PET SAĞLIĞI DERGİSİ ŞUBAT 2014 SAYI 60 Yeni hizmet anlayışı ile Mopsan VE YENİ YILDA HEDEFLERİ 18 Kemik kanseri ağrısına farklı bir çözüm 76> Merıal GÜÇLÜ KADROSU İLE sektöre ETKİLİ BİR giriş YAPTI 24 KLİVET’DEN Bakışın saydam kubbesi: Kornea hastalıkları 44 deneyimli hekimleriyle çetiner Veteriner Kliniği / İVHO’dan diş çalıştayı marmaris’in ilk kliniği / Kangalda şiplenik hematom / Kedilerde astım ve nedenlerine yönelik farklı tedavi metotları / AOVET ile Küçük Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri / SELÇUK’TAN YENİ KARDİYOLOJİ ÜNİTESİ 70> İÇİNDEKİLER 38 > HIV/FIV’de yeni gelişmeler Kedilerde AIDS virüsünü keşfeden ünlü bilim insanı Prof. Dr. Janet K. Yamamoto, kedilerin HIV aşısı için umut verici gelişmeler sağlayabileceğini keşfetti. sayfa 8 8 > DÜNYA İLE AYNI ANDA Veteriner sağlık ve pet sektöründeki son gelişmelerin adresi Petinfo Dergi, günceli sizler için takip etmeye devam ediyor. 18 > DEĞİŞEN VİZYONU İLE YENİ MOPSAN Evcil mama sektörünün dünya markalarından Hill’s’i yıllardır başarıyla temsil eden Mopsan, tüm departmanları ile sizlerle… 24 > MERIAL TÜRKİYE’ye GÜÇLÜ ALTYAPISI İLE giriş yaptı Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu, Merial Türkiye Müdürü Herbert Pohle ile firmalarının Türkiye’deki yapılanmasını ve Türk Hayvan Sağlığı için hedeflerini görüştü. 30 > AVŞAR VETERİNER KLİNİĞİ Mesleki deneyimin modern teknoloji ve hayvan sevgisi ile birleştiği Avşar Veteriner Kliniği, hayvansever hekimleri ile bizlere konuk oldu. sayfa 38 50 > DENEYİMİN ADRESİ: ÇETİNER VETERİNER KLİNİĞİ Veteriner hekimlerden oluşan idealist bir aile… Baba Tanher İbram ve kızı Seyla İbram Yavuz ile dermatolojik hastalıklar ve beslenmeyle ilişkisini konuştuk. sayfa sayfa 50 30 Veteriner Hekim Hasan Hüseyin Avşar bizi kliniğinde ağırladı. 44 > KORNEA HASTALIKLARINA BAKIŞ Prof. Dr. Murat Şaroğlu’nun vaka deneyimlerini paylaşarak süslediği kornea hastalıkları eğitimi Erk İlaç ve Entosav sponsorluğunda Klivet tarafından başarıyla gerçekleştirildi. 34 > KÜÇÜK BİR FİZYOTERAPİ ALANI Kliniğinizde yapacağınız ufak dokunuşlarla patella ve çapraz bağ yaralanmaları için küçük bir fizyoterapi ünitesi oluşturabilirsiniz. Veteriner Hekim Tanher İbram ile tecrübelerini konuştuk. 58 > EĞİTİMLERe DEVAM İVHO tarafından ilki düzenlenen Diş Çalıştayı, konusunda dünyaca tanınan isimleri ve veteriner hekimleri İstanbul’da ağırladı. PETİNFO 2014/02 02-03 62 > MARMARİS’İN İLK KLİNİĞİ Yaklaşık 30 yıldır Marmaris’te veteriner hekimlik yapan Tülin Özcan ile geçmişten günümüze. sayfa 62 Marmaris Veteriner Kliniği ile dünden bugüne... 66 > şiplenik hematom Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahları, kliniklerine gelen bir Kangal köpekte anjiosarkomaya benzeyen şiplenik hematom olgusunu Petinfo Dergi okurları ile paylaşıyor. 70 > KEDİLERDE ASTIM Günümüzde allerjenlerin artması ve daha birçok nedene bağlı olarak sıklığında artış görülen astım hastalığının, kedilerdeki nedenleri ve tedavileri… 76 > KEMİK KANSERİ AĞRISIna çözüm için YENİ bir YÖNTEM Köpeklerde görülen kemik kanserinin son aşamasında oluşan kronik ağrı yeni bulunan bir yöntemle, tek bir enjeksiyonla gözle görülür şekilde azalıyor. 80 > AOVET’e siz de katılın! AOVET Türkiye Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin, Türkiye’de ilk kez düzenleyecekleri Küçük Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri Kursu ile ilgili bilgi verdi. 82 > KÜÇÜK KALPLERİN SAĞLIĞI ONLARA EMANET Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi bünyesinde kurulan Kardiyoloji Ünitesi ile kalp hastalığı olan kedi ve köpekler artık akademisyenler sayesinde daha güvende olacak. EDİTÖR Yapılan araştırmalar, dünya üzerinde erkeklerde % 8, kadınlarda ise % 4 olarak belirtilen zoofilinin yaygınlığının ülkemizde de benzer oranlarda olduğunu bildiriyor. Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU I. Diş Çalıştayı Veteriner Diş Hekimliği konusunda dünyaca tanınan iki isim Dr. Cecilia Gorrel ve Dr. Jerzy Gawor, iki gün süreyle veteriner hekimlere diş sağlığının inceliklerini anlattı. Durum ciddi, acil yasal önlem şart! Sağlıklı bir ülke olmanın temel şartlarından biri sağlıklı zihinlere sahip insanlardan oluşmasıysa, Türkiye’nin vay haline. Kazalardan bahsetmiyorum. Bilerek ve isteyerek, bir cinnet anına sığınarak ya da değil tanımadığı insanları katleden, karısını çocuğunun gözü önünde öldüren, kesen insanlar gelecek kabuslarımızı süslüyor bu ülkede. Eğer bu insanlar tedavi görmezse, dünya cenneti olan güzel ülkemizin sıfatı “katliamlar ve akıl hastaları ülkesi” olacak. Çocuğumuzu veya köpeğimizi parka götürürken etrafa şüpheli gözlerle bakacağız. Savunmasız bir hayvanı öldüren caninin serbest kalması için 300 TL.’lik bir bedelin yeterli olduğu, zoofiliklerin aramızda gezdiği; bir sokak kedisini, petinfo Şubat / Sayı: 60 Pet Sağlığı Dergisi Ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. MEHMET AKTOP GENEL KOORDİNATÖR BARIŞ KOLGU [email protected] kuyruğundan tutarak sallayıp duvara çarpan işkencecilerin otobüste yanımızda oturduğu bir memlekette, biz de elimiz kolumuz bağlı çaresizliğimizi seyreder olduk. Bu insanların acilen terapi görmesi, hasta olmadığı tespit edilenlerin ağır para ve hapis cezasına çarptırılması şart. Çünkü uzmanlar bu zatların, çok yakın bir süre sonra insanları da gözünü kırpmadan öldüreceği konusunda hem fikir. Yasa, kanun, yönetmelik… Ne değişecekse, kim sesimizi gür ve doğru şekilde duyuracaksa duyursun, ülkenin bu büyük ayıbına kulakları sağır olanlar da artık bizleri duysun. İçimiz sevgi dolsun! Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ VET. HEKİM ASLIHAN CEBECİOĞLU [email protected] YAZI İŞLERİ SORUMLUSU Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU [email protected] ART DİREKTÖR EBRU DERELİ [email protected] > syf 58 DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002 KATKIDA BULUNANLAR Dr. Banu Dokuzeylül ADRES YAYINCILAR SK. 10/4 34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59 www.matmedya.com GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] ABONE BANU SAYINÇ [email protected] Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır. PETİNFO 2014/02 06-07 Bilim insanları artık dünyanın en eski köpeklerindeki genital kanser genomunun dizilimini biliyor. TVT’de 11 bin yıllık gen aktarımı Bilim insanları, binlerce yıldır köpeklerde kansere neden olan bir genomun orijini keşfetti. Köpeklerin cinsel organında tümör oluşumuna neden olan kanserin, spesifik bir köpekte belirdiği ve cinsel yolla bulaşarak hayatta kalmaya devam ettiği ifade edildi. Dr. Elizabeth Murchison, “Farklı kıtalardaki genetik çeşitliliğin izleri, kanserin çok uzun süre tek bir köpek populasyonunda sınırlı kaldığını gösterdi” dedi ve antik köpek genomları üzerinde bu sırrı çözmeye çalışmanın etkileyici olduğunu söyledi. Irkın Alaska Malamutu veya Sibirya kurdu olabileceği belirtiliyor. Zonguldaklı kediler şanslı Zonguldak Ereğli İlçesi günlük 60 kedinin bakım ve barınma ihtiyacını karşılayacak iki kedi evini İnönü Parkı ile Bozhane Mevkiinde hizmete sundu. Karınları acıkan ve soğuktan etkilenen kedilerin kısa bir sürede bu evlere alışması sevindirdi. Belediye ekiplerince her sabah temizlenen kedi evlerine günün belirli saatlerinde mama ve su dağıtımı gerçekleştiriliyor. Yanı sıra veteriner hekimler ise her sabah kedilerin sağlık kontrollerini yapıyorlar. