19.12.2014-nimet-ve

İL
:İSTANBUL
TARİH: 19.12.2014
ِْ ‫ْالرح‬
‫يم‬
‫ِبسْـــــــــ ِم ه‬
َّ ‫ِْالرحمٰ ِن‬
َّ ‫ْاّٰلل‬
ْ ‫َواٰت م‬
‫يُكٰ ِم ْن م ِ ل‬
ٌ‫للاٰ َٰلٰ مْٰت مٰصو َٰهاٰا َّن ْٰالن ْ َس َانٰلَ َظٰلموٌٰ ََََّّ ٰا‬
ِٰ ٰ‫اٰسأَلْ مت ممو مهٰ َٰواٰ ْٰنٰٰتَمٰعدٰوا ِٰن ْٰع َٰم َٰة‬
َ ‫ٰكٰ َم‬
‫ نعمتان مغبون فيهما كثي من الناس‬:‫قال النىب لى اهل عىيه وسىم‬
‫الصحة والفراغ‬
NİMET VE FARKINDALIK (ÖMÜR AÇISINDAN)
Muhterem Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerime’de Yüce Allah şöyle
buyuruyor: “O, istediğiniz şeylerin hepsinden size
verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya
kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok
zalimdir, çok nankördür.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “İki nimet vardır ki,
insanların
çoğu
bunları
değerlendirmekte
aldanmışlardır; bunlar sıhhat ve boş vakittir.”2
Değerli Mü’minler!
Hayat Rabbimizin nimeti olduğu gibi hayatın
devamı için bahşedilmiş olan imkânlar da O’nun
nimetidir. Bize bu nimetleri bahş eden Rabbimiz
bunları en güzel şekilde değerlendirecek yolu da
göstermiştir. Bize düşen, bunun farkına varmak ve
gereğini yapmaktır. Bu konuda Kurân-ı Kerim’de
şöyle buyruluyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine
(Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.
Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler
birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi
birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde
kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş
çukurunun kenarında idiniz de O sizi oradan
kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık
bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”3 İman bir
nimettir, imanın tesis ettiği kardeşlik, huzuru temin
için gösterdiği yol, birisine yardım eli uzatmanın
verdiği haz, sağlığımız, işimiz, eşimiz, çocuklarımız,
akrabalarımız, şu an yaşadığımız fakat yarın
bulamayacağımız saatlerimiz birer nimettir. O halde
ömrümüzü Rabbimizin istediği şekilde imar edelim.
Kardeşlerim!
Bir hadis-i şerifinde: “Ölüm gelmeden önce
hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet
gelmeden önce boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden önce
gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin
kıymetini bil”4 buyuran Efendimiz (s.a.s) kıyamet
gününde insanoğlunun ömründen, gençliğinden,
kazancından ve bilgisinden hesaba çekileceğini haber
veriyor.5 Peki, biz sorulacak bu suallere gönül huzuru
ile cevap vereceğimizden emin ve hazır mıyız? Sahip
olduklarımızın birer emanet olduğunun ve yarın asıl
sahibinin yani Cenab-ı Hakk’ın huzurunda hesabının
sorulacağının
idrakinde
miyiz?
Geliniz
Peygamberimiz (s.a.s)’in şu duasına kulak verelim:
“Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka
ilah yoktur; beni sen yarattın. Ben de senin bir
kulunum; gücümün yettiği kadar sana verdiğim söz
ve ahid üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana
sığınıyorum. Bana verdiğin bütün nimetleri itiraf
ettiğim gibi günah ve kusurlarımı da itiraf ediyorum.
Beni affet. Zira günahları ancak sen affedersin”6
Bu, sadece bir dua değil aynı zamanda hayata
Müslümanca bakıştır. Biz bu sözleri kaç defa dile
getiriyoruz? Şöyle bir etrafımıza baktığımızda kaç kez
içimizden bu duanın muhtevasını geçiriyoruz.
Kardeşlerim!
Mü’min her iki dünyanın da nimetlerine talip
olandır. Zira dünyasını, ahiret mutluluğu için vesile
kılan kimse dünyasını da ahiretini de mamur eder.
Nitekim Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlardan,
“Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de
iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de
vardır. İşte onlara kazandıklarından bir nasip
vardır.”7 Bu ayetlerde kastedilenler hem dünya
hayatının hem de ebedi hayat olan ahiret nimetlerinin
farkında olanlardır.
Kardeşlerim!
Yüce Allah, nimetlerine karşı şükreden
kullarını sever. Bu sebepledir ki Peygamberimiz
(s.a.s) gece yarılarında uyanır ve Rabbine şükretmek
için uzun süre ibadet ederdi.8 Çünkü nimetin farkına
varan kulluğun da tadına varır ve ibadetlerinden zevk
alır. Aşkla ibadet eden ise hem dünya hem de ahirette
mükâfata kavuşur ve ömrü bereketlenir. Zira âyet-i
kerîme’de: “Hani Rabbiniz şöyle buyurmuştu:
“Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size
nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç
şüphesiz azabım çok şiddetlidir”9 buyurur.
O halde kardeşlerim, bize bahşedilen
nimetlerin farkına varalım. Bilelim ki, çevremiz,
ailemiz, dostlarımız, ibadetlerimiz Yüce Mevla’nın
ihsanıdır. Bugün bizimle olan yarın olmayabilir.
Dostları, yitirmeden; ömrü, zayi olmadan; imkânları,
elden çıkmadan; ibadetleri, güçten, takatten düşmeden
iyi değerlendirelim. Rabbimiz nimetin kıymetini bilen
ve şükreden kullarından eylesin.
İbrahim, 14/34
Buhârî, ‘Rikâk’ 1
Al-i İmran 3/103
4
Buharî, ‘Rikak’ 3
5
Tirmizi, ‘Sıfatü’l-Kiyame’ 1
6
Buharî ‘Deavat’ 1
7
Bakara, 2/201-202
8
Buharî, ‘Teheccüd’ 6
9
İbrahim, 14/7
1
2
3
Hazırlayan: Dr. Zekeriya TÜFEKÇİOĞLU
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu