subat-2014-1 - Petinfo Dergi

PET SAĞLIĞI DERGİSİ
ŞUBAT 2014 SAYI 60
Yeni hizmet
anlayışı ile
Mopsan
VE YENİ YILDA
HEDEFLERİ 18
Kemik
kanseri
ağrısına
farklı bir
çözüm
76>
Merıal
GÜÇLÜ KADROSU
İLE sektöre
ETKİLİ BİR giriş
YAPTI 24
KLİVET’DEN
Bakışın
saydam kubbesi:
Kornea
hastalıkları 44
deneyimli hekimleriyle çetiner Veteriner Kliniği / İVHO’dan diş çalıştayı
marmaris’in ilk kliniği / Kangalda şiplenik hematom / Kedilerde astım
ve nedenlerine yönelik farklı tedavi metotları / AOVET ile Küçük
Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri / SELÇUK’TAN YENİ KARDİYOLOJİ ÜNİTESİ
70>
İÇİNDEKİLER
38 > HIV/FIV’de yeni gelişmeler
Kedilerde AIDS virüsünü keşfeden
ünlü bilim insanı Prof. Dr. Janet
K. Yamamoto, kedilerin HIV
aşısı için umut verici gelişmeler
sağlayabileceğini keşfetti.
sayfa
8
8 > DÜNYA İLE AYNI ANDA
Veteriner sağlık ve pet sektöründeki
son gelişmelerin adresi Petinfo
Dergi, günceli sizler için takip
etmeye devam ediyor.
18 > DEĞİŞEN VİZYONU İLE YENİ MOPSAN
Evcil mama sektörünün dünya
markalarından Hill’s’i yıllardır
başarıyla temsil eden Mopsan, tüm
departmanları ile sizlerle…
24 > MERIAL TÜRKİYE’ye GÜÇLÜ
ALTYAPISI İLE giriş yaptı
Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu,
Merial Türkiye Müdürü Herbert
Pohle ile firmalarının Türkiye’deki
yapılanmasını ve Türk Hayvan
Sağlığı için hedeflerini görüştü.
30 > AVŞAR VETERİNER KLİNİĞİ
Mesleki deneyimin modern teknoloji
ve hayvan sevgisi ile birleştiği Avşar
Veteriner Kliniği, hayvansever
hekimleri ile bizlere konuk oldu.
sayfa
38
50 > DENEYİMİN ADRESİ:
ÇETİNER VETERİNER KLİNİĞİ
Veteriner hekimlerden oluşan
idealist bir aile… Baba Tanher
İbram ve kızı Seyla İbram Yavuz
ile dermatolojik hastalıklar ve
beslenmeyle ilişkisini konuştuk.
sayfa
sayfa
50
30
Veteriner Hekim Hasan Hüseyin
Avşar bizi kliniğinde ağırladı.
44 > KORNEA HASTALIKLARINA BAKIŞ
Prof. Dr. Murat Şaroğlu’nun vaka
deneyimlerini paylaşarak süslediği
kornea hastalıkları eğitimi Erk İlaç
ve Entosav sponsorluğunda Klivet
tarafından başarıyla gerçekleştirildi.
34 > KÜÇÜK BİR FİZYOTERAPİ ALANI
Kliniğinizde yapacağınız ufak
dokunuşlarla patella ve çapraz
bağ yaralanmaları için küçük bir
fizyoterapi ünitesi oluşturabilirsiniz.
Veteriner Hekim Tanher İbram
ile tecrübelerini konuştuk.
58 > EĞİTİMLERe DEVAM
İVHO tarafından ilki düzenlenen
Diş Çalıştayı, konusunda dünyaca
tanınan isimleri ve veteriner
hekimleri İstanbul’da ağırladı.
PETİNFO 2014/02 02-03
62 > MARMARİS’İN İLK KLİNİĞİ
Yaklaşık 30 yıldır Marmaris’te
veteriner hekimlik yapan Tülin
Özcan ile geçmişten günümüze.
sayfa
62
Marmaris Veteriner Kliniği
ile dünden bugüne...
66 > şiplenik hematom
Selçuk Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Cerrahları, kliniklerine
gelen bir Kangal köpekte
anjiosarkomaya benzeyen şiplenik
hematom olgusunu Petinfo Dergi
okurları ile paylaşıyor.
70 > KEDİLERDE ASTIM
Günümüzde allerjenlerin artması
ve daha birçok nedene bağlı olarak
sıklığında artış görülen astım
hastalığının, kedilerdeki nedenleri
ve tedavileri…
76 > KEMİK KANSERİ AĞRISIna
çözüm için YENİ bir YÖNTEM
Köpeklerde görülen kemik
kanserinin son aşamasında
oluşan kronik ağrı yeni bulunan
bir yöntemle, tek bir enjeksiyonla
gözle görülür şekilde azalıyor.
80 > AOVET’e siz de katılın!
AOVET Türkiye Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin,
Türkiye’de ilk kez düzenleyecekleri
Küçük Hayvanlarda Temel
Kırık Prensipleri Kursu ile ilgili
bilgi verdi.
82 > KÜÇÜK KALPLERİN SAĞLIĞI
ONLARA EMANET
Selçuk Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Hayvan Hastanesi
bünyesinde kurulan Kardiyoloji
Ünitesi ile kalp hastalığı olan kedi
ve köpekler artık akademisyenler
sayesinde daha güvende olacak.
EDİTÖR
Yapılan araştırmalar, dünya
üzerinde erkeklerde % 8, kadınlarda
ise % 4 olarak belirtilen zoofilinin
yaygınlığının ülkemizde de benzer
oranlarda olduğunu bildiriyor.
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
I. Diş Çalıştayı
Veteriner Diş Hekimliği
konusunda dünyaca
tanınan iki isim
Dr. Cecilia Gorrel ve
Dr. Jerzy Gawor, iki
gün süreyle veteriner
hekimlere diş sağlığının
inceliklerini anlattı.
Durum ciddi, acil yasal önlem şart!
Sağlıklı bir ülke olmanın temel
şartlarından biri sağlıklı zihinlere sahip
insanlardan oluşmasıysa, Türkiye’nin
vay haline. Kazalardan bahsetmiyorum.
Bilerek ve isteyerek, bir cinnet anına
sığınarak ya da değil tanımadığı insanları
katleden, karısını çocuğunun gözü
önünde öldüren, kesen insanlar gelecek
kabuslarımızı süslüyor bu ülkede. Eğer bu
insanlar tedavi görmezse, dünya cenneti
olan güzel ülkemizin sıfatı “katliamlar ve
akıl hastaları ülkesi” olacak. Çocuğumuzu
veya köpeğimizi parka götürürken etrafa
şüpheli gözlerle bakacağız.
Savunmasız bir hayvanı öldüren
caninin serbest kalması için 300 TL.’lik
bir bedelin yeterli olduğu, zoofiliklerin
aramızda gezdiği; bir sokak kedisini,
petinfo
Şubat / Sayı: 60
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
kuyruğundan tutarak sallayıp duvara
çarpan işkencecilerin otobüste yanımızda
oturduğu bir memlekette, biz de elimiz
kolumuz bağlı çaresizliğimizi seyreder
olduk. Bu insanların acilen terapi
görmesi, hasta olmadığı tespit edilenlerin
ağır para ve hapis cezasına çarptırılması
şart. Çünkü uzmanlar bu zatların, çok
yakın bir süre sonra insanları da gözünü
kırpmadan öldüreceği konusunda hem
fikir. Yasa, kanun, yönetmelik… Ne
değişecekse, kim sesimizi gür ve doğru
şekilde duyuracaksa duyursun, ülkenin
bu büyük ayıbına kulakları sağır olanlar
da artık bizleri duysun.
İçimiz sevgi dolsun!
Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
VET. HEKİM ASLIHAN CEBECİOĞLU
[email protected]
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
> syf 58
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
BASKI
Gezegen Basım San.
Ve Tic. Ltd. Şti.
100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR
SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI
NO: 202/A BAĞCILAR/İST
Sertifika No: 12002
KATKIDA BULUNANLAR
Dr. Banu Dokuzeylül
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4
34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2014/02 06-07
Bilim insanları artık dünyanın en eski köpeklerindeki
genital kanser genomunun dizilimini biliyor.
TVT’de 11 bin yıllık gen aktarımı
Bilim insanları, binlerce yıldır köpeklerde kansere
neden olan bir genomun orijini keşfetti. Köpeklerin cinsel
organında tümör oluşumuna neden olan kanserin, spesifik
bir köpekte belirdiği ve cinsel yolla bulaşarak hayatta
kalmaya devam ettiği ifade edildi. Dr. Elizabeth Murchison,
“Farklı kıtalardaki genetik çeşitliliğin izleri, kanserin çok
uzun süre tek bir köpek populasyonunda sınırlı kaldığını
gösterdi” dedi ve antik köpek genomları üzerinde bu sırrı
çözmeye çalışmanın etkileyici olduğunu söyledi. Irkın
Alaska Malamutu veya Sibirya kurdu olabileceği belirtiliyor.
Zonguldaklı kediler şanslı
Zonguldak Ereğli İlçesi günlük 60 kedinin bakım
ve barınma ihtiyacını karşılayacak iki kedi evini İnönü
Parkı ile Bozhane Mevkiinde hizmete sundu. Karınları
acıkan ve soğuktan etkilenen kedilerin kısa bir sürede bu
evlere alışması sevindirdi. Belediye ekiplerince her sabah
temizlenen kedi evlerine günün belirli saatlerinde mama ve
su dağıtımı gerçekleştiriliyor. Yanı sıra veteriner hekimler ise
her sabah kedilerin sağlık kontrollerini yapıyorlar.
Kadıköy
Belediye Başkanı
Selami Öztürk
Sokak hayvanlarına lüks ulaşım
Kadıköy Belediyesi, sokak hayvanlarının aşı, tedavi ve
bakım hizmetleri için taşıma ve nakillerinde kullanılacak
iki yeni aracı hizmete soktu. Dünya standartlarına uygun
olarak özel dizayn edilen araçların iç yapısının tamamen
steril olarak hazırlandığını, araçlarda klima ve havalandırma
sisteminin de bulunduğunu belirten Kadıköy Belediyesi
Veteriner Müdür Yardımcısı Aytaç Kaval, yeni araçlarla
sokak hayvanlarına daha rahat ulaşım hizmeti verileceğini
belirtti. Kaval, aşı, tedavi ve bakım ihtiyacı olan sokak
hayvanlarının yeni hizmet araçlarıyla alınacağını da
belirterek, vatandaşlardan 444 55 22 no’lu telefona haber
verilmesini istedi.
Köpek sahipleri premium
markaları tercih ediyor
OnlIne pet malzemeleri mağazası
GJW Titmuss tarafından yapılan bir
ankete göre, köpek sahipleri mevcut
ekonomik koşullara rağmen premium
evcil mamalarını almaya devam ediyor.
Anket sonuçları köpek sahiplerinin
%74’ünün en kaliteli, premium pet
mamaları satın aldığını göstermektedir.
Hayvan sahiplerinin %28’inin ise deri
problemleri olan, kilo kontrolü gereken,
hassas midelere sahip olan ya da
yaşlı köpekler için özel mamalar satın
aldıkları, ankete katılanların %7’si marka
ve % 9’u fiyatı dikkate alırken, %61’inin
kaliteyi tercih ettiği görüldü.
Sizi siz olduğunuz için seven biri var
Amerika Emory Üniversitesi’nden araştırmacılar,
evcil hayvanların bizleri sadece ihtiyaçları karşılandığı
için değil, sırf birlikte olduğumuz için sevip, şefkat
duyduklarını ortaya koydu. Nörobilimci Gregory Berns,
manyetik rezonans tekniğini kullanarak yaptığı araştırmada,
köpeklerin davranışları dışında düşündüklerini de anlamanın
mümkün olduğunu belirtti. Yemek verilen köpeğin ellerine
takılan mıknatıslarla, beynindeki sinyalleri okuyan bilim
insanları, rezonans görüntülemeyle köpeğin, ihtiyaçlarının
karşılanmasının ötesinde, aynı evi paylaştıkları insanlara
duydukları hissin olumlu seyrettiğini gördü. Sonuçları geçen
yıl ‘Köpekler Bizi Nasıl Seviyor’ adlı bir kitapta yayımlanan
araştırmanın bir sonraki aşamasında, köpeklerin yabancılara
ve makinelere karşı yaklaşımları değerlendirmeye alınacak.
Köpekler tanıdık yüzleri farkedebiliyor
Yüz ve göz kontağının insanlar ve köpekler arası
iletişimde büyük rol oynadığı iyi bilinse de, bu çalışma
köpeklerin yüz tanıyabildiğini göz hareketleri ile tespit
edildiği ilk çalışma niteliği taşıyor. Resimler karşısında
köpeklerin spontan davranışlarını test eden çalışmacılar,
tanıdıkları bir yüz ile karşılaşan köpekler ile tanımadıkları
kişilerle karşılaşanlardaki tavırları ortaya koydu. Tanıdık
kişileri görenlerin mimikleri insanlardakine benzetildi.
NOTLAR
Grishin Robotics’in akıllı yatırımı
Ev hayvanlarının uzaktan
beslenmesi ve genel olarak
sağlıklarının takip edilmesini
sağlayan ilk ürün SmartFeeder
için sermaye arayışında olan
PetNet’in akıllı besleyicilerine
Grishin Robotics’den 1,125 milyon
dolarlık yatırım geldi. PetNet
dünya genelinde 10 binden
fazla SmartFeeder siparişi aldı
ve başvuruları kabul etmeye
devam ediyor. İlk sevkiyatların
2014 yılının ortasında yapılması
planlanıyor. Cihazın normal
fiyatı 249 dolar olmasına karşın
erken siparişle indirme gidiliyor
ve 199 dolar fiyat belirleniyor.
SmartFeeder sensörik bir sistem
ve interete bağlı çalışıyor. Cihazın
çalışma prensibi kedi veya
köpeklerin günlük beslenmesini
takip etmeye ve otomatik olarak
en uygun beslenme sıklığını
belirlemeye dayanıyor. Yanı sıra
zamanla PetNet veritabanında
toplanan bilgilere dayanarak
kullanıcılar kendi algoritmalarını
geliştirebiliyorlar. Cihazın yazılımı
hayvan için oluşturulmuş
beslenme planına uygun olarak
SmartFeeder’in otomatik
ayarlanmasını sağlıyor.
Agresyonları sadece
yabancılara karşı değil!
köpekLERDE saldırganlık,
İngiltere’de köpek sahiplerinin katıldığı
bir anket ile incelendi. Ankete katılan
hayvan sahipleri, köpeklerinin daha çok
yabancı insanlara karşı saldırganlık
davranışı geliştirdiklerini söylüyor.
4.000 katılımcının %7’si köpeklerinin
evlerine gelen misafirlerine havladığını,
homurdandığını, üzerine saldırdığını
veya ısırdığını belirtirken, yaklaşık %5’i,
bunu yürüyüş zamanlarında yaptığını
ifade ediyor. Köpek sahiplerinin %3’ü
ise köpeklerinin aile üyelerine karşı
agresyon gösterdiğini ortaya koydu.
Euromonitor
analizlerine göre
dünya genelinde
pet pazarı 2013’de
büyüyerek 96
milyar dolara
ulaştı.
Aşılamada yeni bir protokol
10.000 kedinin %10’unda aşı enjeksiyon
yerinde kanser gelişim riski söz konusu.
Kedilerde aşı uygulaması yapılırken Amerikan Kedi
Hekimleri Birliği (AAFP) tarafından önerildiği gibi, bacakta dirsek
ya da diz ekleminin altından uygulama yapılırken, Feline Tıp ve
Cerrahi Dergisi tarafından yayınlanan yeni çalışma, kedilerin
kuyruk ucuna yapılan enjeksiyonun geleneksel uygulamalar
kadar etkili olduğunu gösterdi. Florida Veteriner Fakültesi’nden
Dr. Julie Levy, aşılama protokolünde bir değişiklik ile kedilerdeki
aşı yeri sarkomalarının oranını düşüreceğine inanıyor. Uzmanlar
kuyruktan aşılamanın, bölgede herhangi bir kanser oluşumu
varlığında cerrahi prosedürleri uygulamak için daha uygun ve
tedavi için daha kolay bir bölge olduğunu belirtti.
PETİNFO 2014/02 14-15
Çiğ et doğru bir tercih olmayabilir
Amerikan Veteriner
Tıp Dergisi’nin son
araştırması, kedi ve
köpekleri için en doğru
beslenme şeklinin çiğ et
olduğuna inanan hayvan
sahiplerinin kanısına aksi
yönde sonuçlar ortaya
çıkardı. Yayına göre çiğ et
bazlı diyet uygulaması,
evcillerde önemli
sağlık problemlerini de
beraberinde getirmekte.
Araştırmanın ekip lideri
Dr. Lisa Freeman, az
pişmiş bu diyetlerde
bulunma olasılığı yüksek
olan E.coli, Clostridium ve
Salmonella gibi patojen
bakteriler sebebiyle,
gıda kökenli hastalıkların
oluşabileceğine dikkat çekti.
Özellikle evde hazırlanan
çiğ etli diyetlerle ilgili olarak
yapılan 2 çalışmanın sonucu
da, besleyicilik oranlarının
ya çok düşük ya da çok
yüksek çıktığı yönünde.
Interzoo 2014’e geri sayım
Interzoo 2014 başlamasına 4 ay kala gene
olağanüstü bir ilgiye sahne oldu. 1,350 firma
dünyanın lider pet sektörü fuarında yerlerini
şimdiden ayırttı. İsteyenler güncellenen web sayfası
www.interzoo.com’dan Interzoo 2014’deki gelişmeler,
program ve hizmetler hakkında bilgi edinebilir.
KURUMSAL
Yeni
hizmet
anlayışı ile
Mopsan
Yeni yılda sektöre yeni stratejilerle
giren Mopsan Veteriner Ürünleri,
2014 yılında kurumsal pazarlar ve
tüketiciye yönelik faaliyetleri ile
bambaşka bir çizgide ilerleyeceğinin
sinyallerini veriyor.
PETİNFO 2014/02 18-19
Sektörde 20 yılını geride
bırakan Mopsan, yeniden yapılanan
şirket organizasyonu ve yepyeni
hizmet anlayışı ile 2014 yılına
hızlı bir giriş yapmıştır. Şirketin
yenilenen yapısı ve hizmet anlayışını
şirketin Genel Müdürü Cafer İngeç
şu cümlelerle ifade etmektedir:
“Mopsan’ın yeni hizmet anlayışı;
çağdaş yönetim ve bilişim felsefesini
geleneksel yapıyla bütünleştiren
bir strateji ile şekillenmektedir.
Bu, çağdaş pazarlama ve satış
enstrümanlarına, stratejilerinde
derinlemesine yer veren,
müşterilerimiz ve tüketicilerimizle
ilişkilerinde samimi ve empatik
anlayışı benimseyen, toplam kalite
ve memnuniyetini en üst düzeyde
hedefleyen bir yapı olacaktır.” Gelin
yenilenen yapısıyla Mopsan’ın tüm
departmanları ve 2014 stratejilerine
bir göz atalım..
2014 müşteri değeri yaratma yılı
Mopsan Veteriner Ürünleri
Pazarlama Departmanı, pazarlama
müdürüne direkt bağlı olarak çalışan
Müge Örs, Pazarlama Müdürü
Mopsan şirket içi
sağlıklı iletişimi düzenli
eğitimlerle sağlıyor.
bir pazarlama sorumlusu ve iki
kişilik ürün sorumlusu kadrosunun
yanında, departmana indirekt bağlı
olarak çalışan toplam 13 kişilik bir
satış ekibi ile faaliyetlerini hayata
geçirmektedir. Hill’s markası
pazarlama departmanının temel
olarak görevi; pazarlama, rekabet ve
büyüme stratejilerinin planlanması,
uygulanması ve takibinin sağlanması
fonksiyonlarıdır. 2013 yılı içinde
şirket içinde gerçekleştirilen yeniden
yapılanmayla markanın pazarlama
müdürlüğünü yeniden üstlenen Müge
Örs, 2014 yılından son derece umutlu
olduklarını belirtmektedir. Örs,
premium segmentte faaliyet gösteren
Hill’s markasının hedef kitlesinin pek
çok sektöre göre daha karmaşık bir
yapıda olduğunu kaydetmiştir. Hem
B2B (Kurumsal pazarlar) hem B2C
(Tüketici) pazarında aktif olan Hill’s’in
pazarlama stratejilerini de birbirinden
ayrıştıran Örs, profesyonel kanal
(Veteriner klinikleri ve pet shoplar)
için hayata geçirilen stratejilerin,
son tüketici (Evcil hayvan sahipleri)
için oluşturulmuş pazarlama
stratejilerinden farklılık arz ettiğini
dile getirmiştir.