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk Sokak hayvanlarına lüks ulaşım Kadıköy Belediyesi, sokak hayvanlarının aşı, tedavi ve bakım hizmetleri için taşıma ve nakillerinde kullanılacak iki yeni aracı hizmete soktu. Dünya standartlarına uygun olarak özel dizayn edilen araçların iç yapısının tamamen steril olarak hazırlandığını, araçlarda klima ve havalandırma sisteminin de bulunduğunu belirten Kadıköy Belediyesi Veteriner Müdür Yardımcısı Aytaç Kaval, yeni araçlarla sokak hayvanlarına daha rahat ulaşım hizmeti verileceğini belirtti. Kaval, aşı, tedavi ve bakım ihtiyacı olan sokak hayvanlarının yeni hizmet araçlarıyla alınacağını da belirterek, vatandaşlardan 444 55 22 no’lu telefona haber verilmesini istedi. Köpek sahipleri premium markaları tercih ediyor OnlIne pet malzemeleri mağazası GJW Titmuss tarafından yapılan bir ankete göre, köpek sahipleri mevcut ekonomik koşullara rağmen premium evcil mamalarını almaya devam ediyor. Anket sonuçları köpek sahiplerinin %74’ünün en kaliteli, premium pet mamaları satın aldığını göstermektedir. Hayvan sahiplerinin %28’inin ise deri problemleri olan, kilo kontrolü gereken, hassas midelere sahip olan ya da yaşlı köpekler için özel mamalar satın aldıkları, ankete katılanların %7’si marka ve % 9’u fiyatı dikkate alırken, %61’inin kaliteyi tercih ettiği görüldü. Sizi siz olduğunuz için seven biri var Amerika Emory Üniversitesi’nden araştırmacılar, evcil hayvanların bizleri sadece ihtiyaçları karşılandığı için değil, sırf birlikte olduğumuz için sevip, şefkat duyduklarını ortaya koydu. Nörobilimci Gregory Berns, manyetik rezonans tekniğini kullanarak yaptığı araştırmada, köpeklerin davranışları dışında düşündüklerini de anlamanın mümkün olduğunu belirtti. Yemek verilen köpeğin ellerine takılan mıknatıslarla, beynindeki sinyalleri okuyan bilim insanları, rezonans görüntülemeyle köpeğin, ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesinde, aynı evi paylaştıkları insanlara duydukları hissin olumlu seyrettiğini gördü. Sonuçları geçen yıl ‘Köpekler Bizi Nasıl Seviyor’ adlı bir kitapta yayımlanan araştırmanın bir sonraki aşamasında, köpeklerin yabancılara ve makinelere karşı yaklaşımları değerlendirmeye alınacak. Köpekler tanıdık yüzleri farkedebiliyor Yüz ve göz kontağının insanlar ve köpekler arası iletişimde büyük rol oynadığı iyi bilinse de, bu çalışma köpeklerin yüz tanıyabildiğini göz hareketleri ile tespit edildiği ilk çalışma niteliği taşıyor. Resimler karşısında köpeklerin spontan davranışlarını test eden çalışmacılar, tanıdıkları bir yüz ile karşılaşan köpekler ile tanımadıkları kişilerle karşılaşanlardaki tavırları ortaya koydu. Tanıdık kişileri görenlerin mimikleri insanlardakine benzetildi. NOTLAR Grishin Robotics’in akıllı yatırımı Ev hayvanlarının uzaktan beslenmesi ve genel olarak sağlıklarının takip edilmesini sağlayan ilk ürün SmartFeeder için sermaye arayışında olan PetNet’in akıllı besleyicilerine Grishin Robotics’den 1,125 milyon dolarlık yatırım geldi. PetNet dünya genelinde 10 binden fazla SmartFeeder siparişi aldı ve başvuruları kabul etmeye devam ediyor. İlk sevkiyatların 2014 yılının ortasında yapılması planlanıyor. Cihazın normal fiyatı 249 dolar olmasına karşın erken siparişle indirme gidiliyor ve 199 dolar fiyat belirleniyor. SmartFeeder sensörik bir sistem ve interete bağlı çalışıyor. Cihazın çalışma prensibi kedi veya köpeklerin günlük beslenmesini takip etmeye ve otomatik olarak en uygun beslenme sıklığını belirlemeye dayanıyor. Yanı sıra zamanla PetNet veritabanında toplanan bilgilere dayanarak kullanıcılar kendi algoritmalarını geliştirebiliyorlar. Cihazın yazılımı hayvan için oluşturulmuş beslenme planına uygun olarak SmartFeeder’in otomatik ayarlanmasını sağlıyor. Agresyonları sadece yabancılara karşı değil! köpekLERDE saldırganlık, İngiltere’de köpek sahiplerinin katıldığı bir anket ile incelendi. Ankete katılan hayvan sahipleri, köpeklerinin daha çok yabancı insanlara karşı saldırganlık davranışı geliştirdiklerini söylüyor. 