TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ HematoLog 2013: 3■2 Dr. Günhan Gürman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara, Türkiye e-posta: [email protected] Anahtar Sözcükler Tüylü hücreli lösemi, Tüylü hücreli lösemi varyantı, Akış sitometri Tüylü Hücrelİ Lösemİ Tanım Tüylü hücreli lösemi (THL), kemik iliği ve periferik kanda bulunan çevresel sitoplazmik uzantılı tipik hücrelerin varlığı ile karakterize, splenomegali ve sitopenilerin eşlik edebildiği bir B hücreli lenfoproliferatif hastalıktır. Güncel tedavilerle normal bir ömür beklentisi olabilse de, karışabildiği diğer hastalıkların önemli bölümünde yaşam beklentisinin kısalığından ötürü doğru tanısı hassasiyet gerektirir (1). Sıklık Yetişkin lösemilerinin %2’sini oluşturur. Tanı için ortanca yaş 52 olup, erkeklerde 4 kat fazla görülür. İlginç olarak Japon’larda nadirdir. Ayrıca bazı ailesel THL vakaları bildirilmiş olsa da genetik eğilim gösterilememiştir (2). Morfolojİk ve İmmünofenotİpİk Özellİkler Hastalığa adını veren hücreler, küçük lenfositlerin iki katına kadar değişen büyüklükte olabilirler (Resim 1). Çekirdek santral veya eksantrik yerleşimli ve genellikle yuvarlak olup, oval veya nadiren kıvrıntılıdır. Kromatin yapısı retiküler veya ağsı olup nukleolus belirsizdir. Sitoplazma soluk mavi-gri renktedir. Sitoplazmadan çevreye doğru düzensiz, ince, tüy benzeri uzantılar görülür. Tartrat-rezistan asit fosfat (TRAP) aktivitesi, pozitif hücre oranları değişse de her hastada immünohistokimyasal olarak gösterilebilir. Ancak THL için spesifik bir bulgu olmayıp, prolenfositik lösemi, Sézary sendromu ve yetişkin T hücreli lösemi/lenfomada da pozitif olabilir. Hastalığın karakteristiği olan çevresel sitoplazmik uzantılı hücrelerin benzerleri, seyirleri farklı olan başka 279 280 HematoLog 2013:3•2 hastalıklarda da görülebilir. Örneğin THL varyantı (THL-v) daha agresif ve nadir ( tüm lenfoid malinitelerin %0,4’ü) bir antite olup, benzer sitoplazmik uzantılı hücreler, belirgin nukleolus ve bazofilik sitoplazma ile ayrılırlar. Splenik marjinal zon lenfomada da (SMZL) benzer klinik bulgular ve hücreler görülebilir. Multiparametreli akış sitometri (ASM) ile Resim 1. Periferik kan yaymalarında sitoplazmik immünofenotipik inceleme çıkıntıları ile daha kolay ayırt edilebilen THL tanı için şart olup, THL hücrelerinin kemik iliği aspirasyonlarında hücrelerini %0,01 seviyesinde sitoplazmik çıkıntılarını seçmek daha zordur. tespit edecek hassasiyettedir Ancak bu hücrelerin çekirdeklerinde katlantıların (1). Bu yöntemle THL’de; bulunması da karakteristik özellikler arasında CD20 (parlak), CD22 akılda bulundurulmalıdır. Bu fotoğrafta ortada (parlak), CD11c (parlak), bu şekilde katlantılı çekirdeğe sahip sitoplazmik CD25, CD103 ve CD123 çıkıntıları da kısmen seçilen bir THL hücresi ekspresyonu görülür. CD103, CD25, CD10 ve izlenmektedir (x100). CD23’de varyasyonlar görülebilir. THL-v özellikleri; CD20, CD22, CD11c (parlak), CD103 için pozitif, CD25 ve CD123 için negatiftir. SMZL hücreleri nonspesifik özellikler gösterir (CD5, CD10, CD23 veya CD103 için negatif). NIH ve NCI bünyesinde yapılan ve 169 THL, 35 THL-v ve 9 SMZL’lı toplam 213 hastanın morfolojik ve immünofenotipik özelliklerinin incelendiği bir çalışmada; CD19+, parlak CD20+, parlak CD22+, CD103+, CD25+, parlak CD11c+ ve parlak CD123+ olarak; THL-v ise CD19+, parlak CD20+, parlak CD22+, CD103+, CD25-, CD11c+ , CD123- veya zayıf + şeklinde tanımlanmıştır (1). Bu çalışma sonrası bu hastalıklarda standart ASM için 4 THL/THL-v antijeni (CD11c, CD25, CD103, CD123) ile ortak B hücre antijenleri (CD19, CD20, CD22) bir arada çalışılması önerilmiştir. Kemik iliğinde retikülin artışı görülür. Kemik iliğinin aspire edilememesi sık karşılaşılan bir durumdur. THL’de kemik iliği infiltrasyonu, THL-v’a göre belirgin şekilde daha fazla görülürken, her iki grubun da üçte birinde kemik iliği