“Kurumsal ve tüketici pazarlarda
faaliyet göstermek aslında farklı
pazar stratejileri geliştirmek ve
hayata geçirmektir. Özellikli ürün
Müge Örs, 1981 yılında İstanbul’da
doğmuştur. Marmara Üniversitesi
İletişim Fakültesi mezunu olan Örs,
Yüksek lisansını Üretim Yönetimi
ve Pazarlama (MS) bölümünde
tamamlamıştır. Arçelik A.Ş, Enkay
Group (G.E, Beyaz Eşya Türkiye),
Doğuş Otomotiv gibi firmaların
pazarlama bölümlerinde görev
almış olan Örs, Mopsan Veteriner
Ürünleri’nde Pazarlama Müdürü
olarak çalışmaktadır. İstanbul
Aydın Üniversitesi ve Haliç
Üniversiteleri’nde İngilizce İşletme
Bölüm Başkanlığı ve Öğretim
Görevliliği yapmış olan Müge
Örs, halen Marmara Üniversitesi
Pazarlama kürsüsünde doktora
eğitimine devam etmekte
ve akademik çalışmalarını
sürdürmektedir. Pazarlama İletişimi,
Tüketici Davranışları ve Marka
Yönetimi üzerine çalışan Örs, evli ve
bir çocuk annesidir.
grubuna giren Hill’s mamaları,
uzman kişilerin tavsiyeleri üzerinden
nihai tüketicisi ile buluşmaktadır.
Bu noktada veteriner hekim ve
petshop sahibi ya da çalışanların
tavsiyeleri bizler için son derece
önemlidir. Pazarlama planlarımız
ve yatırımlarımız ağırlıklı olarak
profesyonel kanalda marka
KURUMSAL
Turhan Aykut, Satış Müdürü
Turhan Aykut, 1981 yılında Bursa’da
doğmuştur. İstanbul Üniversitesi
Veteriner Fakültesi mezunu olan
Turhan Aykut, daha önce Mopsan
Veteriner Ürünleri’nin satış
departmanında Bölge Yöneticisi
olarak görev almış olup, bir yıldır
Mopsan Veteriner Ürünleri’nde Satış
Müdürü olarak çalışmaktadır. Evlidir
ve bir kız babasıdır.
Mopsan müşteri
değeri yaratma
anlamında
çalışmalarına
hız verecek.
PremIum segmentte faaliyet gösteren HIll’s markası,
DNA’sında profesyonel tavsiyeyi önemseyen bir
markadır. Bu markayı süpermarket mamalarından
ayıran en önemli strateji de budur.
Hale Yetkin, Ürün Müdürü
Hale Yetkin, 1984 yılında Akhisar’da
doğdu. Orta ve lise öğrenimini
İzmir’de tamamlayan Yetkin, İzmir
Bornova Anadolu Lisesi mezunudur.
2007 Uludağ Üniversitesi Veteriner
Fakültesi mezunu olan Yetkin, 2008
yılından bu yana Mopsan Veteriner
Ürünleri’nde Ürün Müdürü olarak
görev almaktadır.
bilinirliliği, memnuniyeti ve marka
sadakati yaratmak üzerinedir.
Bununla birlikte, Hill’s markasının
şüphesiz ki tüketici kanalında da
marka bilinirliliği yaratma çalışmaları
mevcuttur. Hill’s olarak bizler, son
tüketiciye gerçekleştirdiğimiz her
türlü pazarlama faaliyetimizde de
profesyonel tavsiyenin önemine
atfederek, iletişimimizi Veteriner
Hekim ve Petshoplar üzerinden
gerçekleştirmekteyiz.”
Örs, Mopsan’ın kurumsal
yapısı ve pazarlama-satış sistemi
değişikliğinin, sektöre değer katan
hizmet anlayışı ile birleşeceğini
ve sektör ortakları ile daha yakın,
samimi ve içten ilişkiler kurmayı
hedefleyen Mopsan’ın; hizmet
PETİNFO 2014/02 20-21
kalitesindeki temel yaklaşımın,
müşterinin menfaatlerini ön planda
tutmak olacağını belirtmiştir.
2014 gelişim yılı olacak
Mopsan Veteriner Ürünleri
Satış Departmanı Satış Müdürü’ne
bağlı olan 2 bölge müdürü, 1 bölge
sorumlusu, 13 satış temsilcisi ve 6
dağıtım personeli olmak üzere 23
kişilik bir departmandır. Departmanın
temel görevi temsil ettiği Hill’s
markasının tüm satış ve satış
sonrası hizmetlerini planlamak,
uygulamak ve kontrollerini
sağlamaktır. Satış Müdürü Turhan
Aykut, müşteri memnuniyeti ve
sadakati yaratmak üzerine kurulu
olan satış stratejilerinin, Mopsan’ın
müşteri beklentilerini anlayan ve
şirket politikaları doğrultusunda
müşteri isteklerini karşılama becerisi
olan bir saha ekibi olarak faaliyet
göstermesine önem vermekteyiz.”
2014 yılında satış stratejilerimizi
ağırlıklı olarak profesyonel kanal
üzerinden yönetirken, son kullanıcıevcil hayvan sahiplerine yönelik
gerçekleştireceğimiz belli başlı satış
kampanyalarımız da söz konusu
olacaktır. Yoğun rekabetin yaşandığı
mama pazarında, pazarlama ve
ürün departmanlarımızın belirlediği
global ve lokal her türlü stratejiye
sahada tam destek vererek, başarıyla
sürdürmek amacındayız.
kurumsal hizmet anlayışı ile
bütünleştirilmesine ekstra önem
verdiklerini belirtmektedir.
“Premium segmentte faaliyet
gösteren Hill’s markasının Türkiye
distribütörü olarak Hill’s mamalarının
satış ve satış sonrası sürecini planlar
ve uygularken, temelde dikkat
ettiğimiz husus, marka sadakati ve
bağlılığı yaratmanın yanında, Mopsan’ı
20 yıldır sektöre sunduğu hizmet
anlayışı çerçevesinde rakiplerine
göre farklılaştırmaktır. Rekabetin son
derece yoğun olduğu bir sektörde
faaliyetlerine devam eden bir
firma olarak, bilhassa 2014 yılında
hizmet kalitesi anlayışımızda bazı
değişikliklere gideceğiz. Bu anlamda
müşterilerimizle ilk temasımızı
kuran satış temsilcilerimizin şirket
içi konumlandırmaları ve eğitimleri
bizler için önemli bir hal almıştır.
2014 yılı bizler için eğitim ve gelişim
yılı olacaktır. Düzenli olarak kişisel
gelişim, satış teknikleri ve müşteri
ilişkileri üzerine eğitim alacak satış
ekibimizin yüksek motivasyonlu,
2014 Mopsan için önemli
atılımların yılı olacak
Mopsan Veteriner
Ürünleri Lojistik ve Satınalma
departmanının yönetimi 2013
yılı içerisinde gerçekleştirilen
yeniden yapılanma çalışmaları
çerçevesinde, geçmiş yıllarda satış
müdürlüğü görevini sürdürmüş
olan Veteriner Hekim Canberk
Balaban tarafından üstlenilmiştir.
Departmanının lojistik anlamında
temel görevleri Hill’s Science Plan ve
Prescription Diet ürünlerinin Amerika
Birleşik Devletleri, Fransa,
Canberk Balaban,
Lojistik ve Satınalma Müdürü
Canberk Balaban, 1978 yılında
İzmir’de doğmuştur. İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi
mezunu olan Balaban, yüksek
lisansını İstanbul Üniversitesi İşletme
İktisadı Enstitüsü İşletme Yönetimi
(MBA) bölümünde tamamlamıştır.
Daha önce Migros Türk T.A.Ş.,
Eczacıbaşı Holding İlaç Pazarlama
ve Mopsan Veteriner Ürünleri’nin
satış bölümlerinde görev almış olan
Balaban, bir yıldır Mopsan Veteriner
Ürünleri’nde Lojistik ve Satınalma
Müdürü olarak çalışmaktadır. Evlidir
ve bir kız babasıdır.
Mopsan profesyonel
kanalda marka
sadakatine önem
vermektedir.
KURUMSAL
Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve
Belçika gibi farklı ülkelerdeki üretim
tesislerinden ithalatının sağlanması,
limanda ve antrepoda gümrükleme
süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
ürünlerin merkez depoya alınarak
yerleştirilmesi ve etiketlenmesi,
stok yönetiminin düzenli kontrolü ve
ürünlerin bölge müdürlükleri, bayiler
ve müşterilere sevkiyatı şeklinde
maddelendirilebilir. Satınalma
açısından bakıldığında ise temel
sorumluluklar şirket prensipleri
baz alınarak tedarikçi seçimlerinin
yapılması, bölümlerin ihtiyaçlarının
verimlilik esasına göre düzenlenmesi
ve önceliklerin belirlenerek gelen
satın almalarının gerçekleştirilmesi
ve kullanılan araç ve malzemelerle
ilgili bakım, onarım ve muayene
çalışmalarının yürütülmesinin
sağlanması olarak özetlenebilir.
Bölümde ithalattan dağıtıma
kadar olan tüm operasyonlar
bölüm yöneticisine bağlı 1 lojistik
sorumlusu, 3 depo sorumlusu ve
3 depo çalışanından oluşan ekiple
gerçekleştirilmektedir. Ürünlerin
müşterilere ulaştırılması süreci ise
ülke genelinde İstanbul, İzmir, Ankara
ve Adana olmak üzere toplam 4 depo
üzerinden ve 13 dağıtım aracıyla
PETİNFO 2014/02 22-23
gerçekleştirilmektedir
Lojistikte başarılı olabilmek
için departman olarak mesleki
eğitime, iletişimin güçlendirilmesine
ve çalışanların karar süreçlerine
katılımlarının önemine değinen
Balaban, bu konudaki yaklaşımlarını
şöyle açıklamaktadır:
“Lojistik yönetimi, üretimin
planlanmasından ürünlerin raflara
yerleştirilmesine kadar süren
uzun bir süreci kapsamaktadır. Bu
sürecin uzunluğu ve detaylı yapısı
göz önüne alındığında en yüksek
düzeyde ürün ve hizmet kalitesine
ulaşabilmek için mesleki gelişim
asla göz ardı edilmemelidir. Bu
yüzden gerek çalışma esnasında
gerekse de konularında uzman ve
tecrübeli kişiler vasıtasıyla eğitim,
bölümümüzde süreklilik arzeden
bir konudur. Eğitimle ilgili önemli
bir diğer nokta da lojistik süreçlerini
yöneten ekiplerin örgütsel öğrenme
aşamasına ulaşmaları gerekliliğidir.
Birbirine sıkıca bağlı ve küçük bir
aksamanın dahi organizasyonu
tümüyle işlevsiz bırakabileceği lojistik
yönetim sürecinde, yüksek kalitede
hizmet vermenin yolu, bireysel
kazanımların ekip kazanımları haline
dönüştürülmesinden geçmektedir.
Bunu sağlamak için de gerek şirket
içi gerekse Hill’s fabrika çalışanları
ve depo personelleriyle toplantı,
seminer, ziyaret gibi tüm yöntemler
kullanılarak kuvvetli bir iletişim ağı
sağlanmaktadır. Bu sayede hem
bireyler hem de ekipler gelişimlerini
sürdürdüğü gibi kurulan güçlü iletişim
sayesinde hizmet kalitesi sürecinde
yaşanabilecek tüm aksaklıkların
minimize edilmesi hedeflenmiştir.”
2014 Mopsan için eğitim yılı olacak
Ürün Departmanı, Ürün Müdürü
Hale Yetkin önderliğinde iki ürün
sorumlusu ve kendisine bağlı indirekt
olarak çalışan 13 satış temsilcisi ile
faaliyetlerini yürütmektedir. Ürün
departmanın temel amacı; Hill’s
markası ile veteriner sektöründe yer
alan kurum ve dernekler arasındaki
PROFESYONEL
KANALA
ODAKLANACAĞIZ
Uzman personel ile
kararlar daha hızlı
ve isabetli bir şekilde
alınabilmektedir.
Mopsan yeni yılla birlikte pazarda önemli atılımlar
gerçekleştirmeye başlamış, evcil hayvan pazarının tüm
taleplerini hızlı ve eksiksiz bir şekilde karşılamaya
hazır olduğunu AÇIKÇA GÖSTErmiştir.
profesyonel ilişkiyi kurmak ve
belirlenen stratejiler doğrultusunda
ilişkilerin devamlılığını sağlamaktır.
Bununla birlikte evcil hayvan
beslenmesinde Hill’s markası olarak
sahip olunan bilgi ve deneyimleri,
gerek şirket içi çalışanlara gerekse
de şirket dışı profesyonel kanaldaki
sektör ortaklarına aktarmak
ve Hill’s ürünlerine dair marka
bilinirliliğini ve tavsiye oranlarını
yukarı çekmek de önemli stratejiler
arasında yer almaktadır. Bu
bağlamda; departmanda profesyonel
kanaldaki tavsiyeyi arttırmak ve
son tüketicideki marka bilinirliliğini
üst seviyeye çekmeye yönelik
faaliyetler gerçekleştirilmektedir.
Bu stratejik vizyon doğrultusunda;
veteriner fakültelerinde okul
programları, profesyonel kanalda
eğitim programları ve sektörel
gerçekleştirilen her türlü
sempozyum, kongre vb. eğitim
organizasyonlarında üstlenilen
sponsorluk faaliyetleri, Ürün
Departmanı’nın ana sorumluluk
alanını oluşturmaktadır. Bunların
yanı sıra, profesyonel kanalın tavsiye
oranlarını arttıracak her türlü dijital
platformların (Online beslenme
kılavuzu, Hızlı Tavsiye Portalı, v.b)
oluşturulması, yönetilmesi ve takip
edilmesi de departmanın diğer görev
ve sorumluluklarındandır.
Veteriner Hekim Hale Yetkin,
departmana ait stratejik planlar ile
ilgili şunları belirtmiştir. “Veteriner
fakültelerinde yürütülen okul
programlarımız; gelecekteki
meslektaşlarımızın kişisel ve
kariyer gelişimlerine destek
olabilecek projelerin hayata
geçirilmesi üzerine kurgulanmıştır.
Genç meslektaş adaylarımıza
yönelik eğitim programları, bizlere
mezun olduğumuz fakültelerimizi,
mezun olduktan sonra da
destekleyebilme şansı veren pek
çok organizasyonu içermektedir.
Bunlar, öğrenci kongreleri/
sempozyum sponsorlukları, Hill’s
Ürün departmanının temel
hedefi, Hill’s’in global
stratejileri ile eş zamanlı
yürüttüğü eğitim projelerinin
hayata geçirilmesidir.
Profesyonel kanalda saha
ziyaretlerini sıklaştırmak
ve etkinleştirmek, 2014’te
özel odaklanılan bir
nokta olacaktır. Mopsan
profesyonel kanalın ve
evcil hayvan sahiplerinin
evcil hayvan beslenmesi
konusunda eksiksiz
bilgilendirilmelerine destek
olmak amacıyla faaliyetlerine
devam etmektedir.
Global ile yürütülen Hill’s Top Dog
Yarışması, öğrencilere ürünlerimizi
deneyimleyebilme imkanı sunan
‘Mama Temin Programı’ gibi
projelerden oluşmaktadır. Diğer
taraftan sektörümüze değer katan
kongrelerdeki sponsorluklarımız
ve her yıl düzenlediğimiz eğitim
ve seminer organizasyonlarımızın
planlamamızdaki stratejik değeri
açıktır. Bu eğitim planlaması
profesyonel tavsiye üzerine
kurulan iletişim stratejilerimizin
bel kemiğini oluşturmaktadır. Hem
bilgilendirme hem eğlendirme içeriği
ile kanaldaki sektör ortaklarımızdan
pozitif yönde geribildirim
alan organizasyonlarımızda,
katılımcılarımızın gerek mesleki,
gerek kişisel gelişimlerini önemsiyor
ve onlara çok özel bir deneyim
yaşatmayı hedefliyoruz.” 
söyleşi
Merial’den
sektöre
güçlü giriş
Bünyesine kattığı profesyonel
isimler, güçlü markaları ve
geniş hizmet ağı ile MerIal’in
sektöre yaptığı etkili giriş
dikkatlerden kaçmıyor.
PETİNFO 2014/02 24-25
Hayvan Sağlığı Sektörü’ndeki
en başarılı iki markanın “Ivomec® ve
Frontline®”ın yaratıcısı olan Merial,
Türk Hayvan Sağlığı Sektörü ve
hayvan sahipleri yararına yapılan
yenilik ve etkinliklerdeki uzmanlığı ve
gelenekten gelen tecrübesi ile nihayet
Türkiye’ye geldi. Petinfo Dergi Genel
Koordinatörü Barış Kolgu, Merial
Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle
ile firmanın Türkiye’deki adaptasyon
sürecini, planlarını ve sektör için ne
gibi katkılar yapacaklarını konuştu.
Türkiye’deki faaliyetleriniz
hakkında bilgi verebilir misiniz?
2013 yılında stratejik iş planımızı
kurarak çekirdek ekibimiz ile göreve
başladık ve distribitörlerimizden
Merial’e geçiş dönemini başarılı
bir şekilde tamamladık. Bununla
birlikte, Merial’in Türkiye satışlarını
yaklaşık 20 milyon TL’ye çıkarmayı
da başardık. 2014 yılında, küresel
tedarik noktalarımızdaki tüm
Merial Türkiye Genel
Müdürü Herbert Pohle orta
vadede sektörün liderleri
arasında yer almak
istediklerini belirtiyor.
ambalaj malzemelerimizi yeni şirkete
uyacak şekilde değiştirmek zorunda
olduğumuz bir geçiş döneminin
güçlükleri bizi bekliyor. Yine de, bu yıl
ve sonrası için yüksek çift haneli bir
büyümeyi hedefliyoruz.
Merial’in Türkiye iştiraki olarak,
hem kanatlı ve ruminant hem de pet
sektöründe hayvan sağlığı, refahı ve
performansını geliştirmek hem de
üreticilerin kârlılığı ve pet sahiplerinin
mutluluğunu arttırmak amacıyla,
Türkiye’deki mevcut ürün yelpazemizi
Merial’in kapsamlı ve yenilikçi
portföyü ile artıracağız.
Ekibiniz ve kurumsal yapınızdan
kısaca bahseder misiniz?
Sanofi’nin Hayvan Sağlığı Birimi
olarak, Merial çalışılacak harika bir
şirket özelliğini taşıyor ve nitelikli
profesyoneller için çok sayıda kariyer
fırsatı sunuyor. Amacımız Türkiye
Hayvan Sağlığı Sektörü’nün sunduğu
en iyi profesyoneller ve yeteneklerle
çalışmak ve şu ana kadar bunu
başarılı bir şekilde yaptık. Personel
alımı dalgasını başarılı bir şekilde
tamamladık ve kanatlı, ruminant,
pet yönlü uzman ekiplerimiz artık
görev başında. Ekibimiz sektörde iyi
tanınan ve değerli müşterilerimiz
tarafından takdir edilen isimlerden
oluşuyor. İşimizi daha da büyüttükten
sonra, yatırımlarımıza devam ederek
organizasyonumuzdaki personel
sayısını da arttıracağız.
Kurum olarak, en başından beri
“Sınıfının en iyisi” Hayvan Sağlığı
Profesyonelleri Organizasyonu’nu
kurmak için sahip olduğumuz büyük
şansı kullanmaya devam ediyoruz. Bu
sürecin bir parçası olmak hepimiz için
heyecan verici.