4.000 katılımcının %7’si köpeklerinin evlerine gelen misafirlerine havladığını, homurdandığını, üzerine saldırdığını veya ısırdığını belirtirken, yaklaşık %5’i, bunu yürüyüş zamanlarında yaptığını ifade ediyor. Köpek sahiplerinin %3’ü ise köpeklerinin aile üyelerine karşı agresyon gösterdiğini ortaya koydu. Euromonitor analizlerine göre dünya genelinde pet pazarı 2013’de büyüyerek 96 milyar dolara ulaştı. Aşılamada yeni bir protokol 10.000 kedinin %10’unda aşı enjeksiyon yerinde kanser gelişim riski söz konusu. Kedilerde aşı uygulaması yapılırken Amerikan Kedi Hekimleri Birliği (AAFP) tarafından önerildiği gibi, bacakta dirsek ya da diz ekleminin altından uygulama yapılırken, Feline Tıp ve Cerrahi Dergisi tarafından yayınlanan yeni çalışma, kedilerin kuyruk ucuna yapılan enjeksiyonun geleneksel uygulamalar kadar etkili olduğunu gösterdi. Florida Veteriner Fakültesi’nden Dr. Julie Levy, aşılama protokolünde bir değişiklik ile kedilerdeki aşı yeri sarkomalarının oranını düşüreceğine inanıyor. Uzmanlar kuyruktan aşılamanın, bölgede herhangi bir kanser oluşumu varlığında cerrahi prosedürleri uygulamak için daha uygun ve tedavi için daha kolay bir bölge olduğunu belirtti. PETİNFO 2014/02 14-15 Çiğ et doğru bir tercih olmayabilir Amerikan Veteriner Tıp Dergisi’nin son araştırması, kedi ve köpekleri için en doğru beslenme şeklinin çiğ et olduğuna inanan hayvan sahiplerinin kanısına aksi yönde sonuçlar ortaya çıkardı. Yayına göre çiğ et bazlı diyet uygulaması, evcillerde önemli sağlık problemlerini de beraberinde getirmekte. Araştırmanın ekip lideri Dr. Lisa Freeman, az pişmiş bu diyetlerde bulunma olasılığı yüksek olan E.coli, Clostridium ve Salmonella gibi patojen bakteriler sebebiyle, gıda kökenli hastalıkların oluşabileceğine dikkat çekti. Özellikle evde hazırlanan çiğ etli diyetlerle ilgili olarak yapılan 2 çalışmanın sonucu da, besleyicilik oranlarının ya çok düşük ya da çok yüksek çıktığı yönünde. Interzoo 2014’e geri sayım Interzoo 2014 başlamasına 4 ay kala gene olağanüstü bir ilgiye sahne oldu. 1,350 firma dünyanın lider pet sektörü fuarında yerlerini şimdiden ayırttı. İsteyenler güncellenen web sayfası www.interzoo.com’dan Interzoo 2014’deki gelişmeler, program ve hizmetler hakkında bilgi edinebilir. KURUMSAL Yeni hizmet anlayışı ile Mopsan Yeni yılda sektöre yeni stratejilerle giren Mopsan Veteriner Ürünleri, 2014 yılında kurumsal pazarlar ve tüketiciye yönelik faaliyetleri ile bambaşka bir çizgide ilerleyeceğinin sinyallerini veriyor. PETİNFO 2014/02 18-19 Sektörde 20 yılını geride bırakan Mopsan, yeniden yapılanan şirket organizasyonu ve yepyeni hizmet anlayışı ile 2014 yılına hızlı bir giriş yapmıştır. Şirketin yenilenen yapısı ve hizmet anlayışını şirketin Genel Müdürü Cafer İngeç şu cümlelerle ifade etmektedir: “Mopsan’ın yeni hizmet anlayışı; çağdaş yönetim ve bilişim felsefesini geleneksel yapıyla bütünleştiren bir strateji ile şekillenmektedir. Bu, çağdaş pazarlama ve satış enstrümanlarına, stratejilerinde derinlemesine yer veren, müşterilerimiz ve tüketicilerimizle ilişkilerinde samimi ve empatik anlayışı benimseyen, toplam kalite ve memnuniyetini en üst düzeyde hedefleyen bir yapı olacaktır.” Gelin yenilenen yapısıyla Mopsan’ın tüm departmanları ve 2014 stratejilerine bir göz atalım.. 2014 müşteri değeri yaratma yılı Mopsan Veteriner Ürünleri Pazarlama Departmanı, pazarlama müdürüne direkt bağlı olarak çalışan Müge Örs, Pazarlama Müdürü Mopsan şirket içi sağlıklı iletişimi düzenli eğitimlerle sağlıyor. bir pazarlama sorumlusu ve iki kişilik ürün sorumlusu kadrosunun yanında, departmana indirekt bağlı olarak çalışan toplam 13 kişilik bir satış ekibi ile faaliyetlerini hayata geçirmektedir. Hill’s markası pazarlama departmanının temel olarak görevi; pazarlama, rekabet ve büyüme stratejilerinin planlanması, uygulanması ve takibinin sağlanması fonksiyonlarıdır. 