hiposellüler bulunmuştur. THL’de TRAP %95 hastada pozitif iken, THLv’de bu oran %38’dir. Her hasta için ayrı olan IGHV mutasyonel durumunun moleküler analizi önemli olup, nüks ve prognozla ilgili bilgi verir. Annexin A1 ve BRAF V600E mutasyonu THL’de yaklaşık %75 oranında bulunurken, THL-v’de tespit edilememiştir. Klİnİk Özellİkler Hastaların yaklaşık dörtte biri tanı sırasında asemptomatiktir. Genellikle, tanı sırasında hastaların yarısında görülen pansitopeni ile ilişkili semptomlar ortaya çıkar. Başlangıçta genellikle iyi durumda olan hastaların yaklaşık dörtte birinde halsizlik görülürken, infeksiyon veya splenomegalinin ve anormal kan sayımının varlığı ile hastalar yakalanabilir. Sitopeninin tipine Tüylü Hücrelİ Lösemİ Tedavİ Asemptomatik hastalarda tedavi uygulanmaz. Sistemik semptom ve bulguların fazlalığı veya derecesi ile tedavi kararı verilebilir. Kilo kaybı, tekrarlayan infeksiyonlar, masif splenomegali sorun yaratabilir. Semptom olmasa da; Hb<10 g/dL, trombosit < 100x109/L ve nötrofil < 1,0 x 109/L olması tedaviye başlamayı gerektirir (4,5). Tedavi endikasyonu olmayan hasta üç aylık sıklıkla takibe alınır. Tedavi kararı verildiğinde öncelikle infeksiyon varsa iyileşmesi sağlanmalıdır. Tedavi seçenekleri değerlendirilirken, diğer düşük dereceli lenfoproliferatif hastalıklar gibi THL’de de kür sağlanamadığı akılda tutulmalıdır. İlk tercih kladribindir. Güvenlik ve etkinlik profili iyice test edilmiş olup, tam remisyon olasılığı %85, 4 yıl için nüks etme olasılığı %30’tur. Bir sentetik pürin nükleozidi olan kladribin, aynı gruptan olup THL tedavisinde kullanılabilen pentostatin gibi intraselüler fosforilasyon ile lenfotoksisite oluşturur. Pentostatinin aksine adenozin deaminaza dirençlidir. Farklı yol ve dozlarda verilebilse de, kladribinin tercih edilen verilişi 0,1 mg/kg dozunda, 7 gün sürekli intravenöz infüzyon şeklindedir. Pentostatin ise 4 mg/m2 haftada bir iv bolus şeklinde, 4-15 doz verilir. Uygulama kolaylığı, iyi tolere edilmesi ve uzun süreli güvenlik verileri kladribinin birinci sırada tercih edilme sebepleridir. Kür sağlanamasa da; Hb>12 g/dL, trombosit> 100 x 109/L, nötrofil> 1.5 x 109/L olması, THL hücrelerinin periferik kan ve kemik iliğinde morfolojik olarak tespit edilememesi, fizik muayenede organomegalinin ortadan kalkışı ve semptomların bulunmaması ile tam remisyon elde edilmiş olur. Bu durumda takip sıklığı yine aynı olup, tedavi endikasyonu yeniden oluştuğunda, diğer bir deyişle nüks görüldüğünde tedaviden sonra 12 aydan fazla zaman geçmişse aynı pürin analoğunun uygulanması önerilir. İki ajan arasında çapraz reaktivite gösterilemediğinden, değiştirilerek de verilebilir. Tarihsel uygulamalardan splenektomi veya interferon alfaya az ölçüde de olsa başvurulabilmektedir. İnterferonun antiviral özelliği ve başta eradike edilemeyen özellikle kronik tabanlı infeksiyonların ve aynı anda THL tedavi endikasyonunun kuvvetle varlığı durumları tercih edilmesini sağlayabilir. Yanıtın yeterli olmaması veya nüksün 12 aydan önce ortaya çıkması durumunda (bazen da nüks olasılığının yüksek olduğunun düşünüldüğü durumlarda) alterne pürin analoğunun tek başına veya rituksimabla beraber uygulanması, tek başına rituksimab verilmesi, interferon verilmesi veya klinik araştırmalara yönlendirme yapılabilir (5). Özellikle kladribin uygulaması sonrası hastaların %30-40’ında görülebilen ciddi nötropeni için nötrofil uyarıcı faktörler kullanılabilir. Önceden hayatı tehdit eden infeksiyonları veya halen bunları geliştirme riski olan TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ bağlı olarak çabuk morarma ve diğer mukokutanöz bulgular ortaya çıkabilir. Hastaların %80’inde splenomegali mevcut olup, hepatomegali %20, periferik lenfadenopati ise %10’dan az oranda görülür (2). THL çok nadiren izole kitle (lenfomatöz form) ile ortaya çıkabilir (3). Granülosit, monosit, dendritik hücre ve antijen sunan hücrelerin sayısında azalma ve T hücre fonksiyon bozukluğu sonucu; gram+ ve gram- bakteriyel infeksiyonlara, atipik mikobakteriyel infeksiyonlara, invazif fungal infeksiyonlara ve diğer fırsatçı infeksiyonlara eğilim vardır. THL seyri sırasında immünolojik bozukluklar da oluşabilir. Polimiyozit, sikleroderma, poliarteritis nodosa veya faktör VIII antikorları ile koagülopati görülebilir. Dermatolojik bulgular ve osteolitik lezyonlar da ortaya çıkabilir. 