Merial’in müşterilere iletmek
istedikleri ve müşterileriniz için
yeni olan nedir?
Ekibimiz, Türkiye Hayvan Sağlığı
pazarındaki değerli paydaşlarımıza
kapsamlı teklifimiz ile sadece
üründen “DAHA FAZLASINI”
sağladığını iletmek istiyor. Bu teklif
ile sektördeki paydaşlarımıza, etkili
hastalık önleme ve tedavi, özel ve
benzersiz çözüm yolları, eksiksiz ve
tam koruma için eğitim ve ekipman
desteği, kâr maksimizasyonu ve
hayvan refahı sunmaktayız.
Küresel anlamda sektörü nasıl
değerlendiriyorsunuz ?
Hayvan sağlığı sektörü, çiftlik
hayvanlarının randıman ve sağlığı ile
pet hayvan sağlığını destekleyen tüm
ürün ve hizmetleri kapsamaktadır.
Bu ürün ve hizmetler; ilaç ve aşıları,
diagnostik ürünleri, tıbbi cihazları, pet
malzemelerini, besin takviyelerini,
veterinerlik servislerini ve diğer ilgili
hizmetleri içermektedir.
Hayvan ilaçları ve aşıları
sektörünün 17 milyar Euro’luk bir
küresel pazarı temsil ettiği tahmin
edilmektedir. Küresel hayvan sağlığı
ÖNÜMÜZDEKİ
5 YILLIK
SÜREÇTE…
Merial’in, Sanofi platformu
çerçevesinde yatırım
yapmak ve gelişmekte
olan sektörlerdeki varlığını
iyileştirmeye yönelik
genel stratejik hedefleri
bulunmaktadır. Sanofi’nin
Türkiye’deki Hayvan Sağlığı
birimi olan Merial Türkiye
organizasyonu olarak da
önümüzdeki 5 yılı kapsayan bir
yatırım planımız bulunmakta.
Gelecekte sektördeki
konumumuzu güçlendirecek
veya destekleyecek yatırımları
hâlihazırda değerlendirme
aşamasındayız.
söyleşi
Merial , sektörü
iyi tanıyan
profesyonellerle
birlikte çalışarak,
zorlu sürece 1-0
önde başlıyor.
ve veteriner ilaçları konusunda
uzmanlaşmış bir araştırma ve
danışmanlık şirketi olan Vetnosis’e
göre hayvan ilaçları ve aşıları
sektörünün yıllık bazda yüzde 5.7
bileşik büyüme oranında büyümesi
tahmin edilmektedir.
2013 yılında Türkiye Hayvan
Sağlığı Pazarı’nın değeri yaklaşık
200 milyon Euro’ya ulaşmış olup,
küresel bazda yaklaşık 18. sıradadır.
Gelişmekte olan bir pazarın
parçası olarak, anlamlı bir büyüme
potansiyeli sunmaktadır.
Genel olarak, Türkiye’deki pazar
aşağıdaki segmentlere ayrılmıştır:
ruminant (sığır-koyun-keçi vb.),
kanatlı (broiler, yumurtacı ve
damızlık), pet (kedi, köpek ve diğer
petler), at ve su ürünleri (balık,
kerevit). Merial, su ürünleri dışında
tüm segmentlere yenilikçi ürünler,
çözümler ve hizmetler sunmaktadır.
Türkiye’deki planlarınız nedir
ve müşterilerinize iletmek
istedikleriniz nelerdir?
Merial Türkiye olarak, küresel
ürün portföyümüz, küresel
ortaklarımızın portföyü ve zengin
Ar-Ge olanaklarımızdan yararlanan
benzersiz ve verimli bir yelpaze ile
Türkiye Hayvan Sağlığı Pazarı’ndaki
yenilikçi ürünlerin manzarasını
zenginleştirmeyi amaçlıyoruz.
Pet sektöründeki stratejimiz:
Aşılar ve yeni inovatif antiparaziterlere odaklanarak pet ürün
PETİNFO 2014/02 26-27
yelpazemizi büyütmektir. Merial,
hayvan sahipleri için öncelikli tercih
edilen tedarikçi, yenilikçi ve katma
değerli sağlık çözümleri sağlayıcısı
olmaya kararlıdır.
Merial’in güçlü yönleri
> Yenilikçi ürün portföyü ve yeni
molekül içeren ürünlerle dolu skala,
> Tüm türler için güçlü
ürünlerimiz ve global deneyimimiz,
> Güçlü ve iyi bilinen
markalarımız (Ivomec® - Frontline®)
> Yeni, son derece profesyonel,
söyleşi
Herbert Pohle, Genel
Koordinatörümüz Barış
Kolgu’ya Merial’in
Türkiye’deki hedeflerini
içtenlikle anlattı.
deneyimli ve dinamik ekip,
> Çok büyük bir hizmet
platformu ve ağa sahip olan Sanofi
şemsiyesi altında olmak.
Merial ve Sanofi, arasındaki ilişkiyi
açıklayabilir misiniz?
Merial, 2011 yılından bu yana
tamamen Sanofi bünyesinde yer
alan Hayvan Sağlığı Bölümü’dür.
Keza, Merial Türkiye’de Sanofi
Türkiye platformunda hareket
edecektir. Tüm idari ve lojistik
konular için ortak bir hizmet
sistemi uygulamamız, Sanofi’nin
network, tesis ve hizmetlerinden
tamamen yararlanmamıza olanak
sağlıyor. Örneğin, Sanofi, halen
var olan kendi Tuzla tesisinde
bizim için yepyeni bir dağıtım
merkezi inşa ediyor. Hizmetleri
paylaşmak Merial’in ana şirketimiz
ile sinerjiden yararlanmasına olanak
sağlıyor. Bu da tamamen işimizin
mükemmelliğine yoğunlaşmamıza,
müşteri odaklı organizasyonumuzu
kurmamıza olanak sağlıyor.
Merial’in büyümesini küresel açıdan
tanımlayabilir misiniz?
Merial, geniş bir yelpazede
hayvanların sağlığı, refahı ve
performansını geliştirmek için
kapsamlı bir ürün yelpazesi sunan bir
dünya lideri, inovasyon odaklı hayvan
sağlığı şirketidir. Lyon merkezli
Merial, dünya çapında yaklaşık 6000
kişiyi istihdam etmekte ve 150’den
fazla ülkede faaliyet göstermektedir.
Şirketin 2013 satışları 2 milyar Euro
üzerindedir. 2011 yılından bu yana
Sanofi’nin hayvan sağlığı bölümüdür.
> Pet sektöründe pazar lideri:
Frontline®, Merial tarafından
“Sınıfının en iyisi” Hayvan Sağlığı Profesyonelleri
Organizasyonu’nu kurmak için çalışmalarına devam eden
Merıal, sürecin bir parçası olmaktan heyecan duyuyor.
geliştirilen son derece yenilikçi ve
devrimsel bir üründür. Frontline® hala
en yüksek ciroyla küresel hayvan
sağlığı pazarında yer almaktadır.
> Kuduz ve şap aşılarımızla
pazar lideriyiz. Hükümet ve
ilgili makamlarla işbirliği içinde
enfeksiyöz ve zoonoz hastalıklarına
karşı mücadele etmek için ürün ve
hizmetler sunuyoruz. Bu bakımdan,
OIE ve FAO gibi örgütler ile yakın
PETİNFO 2014/02 28-29
işbirliği yapıyoruz.
> Kanatlı pazarında 2 numarayız:
Son yıllarda kanatlı hastalıklarını
önlemek ve kontrol altında
tutmak için yeni nesil inovatif aşı
yelpazemizle önemli bir rol üstlendik.
> Ruminant pazarında yenilikçi
aşılarımız ve ilaç çeşitlerimiz ile
verim kayıplarını önlemek için bir
ağ oluşturmakta ve müşterilerimize
çözüm ortağı olmaktayız. 
KLİNİK
“Sahipsiz hayvanların
sahibi toplumdur”
Mesleki deneyimin, modern teknoloji ve hayvan sevgisi ile perçinlendiği Avşar
Veteriner Kliniği, hayvansever dostları ve ziyaretçileri ile kocaman bir aile.
“Bende hayvan sevgisi çok
küçük yaşlarda başladı. Çocukluğum
boyunca, bahçeli güzel bir evde
oturduk. Sokakta bulduğum sahipsiz
hayvanları eve getirip, onlara
bakmayı neredeyse alışkanlık haline
getirmiştim. Ailem, bu konuda
bana karşı her zaman anlayışlıydı.
Etrafımda hiç veteriner hekim
olmamasına rağmen, ileriye yönelik
hayallerimi bu meslek süslüyordu.
Ailemin de desteğiyle bu hedefime
ulaştım.” diyerek hayallerinin
mesleğine 2006 yılında adım atan
Hasan Hüseyin Avşar, iyi bir empati
PETİNFO 2014/02 30-31
yeteneğine sahip olmanın bu
meslekte şart olduğunu söylüyor.
Mesleki geçmişiniz ve çalışma
arkadaşlarınızdan bahseder misiniz?
Mesleki hayatım 2001
yılında Uludağ Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’nde başladı.
2006’da mezun olana dek, okulun
kazandırdığı yetkinlikleri, birçok
klinik ve hayvan hastanesinde
saygıdeğer meslektaşlarımla
çalışarak pekiştirdim. Mesleğimin
önde gelen deneyimli isimleri
sayesinde kendimi geliştirme ve yeni
tecrübeler edinme imkânı buldum.
2006 yılında mezun olduğumda, bu
dönemin kariyerime kattığı değerin
de etkisiyle, ülkenin sayılı büyük
hastanelerinde profesyonel olarak
çalışma fırsatına erken yaşlarda
erişmiş oldum. Özellikle cerrahi
konulardaki deneyimimi katbekat
ilerlettiğim bu süreç boyunca, kendi
kliniğimi açmayı hedefliyordum.
2008 yılında Kurtköy’de Avşar Vet
Kliniği’ni kurarak bu kararımı hayata
geçirmiş oldum. Kliniğimin kurulduğu
günden bu yana, çalışma arkadaşım
Veteriner Teknikeri İlknur Hanım
ve çalışmalarımızın gerek sosyal
ağlar, gerekse web platformlarından
sunumunu koordine eden eşim Ayşe
Gülbin Hanım’dan oluşan ekibimle
birlikte, uzmanlık sahamızdaki
gelişmeleri sürekli takip ederek,
hastalarımıza ve hasta sahiplerimize
en iyi hizmeti vermeyi amaç edindik.
Veteriner Hekim Hasan
Hüseyin Avşar, hayvanlara
karşı davranış biçiminin
bir toplumun yüceliğini
gösteren bileşenlerden biri
olduğunu belirtiyor.
Son dönemlerde klinikte sıklıkla
kullandığınız ekipmanlar nelerdir?
Kliniğimizde ağırlıklı
olarak ortopedi operasyonları
gerçekleştiriyoruz. Lokasyonumuz
dolayısıyla sıkça karşılaştığımız bu
vakalarda CR röntgen cihazının zaman
kazanımı ve görsel kalitesi ile tanıyı
netleştirirken kritik bir rolü olduğunu
söyleyebiliriz. Teşhiste yanılma
payını minimuma indirmesi açısından
oldukça yararını gördüğümüz bir
cihaz. Yanı sıra teşhis, tedavi ve acil
müdahaleler için yoğun bakım ve
oksijen ünitemiz; hemogram, solunum
ve ultrason cihazımız, diş ünitemiz de
kliniğimizde kullanılmaktadır.
Kedi ve köpeklerde en sık gerçekleştirdiğiniz operasyon nedir?
Kliniğimizde tüm genel
cerrahi, göz, ortopedi ve jinekoloji
operasyonları yapılmakta,
gerektiğinde konusunda uzman
hocalarımızdan destek alınmaktadır.
Bu vesile ile desteğini hiçbir zaman
esirgemeyen başta Prof. Dr. Suphi
Erdem Acar hocamız olmak
üzere tüm hocalarımıza teşekkür
ederiz. Hasta sahiplerine yönelik
bilgilendirmelerimizin olağan
bir sonucu olarak, kısırlaştırma
operasyonları her zaman en üst
sırada yerini almıştır. Bu operasyon
hem hastanın hem hasta sahibinin
yaşam kalitesini yükselten önemli
bir uygulamadır. Bakıma muhtaç
hayvanların sayıca artışındaki en
büyük etken olan plansız üreme
ancak bu yolla önlenebilir. Kızgınlık
dönemindeki kedi ve köpeklerin
davranış bozuklukları, hijyen
BİZ GENİŞ
BİR AİLEYİZ
Bir hekim olarak, mesleğimi
icra ederken iyi bir empati
yeteneğine sahip olmanın
öneminin farkındayım. Hayvan
sahibi olmak öncelikle bunu
sağlıyor. Sahra isminde dişi
bir siyam kedim, Nazlı isminde
tekir kedim, Fıstık adında
bir kurt köpeğim, yakışıklı bir
kanaryam ve çok sayıda balığım
var. Ailemizdeki bu dostlarımız
sayesinde hasta sahiplerinin
hassasiyetlerini ve duygusal
bağlarını çok iyi anlıyorum.
KLİNİK
E-ticaret sitelerinin
kurulumunu tamamlayan
Avşar Veteriner Kliniği
için hasta sahiplerinin
rahatı da önemli.
problemleri, çevresel rahatsızlıklar
ya da sahiplerinin sosyal hayatına
olumsuz etkileri bir stres
kaynağı haline gelip onların terk
edilmelerine bile neden olabilir. Bu
süreci yaşamamanın tek yolu da
kısırlaştırma operasyonlarıdır.
Kısırlaştırmanın kanser türleri
üzerindeki etkileri nedir?
Ergenlik öncesi kısırlaştırılan
erkek kedi ve köpeklerde testis
kanseri ve prostata ilişkin
hastalıkların riski %80’e varan
oranda azaltılmakta, dişilerde ise
meme tümörü, rahim ve yumurtalık
kanseri riski açısından %90’lara varan
oranda koruyucu olmaktadır.
HER KOŞULDA
YANIMIZDALAR
Zafer Musluoğlu VE Gölge
1977 senesinden itibaren belli
aralıklarla Alman Çoban Köpeği baktım.
Şu anda 6,5 aylık Gölge adında dişi
alman kurdu sahibiyim. Gölge’yi
ailemize kazandıran, Avşar Veteriner
Kliniği sahibi Veteriner Hekim Hüseyin
Bey’dir. Kendisi, 3 aylıktan itibaren tüm
sorumluluğunu üstlendi ve yardımcısı
İlknur Hanım ile birlikte, Gölge’nin zayıf
durumdaki bağışıklık sistemini sağlıklı
bir hale getirdiler. Gölge 5 aylıkken,
ön itaat eğitimi için Hüseyin Bey’in
yönlendirmeleri doğrultusunda, 30
günlük bir eğitime katıldı. Hem bizim
yaşam kalitemiz ve sosyal hayatımız hem
de Gölge’nin davranışları iyileşti. Günün
24 saatinde, sadece danışmak için bile
olsa gönül rahatlığıyla arayabileceğimiz
samimiyette ve mesleğini çok seven
güvenilir bir hekimle birlikte olmanın
rahatlığını yaşıyor ve kendimizi şanslı
addediyoruz. Avşar Veteriner Kliniği’ne
çok teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız!
Size davranış bozuklukları
nedeniyle gelen hastalar var mı?
Elbette zaman zaman
karşılaşıyoruz. Rutin takiplerini
yaptığımız labrador ırkı köpek,
sürekli kusma şikayeti ile kliniğimize
getirilmişti. Genel durumu gayet
iyiydi ve herhangi bir enfeksiyon
gözlenmiyordu. Yabancı bir cisim
yuttuğunu düşünerek, sindirim
sistemine ait röntgen görüntülerini
inceledik. Birden fazla yabancı
cisim görülüyordu. Operasyonda
karşılaştığımız tablo ise hayret
vericiydi. Midede mama dışında her
PETİNFO 2014/02 32-33
şey vardı. Çanta kulbu, saç tokası,
yarım ayakkabı köselesi, plastik
ördek ve pet şişe kapağı...
Mesleğin sosyal sorumluluk kısmı
için neler söylemek istersiniz?
Veteriner kliniklerinin
öncülüğünde, hayvan sahipleri,
toplumun önde gelen hayvansever
gönüllüleridir. Hatta devlet desteğiyle
hayvanlar için doğal yaşam alanları
oluşturmak konusunda daha etkin
rol alınabileceğini düşünüyoruz.
Bazı şehirlerimizde sokak hayvanları
için kurulan mama istasyonları ve
yemmatikleri takdirle karşılıyor, tüm
yurt geneline yayılmasını arzuluyor
ve destekliyoruz. Sahipsiz hayvanların
sahibi toplumdur. Bu sorumluluğu
görmezden gelemeyiz. Unutmayalım
bir milletin büyüklüğü ve ahlaki
gelişimi, hayvanlara olan davranış
biçimi ile de değerlendirilir… 
Veteriner hekimlerin,
şehir hayatına sıkışıp
kalan hayvanlar için
doğal yaşam alanları
oluşturmak konusunda
etkin rol alması gerekiyor.
KÖPEK
Patella ve çapraz bağ
yaralanmalarında
çözümü kendin yarat
Eğer kliniğiniz, içerisinde revizyona gidemeyeceğiniz kadar küçükse
ve buna karşın ortopedik hastalarınıza rahat bir ortam sunmakta
ısrarlıysanız, şimdi size vereceğimiz püf noktaları takip edin!
Fizik tedavi veteriner
hekimlikte giderek yaygın hale
gelmektedir. Çeşitli faydaları
zaten ispat edilmiştir ve henüz
aydınlatılamamış yanları da gün
ışığına çıkarılmaya devam etmektedir.
Patella ve çapraz bağ yaralanmalı
hastalarda, rehabilitasyon konservatif
tedavinin temel parçasıdır. Bu
konuda ihtiyaç duyulan ekipman
maliyetleri açısından biraz
tereddütlü olabilirsiniz. Buna karşın
minimum maliyetle kliniğinizde
uygulayabileceğiniz çeşitli yöntemler
bulunmaktadır. İşte bu yöntemlere
ilişkin bazı ipuçları...
PETİNFO 2014/02 34-35
ISI TEDAVİSİ
Amaç: Yüzeyel ısının; analjeziyi
sağlamak, kas spazmını azaltmak,
impuls iletimini artırmak, fibröz
doku esnekliğini ve vazodilatasyonu
artırmanın yanı sıra kan basıncını
düşürmek (eğer ısı uzun bir süre
uygulanırsa) gibi etkileri vardır.
KÖPEK
tasma ile
yapılabilen
egzersizler
Eğimli yürüyüş: Yürüyüş
Ne yapılabilir: Evcil hayvanlar için
özel olarak kullanılan ısıtıcı paketleri
bir terapi seansından önce 10 ila 15
dakika boyunca uygulayabilirsiniz.
Bu amaç için ısıtıcı paketlerin yanı
sıra sıcak su torbası, sıcak suya
batırılmış veya buharda ısıtılmış havlu
kullanabilirsiniz. Tahmin edilemeyen
yanık alanları ve potansiyel yanık
tehlikesi dolayısıyla elektrikli
battaniye kullanımından kaçının.
Isıtıcı paketleri cilde doğrudan temas
ettirmeyin. Bunun yerine deri ile
paket arasına bir bez veya havlu
koyabilirsiniz. Cildin çok sıcak olup
olmadığını aralıklı kontrol edin.
Kendin yap: Bu işlemleri
sıcak suya daldırdığınız veya
nemlendirdiğiniz bir havlu
ile yapabileceğiniz gibi onları
mikrodalgada ısıtarak da kendi
sıcak paketlerinizi elde edebilirsiniz.
Sonrasında havluyu plastik bir
torbaya koyarak etkilenen alan
üzerine tatbik edebilirsiniz.
KRİYOTERAPİ
Amaç: Soğuk tedavisi hastada
yangısal bir oluşum varlığında,
ödemlerde, kas spazmları ve ağrıyı
azaltmada kullanılabilir.