2013 yılı içinde şirket içinde gerçekleştirilen yeniden yapılanmayla markanın pazarlama müdürlüğünü yeniden üstlenen Müge Örs, 2014 yılından son derece umutlu olduklarını belirtmektedir. Örs, premium segmentte faaliyet gösteren Hill’s markasının hedef kitlesinin pek çok sektöre göre daha karmaşık bir yapıda olduğunu kaydetmiştir. Hem B2B (Kurumsal pazarlar) hem B2C (Tüketici) pazarında aktif olan Hill’s’in pazarlama stratejilerini de birbirinden ayrıştıran Örs, profesyonel kanal (Veteriner klinikleri ve pet shoplar) için hayata geçirilen stratejilerin, son tüketici (Evcil hayvan sahipleri) için oluşturulmuş pazarlama stratejilerinden farklılık arz ettiğini dile getirmiştir. “Kurumsal ve tüketici pazarlarda faaliyet göstermek aslında farklı pazar stratejileri geliştirmek ve hayata geçirmektir. Özellikli ürün Müge Örs, 1981 yılında İstanbul’da doğmuştur. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Örs, Yüksek lisansını Üretim Yönetimi ve Pazarlama (MS) bölümünde tamamlamıştır. Arçelik A.Ş, Enkay Group (G.E, Beyaz Eşya Türkiye), Doğuş Otomotiv gibi firmaların pazarlama bölümlerinde görev almış olan Örs, Mopsan Veteriner Ürünleri’nde Pazarlama Müdürü olarak çalışmaktadır. İstanbul Aydın Üniversitesi ve Haliç Üniversiteleri’nde İngilizce İşletme Bölüm Başkanlığı ve Öğretim Görevliliği yapmış olan Müge Örs, halen Marmara Üniversitesi Pazarlama kürsüsünde doktora eğitimine devam etmekte ve akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Pazarlama İletişimi, Tüketici Davranışları ve Marka Yönetimi üzerine çalışan Örs, evli ve bir çocuk annesidir. grubuna giren Hill’s mamaları, uzman kişilerin tavsiyeleri üzerinden nihai tüketicisi ile buluşmaktadır. Bu noktada veteriner hekim ve petshop sahibi ya da çalışanların tavsiyeleri bizler için son derece önemlidir. Pazarlama planlarımız ve yatırımlarımız ağırlıklı olarak profesyonel kanalda marka KURUMSAL Turhan Aykut, Satış Müdürü Turhan Aykut, 1981 yılında Bursa’da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunu olan Turhan Aykut, daha önce Mopsan Veteriner Ürünleri’nin satış departmanında Bölge Yöneticisi olarak görev almış olup, bir yıldır Mopsan Veteriner Ürünleri’nde Satış Müdürü olarak çalışmaktadır. Evlidir ve bir kız babasıdır. Mopsan müşteri değeri yaratma anlamında çalışmalarına hız verecek. PremIum segmentte faaliyet gösteren HIll’s markası, DNA’sında profesyonel tavsiyeyi önemseyen bir markadır. Bu markayı süpermarket mamalarından ayıran en önemli strateji de budur. Hale Yetkin, Ürün Müdürü Hale Yetkin, 1984 yılında Akhisar’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamlayan Yetkin, İzmir Bornova Anadolu Lisesi mezunudur. 2007 Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunu olan Yetkin, 2008 yılından bu yana Mopsan Veteriner Ürünleri’nde Ürün Müdürü olarak görev almaktadır. bilinirliliği, memnuniyeti ve marka sadakati yaratmak üzerinedir. Bununla birlikte, Hill’s markasının şüphesiz ki tüketici kanalında da marka bilinirliliği yaratma çalışmaları mevcuttur. Hill’s olarak bizler, son tüketiciye gerçekleştirdiğimiz her türlü pazarlama faaliyetimizde de profesyonel tavsiyenin önemine atfederek, iletişimimizi Veteriner Hekim ve Petshoplar üzerinden gerçekleştirmekteyiz.” Örs, Mopsan’ın kurumsal yapısı ve pazarlama-satış sistemi değişikliğinin, sektöre değer katan hizmet anlayışı ile birleşeceğini ve sektör ortakları ile daha yakın, samimi ve içten ilişkiler kurmayı hedefleyen Mopsan’ın; hizmet PETİNFO 2014/02 20-21 kalitesindeki temel yaklaşımın, müşterinin menfaatlerini ön planda tutmak olacağını belirtmiştir. 