziran 2011’de mezun
oldu. Aynı yıl Niğde Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrenimine başladı. Yüksek lisans
eğitimini Biyokimya alanında tamamlamıştır. Milli eğitim bakanlığında bir yıl süreli
vekil öğretmenlik yapmıştır. Nevşehir Üniversitesi uluslar arası çevre sempozyumuna
ve Niğde Üniversitesi ulusal tarım kongresine poster sunumları ile katılmıştır. İngilizce
bilmektedir.
45
Tez Çalışmasından Üretilen Eserler
Kırkbeş, A., Selamoğlu Talas, Z., Kakoolaki, S. and Durna Daştan, S., “Biochemical
changes on rainbow trout (Oncorhynchus mykıss) muscle tissue that occur with the
treatment of different concentratıons of pollen extract”, International Conference on
Environmental Science and Technology (icoest), 18-21 June, Nevşehir, 2013
Kırkbeş, A., Selamoğlu Talas, Z., Kakoolaki, S., Durna Daştan, S. ve Daştan, T.,
“Alabalık (Oncorhynchus mykiss) Solungaç Dokusunda Farklı Konsantrasyonlarda
Polen Ekstraktı Uygulaması ile Meydana Gelen Biyokimyasal Değişimler”, İç Anadolu
Bölgesi 1. Tarım ve Gıda Kongresi, 2-4 Ekim, Niğde, 2013.
46