Nasıl yapılabilir: Fiziksel
rehabilitasyon seanslarına ısı terapisi
ile başlanabileceği gibi her periyot
sonunda, kriyoterapiyi de 10 ila 15
dakika süreyle kullanabilirsiniz.
Bu amaçla ticari buz paketleri
işinizi görür. Soğuk kaynağı ve deri
arasındaki yalıtımı sağladıktan sonra,
cildin birkaç dakikada bir kontrol
edilmesi gereklidir. Nosokomiyal
enfeksiyonları önlemek için bir
sonraki hastada kullanmadan önce
soğuk paketleri sterilize etmelisiniz.
Yanı sıra ensizyon alanına vitamin A
ve D’li merhemler kullanabilir ya da
taze operasyon alanını potansiyel
enfeksiyon olasılığından korumak için
bu ikiliye antibiyotikli bir merhem de
ekleyerek uygulama yapabilirsiniz.
Kendin yap: Bir plastik torba
içerisine 3 ölçü su için 1 ölçü alkol
ekleyip buzlukta saklayarak, kendi
buz paketlerinizi oluşturabilirsiniz.
YÜRÜYÜŞ Amaç: Yürüyüş egzersizleri,
eklem hareket açıklığını artırmak,
normal yürüyüş ve adım atmayı
teşvik etmek, kas kütlesi ve gücünü
artırmak, kan ve lenf dolaşımını
hızlandırmak, dayanıklılığı artırmak
ve eklem dejenerasyonu önlemek için
yararlanabileceğiniz bir uygulamadır.
Ne yapılabilir: Bir yürüyüş
bandı bu durumda sizin için en
iyi yardımcıdır. Hastaya bir göğüs
tasması takın ve sağlam-sert bir
PETİNFO 2014/02 36-37
bandının eğimini kademeli bir
şekilde artırabilir veya hafif
eğimli bir merdiveni bu amaç
için kullanabilirsiniz. Bu arka
bacaklardaki kas kütlesini
ve gücünü artıracağı gibi
fleksiyon, ekstensiyon ve
hareket kabiliyetini de artırır.
8 şeklinde yürütme: Bu
yürüyüş şekli vücut ağırlığının
dört bacağı üzerinde
değişimini sağlayacak
ve hasta döndükçe her
bacağı üzerine düşen ağırlık
miktarları değişecektir.
Çömelme: Oturup-kalkma
egzersizleri kuadriseps ve
hamstrings oluşturmanıza
yardımcı olur. Bu performansı
hastanın yürüyüşleri
sırasında belirli aralıklarla
yapabileceğiniz gibi durağan
bir şekilde tekrarlayan setler
şeklinde de yapabilirsiniz.
Uygulama sırasında köpeğin
tüm bacaklarını sağrısı altına
alarak oturduğuna emin olun.
zemin üzerinde konumlandırın.
Hastayı yavaş adımlarla yürütmeye
başlayın ve tedavinin tüm uzuvlarda
etkili olması, vücut ağırlığını bacakları
üzerinde değiştirmesi ve dört uzvunu
da zemine yerleştirmesi için yeterli
zamanı verin. Yürüyüşünü sorunsuz
olarak gerçekleştirmeye başladıktan
sonra hızını artırabilir ve hatta
koşması için izin verebilirsiniz. 
Kaynak: DIY veterinary rehabilitation for patients
with patella and cruciate injuries - Jennifer L.
Wardlaw, DVM, MS, DACVS
KEDİ
Köpeklerle ilgili yapılan
pekçok çalışma şimdiye
dek insan hastalıklarına
ışık tuttu. Şimdi sıra
kedilere geldi...
FIV ile HIV
arasında
sürpriz bağlantı
Florida Gainesville’den Prof. Dr. Janet
K. Yamamoto, kedilerin HIV aşısı için umut
verici gelişmeler sağlayabileceğini keşfetti.
Kedi AIDS virüsü FIV üzerinde
yaklaşık 30 yıldır çalışmalar yapan
Florida Veteriner Fakültesi’nden Janet
Yamamoto, FIV ile HIV arasındaki ortak
bölgeyi tespit etti. Bilim insanına göre
virüs üzerindeki bir proteinin parçası
onun hayatta kalması ve aşı üretimi
için önemli olabilir.
Florida Üniversitesi
araştırmacıları kediler ve insanlarda
AIDS’e neden olan virüsler
arasında beklenmedik bir bağlantı
keşfettiler: İnsan AIDS virüsünün
deneysel bir suşu ile aşılanmış
kedilerde; hastalığın kedilerdeki
versiyonuna karşı, veteriner hekimler
tarafından kullanılan mevcut
aşılarla sağlanan immunizasyon
kadar koruma sağlanıyor. Bu
sürpriz bulgu, FIV olarak bilinen
Feline Immunodeficiency Virus ile
enfekte olan kedilerde, deneysel
insan aşılarının bazı formları
kullanıldığında, sağaltımdan daha
iyi bir sonuç alınabileceği anlamına
gelebilir. Florida Veteriner Fakültesi İmmunoloji Profesörü Janet
Yamamoto, 30 yılı aşkındır yaptığı
PETİNFO 2014/02 38-39
çalışmalar ışığında, HIV ve kedilerdeki
FIV virüsünün aynı bölgelerden
identifiye oldukları sonucuna vardı.
Yamamoto; “1986’ da FIV virüsünü
bulduğumda insanlardaki HIV
virüsüyle kuzen gibilerdi. İki tür
arasında protein dizilimleri oldukça
benzerdi.” şeklinde konuştu. Şimdi
Yamamato, FIV virüsü üzerindeki bir
proteinin, HIV ile enfekte insanların
kanındaki bağışıklık yanıtını
tetiklediğini buldu.
HIV aşısı için gecikmiş çaba
Yamamoto’ya göre HIV aşısının
geliştirilmesinde gösterilen çabalar
yeterince başarılı değil. Bunun en
önemli nedenlerinden biri de bu
çalışmaların T hücreleri yerine
antikorlar baz alınarak yapılması.
Halbuki Yamamoto, sadece HIV ile
enfekte edilmiş hücreleri öldüren
daha çok T- hücresinin üretimini
aktive eden bir FIV bölgesi tespit
ettiğini söyledi.
Yamamoto, ‘‘En önemlisi, bu
bölgenin insanları koruyabilecek
aşının bulunması için değişmez
ve kritik bölge olmasıdır. Ve
unutulmamalıdır ki, HIV virüsü
süratle değişime uğrar ve önceki
aşılara direnç gösterir. Virus
üzerinde değişmeyen bölge
bulmaya ihtiyacımız vardır.” dedi.
Gerçekleştirilen son çalışmada
Jacksonville HIV/AIDS Araştırmaları
Eğitim Servisi Yöneticisi Dr. Mobeen
Rathore da yer aldı. Rathore “Virüs
oldukça akıllı. Her zaman bir aşı
üretebileceğimizi düşünüyoruz,
ancak virüs bizden akıllı davranıyor.
Ancak bu sefer aşının etkinliği için bir
şansımız var.’’ şeklinde konuştu.
KEDİ
Florida Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’nden
Prof. Dr. Janet K.
Yamamoto, 30 yılı aşkın
süredir HIV aşısı üzerine
çalışmalar yapıyor.
HIV İÇİN YENİ AŞI GELİŞTİRME STRATEJİSİ
Araştırmacılar; FIV’e karşı bireysel T hücresindeki bağışıklık yanıtını aktive
edebilecek T hücresi temelli bir HIV aşısı üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. T
peptitler enfekte hücrelerde viral peptidleri ayırmak ve onlara saldırmak
için vücudun T hücrelerini tetiklediği gibi, proseste çok önemli olan
proteinin küçük parçalarıdır. Ancak, Prof. Dr. Yamamoto tüm peptitlerin
bir aşı komponenti gibi kullanılamayacağını belirtiyor. Yamamato, HIV-1
aşısı için HIV-1’deki seçilmiş bölgeleri identifiye etmede kullanılan yolları
tanımlamakta zorluk yaşadıklarını belirtti. “Çalışmalarımız HIV-1 aşısı
için viral bölgelerin nasıl seçileceğini gösterir. FIV ya da emsali HIV-1
üzerindeki anti HIV T hücrelerine sahip bölgeler, insan HIV-1 aşısı için bir
komponent olarak kullanılabilir.” dedi.
PETİNFO 2014/02 40-41
Daha çok test
Araştırmacılar şimdi aşıların
etkinliğini kediler üzerinde araştırmayı
sürdürüyor. Yamamoto; iyi haberin
kedilerin iyi bir ikinci jenerasyon
aşıya sahip olacakları olduğunu
söyledi ve bunun kedi severler için
sevindirici bir gelişme olduğunu
belirtti. Yamamoto ilk FIV aşısını
2002’de keşfetmişti. Yamamoto aşıyı
son olarak insanlarda test etmek için
iki hayvanda denenmesinin zorunlu
olduğunu söyledi ve bu nedenle
de maymunlarda da denemenin
yapılacağını belirtti. Benzer bir
protein bölgesinin maymun AIDS
virüsü olarak bilinen SIV (Simian
Immunodeficiency Virüs) üzerinde
de tanımlandığını ifade etti.
Yamamoto, “Bu hayvanları model
olarak kullanabiliriz. Türler arası
benzerliklere rağmen, maymun
veya kedinin taşıdığı virüs insana
bulaşmaz.” Yamamoto; bir şeyleri
basit düşünerek keşfettiğini; en az
5 yıldan beri hayvanlar üzerindeki
çalışmalardan olumlu sonuçlar
alındığını söyledi. Yamamoto “FIV
virüsünü ve kediler için ilk aşıyı
buldum; şimdi geliştirmeme az kaldı.
Bekleyin.” diyor. 
seminer
Bakışın saydam
kubbesi: Kornea
hastalıkları
KLİVET tarafından Entosav ve Erk İlaç’ın sponsorluğunda
gerçekleştirilen Kornea Hastalıkları Semineri,
Prof. Dr. Murat Şaroğlu ile başarısını perçinledi.
Klinisyen Veteriner Hekimler
Derneği (KLİVET) meslek içi eğitim
seminerlerine; kornea hastalıkları
temasıyla, 16 Ocak 2014’de Şişli
Holiday Inn Hotel’de düzenlediği
“Kornea: Bakışın Saydam Kubbesi”
eğitim toplantısıyla devam etti.
KLİVET, Entosav ve Erk İlaç’ın
katkıları ile gerçekleştirilen seminer,
katılımcıların ilgisi, organizasyon ve
evcil hayvanlarda göz hastalıkları
konusunda Türkiye’nin önde
gelen isimlerinden Prof. Dr. Murat
Şaroğlu’nun bilimsel deneyimlerini
olgu sunumları ile destekleyerek
aktarması ile oldukça başarılı geçti.
PETİNFO 2014/02 44-45
Seminerde veteriner hekimlerin
kliniklerinde sıklıkla karşılaştıkları
kornea hastalıklarına dair akılda
kalıcı bilgilere yer verildi ve Sentrx’in
kullanım alanlarına değinildi.
Toplamda 3 oturumda düzenlenen
eğitim seminerinin ilk oturumunda
korneanın yapısı işlenirken diğer iki
Veteriner Göz Merkezi
Prof. Dr. Murat Şaroğlu
KLİVET Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar
oturumda ise muayene yöntemleri ve
kornea hastalıklarının tedavisi ele alındı.
Şaroğlu klinisyen meslektaşlarımıza,
kedi ve köpeklerde sıklıkla
karşılaşılan kornea hastalıkları
hakkında ve çözüm yolları konusunda
detaylı bilgiler vermiş, deneyimleriyle
elde ettiği sonuçları aktarmıştır. Bu
nedenle Petinfo aracılığı ile kendisine
tekrar teşekkür ederiz. Seminerin
dikkat çekici diğer bir özelliği de;
Dr. Şaroğlu’nun sunumlarını klinik
olgular üzerinden anlatması, sıklıkla
karşılaştığı vakaları, katılımcı
Vaka paylaşımları ile etkin seminer
Seminere ilişkin görüşlerini
aldığımız KLİVET Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Suphi Erdem
Acar, düzenledikleri eğitim
seminerini başarıyla tamamlamış
olmanın mutluluğunu ve gururunu
yaşadıklarını belirterek, duygularını
şu şekilde dile getirdi: “Prof. Dr. Murat
Sentrx teknolojisinin mucidi
Richard K. Koehn, Ph.D.
meslektaşlarımızla paylaşması ve
zaman zaman soru cevap şeklinde
devam etmesidir. Bu semineri
daha faydalı bir hale getirmiştir. Bu
seminerde özellikle meslektaşlarımız,
kornea hastalıklarında ilaçların
nasıl kullanılacağı konusunda yeni
gelişmeleri takip edebilme fırsatını
da yakalamışlardır. Seminere
dinleyici olarak katılımlarıyla bizleri
gururlandıran bir başka isim de,
Göz Hekimi Prof. Dr Ahmet Fazıl
seminer
SEMİNERLERİ
YAYGINLAŞTIRACAĞIZ
SENTRX TEKNOLOJİSİNİN
MUCİDİ ARAMIZDAYDI
Veteriner Hekim RahŞan Erol
Hilal Özcan Entosav
Erk İlaç Şirket Ortağı
Nohutçu olmuştur. KLİVET olarak
düzenlediğimiz bu seminere,
meslektaşlarımızın katılımları
beklentilerimizin oldukça üzerinde
olması, bizleri çok mutlu etmiştir.
Bu durum, önümüzdeki günlerde
düzenleyeceğimiz meslek içi eğitim
organizasyonlarını yapmak için
çalışma azmimizi bir kez daha
kamçılamıştır. Tekrar tüm katılımcı
firmalara ve meslektaşlarımıza
teşekkürlerimizi sunarız.”
veteriner hekimliğinde
görülen gelişmelere
paralel olarak, KURUMLAR
ARTIK meslek adına daha
güzel VE YARARLI projelere
imza atar DURUMA
gelmişlerdir.
Kornea hastalıklarının
insidensi yüksek
Prof. Dr. Murat Şaroğlu da
seminer sonrası yaptığı açıklamada,
organizasyon becerisi, katılımcı
yoğunluğu ve ilginin yüksek düzeyde
olması nedeniyle, en keyif aldığı
seminerlerden biri olduğunu
dile getirdi. “Göz hastalıkları
evcil hayvanlarda yaygın olarak
görülmektedir. Elbette oldukça
spesifik bir uzmanlık alanı olmasına
Erk İlaç olarak bilimsel bir
organizasyonun parçası olmaktan
mutluyuz. Veteriner hekimlerin
seminere göstermiş olduğu
yoğun ilgi pet markette göz
hastalıkları ile ilgili bilgiye olan
ihtiyacın göstergesidir. Seminer
sonrasında aldığımız olumlu
yorumlar bu seminerleri daha da
yaygınlaştırmamız gerekliliğini
gösterdi. Erk İlaç olarak bilimsel
organizasyonların parçası olmaya
devam edeceğiz.
DOĞRU VE YANLIŞ
AYIRIMI YAPTIM
Veteriner Hekim Tulin Özkara
Son yıllarda katıldığım en
faydalı seminerdi diyebilirim.
Seminerde korneayı nasıl
muayene edebileceğimizi, bunun
arkasından ayırıcı tanı yardımıyla
kullanılması endike ya da tam
tersi kullanılması kontraendike
olan tedavi yöntemlerini
dinledik. Kendi adıma yaptığım
tüm doğruları ve tüm yanlışları
sınıflandırdığım bir sunum
gerçekleştirildi. Ayrıca Türkiye’de
yeni bir göz damlası olan Sentrx
ile de tanışmış olduk. Birçok
meslektaşımın sunumdan önce
kullanma fırsatı bulduğu ve çok
memnun olduğu Sentrx’i hangi
olgularda, nasıl kullanacağımızı,
seminerde dinlemiş olduk.
Emeği geçenlere teşekkürler.
Mesleğimiz adına bu tür
seminerlerin devamlılığını dilerim.
PETİNFO 2014/02 46-47
Çevre Sağlığı ve Tarım alanlarında
sahip olduğumuz inovatif bakışı
veteriner sahaya da getirmiş
olduğumuz patentli ve muadili
bulunmayan SentrX Kuru Göz Jeli
ve SentrX Göz Damlası ürünleriyle
sunarak, bu alanda da çizgimizi
koruyoruz. Prof. Dr. Murat Şaroğlu
tarafından verilen seminere, Sentrx
teknolojisinin mucidi ve üreticisi Prof.
Dr. Richard Koehn, Entosav Firması
Genel Müdürü Tuncay Yıldıztekin,
Satış ve Pazarlama Müdürü Kemal
Aktuğ ve Ar-Ge Sorumlusu Gökhan
Ayan katılmıştır. Entosav olarak bu
tür bilimsel çalışmalar ve sektörel
gelişmelerin her zaman destekçisi
olacağımızı ve göz ile ilgili ilki
İstanbul’da gerçekleştirilen seminerin
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde de
devam edeceğini paylaşmak isteriz.
KALICI BİLGİLER VERİLDİ
Veteriner Hekim Çağıl Aktaş
Minouvet Veteriner Kliniği
Meslek içi sürekli eğitim
faaliyetlerinin gitgide arttığı
son yıllarda yapılmış en güzel
sunumlardan biriydi. Prof. Dr. Murat
Şaroğlu sunumunda verdiği pratik
bilgiler ışığında, klinik tanıda birçok
hastalığa yaklaşımı çok güzel anlattı.
Sunum üslubu ve samimi tarzı
ile tüm meslektaşlara kliniklerde
yapılabilecek basit müdahaleleri, püf
noktaları ve sıklıkla yapılan hatalar
gibi konuları vaka görselleri ile
anlatmış olması çok kalıcı olmuştur.
Yoğun bir katılımla başarılı geçen bir
KLİVET faaliyeti oldu.
seminer
YARARLI BİR SEMİNERDİ
Veteriner Hekim Tolga Özdemir
ONLARA BİR ŞANS
DAHA VERMEK
UzmAN Veteriner Hekim
M. Timuçin ÇELİK
rağmen, klinisyen meslektaşlarımız
göz hastalıkları ile yoğun biçimde
karşılaşmakta ve tedavilerini
gerçekleştirmektedir. Hem yaygın
gözlenen kornea hastalıklarının
anlaşılması hem de Sentrx isimli
göz ilacının kullanım alanlarının,
meslektaşlarımız tarafından
öğrenilmesi bu organizasyonun temel
amacıydı. Korneanın yapısını, iyileşme
şekillerini ve patolojik yanıtlarını ilk
oturumda aktarmaya gayret ettim.
İkinci oturumda, korneanın
muayenesi ve ayırıcı tanıda
kullanılması gereken testleri
aktardım. Göz hastalıklarının
anlaşılmasında önemli püf
noktalardan biri, görsel hafıza
gelişimidir. Bu yüzden kendi
hastalarımdan seçtiğim görselleri
katılımcılarla paylaşmayı amaçladım.
Üçüncü ve son oturumda ise
kornea hastalıklarının, tedavisi,
yeni gelişmeler, Sentrx’in kullanım
alanları ve operatif tedavi metotları
ile ilgili deneyimlerimi aktardım.”
şeklinde açıklamada bulunan
Şaroğlu, mesleki gelişime katkısı
olan bu organizasyonda emeği geçen
herkese teşekkür etti. 
Günümüzde pet hayvanlarının
sayısının artışına bağlı olarak kedi
ve köpeklerde birçok hastalık
gibi oftalmolojik hastalıklar
da daha fazla öneme sahip
olmaktadır. Bu nedenle; görmenin
önemli komplementlerinden
biri olan korneanın hastalıkları
ve rahatsızlıklarını bilmek,
bunlara yönelik en uygun
tedaviyi yapmak ve özellikle
hastalarımıza görmeleri için bir
şans daha vermek biz veteriner
hekimlerin asli görevlerinden
olmalıdır. Bu kadar önemli bir
noktada; Klinisyen Veteriner
Hekimleri Derneği’nin düzenlediği
ve konusunda uzman olan
Prof. Dr. Murat Şaroğlu
hocamızın eşliğinde verilen
seminerin, hekimliğimize yaptığı
katkının çok büyük olduğunu
düşünmekteyim. Bu kadar küçük,
narin, bir o kadar da önemli olan
korneanın hangi hastalıklarıyla
karşılaşabileceğimizi, tedavi
prosedürü olarak hangi yolları
izleyebileceğimizi, hangi
durumlarda hastamızın gözünden
vazgeçmeden tedavimize devam
etmemiz gerektiğini, gerek teorik
gerekse resimlerle destekleyerek
anlatan bir seminer geçirdik.