2014 gelişim yılı olacak Mopsan Veteriner Ürünleri Satış Departmanı Satış Müdürü’ne bağlı olan 2 bölge müdürü, 1 bölge sorumlusu, 13 satış temsilcisi ve 6 dağıtım personeli olmak üzere 23 kişilik bir departmandır. Departmanın temel görevi temsil ettiği Hill’s markasının tüm satış ve satış sonrası hizmetlerini planlamak, uygulamak ve kontrollerini sağlamaktır. Satış Müdürü Turhan Aykut, müşteri memnuniyeti ve sadakati yaratmak üzerine kurulu olan satış stratejilerinin, Mopsan’ın müşteri beklentilerini anlayan ve şirket politikaları doğrultusunda müşteri isteklerini karşılama becerisi olan bir saha ekibi olarak faaliyet göstermesine önem vermekteyiz.” 2014 yılında satış stratejilerimizi ağırlıklı olarak profesyonel kanal üzerinden yönetirken, son kullanıcıevcil hayvan sahiplerine yönelik gerçekleştireceğimiz belli başlı satış kampanyalarımız da söz konusu olacaktır. Yoğun rekabetin yaşandığı mama pazarında, pazarlama ve ürün departmanlarımızın belirlediği global ve lokal her türlü stratejiye sahada tam destek vererek, başarıyla sürdürmek amacındayız. kurumsal hizmet anlayışı ile bütünleştirilmesine ekstra önem verdiklerini belirtmektedir. “Premium segmentte faaliyet gösteren Hill’s markasının Türkiye distribütörü olarak Hill’s mamalarının satış ve satış sonrası sürecini planlar ve uygularken, temelde dikkat ettiğimiz husus, marka sadakati ve bağlılığı yaratmanın yanında, Mopsan’ı 20 yıldır sektöre sunduğu hizmet anlayışı çerçevesinde rakiplerine göre farklılaştırmaktır. Rekabetin son derece yoğun olduğu bir sektörde faaliyetlerine devam eden bir firma olarak, bilhassa 2014 yılında hizmet kalitesi anlayışımızda bazı değişikliklere gideceğiz. Bu anlamda müşterilerimizle ilk temasımızı kuran satış temsilcilerimizin şirket içi konumlandırmaları ve eğitimleri bizler için önemli bir hal almıştır. 2014 yılı bizler için eğitim ve gelişim yılı olacaktır. Düzenli olarak kişisel gelişim, satış teknikleri ve müşteri ilişkileri üzerine eğitim alacak satış ekibimizin yüksek motivasyonlu, 2014 Mopsan için önemli atılımların yılı olacak Mopsan Veteriner Ürünleri Lojistik ve Satınalma departmanının yönetimi 2013 yılı içerisinde gerçekleştirilen yeniden yapılanma çalışmaları çerçevesinde, geçmiş yıllarda satış müdürlüğü görevini sürdürmüş olan Veteriner Hekim Canberk Balaban tarafından üstlenilmiştir. Departmanının lojistik anlamında temel görevleri Hill’s Science Plan ve Prescription Diet ürünlerinin Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Canberk Balaban, Lojistik ve Satınalma Müdürü Canberk Balaban, 1978 yılında İzmir’de doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunu olan Balaban, yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü İşletme Yönetimi (MBA) bölümünde tamamlamıştır. Daha önce Migros Türk T.A.Ş., Eczacıbaşı Holding İlaç Pazarlama ve Mopsan Veteriner Ürünleri’nin satış bölümlerinde görev almış olan Balaban, bir yıldır Mopsan Veteriner Ürünleri’nde Lojistik ve Satınalma Müdürü olarak çalışmaktadır. Evlidir ve bir kız babasıdır. Mopsan profesyonel kanalda marka sadakatine önem vermektedir. KURUMSAL Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve Belçika gibi farklı ülkelerdeki üretim tesislerinden ithalatının sağlanması, limanda ve antrepoda gümrükleme süreçlerinin gerçekleştirilmesi, ürünlerin merkez depoya alınarak yerleştirilmesi ve etiketlenmesi, stok yönetiminin düzenli kontrolü ve ürünlerin bölge müdürlükleri, bayiler ve müşterilere sevkiyatı şeklinde maddelendirilebilir. Satınalma açısından bakıldığında ise temel sorumluluklar şirket prensipleri baz alınarak tedarikçi seçimlerinin yapılması, bölümlerin ihtiyaçlarının verimlilik esasına göre düzenlenmesi ve önceliklerin belirlenerek gelen satın almalarının gerçekleştirilmesi ve kullanılan araç ve malzemelerle ilgili bakım, onarım ve muayene çalışmalarının yürütülmesinin sağlanması olarak özetlenebilir. Bölümde ithalattan dağıtıma kadar olan tüm operasyonlar bölüm yöneticisine bağlı 1 lojistik sorumlusu, 3 depo sorumlusu ve 3 depo çalışanından oluşan ekiple