281 282 HematoLog 2013:3•2 hastaların dışında, proflaktik antibiyotik, antifungal veya antiviral kullanımı önerilmemektedir. Hastalığı oluşturan hücrelerin antijenik özellikleri hedefe yönelik tedavilerin yararlı olabileceğini düşündürmektedir (6). Rituksimab uygulanacaksa hepatit B testleri, gerekirse viral yük tespiti mutlaka yapılmalıdır. Rituksimab 375 mg/m2/hafta iv; 4-8 hafta olacak şekilde uygulanır. Purin analogları ardından görülen miyelosüpresyon veya immünosüpresyonu tolere edemeyen hastalara monoterapi olarak verilebilir. CD20 dışında, CD25 veya CD22’yi hedefleyen rekombinant immünotoksinlerin geliştirilmesine çalışılmaktadır (6,7). Moksetumomab pasudotoks bunlardan birisi olup, Pseudomonas eksotoksini ile konjuge anti-CD22 monoklonal antikorudur . Nüks etmiş veya refrakter hastalıklı 28 hastada gerçekleştirilen faz I çalışmada %86’lık yanıt oranı elde edilmiş, %46 hastada tam remisyon görülmüştür (8). Bu uygulamada doz sınırlayıcı toksisiteye rastlanılmamıştır. THL tedavisi için belirlenen hedefler arasında olan BRAF V600E mutasyonu için de inhibitörler denenmektedir. Allojeneik kök hücre nakli çok sayıda nüksü olan veya refrakter/agresif seyirli THL vakaları için ancak anektodal mahiyettedir (9). Bu durumdaki hastaların azlığı, ayrıca hastalığın nadir ve ileri yaşta görülmesi bu konuda bir öneri oluşturmayı zorlaştırmaktadır. Prognoz Geniş çaplı retrospektif analizler, ileri yaş ve siyahi ırkı azalan yaşam süresi ile ilgili demografik özellikler olarak belirlemiştir (10). IGHV mutasyonel analizleri ile tespit edilen IGHV4-34 pozitifliğinin de kötü prognoz göstergesi olduğu bildirilmiştir (6). Bu durumun THL-v’a atfedilen kötü prognozun da sebebi olduğu düşünülmektedir. Kaynaklar 1. Shao H, Calvo KR, Grönborg M, Tembhare PR, Kreitman RJ, Stetler-Stevenson M, Yuan CM. Distinguishing hairy cell leukemia variant from hairy cell leukemia: Development and validation of diagnostic criteria. Leuk Res 2013;37:401-409. 2. Zakarija A, Peterson LC, Tallman MS. Hairy Cell Leukemia. in: Hoffman R. Hematology, Basic Principles and Practice. Churchill-Livingstone-Elsevier; 2009 3. Osman H, Roth T, Zhou J. Hairy cell lymphoma: a unique presentation of hairy cell leukemia. Br J Haematol 2013;162:294. 4. Naik RR, Saven A. My treatment approach to hairy cell leukemia. Mayo Clin Proc 2012;87:67-76. 5. NCCN Clinical Practice Guidelines in Oncology, Guidelines for Treatment of Cancer by Site. Version 2.2013. Hairy Cell Leukemia. 6. Kreitman RJ. Immunoconjugates and new molecular targets in hairy cell leukemia. Hematology 2012:660-666. 7. Park JH, Levine RL. Targeted immunotherapy for hairy cell leukemia. J Clin Oncol. 2012;30:1888-1990. 8. Kreitman RJ, Tallman MS, Robak T, Coutre S, Wilson WH, Stetler-Stevenson M, Fitzgerald DJ, Lechleider R, Pastan I. Phase I trial of anti-CD22 recombinant immunotoxin moxetumomab pasudotox (CAT-8015 or HA22) in patients with hairy cell leukemia. J Clin Oncol 2012;30:1822-1828. 9. Zinzani PL, Bonifazi F, Pellegrini C, Casadei B, Argnani L, Motta MR, Dan E, Stanzani M, Arpinati M, Bandini G. Hairy cell leukemia: allogeneic transplantation could be an optimal option in selected patients. Clin Lymphoma Myeloma Leuk 2012;12:287-289. 10.Chandran R, Gardiner SK, Smith SD, Spurgeon SE. Improved survival in hairy cell leukaemia over three decades: a SEER database analysis in prognostic factors. Br J Haematol 2013:1-3.
© Copyright 2024 Paperzz