Bu ve bunun gibi yeni seminer
konularının devamının gelmesini
ve biz veteriner hekimleri
aydınlatmasını temenni ederim.
PETİNFO 2014/02 48-49
Şans Veteriner Kliniği
Fakülte yıllarından bu yana bir adım
geri durduğumuz göz hastalıklarının
çok güzel anlatıldığı bir seminer
oldu. Göz hastalıklarında muayenede
dikkat edilmesi ve yapılması gereken
testler vurgulandı. Bu testlerin
uygulamasının ne kadar pratik
ve tedavide ne kadar belirleyici
olduğunu gördük. Irklara göre en
çok gözlenen göz hastalıkları ve bu
hastalıklarda hangi ilaçları seçmemiz,
hangilerini kombine etmemiz
gerektiği özetlendi. Ülkemize
Erk İlaç’ın öncülüğünde getirilen
Sentrx Corneal Drops ve Sentrx Dry
Eye Lubricant ilaçlarının kullanım
amaçları, göz kuruluğu ve göz
travmalarındaki etkinliği vurgulandı.
Emeği geçenlere teşekkür ederim.
VAKA ANLATIMLARI
ÇOK BAŞARILIYDI
Veteriner Hekim Tülay Yılmaz Bağdatlı
Prof. Dr. Murat Şaroğlu’na ve
semineri düzenleyen firmalara çok
teşekkür ederim. Göz hastalıkları
ve tedavileri sürecinde nelere
dikkat etmeliyiz konusunun yanı
sıra her klinikte yapılabilecek
basit teşhis yöntemleri ve tedavi
prosedürleri hakkında geniş
bilgiye sahip olduk. Fotoğraflı
vaka anlatımlarının çok başarılı
olduğunu düşünüyorum. Her
şeyden önce doğru bilgi ve sabra
sahip olursak bir canlının gözlerini
kurtarmak “mümkün değil”
denebilecek durumlarda bile o
kadar da imkansız değilmiş onu
öğrendik. Umarım devamı gelir.
KLİNİK
İdealist bir aile
İdeallerini MESLEĞİN GELİŞİMİ üzerine kurmuş
başarılı veteriner hekimler Tanher İbram ve KIZI
Şeyla İbram Yavuz’u tanıyarak, deri hastalıkları,
alerjiler ve BESLENME üzerine konuştuk.
Veteriner Hekim Tanher İbram,
mesleki bilgisi, deneyimi ve
hayvanlara yaklaşımı ile bugün
pek çok veteriner hekime yol
gösterici konumda bulunuyor.
Babası, kızı, damadı… Onlar
ailecek veteriner hekim. Baba Tanher
İbram 1971’de veteriner hekim unvanı
kazanan, çoğumuzun meslek büyüğü,
çok başarılı bir hekim. Kızı Şeyla
İbram Yavuz ise babasının yolundan
giderek 2003 yılında İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni
bitirmiş, deneyimli bir hekim. Şeyla
İbram’ın hayat arkadaşı da kendisi gibi
bir veteriner hekim. Farklı kliniklerde
veteriner hekimlik yapan Şeyla İbram
Yavuz ve Ahmet Yavuz’un ailelerine
Şubat ayı sonunda katılacak biri kız
ve diğeri erkek ikiz bebeklerinden
dolayı bugünlerde heyecanları büyük.
Belki de aileye yeni veteriner hekim
adayları geliyordur, kim bilir?
Bize yurtdışında edindiğiniz
tecrübelerden bahseder misiniz?
2003 yılında İstanbul Üniversitesi
mezuniyetimin ardından Vancouver,
Toronto ve Bukreş’te üç çok değerli
meslektaşımla birebir çalışma
şansı yakaladım. Onlarla mesleki
PETİNFO 2014/02 50-51
tecrübelerimizi paylaşma fırsatım
oldu. Hasta sahiplerine olduğu gibi
vakalara yaklaşımlarını ve bakış
açılarını gözlemlemek bana büyük bir
tecrübe kazandırdı. Mezun olduktan
sonra ülkemde henüz profesyonel
deneyim kazanmadan başka bir
ülkenin kültürü içerisinde disiplinli
çalışmayı öğrenmem, başarımın
temellerinden biri oldu.
Kliniğinizin sahip olduğu olanaklardan kısaca bahseder misiniz?
Kliniğimizde her türlü yumuşak
doku ve sert doku operasyonları
yapılmaktadır. Burada hematoloji,
biyokimya, röntgen gibi yardımcı
teşhis metotları ile hasta
sahiplerimize ve hastalarımıza
güvenilir bir hizmet vermekteyiz.
Bölgenin en eski kliniği olmamız
bakımından, hasta portföyümüzü
daha çok yaşlı hastalarımız
oluşturuyor. Kliniğimizde tabi ki
sağlıklı ve genç evcil hayvanların da
rutin sağlık hizmetlerini vermekle
beraber, yaşlanma ile birlikte ortaya
çıkabilecek hastalıkların erken tanısını
ve tedavilerini yapmaktayız. Sağlık
hizmetlerimizin yanında, mesleki
etik kurallara önem vermemiz,
empati yeteneğimizin güçlü olması,
hastalarımızla kurduğumuz doğru
iletişimin yanında, kuaför hizmeti, pet
malzemeleri satışı, mama sevkiyatı
gibi geniş yelpazede hizmetleri de
bünyemizde barındırmamız tercih
edilen bir klinik olmamızı sağlıyor.
Kliniğimizde prensip olarak hasta
sahibine, hayvanın hastalığını ve
yapılacak tedaviyi sade bir dille
anlatıyoruz. Tedaviyi ve sonucunu
anlaşılır bir dilde anlatmak bizim için
çok önemli ve buna dikkat ediyoruz.
Ardından tedavi için izin alıp hastaya
onam formunu imzalatıyoruz.
Klinik olarak her zaman mesleki
bilgiye açık olduk. Ben, birçok
ulusal ve uluslararası kongrelere
katılarak, konusunun uzmanı
Veteriner Sağlık Teknikeri Merve
Çakır, Veteriner Hekim Tanher İbram,
Veteriner Teknisyeni Merve Ünal,
Veteriner Hekim Şeyla İbram Yavuz
meslektaşlarımdan, ilk ağızdan bilgi
alma ve onlarla sohbet etme şansını
yakalıyorum. Konuya hakimseniz
verdiğiniz hizmetin kalitesi büyük
ölçüde artıyor. Doktor bey ile uzun
yıllardır beraber çalıştığımız için
birbirimizi çok iyi tamamlayan iki
hekim haline dönüştük.
Kliniğinizde özellikle mevsimsel
olarak hangi hastalıklar çıkıyor?
Bulunduğumuz bölge itibari ile
daha çok fabrika, bahçe ve çalışan
hayvan portföyümüz bulunmakta.
Kulak veya patilerde yabancı cisim
batmaları, alerjik rhinitis, arı-yılan
KLİNİK
sokması, göz ve kulak hastalıkları,
özellikle yaz aylarında yapılan
bilinçsiz insektisit kullanımı sonucu
oluşan zehirlenmeler aklıma ilk
gelenler. Bunların dışında bahar
aylarında çiftleşmelerin artmasıyla,
doğumların sık olduğunu ve
bu aylarda aşısız hayvanlarda
görülen viral hastalık vakalarının
artış gösterdiğini görüyoruz.
Havaların ısınmasıyla pire ve kene
popülasyonundaki artış sonucu pire
alerjileri, kan parazitleri, uyuz gibi deri
hastalıkları, insolation, leshmania ve
kan parazit hastalıklarına kliniğimizde
daha sık rastlamaktayız. Ayrıca av
mevsiminde av köpeklerinin kas ve
eklem hastalıkları gibi vakaların da
sık geldiğini söyleyebilirim.
Deri hastalıkları konusunda ne gibi
vakalarla karşılaşıyorsunuz?
Çetiner Veteriner Kliniği’nde
mevsimsel olarak sık görülen deri
hastalıkları; pire alerjisi, kontakt
dermatit, egzama, fungal dermatit,
çeşitli deri tümörleri, polipler,
interdigital piyoderma, dermatitis
solaris. Ayrıca sekunder enfeksiyonlar
sonucu komplike seyreden mix deri
vakaları ile de sıkça karşılaşmaktayız.
Bunun gibi genel hastalıkların
yanında köpeklerde deri ve kıl
örtüsünde değişiklikleriyle seyreden
hipotiroidizim, seks hormonları
dengesizliklerinden oluşan
hastalıkları ekleyebilirim.
İnternetten edinilen
bilgilerle hasta sahibinin
tedavi çabaları, hekimin
işini zora sokuyor.
Peki, beslenmenin bu aşamada
önemi nedir?
Petlerde alerjilerin oluşmasında
kalıtım kadar beslenmenin de önemi
büyüktür. Bazı ırklar, spesifik gıda
maddelerine karşı daha duyarlı
olduğu için teşhis ederken bu ırkların
özelliğini göz önüne alıyoruz. Özellikle
hasta sahiplerini, pet sahiplenirken
doğru yönlendirmeye çalışıp,
allerjik bünyeye diğer ırklardan
daha yatkın English Bullldog, Dogo
Arjantino, Sharpei gibi ırklar hakkında
bilgilendiriyoruz. Gıda alerjisine
yatkınlığı bulunan kedi ve köpeklerin
PETİNFO 2014/02 52-53
kesinlikle beslenme alışkanlıklarının
değişmesi gerektiğine inanıyorum.
Hayvanın doğru tedavisi kadar
sahibinin de bilinçli olması önemlidir.
Hayvan sahiplerini nasıl
bilgilendiriyorsunuz?
Alışkanlıkları değiştirmek
zordur. Çetiner veteriner kliniği
olarak pet sahiplerini bilinçlendirmek
bizim asıl hedeflerimizden biridir.
Alacakları ödül ve mamaların
içeriğini dikkatlice okumaları
gerektiğini, alerjik gıdalardan bir iki
lokma verilmesinin tüm hastalığı
geri getirebileceğini, ailedeki tüm
kişilerin bu kurallara uymaları
gerektiğini sıkılmadan anlatıyoruz.
Alerjik bir hayvanla yaşarken esas
olanın alerjiye neden olan gıdalardan
uzak durmak olduğunu belirtiyoruz.
Alerji, pet hekimliğinde her gün
sıklıkla karşılaşılan bir sorundur.
Alerjiye henüz yakalanmamış hayvan
sahiplerini de bilinçlendirmeye
çalışıyoruz. Özellikle erken teşhisin
her hastalık için önemli olduğunu
ancak deri hastalıklarında cildin
kaşınırken yaralanması sonrasında
ortaya çıkan mantar ve bakteri
enfeksiyonlarının tabloyu zorlaştırdığı
gibi, tedavi maliyetini de arttırdığını,
bunun hem hasta sahibi hem hekim
için sancılı bir dönem olduğunu
anlatarak hatalardan dönmeyi
sağladığımızı düşünüyorum.
Alerjinin besinlere bağlı
olduğunu hangi yöntemlerle
teşhis ediyorsunuz?
Teşhise varmak için bulguları her
yönden değerlendirmeye çalışıyoruz.
Köpeklerde görülen kaşıntıların
%15-20’sinin sebebi gıda alerjisidir.
Öncelikle burada benzer semptomları
gösteren diğer hastalıkları elemeye
çalışıyoruz. Mikroskobik bakı, wood
lambası, deri kazıntısı eğer hasta
sahibini maddi olarak zorlamıyor
ise yapmaya özen gösterdiğimiz
işlemlerden bazıları. Eğer gıda
alerjisinden şüpheleniyorsam,
sahibini verdiği gıdaları eksiksiz
Veteriner
Hekim
Tanher
İbram
YARIM ASIRLIK
TECRÜBE
1944 doğumluyum. 1971
yılında Bükreş Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’ni
dereceyle bitirdim.
Romanya’da 18 yıl süreyle
1.500 büyük baş ile 25.000
koyun kapasiteli 2 çiftlikte
sorumlu veteriner hekim
(oradaki karşılığı başhekim)
olarak çalıştım. Araştırmacı
ve gelişmeleri yakından
takip etme yönümden
dolayı, Köstence’deki
Koyun ve Keçi AraştırmaGeliştirme Enstitüsü’nde
5 yıl sureyle çalıştım. Bu
süre içerisinde koyunlarda
embriyo transferi üzerinde
büyük başarılar elde ettim
ve birçok bilimsel dergide
makalelerim yer aldı. Embriyo
transferinde %75 oranında
nidasyon sağladım. 1988
yılında Türkiye’ye yerleştim.
Ankara’da denklik sınavımı
verdikten sonra 89-93
yılları arasında Urantar
Çifliği’nde çalıştım. Mesleki
tecrübelerimi pet
sektöründe de devam
ettirmek için 1994 yılında
İstanbul’da Çetiner Veteriner
Kliniği’ni kurdum. söylemesi ve saklamaması için de
bazen tekrar tekrar aynı soruları
sormak zorunda kalabiliyorum.
Ayrıca gıda eliminasyon diyetinin
uygulanmasının, gıda kaynaklı
alerjilerin önüne geçmek için gerekli
olduğunu düşünüyorum. Daha
ağır ve komplike vakalarımızda
alerjiyi hangi gıda maddelerinin
oluşturduğunu öğrenmek için kan
örneğini anlaşmalı laboratuvarımıza
gönderiyoruz. Tabi ki bunların
hepsi belli bir maliyet gerektiriyor
ve maalesef ki tüm hastalarımız
bunu karşılayamıyor. Klinik olarak
herhangi bir hayvanı alerji testine
tabi tutmadan önce bir tanı çalışması
yapmaktayız. Mesela interdigital
dermatit, otitis eksterna, malassezia
gibi mantar ve maya enfeksiyonlarını;
hipotiroidizim olasılığını; uyuz, pire,
kene gibi ektoparazitler ve bakteriyel
enfeksiyonlar gibi birçok hastalığı
ekarte etmekteyiz.
Gıdaya bağlı gelişen deri
hastalıklarında nasıl bir tedavi
metodu izliyorsunuz?
Gıdaya bağlı gelişen deri
hastalıklarının tedavisi oldukça
kolaydır. Önemli olan aynı deri
bulgularını gösteren hastalıkları
ekarte etmektir. Tabi bir de hastanın
kliniğe başvurma zamanı da önemli,
böylece sekonder enfeksiyonlar
oluşmadan tedaviye başlamak
ve tedaviden hızlı sonuç almak
muhtemeldir. Hayvan sahibinin
birkaç seçeneği vardır: Hipoalerjik
hazır mamalar veya ev yapımı diyet
düzenlemeleri ve eliminasyon
diyetlerinden birini seçmektir. Bunun
yanında ödül maması, konserve gibi
gıdaları beslenmeden çıkarıyoruz.
Bununla ilgili uzun yıllar önce
komik bir vakamız da olmuştur.
Gıda alerji teşhisi koyduğumuz bir
kediye hipoalerjik mama verdik.
Kontrollere geldikçe istediğimiz
sonucu alamadığımız gördük, çünkü
bu kedi, kendi mamasını yediği gibi,
her gün ihtiyaçları için dışarı çıkarken,
komşuların kapısını da tek tek
KLİNİK
dolaşıp, sokak kedilerine bırakılan
mamaları afiyetle yiyordu. Dolayısıyla
doğru teşhisi koymak önemli olduğu
gibi pet sahibine de dikkat etmesi
gereken noktaları, hekimin kaçırmadan
anlatması gerektiğine inanıyorum.
Medikal tedavide neler yapıyorsunuz?
Tabi ki de medikal
tedavinin yararları tartışılmaz.
Antihistaminikler, yağ asitleri ve
steroidler kısa dönemde yaşam
kalitesini arttırdıkları gibi uzun
dönemde kullanılmalarının birçok
zararlı etkisi vardır. Ancak miks
enfeksiyonlar da işin içine girince
ek medikal tedavi yöntemleri
uyguluyoruz. Gıda alerjileri son
“Kliniğimizin başarısı
ekibimizin çalışkan, titiz,
uyumlu, gelişmeye açık
ve hayvan sevgisiyle
dop dolu olmasından ve
en önemlisi de huzurlu
çalışma ortamımızdan
kaynaklanıyor.”
Şeyla İbram
yabancı
menşeili ilaçları
bulmakta
zorlandıklarına
değiniyor.
yıllarda hayvan severler için çok
moda olmuş diyebilirim. Mesela bir
şehir hurafesi olan tavuk alerjisi
her hayvan sahibinin dilindedir.
Meslektaşlarıma her hastaya aynı
ilgiyi ve sabrı gösterip detaylı bir
anamnez almalarını tavsiye ediyorum.
Klinisyen olarak sıkıntı duyduğunuz
bir konu var mı?
Ülkemizde yıllık iki milyon dolar
ciroya ulaşan bir pet sektöründen
bahsetmemize rağmen, spesifik
hastalıklarda kullanılması zorunlu
olan önemli ilaçları temin etmekte
zorlanıyoruz. Türkiye’de evcillere
yönelik yurtdışı menşeli ilaçların
yetersiz olması elimizi kolumuzu
bağlıyor. Bu spesifik ilaçları veteriner
hekimlerin kullanımına sunmak için
PETİNFO 2014/02 54-55
KLİNİK
firmaların birtakım ruhsatlandırma
çalışmaları var. Ancak bu ilaçların
yeterli sayıda olmayışı, biz
klinisyenleri zorda bırakmaktadır.
Modern
tıbbın getirisi
ekipmanlar
kliniğin olmazsa
olmazlarından.
Geçmişten bu güne tıp bilimine
katkıda bulunan isimler arasında
iyi ki bu buluşu yapmış dediğiniz
bir isim var mı?
Tek bir kişi söylemem
zor. Kendi içimde bazı bilim
adamlarına sempati duyuyorum.
Önemli gördüğüm bu buluşlar,
hikayelerinden kaynaklanıyor.
Fleming’in antibiyotiği, Wilhelm’in
röntgeni, Long’un anesteziyi buluşu
bence tıptaki önemli buluşlardan
birkaçı. Pasteur’ün insanlığa
en büyü katkısı şüphesiz kuduz
aşısını bulmasıdır. Yaklaşık 150 yıl
önce bulunan bu aşıya rağmen,
ülkemizde halen üzücü ölümler
olmaktadır. Benimle beraber birçok
meslektaşım da 9 Ocak’ta küçük bir
veteriner hekimler, hizmet
kaliteLERİNİ, BİLGİ VE
YETENEKLERİNİ artırdıkça,
mesleğE GÖSTERİLEN
saygınlığıN da artMASINA
VESİLE OLACAKLARDIR.
HAYVAN SAHİPLERİNİN MANTALİTESİ DEĞİŞTİ
Yaklaşık 15 yıl önceki hasta bilinciyle, günümüzdeki arasında dağlar kadar fark var.
Eskiden yavru köpek veya kedi alıp, kliniğimize “Kuduz aşısı yaptırmak istiyorum.”
diye gelenlere karma aşı veya iç parazit uygulamalarını anlatmak ve kısırlaştırma
operasyonuna sahibini ikna etmek için büyük çaba sarf ediliyordu. Günümüzde,
daha araştırmacı, bilinçli bir hayvanseverler var. Ancak internetten okuyup kendince
teşhis koyan insanlar ve bilgi kirliliği de oluşmuş durumda. Birçok cihazın da
kliniklerde bulunmasıyla günümüzde teşhislerimizi daha kısa sürede koyabiliyoruz.
PETİNFO 2014/02 56-57
çocuğun kuduz nedeniyle yaşamını
kaybetmesini şaşkınlıkla karşıladı.
Yakın tarihteki buluşlar artık
bilim adamının isminden önce geliyor.