gerçekleştirilmektedir. Ürünlerin müşterilere ulaştırılması süreci ise ülke genelinde İstanbul, İzmir, Ankara ve Adana olmak üzere toplam 4 depo üzerinden ve 13 dağıtım aracıyla PETİNFO 2014/02 22-23 gerçekleştirilmektedir Lojistikte başarılı olabilmek için departman olarak mesleki eğitime, iletişimin güçlendirilmesine ve çalışanların karar süreçlerine katılımlarının önemine değinen Balaban, bu konudaki yaklaşımlarını şöyle açıklamaktadır: “Lojistik yönetimi, üretimin planlanmasından ürünlerin raflara yerleştirilmesine kadar süren uzun bir süreci kapsamaktadır. Bu sürecin uzunluğu ve detaylı yapısı göz önüne alındığında en yüksek düzeyde ürün ve hizmet kalitesine ulaşabilmek için mesleki gelişim asla göz ardı edilmemelidir. Bu yüzden gerek çalışma esnasında gerekse de konularında uzman ve tecrübeli kişiler vasıtasıyla eğitim, bölümümüzde süreklilik arzeden bir konudur. Eğitimle ilgili önemli bir diğer nokta da lojistik süreçlerini yöneten ekiplerin örgütsel öğrenme aşamasına ulaşmaları gerekliliğidir. Birbirine sıkıca bağlı ve küçük bir aksamanın dahi organizasyonu tümüyle işlevsiz bırakabileceği lojistik yönetim sürecinde, yüksek kalitede hizmet vermenin yolu, bireysel kazanımların ekip kazanımları haline dönüştürülmesinden geçmektedir. Bunu sağlamak için de gerek şirket içi gerekse Hill’s fabrika çalışanları ve depo personelleriyle toplantı, seminer, ziyaret gibi tüm yöntemler kullanılarak kuvvetli bir iletişim ağı sağlanmaktadır. Bu sayede hem bireyler hem de ekipler gelişimlerini sürdürdüğü gibi kurulan güçlü iletişim sayesinde hizmet kalitesi sürecinde yaşanabilecek tüm aksaklıkların minimize edilmesi hedeflenmiştir.” 2014 Mopsan için eğitim yılı olacak Ürün Departmanı, Ürün Müdürü Hale Yetkin önderliğinde iki ürün sorumlusu ve kendisine bağlı indirekt olarak çalışan 13 satış temsilcisi ile faaliyetlerini yürütmektedir. Ürün departmanın temel amacı; Hill’s markası ile veteriner sektöründe yer alan kurum ve dernekler arasındaki PROFESYONEL KANALA ODAKLANACAĞIZ Uzman personel ile kararlar daha hızlı ve isabetli bir şekilde alınabilmektedir. Mopsan yeni yılla birlikte pazarda önemli atılımlar gerçekleştirmeye başlamış, evcil hayvan pazarının tüm taleplerini hızlı ve eksiksiz bir şekilde karşılamaya hazır olduğunu AÇIKÇA GÖSTErmiştir. profesyonel ilişkiyi kurmak ve belirlenen stratejiler doğrultusunda ilişkilerin devamlılığını sağlamaktır. Bununla birlikte evcil hayvan beslenmesinde Hill’s markası olarak sahip olunan bilgi ve deneyimleri, gerek şirket içi çalışanlara gerekse de şirket dışı profesyonel kanaldaki sektör ortaklarına aktarmak ve Hill’s ürünlerine dair marka bilinirliliğini ve tavsiye oranlarını yukarı çekmek de önemli stratejiler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda; departmanda profesyonel kanaldaki tavsiyeyi arttırmak ve son tüketicideki marka bilinirliliğini üst seviyeye çekmeye yönelik faaliyetler gerçekleştirilmektedir. Bu stratejik vizyon doğrultusunda; veteriner fakültelerinde okul programları, profesyonel kanalda eğitim programları ve sektörel gerçekleştirilen her türlü sempozyum, kongre vb. eğitim organizasyonlarında üstlenilen sponsorluk faaliyetleri, Ürün Departmanı’nın ana sorumluluk alanını oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra, profesyonel kanalın tavsiye oranlarını arttıracak her türlü dijital platformların (Online beslenme kılavuzu, Hızlı Tavsiye Portalı, v.b) oluşturulması, yönetilmesi ve takip edilmesi de departmanın diğer görev ve sorumluluklarındandır. Veteriner Hekim Hale Yetkin, departmana ait stratejik planlar ile ilgili şunları belirtmiştir. “Veteriner fakültelerinde yürütülen okul programlarımız; gelecekteki meslektaşlarımızın kişisel ve kariyer gelişimlerine destek olabilecek projelerin hayata geçirilmesi üzerine kurgulanmıştır. Genç meslektaş