19.12.2015 tarihli hutbe metni için tıklayınız...!

İLİ: NİĞDE
TARİH: 19.12.2014
‫ْل وَا ِﻹ ْﺣﺴَﺎ ِن َوإِﻳﺘَﺎء ذِي اﻟْﻘُﺮَْﰉ َوﻳـَْﻨـﻬَﻰ َﻋ ِﻦ‬
ِ ‫إِ ﱠن اﻟﻠّﻪَ ﻳَﺄْ ُﻣ ُﺮ ﺑِﺎﻟْ َﻌﺪ‬
‫اﻟْ َﻔ ْﺤﺸَﺎء وَاﻟْﻤُﻨ َﻜ ِﺮ وَاﻟْﺒَـ ْﻐ ِﻲ ﻳَﻌِﻈُ ُﻜ ْﻢ ﻟَ َﻌﻠﱠ ُﻜ ْﻢ ﺗَ َﺬ ﱠﻛﺮُو َن‬
‫ﺻﻠﱠﻰ اﻟﻠﱠﻪُ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ َو َﺳﻠﱠ َﻢ‬
َ ‫ُﻮل اﻟﻠﱠ ِﻪ‬
ُ ‫َﺎل َرﺳ‬
َ‫ﻗ‬
‫ اﻟﱠﺬِﻳ َﻦ ﻳ ْﻌ ِﺪﻟُﻮ َن ﰲ‬: ‫ﲔ ِﻋْﻨ َﺪ اﻟﻠﱠ ِﻪ ﻋَﻠﻰ ﻣَﻨﺎﺑَِﺮ ِﻣ ْﻦ ﻧﻮٍر‬
َ ‫اﳌُﻘﺴﻄ‬
ِ ‫إ ﱠن‬
‫ُﺣ ْﻜ ِﻤ ِﻬ ْﻢ وأَﻫﻠﻴ ِﻬ ْﻢ وﻣﺎ ُوﻟﱡﻮا‬
ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR
Muhterem Kardeşlerim!
Okuduğum ayeti kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyurmaktadır: “Allah Teâlâ adaleti, iyiliği,
akrabaya yardım etmeyi kesinlikle emreder;
çirkinliğin her türlüsünü, kötülüğü ve her nevi
haksızlığı yasaklar. Size düşünüp yapmanız için
böyle öğüt verir.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
“Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın
yönetiminde adaletli davranan yöneticiler,
kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın yanında
nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar.”2
Muhterem Müslümanlar!
İnsanları gerçek hüviyetlerine kavuşturan,
ailelerin, milletlerin ve devletlerin uzun yıllar
sağlıklı bir şekilde hayatlarının devamını sağlayan
birçok önemli değerler ve faziletler vardır.
Bu değerlerin en önemlilerinden birisi de
adalettir. “İnsaflı ve doğru olmak, doğru
davranmak, zulmetmemek, her şeye hakkını
vermek, her şeyi yerli yerinde yapmak, istikamet ve
hakkaniyet”3 anlamlarına gelen adalet, zulmün
karşılığıdır. Adaletin olmadığı toplumlarda huzur ve
sükûneti temin etmek mümkün değildir. Zira Adalet
mülkün temelidir. Onun için her şeyi yaratan,
yaşatan ve huzurlu yaşamın en güzel esaslarını
koyan Cenab-ı Allah (c.c): “De ki: Rabbim adaleti
emretti.”4Buyurarak bir taraftan adaletli olmayı
emretmiş, bir taraftan da “Doğrusu O, zalimleri
sevmez.”5 Buyurarak zulmetmeyi, adaletsiz
davranmayı yasaklamıştır.
Muhterem Müslümanlar!
Adaletin yerine getirilmediği, hakkaniyete
riayet
edilmediği
toplumlarda
öncelikle
hoşnutsuzluk, huzursuzluk başlar. Zira hakkını
aramak, zulme tepki tepki göstermek insanların
fıtratında vardır. Bu hakkın verilmemesi halinde
kişiler kendi imkânları ile haklarını arama yollarına
başvuracaklar, bu da huzursuzluğun, güvensizliğin
ve küskünlüğün kaynağı olacaktır. Böyle
olumsuzlukların belirdiği toplumların uzun süre
yaşadıklarını görmek mümkün değildir. Zira
Peygamber (sav) zamanında vuku bulan şu hadise
ve efendimizin tavrı çok ibret vericidir.
Bir gün soylu bir kadın hırsızlık yapmış ve
cezaya mahkûm olmuştu. Bu kadının affedilmesi
için yakınları, Peygamber (s.a.s.)’in sevdiği bir kişi
olan Usame b. Zeyd’i aracı kıldılar. Hz. Peygamber
(s.a.s.); “Ey Usame! Seni Allah’ın koymuş olduğu
herhangi bir cezanın uygulanmaması için aracılık
yaparken görmeyeyim. “Şüphesiz, sizden önceki
milletlerin mahvolmasının başlıca sebeplerinden
birisi, içlerinden soylu bir kişi suç işlediğinde
onu affetmeleri, zayıf bir kişi suç işlediğinde ise,
ona ceza uygulamalarıdır. Allah’a yemin olsun
ki, eğer hırsızlık yapan Muhammed’in kızı
Fâtıma dahi olsa, onu da cezalandırırdım.”6
Buyurdu.
Muhterem Müminler!
İnsanlık
âlemine
hidayet
sunan
Peygamberimiz (sav), adalet konusunda çok titiz
davranmış, kendisine başvurulan bir konuda “Ben
ancak beşerim, siz ise yargılanmak için bana
geldiniz. Biriniz delil getirmekte diğerinizden
usta olabilir. Ben ise işittiğim söze göre hüküm
veririm. Şu halde bir kimseye, mümin
kardeşinin hakkını alıp verirsem, ona
cehennemden bir parça ayırıyorum demektir.”7
Buyurarak haksızlığın ne kadar kötü olduğunu ifade
etmiş, diğer taraftan “Allah’ın kendi gölgesinden
başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet
gününde kendi gölgesi altında barınacak yedi sınıf
insanın
birincisi
olarak
adil
yöneticiyi”8
zikretmiştir. Adaletli olmak ta, sadece yöneticilere
mahsus bir erdem değildir. Zira bir hâkim baktığı
davada, bir şahit şahitlik yaptığı konuda, bir aile
reisi aile içi münasebetlerde, bir tüccar ticari
hayatında ve bir mümin, insanlarla ilişkilerinde her
daim hakkı ve adaleti gözetmelidir. Aksi halde
mülkün bekası mümkün değildir.
O halde gelin! Toplumun huzur ve mutluluğu
için Mevla’mızın, şu uyarısına hep birlikte kulak
verelim: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle
ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve
akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik
eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik
ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah
onlara (sizden) daha yakındır.”9
Hazırlayan: Önder ÖZKAN/Niğde İl Vaizi
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
1
Nahl,16/90
Müslim, İmâre 18.
3
Dini Kavramlar Sözlüğü, Adalet Mad.
4
A’raf,7/29
5
Şura,42/40
2
6
Buharî, Hudûd,11
R.Salihin,C-1, H.No:217
8
Buhârî, Ezân 36,
9
Nisa,4/135
7