Pasteur’ün çok beğendiğim ünlü
bir sözü var: “Şans ancak yetişmiş
kafalara yardım eder.” Günümüzde
teknolojinin de artmasıyla tıp
alanındaki buluşlar da dudak
uçuklatan cinsten. Ben insan genom
haritasının bulunmasıyla, gelecekte
tıp alanındaki paradigmalarda
önemli değişimlere yol açacağına
inanıyorum. Mesela şeker hastalığı,
inme, kalp krizi gibi hastalıkların
önlenmesi, tanısı ve tedavisi bu
buluşla kolaylaşacaktır. 
EĞİTİM
Yeni eğitimler için
program hazır
İVHO 1.Veteriner Diş Hekimliği Çalıştayı 25-26 Ocak 2014
tarihlerinde Sheraton Maslak’ta çok sayıda veteriner
hekim ve sponsor firmanın katılımıyla gerçekleştirildi.
PETİNFO 2014/02 58-59
Dr. Cecilia Gorrel hekimlere
deneyimlerini aktarıyor.
Veteriner hekimler eğitimden oldukça
yararlandıklarını belirttiler.
Çağdaş veteriner hekimliğin
gerekliliklerinden biri olarak sürekli
eğitimin önemine inanan İstanbul
Veteriner Hekimler Odası tarafından,
dünya çapında konusunda uzman
eğitimcilerle gerçekleştirilen
çalıştaylara bir yenisi daha eklendi.
25-26 Ocak tarihlerinde iki gün süren
“Veteriner diş hekimliğinde temel
prensipler ile uygulamalar” çalıştayı,
İstanbullu veteriner hekimlerin artık
dünyada ayrı bir uzmanlık dalı olarak
kabul edilen veteriner diş hekimliği
uygulamaları hakkında bilgi sahibi
olmasını amaçladı.
Çalıştayda iki önemli isim
Avrupa Veteriner Diş Birliği Diplomatı
Dr. Cecilia Gorrel ve Veteriner Diş
Akademisi Üyesi Dr. Jerzy Gawor,
iki gün süreyle hem teorik hem de
uygulama anlamında verdikleri
bilgilerle, veteriner hekimlere yoğun
bir program sundular. Veteriner
diş hekimliğinin gerekliliği, tanı
yöntemleri, diş radyolojisi ve
radyografisi, pratik diş ekipmanları ve
uygulama metotları, ağız cerrahisine
giriş gibi temel bilgilerin ardından diş
kırıklarından diş rezorbsiyonlarına
kadar önemli konular irdelendi.
Uluslararası standartlar uygulandı
Çalıştaya ilişkin olarak İVHO
Yönetim Kurulu adına konuşan
Başkan Prof. Dr. Murat Arslan, uzun
süren hazırlıkların ardından çalıştayı
başarıyla gerçekleştirdiklerini
belirterek, Türkiye’de bir ilke imza
atmanın mutluluğunu yaşadıklarını
ifade etti. “Bu eğitim çalışmasında
bir taraftan kedi ve köpeklerde
ağız-diş sağlığı ele alınırken diğer
taraftan TJK ile işbirliği halinde
at diş hekimliği eğitimi verilmiştir.
Her iki çalışmada da teorik
eğitim yanında uygulamalı eğitim
gerçekleştirilmiştir. Gösterilen yoğun
ilgi nedeniyle başlangıçta bir gün
olarak planlanan uygulamalı eğitim
iki güne çıkarılmıştır. Çalıştay, Avrupa
Veteriner Diş Akademisi Birliği
(EVDC) ve Avrupa Veteriner Diş Birliği
(EVDS) ile işbirliği halinde organize
EĞİTİM
edilmiş olup, eğitimlere bizzat
birlik başkanları ve diplomatları
katılmıştır. Eğitimlerde bu kurumlar
tarafından verilen uluslararası
eğitimlerdeki standartlara ve
temalara tamamen uyulmuştur.
Diğer taraftan yurt dışında eşdeğer
eğitimlerdeki ücretlerin oldukça
altında ücret alınmış, sponsor desteği
ile çalıştay gerçekleştirilmiştir.”
şeklinde açıklama yapan Prof.
Dr. Murat Arslan, eğitimlerin
düzenli ve sistematik bir şekilde
gerçekleştirilmesinin, günümüzde
önemi giderek artan bir branş olan
veteriner diş hekimliği için çok önemli
olduğunu belirtti.
Eğitimcilere çalıştay sonunda
teşekkür plaketi verildi.
Arslan: “2015 eğitim programı hazır.”
“Düzenlenen eğitime gösterilen
ilgi ve geri dönüşler ile yaptığımız
anketlerden elde ettiğimiz veriler
ışığında, eğitimlerin tekrarlanması
gerektiğine karar verdik. Bu amaçla
yönetim olarak, Avrupa Diş Birliği
Akademisi ve Birliği yöneticileri
ile sağladığımız mutabakat
çerçevesinde, eş değer eğitimleri
ve daha ileri boyuttaki özel kursları
düzenlemeyi kararlaştırarak 2015
eğitim programını oluşturduk.”
diyerek, bu çalıştayı kaçıran veteriner
hekimler için müjde veren Arslan,
konuyu yıl boyunca gündemde
tutmak için hayvan sahiplerine
yönelik olarak hazırladıkları, kedi
ve köpeklerde ağız-diş sağlığının
önemini vurgulayan posterleri
muayenehanelerde sergilediklerini
ifade etti. Posterlere http://ivho.
eventquarter.com/dosyalar/
adresinden ulaşılabilir. İVHO Başkanı,
sektörel desteğin son derece önemli
olduğunu vurgulayarak, Veteriner
Hekim Erhan Kemiksiz ile tüm
ekipman ihtiyacını karşılayan MVM
Ailesi’ne, çalıştayın diğer sponsorları
Novakim, Zoetis, Bavet, TED, Aren,
Nestle Purina ve Mopsan firmalarına,
yanı sıra çalıştayın her aşamasında
destek veren Veteriner Hekim Elif
Akay Turan ile eğitime katılan
hekimlere teşekkür etti.
PETİNFO 2014/02 60-61
KLİNİK
Teknoloji %100 başarı
anlamına gelmiyor
Yaklaşık 30 yıldır Marmaris’te veteriner hekimlik yapan Tülin Özcan mesleki anlamda
o kadar anı biriktirmiş ki! Bizim de payımıza bu anıları keyifle dinlemek düştü.
Tülin Özcan gençlik
hastalığının
aşılamalar ile gerilediğini belirtiyor.
Dile kolay 26 senedir bilfiil
pet hekimliği yapmış, en önemlisinin
hayvanların kendisini dinlemek ve
davranışlarını yorumlamak olduğuna
inanan deneyimli bir hekimle, Marmaris
Veteriner Kliniği’nde Tülin Özcan ile
birlikteyiz. Kendisi Marmaris’teki pet
hekimliğinin durumunu geçmişten
günümüze anlatabilecek yegane
kişi. Bunu da bölgede ilk veteriner
kliniğini açmasına borçlu. Tülin Özcan
ile sohbet etmek ve deneyimlerini
dinlemek bizim için büyük bir zevkti.
Marmaris’te geçmişten bu yana
veteriner hekimliğin durumunda
ne gibi değişimler yaşandı?
1987 Fırat Üniversitesi Veteriner
Fakültesi mezunuyum. Mezun
olduktan birkaç ay sonra ailemin
yaşadığı Marmaris’e gelip buranın ilk
veteriner kliniğini açtım. O dönemde
sadece Tarım İlçe’de çalışan tek
bir veteriner hekim vardı. Serbest
çalışan veteriner hekim olarak ben
ilk veteriner hekimim buradaki.
Kliniğimi açtığım ilk 2 sene büyük
PETİNFO 2014/02 62-63
hayvan veteriner hekimi olarak
çalışmaya başladım. O yıllarda
Marmaris merkez ve yakın köylerde
sandığım kadar büyük hayvan
yoktu, hatta kedi ve köpek de yoktu.
Kliniğimi açtığım ilk yılda ayda bir
hasta geliyordu. Bu sayı giderek arttı.
Ancak bu süreçte hayvan sahiplerinin
nasıl besleme yapmaları gerektiği ve
neden hayvanlarını veteriner hekime
getirmeleri gerektiği konusunda
yerel gazetelerde yazılar yazmaya
başladım. Bu durum sonucunda
NEREDEN NEREYE?
Mezun olduktan sonraki ilk dönemde kliniğime hasta geldiği zaman
hemen kitabı karıştırır ve o bilgilere göre tedavimi yapardım. Teknik
ekipman sıkıntısının yaşandığı bir dönemdi ve röntgen ya da başka
bir cihaz yoktu. Kliniğimi açtıktan 4 sene sonra ilaç firmaları ziyarete
gelmeye başladı. Bu döneme kadar neredeyse ilaç firmalarına
yalvarır, petler için ağrı kesici bulmalarını isterdim. Katıldığım ilk
seminer bir mama firmasının “Neden kuru mama vermeliyiz?”
semineriydi. Sonrasında Ankara, Bursa ve İstanbul’da birçok
seminere katılıp, mesleki gelişimime katkı sağladım.
Özcan, bir hayvanın
ayakları toprağa
değmezse, iyileşme
sürecinin uzayacağını
ifade ediyor.
ismim ve veteriner hekimlik konusu
merak uyandırmaya başladı. Benden
3 yıl sonra diğer bir veteriner hekim
arkadaşım kliniğini açtı. Bir ara tam
18 veteriner kliniği olduk. Günümüzde
bu sayı 10’a kadar düştü.
olduğunu bıkmadan anlatırdım. O
dönemlerde Marmaris esnafı turist
çekmek amacıyla dükkanlarına kedi
ve köpek alırlardı ve sezon bitince bu
yavruları sokağa bırakırlardı. Bunun
mücadelesini yıllarca verdik.
Marmaris halkının pet hayvanlarına
bakış açısı nedir?
Marmaris’in nüfusu 1987 yılında
beş bindi. Şu anda bu sayı yerleşik
olarak 31 bin. Beş bin nüfuslu bir
ilçede kedi-köpek sahibi bulma
şansınız yok denecek kadar azdı.
Ancak haftalar ilerledikçe ve evcil
hayvanlar gelmeye başlayınca,
kendimi bu alanda yetiştirmeye
karar verdim ve çok çalıştım.
Ailelere veteriner hekimin ne demek
Son dönemlerde bu durumda bir
değişiklik oldu mu?
Son 10 yılda Marmaris’te pet
bilinci yerleşmeye başladı. Marmaris
halkının yanı sıra İstanbul, Ankara
ve çevre illerden göçlerin olmasıyla,
hatta yurtdışından Marmaris’e
yerleşen insanlar sayesinde pet
kültürü iyice gelişti. Fakat bununla
beraber veteriner hekimler suiistimal
edilmeye başlandı. Zamanında
halıcı ve dericilerin sokağa bıraktığı
hayvanların yanı sıra turizm için
Marmaris’e gelen teknelerden
sokağa terk edilen hayvanların
sayısı da çoğaldı. Bölgede çok ciddi
bir sokak hayvanı sayısına ulaşıldı.
Tabii bu hayvanlar sakatlandı ve
hastalandı, hayvan severler de bu
hayvanları alıp kliniklere getirdiler.
Biz veteriner hekimler baktığımız
hayvanların tedavi süreçlerini sonuna
kadar takip etmek zorundayız. Bizi
büyük hayvan hekimliğinden ayıran
nokta budur. Büyük hayvanda
ölümcül bir hastalık varsa kesime
gönderilir, pet hayvanlarında ise
sonuna kadar mücadele edilir. Bu
mücadele de maddi ve manevi destek
gerektirir. Günlerce, sabah-akşam
kontrolünüzde olacak, tedavisi devam
edecek ve başında bir personel olacak
derken, bir de hasta ölürse hem
manevi hem de hukuken sorumluluk
içinde oluyorsunuz.
Bölgenizde hangi vakalarla sıklıkla
karşılaşıyorsunuz?
Sahipli hayvanlarda son
dönemlerde kalitesiz mama
KLİNİK
Hayvan içgüdüsel olarak tepki
gösterir. Operasyon şartlarının
harfiyen yerine getirilmesi, pet
bant ile bölgeyi korumak ve belki
de koruyucu bir elbise giydirmek
hayvanda oluşan gereksiz stresi
önlemeye yetecektir.
Köpeklerde kanser vakalarının
artması sizce neden?
Bence en büyük nedenlerden
biri insanların köpekleri bu dünyaya
adapte etmeye çalışmaları. Evde
bırakılan köpekler, statik elektriğe
maruz kalan köpekler, kalitesiz
kullanımından kaynaklı böbrek
rahatsızlıkları ve kalp problemleri
ile karşılaşıyoruz. Bu sebeple bir
veteriner hekim olarak kliniğimde
profesyonel mama dışında mama
bulundurmuyorum. Çığ gibi
kanser vakaları geliyor. Petlerde
kansere neden olan birçok unsur
var. Bunlardan biri de stres.
Azımsanmayacak oranda trafik
kazaları ve yasaklanmadan önce
köpek dövüşleri sonucunda yaralı
hayvan vakaları çoğunluktaydı.
Yeni mezun bir veteriner hekim pet
sektöründe nasıl başarılı olur?
Yeni mezun meslektaşlarımın
teorik bilgileri bizlerden çok ileri.
Daha güncel bilgilerle sahaya
çıkıyorlar. Fakat öğrenilen bilgileri
uygulamaktan korkuyorlar. Bunun
yanı sıra her çözümü teknik
ekipmandan beklemek gibi bir hataya
düşülüyor. Benimde kliniğimde çok
ciddi ekipman yatırımım var ama
ekipman her zaman yüzde yüz başarı
demek olmuyor. Başarı için hekimlik
bilginizin de olması gerekiyor.
Hekimlik bilgisi nedir biliyor
musunuz? Hayvan ne istiyorsa onu
yapın! Onlar üzerinde bandaj tutmak
istemeyen hayvanlardır. Biz ise her
ameliyat sonrasında bandaj uygularız,
bana göre buna gerek yok. Operasyon
gerekliliklerini tam olarak yerine
getirirseniz, antibiyotiklerle koruyup,
bölgeyi enfekte etmesini önlerseniz,
boyunluğa gerek kalmayacaktır.
Ancak bölgede enfeksiyon varsa,
hayvan orayı didiklemeye çalışır.
Sokak hayvanına bakmak,
dışardan gelen hasta
sahiplerine bağımlı olan
bir veteriner hekim için
kolay bir iş değil!
ALACAĞINIZ SORUMLULUK
BAMBAŞKADIR!
mamalara mahkum edilmiş
köpekler… Bunlar altı çizilmesi
gereken konular. Veteriner
kliniklerinde dikkat edilmesi
gereken bir konu da operasyon
sonrası hayvanın istirahat alanı. Bu
kafeslerin içine kesinlikle pamuklu
altlıklar serilmeli ve temizlikleri için
üşenilmemelidir. Zaten hayvan ağır
operasyon geçirmiş ve küçücük pis
demir kafesler içinde rahat etmek
yerine eziyet çekecektir. 
SORUMLULUĞUMUZ BAMBAŞKA
Sokakta buldukları kedi ve köpeği veteriner hekime getiren kişi, hastanın
tedavi sürecini takip etmek istemez, evine alıp götürmez ve hiçbir şekilde
ücret ödemek istemez. Hayvanı getirir ve sizi vicdanınızla baş başa bırakır.
Tedavi ettiniz diyelim, gözlem süresini nerde geçireceksiniz? Hayvanları
sevmesek bu mesleği seçmeyiz, onların yaşam sürelerini en iyi şekilde
geçirmeleri için mücadele etmeyiz. Ancak bazen, veteriner hekimler hayvan
sevmez pozisyonuna sokuluyor. Hekimin suiistimal edildiği konu budur.
PETİNFO 2014/02 64-65
OLGU
Makalede yedi yaşlı
kangal ırkı bir köpekte
şiplenik hematoma
olgusu sunulmaktadır.
Köpekte
anjiosarkomaya
benzeyen şiplenik
hematom olgusu
Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi ve Patoloji Anabilim Dalı
tarafından, yedi yaşlı bir erkek kangalda teşhis edilen şiplenik hematoma,
klinik ve nekropsi bulgularının yorumlanmasına dayalı olgu sunumu...
Yazı: Tuba Özge Erkal Selçuk Üniversitesi, Vet. Fak., Cerrahi Anabilim Dalı, Doktorant
Funda Terzi Selçuk Üniversitesi, Vet. Fak., Patoloji Anabilim Dalı, Doktorant
PETİNFO 2014/02 66-67
Şiplenik hematoma genellikle
künt abdominal travma sonucunda
meydana gelmektedir. Subkapsüler
hematomların pek çoğu spontane
olarak çözünür ve geri emilir. Oysaki
bazı nadir görülen vakalarda ortaya
çıkan hematomlar organize olur
ve kalsifiye şiplenik kitle şekline
dönüşürler. Anjiosarkoma dalağın
primer tömörü olarak pek yaygın
değildir. Şiplenik anjiosarkoma
oldukça agresif hareket eder ve
prognozu kötüdür. Biz bu olgu
sunumunda kliniğimize getirilen
yedi yaşında, kangal ırkı bir
erkek köpekte teşhis ettiğimiz ve
anjiosarkomaya benzerlik gösteren
şiplenik hematomanın pek sık
karşılaşılmaması nedeniyle farklılık
taşıdığını düşünmekteyiz.
Olgunun tanımı ve bulguları
Selçuk Üniversitesi İç
Hastalıkları A.B.D’ye getirilen yedi
yaşında erkek kangal ırkı köpekte,
beş gündür yemek yememe, kusma,
halsizlik, dışkılayamama ve karın
bölgesindeki şişkinlik şikayetleri
üzerine gerekli muayene ve analizler
gerçekleştirilmiştir.
Klinik muayene neticesinde:
Hastanın vücut ısısının 38.2°C,
mukozalarının kirli siyanotik
görünümlü, solunum sayısının ve
aynı zamanda da derinliğinin artmış
olduğu gözlemlendi.
Hematolojik, kan gazları
ve serum biyokimyası analizleri
sonucunda: Şiddetli metabolik
asidozis, baz açığı pH: 7.19, HCO3:
9.2 mmol/L, BE (B): 17.4 mmol/L, BE
ecf: 19.0 mmol/L, Na: 130 mmol/L,
K: 5.7 mmol/L, Ca: 0.60 mmol/L,
Glu: 148 mg/dL olduğu görüldü.
Hematolojik muayenede: Şiddetli
leukositozis WBC: 80.48 m/mm³,
normositik normokromik anemi ve
trombositopeni, Lym: 12.6 %, Gra:
65.52 m/mm³ , RBC: 4.46 m/mm³ ,
MCV: 59.0 fl, Hct: 26.3 %, MCH: 20.6
pg, MCHC: 34.9 g/dl, RDW: 10.7, Hb:
9.2 g/dl, THR: 91 m/mm³ bulguları
olduğu görüldü.
Serum biyokimyası bulgularında:
Böbrek panelinde şiddetli azotemi
BUN: 255 mg/dl, Kreatinin 15.9
mg/dL, Fosfor:2.5 mg/dl, karaciğer
panelinde Alkalen fosfataz: 1071 UI/I,
Total billirubin: 2.3 mg/dL olduğu ve
LDH: 714 UI/I, Kolesterol: 359 mg/dL,
Trigliserid: 184 mg/dL, GLU: 157 mg/
dL olduğu görüldü.
Hastanın abdominal bölgesinin
LL ve VD pozisyonlarda alınan
radyografik muayenesinde dalak
ile ilişkili olduğu düşünülen bir
kitle şüphesi ile karşılaşıldı. Yapılan
ultrasonografik muayenesinde yine
sınırları belli olmayan dalak ile ilişkili
bir kitle gözlemlendi. Bunun üzerine
hastaya şiplenik hemanjiyosarkom
şüphesi nedeniyle diyagnostik
laparotomi yapılmasına karar verildi.
Yapılan diagnostik laparotomi
neticesinde cavum abdominalisin
içerisinin kan ve kan serumu ile dolu
olduğu, dalağın dolgun, gergin ve
kendisinin 2-3 katı büyüklüğünde
çocuk başına benzer, oldukça frajil bir
kitle ile bağlantılı olduğu ve kitlenin
bağlandığı bölgelerde nokta tarzında
siyanotik odakların şekillenmiş
olduğu, omentumun renginin
normalin dışında sarı bir hal aldığı,
karaciğerin üzerinde yer yer nokta
tarzında 0.5 yahut 1 cm çapında
tümör görünümlü odakların varlığı
tespit edildi.
Şiplenik
hematomalı
hastalar, akut
ve kronik
hamoraji riski
taşımaktadır.
Laparotomi esnasında
hastanın dalağına bağlı ve
çocuk başı büyüklüğündeki
kitlenin (hematom) görüntüsü.
Dalağa bağlı bulunan kitlenin
(hematomun) nekropsi
esnasında çekilen görüntüsü.
Köpeklerde
dalağın büyüme ve
genişlemesinde gözden
kaçan dalak kitleleri
hemanjiyosarkom,
hemanjiyom ve dalağın
hiperplazisini kapsar.
OLGU
Nekropsi bulguları
Gerek klinik muayeneler
ve yapılan radyolojik muayene
bulguları ve gerekse diyagnostik
laparotomi sırasında tespit edilen
makroskopik bulgular neticesinde
köpekte hemanjiosarkom şüphesinin
büyük olması nedeniyle ve de hasta
sahibinin talebi neticesinde, köpeğin
uyutularak nekropsi yapılmasına
karar verildi. Nekropside dalağın
üzerinde subkapsular yerleşimli
20x10x10 cm ebatlarında, kolay
parçalanabilen, kırmızımsı-siyah
renkte, pıhtılaşmış kanla dolu
nodüler yapı görüldü. Ayrıca dalağın
üzerinde 2-3 cm büyüklüğünde
peteşiyel kanamalar ile 1-2 cm
büyüklüğünde, koyu kırmızı-siyahımsı
renkli çok sayıda nodüller tespit
edildi. İnce ve kalın bağırsakların
lümenlerinde yer yer pıhtılaşmış
kanlı içerik dikkati çekti. Böbreklerin
hafif şişkin, kesit yüzlerinin ise
kortikomedullar sınırda ışınsal
yapıda, solgun sarı renkli olduğu
gözlendi. Dokulardan alınan örnekler
%10’luk formolde tespit edildikten
sonra rutin doku takip işlemleri
yapıldı. Sonra 5µm kesitler alınarak
Hematoksilen-Eozin (HE) ile boyandı
ve tüm kesitler ışık mikroskobunda
değerlendirildi. Histopatolojik
incelemelerde dalak parankiminde
ve yer yer trabeküllerde, perivaskuler
yerleşimli multifokal kanama alanları
ile subkapsuler hematom ve bazı
damarlarda trombozlar belirlendi.
Karaciğerin hepatosilerinde hidropik
ve vakuoler dejenerasyon ile
böbreklerde yaygın tubulonefrozlar
vardı. Beyin kökünde belirgin
ödem ve perivasküler kanamalara
rastlandı. Miyokartta sınırlı alanlarda
fokal odaklar şeklinde hiyalin
dejenerasyonu ve zenker nekrozu
ile hafif şiddetli mononükleer
hücre infiltrasyonları tespit edildi.
Akciğerlerde antrakoz ile şiddetli
fibromüsküler hipertrofinin belirgin
olduğu bronkointerstisyel pnömoni
görüldü. Bağırsaklarda hiperemi ile
lamina propriyada hafif mononükleer
hücre infiltrasyonları belirlendi.
SONUÇ
Kanamalı hematomlar
şiddetli yorgunluk, soluk diş
etleri ve anemiye neden olur.
Diagnostik laparatomide
hemonjiosarkomadan şüphelenilen
köpeğin, hasta sahibinin isteği üzerine
uyutulmasına ve nekropsisine karar
verildi. Yapılan tüm incelemelerin
sonucunda elde edilen verilerin
ışığında dalakta ruptura bağlı
hemoabdaomen ve buna bağlı
nonseptik peritonitis oluşması ve
hastanın terminal dönemde olması
nedeniyle doku hipoksisi, bistopeni
ve şiddetli lökositozis gelişmiştir.
Sonuç olarak gelişen hipoksemi
ve doku perfüzyonun bozulmasına
bağlı olarak köpekte multiorganel
disfonksiyonu gelişmiştir. 
SİTOLOJİK MUAYENE YAPILMASI ŞART
Çok sık rastlanılmamakla beraber köpeklerde şiplenik hemanjiosarkoma
çok benzeyen subkapsüler şiplenik hematom gelişebildiği ve bu nedenle
şiplenik hemanjiosarkom şüpheli olgularda subkapsuler hematom
olgularının da gelişme ihtimali düşüncesiyle bu gibi durumlarda
uyutulmaya karar vermeden önce kısa zamanda kitlenin neoplastik
bir oluşum olup olmadığını anlamak için sitolojik muayene yapılması
gerektiğini düşünmekteyiz.
PETİNFO 2014/02 68-69
KEDİ
Toz, ev akarları,
sigara dumanı, oda
kokuları ve polen
gibi allerjenler
kedilerde başlıca
astım nedenleridir.
PETİNFO 2014/02 70-71
astım
Astım, hırıltılı solunum
ve dispne ile sonuçlanan, ancak
belirgin yangısal içeriğin yer aldığı
reverzibl bir bronkokonstriksiyon
şekli olarak tanımlanabilir. Ev tozu
akarları, hava kirliliği, sigara dumanı,
halı temizleyicileri, hava tazeleyici
kokular ve deodorantlar/spreyler,
mevsimsel polenler gibi inhale edilen
allerjenlere karşı olası Tip I veya
Tip III hipersensitivite reaksiyonunu
içermektedir. Solunum sistemi
infeksiyonlarının hastalıktaki rolü göz
önünde bulundurulmalıdır. İnfeksiyöz
olmayan solunum sistemi hastalıkları
akciğer ve havayolları içerisine
eozinofil infiltrasyonunun olduğu,
astıma benzeyen diğer hastalık
proseslerinin (akciğerde parazitizm)
neden olduğu hastalıklardır, ayrıca
idiyopatik pulmoner fibrozis gibi
kronik akciğer hastalıkları kronik
astıma benzerlik gösterebilir. Astımın
klinik belirtileri oldukça değişkendir.
Ancak paroksimal görünüm, öksürük,
hırıltılı solunum, çıtırtılar, dispne,
taşipne ve ortopne’yi içermektedir.
Ağır vakalarda kaburga kırıkları ve
pnömotoraks şekillenebilmektedir.
Astım, alerjenler
de dahil olmak
üzere, çeşitli
uyaranlara
karşı artan
bir hassasiyet
nedeniyle
alt solunum
yollarının akut
veya kronik
yangı halidir.
YAZI: Profesör Brendan Corcoran /
EdInburgh Üniversitesi
Çeviri: Araş. Gör. Dr. Banu Dokuzeylül /
İ. Ü. Veteriner Fak. İç Hast. A.B.D
TANIDA ÇOK FAZLA SORU İŞARETİ
Hasta sahibinden alının anamnez
ve klinik belirtiler genç ve orta yaşlı
kedilerde ve özellikle siyamlarda
anlamlıdır. Solunum yolu örneklerinde
eozinofillerin varlığı allerjik reaksiyona
işaret edebilir (durumun parazitik
olduğu kanıtlanmadığı taktirde)
ancak bu vakalarda her zaman
nötrofil ile birlikte bulunmadığından
yaygın değildir. Radyografik
bulgular genellikle bronşiyal patern
göstermektedir, ancak bu durum
interstisyal olabilir. Hava ile aşırı
şişme, diyaframın düzleşmesi ve
orta akciğer lobunun kollabe olması,
akciğer sahasının hiperlüsentliği
yaygın değildir. Dolaşımda eozinofili
saptanabilmektedir. İntradermal
test aracılığıyla ya da serum alerjen
spesifik IgE tayini ile alerjenlere maruz
kalmanın saptanması yanlış pozitiflik
nedeniyle çok önemli değildir.
Tedavi
Deksametazon, oksijen ve
bronkodilatatörlere verilen çabuk
yanıt, kedilerde astımın tanısı için
oldukça anlamlıdır. Tedavi klinik
belirtilerin şiddetine ve sürekliliğine
bağlıdır ve hasta sahibinin yatak
odası (insana ait deri döküntüsü ve ev
tozu akarları) hariç tutulduğunda, bu
durum tedaviye yardımcı olmaktadır.
Evde kullanılan aerosol ürünler ve
tozlu kedi kumu gibi diğer hastalık
arttırıcı etkenlerin uzaklaştırılması
ve parazitizmin tedavisi ihmal
edilmemelidir. Bronkodilatatörler
terbütalin (0,625-1,25mg/kedi 8-12
saatte bir, peros) ile birlikte biraz
fayda sağlanabilmektedir, özellikle
en sık salbütamol veya albüterol
KEDİ
T
A
B
L
L
SOLUNUM YOLU
PARAZİTLERİnin
tedavisi
H
T-Trachea, L-Akciğer, A-Aorta, H-Kalp,
B-Ana bronş (üstte)
Normal bir kedinin radyografisi (altta)
Farklı vakalardan tipik radyografik
görünümler (solda)
inhalasyon yoluyla kullanılmaktadır.
Bu hastalık inflamatuvar bir hastalık
olduğundan, glukokortikoidler
primer kontrol metodu olarak
kullanılmaktadır. 12 saat ara ile 1-2
mg/kg 7-10 gün süre ile kullanılan
oral prednizolon, ardından 48 saatte
bir kullanılmak üzere 0,2 mg/kg’a
düşürülmektedir. 12 saat ara ile
125 mg dozunda inhalasyon yoluyla
Flutikazon propiyonat ya da 12
saat ara ile 100 mg beklometazon
propiyanat denenebilmektedir.
Kombine steroid bronkodilatatörler
kullanılabilmektedir, ancak ß
agonistler kimi zaman taşikardi
gibi istenmeyen yan etkilere neden
olabilmektedirler. Glukokortikoidlerle
birlikte ya da verilen steroid dozunu
azaltarak siroheptadin (serotonin
antagonisti) (1-4 mg/kedi 12 saatte
bir, oral) siklosporin, lökotriyen
reseptör antagonistleri ile birlikte
kullanılması denenebilir, ancak
kullanımları şüphelidir ve etkinlikleri
iyi kanıtlanmamıştır.
Astımlı kedilerin klinik
görünümünü kötüleştiren süregelen
bir mikoplazma infeksiyonunda
Doksisilin kullanımının değerli
olduğunu düşündüren tedaviye
ilişkin bazı kanıtlar bulunmaktadır.
Çoğunlukla kediler, tercihen oral
prednizolona yanıt verirler ve düşük
doz düzenleme biçimi gün aşırı
olarak kontrol edilebilmektedir ve
çoğu inhalasyon tedavisini tolere
etmektedir. Tedavi edilmeyen
vakalarda geri dönüşümsüz
kronik bronşit ve yine geri
dönüşümsüz akciğer değişimleri
şekillenebilmektedir.
PETİNFO 2014/02 72-73
Solunum yolu parazitizminin
tedavisi, hastalığa neden
olan ilgili parazite bağlı
olarak yapılır. Ancak tipik
olarak benzimidazol
veya avermektin temelli
antelmentiklerin kullanımı
tercih edilmektedir.
Glukokortikosteroidler,
genellikle prednizolon,
hipersensitivite
reaksiyonunu baskılamak
için kullanılmaktadır.
Glukokortikoidler
apoptozun kuvvetli bir
uyarıcısıdır ve eozinofiller
glukokortikoidlerin etkilerine
karşı hassastırlar.
EOZİNOFİLİK AKCİĞER HASTALIĞI
Eozinofiller parazitizm ve
alerji ile ilişkili olmasına rağmen,
örneğin hiçbir neden bilinmediği
durumlarda bile dokuda eozinofili
saptanabilmektedir. Bu hastalık
durumu köpeklerde hemen hemen
tüm eozinofilik bronşit ve pnömonili
vakalarda rastlanmaktadır,
buna rağmen kedilerde allerjik
reaksiyon astım kompleksinin
altta yatan problemlerinden biri
olarak varsayılmaktadır. Havayolu/
akciğer eozinofilisini belirlemek
için bronkoalveolar lavaj içerisinde
eozinofilleri saptamak gerekmektedir,
Oksijen terapisi
astım varlığında
kedilerde kullanılan
başlıca yöntemdir.
ancak hücreler akciğer dokusunun
ince iğne aspirasyon biyopsisiyle
bulunabilmektedir. Bununla beraber,
BAL (bronkoalveolar lavaj) genellikle
yeterlidir, hiçbir hücre bulunmadığı
zaman, teknik düzgün bir şekilde
uygulandığında, vakit kaybetmeden
bu durum vakanın zamanında
saptanmasını sağlamaktadır. Buna
rağmen BAL eozinofilinin derecesinin
hastalığın safhası ile ilişkili olması
muhtemeldir ve iki hastalığın
zamanlama noktaları arasında farklılık
olabilmektedir. Bu durum yanlış
negatif sonuçlara neden olmaktadır ve
dikkatli bir şekilde yorumlanmalıdır.
Sağlıklı kedilerin BAL örneklerinin
%25’e varan kısmında eozinofillerin
varlığına rastlanmıştır, ancak
bu durum bazı sitopatolojistler
tarafındanhalen sorgulanmaktadır.
Bu konudaki bir eleştiri ise sonucun
belirlenmesi aşamasında, çalışmada
kullanılan instile edilen sıvı hacminin
biraz fazla olmasıdır.
SOLUNUM YOLU PARAZİTLERİ
Köpeklerde ve kedilerde
parazitizm eozinofilik havayolu
ve akciğer hastalıklarına neden
olabilmektedir. Köpekgillerde tilkiler
infeksiyonun reservuarı olarak rol
oynar. Parazitlerin tipleri coğrafik
lokasyona bağlıdır, Filaroides spp.
(Oslerus osleri, Filaroides hirhti),
Crenosma vulpis, Aelurostrongylus
abstrusus, Capillaria aerophilia,
Angiostrongylus vasorum ve
Dirofilaria immitis gibi kalp
astım DURUMUNDA evde
kullanılan aerosol
ürünler ve tozlu kedi
kumu gibi diğer hastalık
arttırıcı etkenlerin
uzaklaştırılması ihmal
edilmemelidir.
kurtları. Bunların büyük çoğunluğu
hem kedileri, hem de köpekleri
etkileyebilmektedir, ancak A.
abstrusus özellikle kedi parazitidir
ve arakonağa (tipik olarak küçük
memeli) gereksinim duymaktadır.
Tüm parazitler eozinofilik pnömonitis
ve/veya eozinofilik bronşitise
neden olmaktadırlar. D. immitis
vakasında, pulmoner eozinofilik
granulomatozis gelişebilmektedir.
Eozinofilik pnömoni akciğer içerisine
askarid migrasyonu sonucu ikincil
olarak şekillenebilmektedir ve genç
köpeklerin bir kısmında oluştuğundan
şüphelenilmektedir.
Akciğer parazitizminde tanı
Akciğer parazitizminin klinik
belirtileri hafif bir öksürükten,
şiddetli solunum yetmezliği
ve kalp yetmezliğine kadar
değişebilmektedir ve parazite
göre farklılık göstermektedir. Tanı
genellikle parazitlerin varlığının
KEDİ
öksürük, taşipne ve
dispne gibi bulgularla
karakterize İdiyopatik
pulmoner fibrozisde
akciğer değişimleri kronik
yangı ile ilişkili kedi
astımını göstermektedir.
belirlenmesiyle ortaya çıkmaktadır;
kalp kurdu antijen testi, fekal analiz,
BAL örnekleri, ancak bazı açılardan
bakacak olursak indirekt kanıt tüm
bunların parazitizm tedavisinin
yapılmasıdır; örneğin şehir tilkilerinin
yüksek yoğunlukta Crenosoma
vulpis’e maruz kalması.
ASTIMIN BİR SONUCU:
PULMONER FİBROZİS
Pulmoner fibrozis interstisyal
akciğer hastalığı olarak kabul
edilmektedir, köpekte ve kedide en
inandırıcı fibrotik hastalık idiyopatik
pulmoner fibrozistir (IPF). Kronik
interstisyal akciğer değişimleri torasik
radyografi ile belirlenmektedir ve
bu durum hiperadrenokortisizm ile
birlikte metastazik mineralizasyon,
akut ve kronik böbrek yetmezliği
ya da doğal olarak yaşlanmadaki
değişimler sonucunda ortaya
çıkmaktadır, bunların fibrotik
yanıtın spektrumunu yansıttığı
varsayılmaktadır. İdiyopatik pulmoner
fibrozisten etkilenen köpekler ve
kediler tipik solunum sistemi hastalığı
belirtileri gösterirler, hastalığın
kapladığı alana ve progresyon
yüzdesine göre zamanlama ve
şiddeti bağımsızdır. Öksürük, taşipne
ve dispne çoğunlukla rastlanılan
bulgulardır ve değişen derecelerde
egzersiz intoleransı, siyanozis ve
senkop ile bağlantlıdır. Sağ taraflı
kalp yetmezliği nadir olarak ortaya
çıkan bir bulgudur ancak birçoğunda
pulmoner hipertansiyon görülür.
Köpeklerde bu durum genellikle
Parazitizmde
genellikle
benzimidazol veya
avermektin temelli
antelmentikler
kullanılmaktadır.
PETİNFO 2014/02 74-75
orta yaşlı ve yaşlı West Highland
White Terrier’lerde görülmektedir,
ancak diğer terriyer ırklarında da
rapor edilmiştir. Kedilerde akciğer
değişimleri kronik inflamasyon ile
ilişkili kedi astımını göstermektedir,
buna rağmen bu bağlantı tam olarak
doğrulanamamıştır. Radyografik
değişimleri en iyi şekilde”
interstisyal” olarak tanımlarsak,
çoğunlukla pulmoner fibrozisten
şüphe edilir. Buna rağmen, özellikle
interstisyal akciğer paternlerinin
ve fibrozisin belirlenmesinde en
önemli şaşırtıcı faktör radyografik
kalite ve yorumunun temelinden
kaynaklanmaktadır. Yüksek
çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi
(HCRT) torasik görüntülemenin
kalitesini, hakiki interstisyal akciğer
paternlerinin belirlenmesini
arttırmakta, ancak uygulanabilirlik,
fiyat ve yorumlanması uzmanlık
gerektiğinden kullanımı sınırlı
olmaktadır. Tedavi IPF’de çok az fayda
sağlamaktadır, ancak prednizolon
denenmesine eğilimleri vardır. Kronik
bronşitis veya aktif inflamasyon
oluşan durumlarda yanıt gösterebilir,
durum fibrozis kaynaklı değilse,
herhangi bir tepki görülmemektedir.
Kaynak: Bu makale 8.KHVHD Sürekli Eğitim
Kongresi’nde tebliğ edilmiştir.
ARAŞTIRMA
Kemik
kanseri
ağrısına
nörotoksin
çözümü
Kemik kanseri olan köpeklerin
ağrısını dindirmek için yapılan
çalışmalar, bilim insanlarının
yolunu Substance P-saporin ya
da kısaltılmış şekliyle SP-SAP adı
verilen bir nörotoksin ile kesiştirdi.
SAP enjeksiyonu ile ağrı
dindirme prosedürünün
ileride kemik kanseri
hastası olan insanlarda da
kullanılması söz konusu.
Bir köpeğe kemik kanseri
teşhisi konduğunda genellikle
hayvanın hayatını kurtarmak için
geç kalınmıştır. Bu süreçte tedavinin
hedefi, köpeğin mümkün olduğunca
uzun bir süre ağrısız ve rahat bir
şekilde yaşamasını sağlamaktır.
Pennsylvania Üniversitesi
Anesteziyoloji Dergisi’nde Veteriner
Hekimler Dorothy Cimino Brown
ve Kimberly Agnello tarafından
yayınlanan bir çalışmada, istenen
hedefe giden yeni bir yol belirlendi.
Kemik kanseri olan 70 evcil köpekte
yapılan bir araştırmayla, nörotoksinin
tek bir spinal enjeksiyonunun,
genellikle bu tür vakalarda
kullanılan ağrı dindirici ilaçlarla
karşılaştırıldığında ağrıyı azaltmada
PETİNFO 2014/02 76-77
İNSANLAR İÇİN ALTERNATİF BİR YAKLAŞIM
Araştırmacılar, SAP enjeksiyonu anestezi gerektirmesine rağmen,
alternatif bir tedavi yaklaşımı sunan basit ağrı kesici ilaçlar veya daha
agresif bir yaklaşım olan amputasyon artı kemoterapi ile sağaltım
seçeneği arasında kalan hayvan sahiplerine SAP enjeksiyonunu
önermekteler. Dr. Brown, veteriner pratikte geniş bir uygulama alanı
görebildiğine ve bu yeni tedavi olasılığının kendileri için yepyeni bir
tecrübe olduğuna dikkat çekti. İnsanlarda etkili olduğunun görülmesi
halinde, SAP’ın spinal enjeksiyonları, bazı kanser hastalarında ciddi yan
etkileri tetikleyebilen bir müdahale olan, ağrıyı hafifletmek için sinirlerin
kesilmesi gibi alınan aşırı önlemlere bir alternatif sunacak. İnsanların
bir moleküler nöroşirürji anlamında bu nörotoksinlerden haberdar
olduklarını belirten Brown, hastaların medikal uygulamaların çalışmadığı
noktada bu uygulamayı düşünebileceklerini öne sürüyor.
daha etkin olduğu gösterilmiştir.
İnsan ve köpeklerdeki kemik kanseri
vakaları arasındaki benzerlik, bu
uygulamanın insanlarda da ağrıyı
azaltmada kullanılabileceğini
düşündürmektedir. Veteriner Hekim
Dorothy Brown, köpeklerin ilaçların
bu türünü test etmek için gerçekten
iyi modeller olduğunu ve bu yöntemin
insanlarda da güvenli ve etkili
olabileceğini gösteren güçlü bir kanıt
niteliği taşıdıklarını belirtti. Yanı sıra
“Bu çalışma insanlarda yapılacak
klinik denemelerin doğrudan
öncüsüdür.” dedi. Araştırmada
odaklanılan nörotoksinin adı
Substance P-saporin ya da kısaltılmış
şekliyle SP-SAP’dı. Önceki çalışmada,
SAP’ın ağrı sinyallerini beyne taşıyan
nöronları seçici bir şekilde yok
edeceği öne sürülmüş fakat bileşik
köpekler üzerinde test edilmemişti.
Brown ve Angello geçmişte
toksikoloji testlerine tabi tutulan
SAP’ın sahipli hasta köpeklerde
kanserin etkilerinden meydana
gelen ağrıyı azaltıp azaltmayacağını
belirlemek istediler. Kemik kanseri
genellikle orta yaş ve yaşlı, büyük
ırk köpekleri etkileme eğilimindedir.
Sahibinin fark edebileceği ilk işaret
köpeğinin yürüyüş şeklindeki
değişiklik ve aksamadır. Eğer ağrı
devam ediyorsa, veteriner hekim
ortopedik muayenenin ardından
röntgen çeker. İlgili bölgede kanserli
lezyonun tespit edilebildiği noktada,
zaten hastalığın metastazik bir yapı
taşıdığı mutlak bir suretle bilinmelidir.
Bu aşamadaki bir köpeğin hayatını
kurtarmak mümkün değildir
Dr. Brown, bu aşamada köpeği
tedavi etmekten değil, sadece yaşam
70 köpek üzerinde
yapılan araştırmada
SAP uygulamasının
olumlu yönlerine
atıf yapılıyor.
kalitesini daha yüksek seviyede
daha uzun süre sürdürmesini
sağlamanın yollarından bahsetmek
istediklerini belirtiyor. Brown ve
Agnello çalışmaları için belirledikleri
70 sahipli köpeği iki gruba ayırarak,
birinci gruba standart ağrı kesici ilaç
uygularken diğer 35 köpeğin spinal
kordu içerisindeki sıvıya tek seferde
SAP enjeksiyonu gerçekleştirdiler.
Köpeklerine ne gibi bir işlem
uygulandığı sahiplerine söylenmedi
ve tüm köpekler bir gece hastanede
ARAŞTIRMA
FARKLI
TALEPLER
Hayvan sahipleri
dostlarının mümkün
olduğunca ağrısız
yaşamasını istiyor.
Kanserin bu türü için en
agresif sağaltım yolu, ilgili
bacağı ampüte ederek
kemotrapiye başlamaktır.
Fakat cerrahi müdahale ve
veteriner hekimi kemoterapi
için düzenli olarak ziyaret
etmek hayvan sahibi için
duygusal, lojistik ve finansal
bağlılık anlamına gelir. Bazı
hayvan sahipleri için bu
çok fazladır ve bu nedenle
başka bir yaklaşım tarzını
benimsemeyi tercih eder ve
veteriner hekimlerinden bu
yönde bir tavsiye isterler.
kaldılar. Köpeklerine spinal
enjeksiyon gerçekleştirildi sanılsın
diye tüm köpeklerin boyunlarındaki
tüyleri kesildi. Bu müdahalelerin ağrı
giderici etkinliğini değerlendirmek için,
araştırmacılar hayvan sahiplerinden,
evcil hayvanlarının konfor düzeyi
hakkında bilgi almak için hazırlanan
anketleri doldurmalarını istedi.
Köpeklere de aktivite düzeylerinin
izlenmesi için monitörler bağlandı
ve bazı durumlarda kayıt alındı.
Buna ek olarak sahipleri prosedürün
uygulanmasından 2 hafta sonra
köpeklerini yeniden veteriner hekime
götürdüler. Sonra yaşamlarının geri
kalanında ayda bir kez ziyaretlerine
devam ettiler. Hayvan sahipleri
köpeklerinin hangi grupta yer aldıklarını
öğrendiklerinde çalışma sonuçlandı.
Bir bütün olarak değerlendirildiğinde standart
ağrı dindiricilerle tedavi edilen köpek sahipleri
durumu SAP enjekte edilenlerin sahiplerinden belirgin
bir şekilde daha erken öğrenme ihtiyacı duydular.
Bu noktada önceden SAP enjeksiyonu
yapılmayan hayvan sahiplerine tedavi
önerildi. Hayvan sahipleri köpeklerinin
refah düzeylerinin öncesiyle aynı
olmadığını belirttiler. Bu gösterge ile
SAP’ın ağrıyı azaltma özelliği ortaya
konmuş oldu. Kontrol grubundaki
köpeklerin % 74’ünün sahipleri
prosedürün altıncı haftası içinde
köpeklerine hangi tedavi şeklinin
uygulandığını bilmek istediler. SAP
alan köpek sahiplerinin ise yalnızca
PETİNFO 2014/02 78-79
% 24’ü uygulanan prosedürden
haberdar olmak istedi. Araştırmacılar
çalışmaya ilişkin sadece bir yan
etkiyi kaydettiler: Omurilik içerisine
yüksek SAP enjeksiyonu almış ön
bacaklarından birinde tümör olan
köpeklerin bazılarında koordinasyon
bozukluğu ve titreme vardı. Enjekte
edilen SAP miktarı azaltıldığında
sorun düzeltildi. 
Kaynak: Bone cancer pain in dogs relieved
by neurotoxin
SÖYLEŞİ
AOVET’e siz de katılın!
AOVET Türkiye Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin, Türkiye’de
ilk kez düzenleyecekleri Küçük Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri
Kursu ile ilgili detayları Petinfo Dergi’ye anlattı.
Birlikte
çalışarak
ve dinamik
bir grup
oluşturarak,
tecrübe ve
becerimizi
arttırıyoruz.
Ülkemizde ilk kez
gerçekleştirilecek AOVET Küçük
Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri
Kursu ve bünyesinde dünya genelinde
binlerce hekimin katılım gösterdiği
cerrahi kursları düzenleyen AO Vakfı
ile ilgili merak edilenleri AOVET
Türkiye Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlem
Şengöz Şirin ile konuştuk. AOVET
Küçük Hayvanlarda Temel Kırık
Prensipleri Kursu’yla ilgili tüm
detaylara www.aovetturkiye.org web
sitesini ziyaret edip ulaşabilirsiniz.
AOVET Nedir?
Merkezi İsviçre’de bulunan AO
Vakfı, 1969 yılından bu yana dünya
genelinde 5 ana bölgede genel olarak
kırıkların tedavisinin kuralları üzerinde
çalışan ve kar amacı gütmeyen bir
vakıftır. AO kursu, kırıkların tespitinin
teknik noktalarına ağırlık verecek
şekilde ilk olarak 1960 yılında
Davos’ta düzenlendi. O zamandan
beri 110 ülkeden 250.000 cerrah
ve 135.000 ameliyathane çalışanı
kurslara devam etmiştir. AO’nun
PETİNFO 2014/02 80-81
Yrd. Doç. Dr.
Özlem ŞENGÖZ
ŞİRİN kimdir?
Fırat Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nden 2003 yılında
mezun olan Şirin, aynı yıl Ankara
Üniversitesi’nde doktorasına
başladı. 2006 yılında Cornell
University Collage of Veterinary
Medicine Hospital for Animals’da
eğitimler aldı. Boston Tufts
University Cumming School of
Veterinary Medicine Hospital
for Animals eğitimi için AOVET
fellow’u kazandı. 2007 ve
2008 yıllarında Las Vegas
Quando Center’da ve Davos
Congress Center’da ileri
seviye uzun süreli eğitimler
aldı. 2008 yılında köpeklerin
uzun kemik kırıklarında
locking system’leri araştırdığı
doktora tezini tamamladı. Şu
ana kadar tamamlanmış 2
TÜBİTAK, 3 Bilimsel Araştırma
Fonu araştırma projesi, şuan
yürürlükte ve yürütücülüğünü
yaptığı 1 TÜBİTAK ve 1 COST
projesi bulunmaktadır. AOVET
Türkiye Başkanı ve COST Aksiyon
BM1306 Yönetim Kurulu’nda
Türkiye Temsilcisi olan Yard.Doç.
Dr. Özlem Şengöz Şirin evli ve bir
çocuk annesidir.
uyguladığı eğitim yöntemi oldukça
farklı ve yenilikçi olup kurslara katılan
her katılımcının dersler ve tartışma
grupları dışında sentetik kemik,
gerçek cerrahi araç ve gereçleri
kullanarak uygulama yapmasına
olanak vermesidir. Bu, cerrahlara
gördüğü ve tartıştığı teknikleri
hastadan önce birebir uygulama
olanağı vermektedir. Biz AO Vakfı ile
ilişkili olan veteriner hekimleriz ve
organizasyonun AOCMF, AOSpine ve
AOTrauma gibi 4 uzmanlık alanından
birini oluşturmaktayız. Bütün bu
uzmanlıkların amacı; uygulamalı ve
klinik araştırmanın, eğitim ve topluluk
geliştirici fonksiyonlarını üyelerimizin,
paydaşlarımızın ve hastalarımızın
faydasına sunmaktır.
Neden AOVET?
AOVET hasta bakım kalitesinin
arttırılması için en ileri tekniği
kullanarak eğitim sunar. Bu amaçla
alanında önde gelen uzmanların
sunularıyla anatomik modeller
üzerinde cerrahi beceri ve teknikleri
bir araya getirir. Bu çok iyi bilinen ve
kanıtlanmış kombinasyon, veteriner
hekimin hastaları ve sahiplerine
fayda sunabileceği tedavi tekniklerini
geliştirmesini sağlar.
AOVET’e neden katılmalısınız?
AOVET’e katılarak AO Vakfı’nın
içinde veteriner ailesinin bir parçası
olabilirsiniz. Bu üyelikle travma
konusundaki uzman veteriner
hekimlerle ve insan CMF, omurga
ve travma cerrahisi konularında
ileri gelen cerrahlarla ömür
boyu sürebilecek arkadaşlıklar
kurabilirsiniz. Bu dinamik gruplarla
temasta olmak bilgi ağınızın
genişlemesine yardım edecek
ve veteriner travma konusunda
ilerlemeniz için yeni seçenekler
sunacaktır. Mesleğinize ve
uygulamalarınıza bakış açınızı
değiştirecek bir başlangıç olması,
değişik uygulamalar görmek ve
yepyeni fikirler ve yeni araştırmalara
yönelmenize katkıları olabilecektir.
Ülkemizde yapılacak olan AOVET
kursundan bahseder misiniz?
“AOVET Küçük Hayvanlarda
Temel Kırık Prensipleri Kursu”
ülkemizde ilk kez gerçekleştirilecek
olup, kursu tamamlayan hekimlere
AO Vakfı tarafından uluslararası
sertifika verilecektir. AO kurslarını
alabilmek için bazı kurallar
bulunmaktadır. Bunlardan en
önemlisi ise temel seviye kursunu
alma zorunluluğudur. Aksi halde
hiçbir ülkede ileri seviye kurslarına
kayıt yapılamaz. Kursumuzun
yurtdışındaki kurs bütçeleriyle
kıyaslandığında son derece düşük
bütçeyle hekimlerimize yansıması
avantaj olduğu gibi, ülkemizde
alınan kurs sertifikasıyla isteyen
hekimlerimiz diledikleri ülkede
ileri seviye kurslarına kayıt
yaptırabileceklerdir.
Kurs eğitmenlerimiz; Prof. Dr.
Hasan Bilgili, (Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi-VOTDER
Başkanı), Doç. Dr. Olivier Gauthier
(Oniris Nantes-Atlantic Veteriner
Fakültesi, AOVET Uluslararası
Kurs Başkanı), Prof. Dr. Bruno
Peirone (Turin Üniversitesi Veteriner
Fakültesi, AOVET Avrupa Başkanı),
Dr. Guillaume Ragetly (Illinois
Üniversitesi Veteriner Fakültesi),
Dr. Richard Whitelock (2011 Avrupa
Cerrahi Başkanı), Doç. Dr. Cenk
Yardımcı (Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Veteriner Fakültesi)’dan oluşmaktadır.
Kurslarımız İsviçre merkezli
olarak temel eğitimden başlamış
ve spesifikleşerek (ileri seviye,
spinal, corrective osteotomi) devam
edecektir. Ülkemizde de özel
seviyelere katılabilmek için temel kurs
katılım sertifikası gerekmektedir. 
AO Vakfı 2011 Davos Kursu’ndan bir kare (üstte), AO Research Institute
tarafından 2012’de, ortopedik cerrahi ve implant enfeksiyonları üzerine
gerçekleştirilen toplantıda katılımcılar bir arada.
GÜNCEL
Kardiyoloji Kliniği Sorumlusu
Prof. Dr. Kürşad Turgut
ve ekibi, kangallarda
kalp kapak sorunlarının
insidansını belirleyecek.
Selçuk Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Hayvan Hastanesi
bünyesine TÜBİTAK’ın da desteğiyle
kurulan Kardiyoloji Ünitesi ile
ilgili detaylı bilgiler almak üzere
Kardiyoloji Kliniği’nin Sorumlusu
Prof. Dr. Kürşad Turgut ile görüştük.
Türkiye’de birkaç üniversitenin hayvan
hastanesinde bulunan ekokardiyografi
cihazının Temmuz ayından bu yana
EAEVE’ye tam üye olan Selçuk
Üniversitesi bünyesinde kurulmasıyla,
artık kedi ve köpeklerde oldukça
yaygın olan kalp hastalıklarının
teşhisi rahatlıkla yapılabilecek.
Kardiyoloji Ünitesi ne zaman
faaliyete geçti, bize biraz sahip
olduğu ekipman ve olanaklardan
bahseder misiniz?
Ünitemiz, Temmuz 2013’ten
itibaren faaliyete geçmiş
bulunmaktadır. Ekipman olarak; bir
kardiyoloji ünitesinde olması gereken
röntgen cihazı, EKG, tansiyon aleti ve
ekokardiyografi cihazı bulunmaktadır.
Evcillerin
kalp sağlığı
onlara emanet
Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Hayvan Hastanesi bünyesinde kurulan
kardiyoloji ünitesi ile kalp hastalığı olan
kedi ve köpekler artık daha güvende olacak.
PETİNFO 2014/02 82-83
Bu ünitede hangi hastalıkların
teşhisi yapılmakta? Kurulumunun
öncesi ve sonrasında verdiğiniz
hizmet kalitesinde ne gibi
değişimler oldu?
Kardiyoloji ünitesinin kurulması
ile kedi ve köpeklerde oldukça
yaygın olan kongenital ve edinsel
kardiyovasküler hastalıkların teşhisi
ve tedavisi yapılabilmektedir. İnsan
hekimliğinde olduğu gibi veteriner
kardiyolojide de kardiyovasküler
hastalıkların teşhis ve takibinde
en önemli muayene yöntemi olan
ekokardiyografinin bulunması
ile, daha önceleri gözden kaçan
birçok kardiyolojik hastalık
değerlendirilebilmektedir.
GÜNCEL
KANGALLAR İÇİN
YENİ BİR PROJE
TÜBİTAK’a sunulan projemiz
kapsamında kendi ırkımız
olan Kangal ırkı köpeklerde
kardiyolojik referans
değerlerin belirlenmesi ve
köpeklerde yaygın gözlenen
kalp kapakları hastalıklarının
değerlendirilmesi
amaçlanmıştır. Bu çalışma
sonucunda kangal ırkı
köpeklerde kalp kapak
hastalıklarının önemi ve
insidansı belirlenecektir. Bu
konuda çalışmamız halen
devam etmektedir.
Selçuk Üniversitesi
Kardiyoloji Kliniği’nde görev
alan ekip, çalışmalarına
hızla devam ediyor.
Böylelikle veteriner hekimlikte
kedi ve köpeklerin kardiyovasküler
hastalıklarının tanı, tedavi ve takibi
rasyonel olarak gerçekleştirilmekte
ve mesleğimizdeki kardiyolojik
hastalıkların tanı ve sağaltımı ile
ilgili eksiklik ve bunun sonucunda
doğan ihtiyaç, önemli ölçüde
giderilmiş bulunmaktadır.
Çünkü ekokardiyografi, kalbin
morfolojik ve fonksiyonel yönden
değerlendirilmesinde günümüzdeki
en etkin muayene yöntemidir.
Kardiyoloji Ünitesi’nin
kurulmasında nereden destek
aldınız? Toplam maliyet ile ilgili
bilgi alabilir miyiz?
Ünitemiz, Türkiye Bilimsel
ve Teknik Araştırma Kurumu
(TÜBİTAK)’na sunulan projenin
kabulü ve sağlanan maddi destek ile
oluşturulmuştur. Proje ile teçhizat
alımı için 120.000 TL destek
sağlanmış bulunmaktadır.
Kardiyoloji bölümünün ayrı bir
departman halinde olmasının
fakülteye ne gibi artıları oluyor?
Selçuk Üniversitesi Veteriner
Fakültesi 2013 yılında EAEVE
tam üyeliğine kabul edilmiştir. Bu
nedenle fakültemizin hastanesi,
hayvan türüne özel olarak ayrı ayrı
hizmet vermeye başlamıştır. Batılı
ülkelerde olduğu gibi bu şekilde
yapılanma hekimlik hizmetlerinin
sunulmasında kaliteyi artırarak
PETİNFO 2014/02 84
teşhis ve tedavide başarı şansını
oldukça yükseltmektedir. Öncelikle
fakülte hastanelerinde olmak
üzere kardiyoloji, gastroenteroloji,
dermatoloji, nöroloji gibi uzmanlaşma
ve hizmet anlayışı oluşturulmalıdır.
Gerçekleştirdiğiniz ücretsiz
kardiyolojik kontrole ilgi nasıldı? Bu
uygulama halen devam ediyor mu?
Kardiyoloji ünitesinin ücretsiz
hizmeti Konya’da beklenilenin
üzerinde ilgi toplamıştır. Ücretsiz
uygulamamız gelen istek üzerine hala
devam etmektedir. Uygulamamız
sonucunda özellikle orta-ileri yaşlı
kedi ve köpeklerde kardiyovasküler
hastalıkların yaygınlığı tespit
edilmiş ve hasta sahiplerinin kedi
ve köpeklerinin periyodik kontrolü
konusundaki bilinçleri arttırılmıştır. 