adaylarımıza yönelik eğitim programları, bizlere mezun olduğumuz fakültelerimizi, mezun olduktan sonra da destekleyebilme şansı veren pek çok organizasyonu içermektedir. Bunlar, öğrenci kongreleri/ sempozyum sponsorlukları, Hill’s Ürün departmanının temel hedefi, Hill’s’in global stratejileri ile eş zamanlı yürüttüğü eğitim projelerinin hayata geçirilmesidir. Profesyonel kanalda saha ziyaretlerini sıklaştırmak ve etkinleştirmek, 2014’te özel odaklanılan bir nokta olacaktır. Mopsan profesyonel kanalın ve evcil hayvan sahiplerinin evcil hayvan beslenmesi konusunda eksiksiz bilgilendirilmelerine destek olmak amacıyla faaliyetlerine devam etmektedir. Global ile yürütülen Hill’s Top Dog Yarışması, öğrencilere ürünlerimizi deneyimleyebilme imkanı sunan ‘Mama Temin Programı’ gibi projelerden oluşmaktadır. Diğer taraftan sektörümüze değer katan kongrelerdeki sponsorluklarımız ve her yıl düzenlediğimiz eğitim ve seminer organizasyonlarımızın planlamamızdaki stratejik değeri açıktır. Bu eğitim planlaması profesyonel tavsiye üzerine kurulan iletişim stratejilerimizin bel kemiğini oluşturmaktadır. Hem bilgilendirme hem eğlendirme içeriği ile kanaldaki sektör ortaklarımızdan pozitif yönde geribildirim alan organizasyonlarımızda, katılımcılarımızın gerek mesleki, gerek kişisel gelişimlerini önemsiyor ve onlara çok özel bir deneyim yaşatmayı hedefliyoruz.” söyleşi Merial’den sektöre güçlü giriş Bünyesine kattığı profesyonel isimler, güçlü markaları ve geniş hizmet ağı ile MerIal’in sektöre yaptığı etkili giriş dikkatlerden kaçmıyor. PETİNFO 2014/02 24-25 Hayvan Sağlığı Sektörü’ndeki en başarılı iki markanın “Ivomec® ve Frontline®”ın yaratıcısı olan Merial, Türk Hayvan Sağlığı Sektörü ve hayvan sahipleri yararına yapılan yenilik ve etkinliklerdeki uzmanlığı ve gelenekten gelen tecrübesi ile nihayet Türkiye’ye geldi. Petinfo Dergi Genel Koordinatörü Barış Kolgu, Merial Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle ile firmanın Türkiye’deki adaptasyon sürecini, planlarını ve sektör için ne gibi katkılar yapacaklarını konuştu. Türkiye’deki faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? 2013 yılında stratejik iş planımızı kurarak çekirdek ekibimiz ile göreve başladık ve distribitörlerimizden Merial’e geçiş dönemini başarılı bir şekilde tamamladık. Bununla birlikte, Merial’in Türkiye satışlarını yaklaşık 20 milyon TL’ye çıkarmayı da başardık. 2014 yılında, küresel tedarik noktalarımızdaki tüm Merial Türkiye Genel Müdürü Herbert Pohle orta vadede sektörün liderleri arasında yer almak istediklerini belirtiyor. ambalaj malzemelerimizi yeni şirkete uyacak şekilde değiştirmek zorunda olduğumuz bir geçiş döneminin güçlükleri bizi bekliyor. Yine de, bu yıl ve sonrası için yüksek çift haneli bir büyümeyi hedefliyoruz. Merial’in Türkiye iştiraki olarak, hem kanatlı ve ruminant hem de pet sektöründe hayvan sağlığı, refahı ve performansını geliştirmek hem de üreticilerin kârlılığı ve pet sahiplerinin mutluluğunu arttırmak amacıyla, Türkiye’deki mevcut ürün yelpazemizi Merial’in kapsamlı ve yenilikçi portföyü ile artıracağız. Ekibiniz ve kurumsal yapınızdan kısaca bahseder misiniz? Sanofi’nin Hayvan Sağlığı Birimi olarak, Merial çalışılacak harika bir şirket özelliğini taşıyor ve nitelikli profesyoneller için çok sayıda kariyer fırsatı sunuyor. Amacımız Türkiye Hayvan Sağlığı Sektörü’nün sunduğu en iyi profesyoneller ve yeteneklerle çalışmak ve şu ana kadar bunu başarılı bir şekilde yaptık. Personel alımı dalgasını başarılı bir şekilde tamamladık ve kanatlı, ruminant, pet yönlü uzman ekiplerimiz artık görev başında. Ekibimiz sektörde iyi tanınan ve değerli müşterilerimiz tarafından takdir edilen isimlerden oluşuyor. İşimizi daha da büyüttükten sonra, yatırımlarımıza devam ederek organizasyonumuzdaki personel sayısını da arttıracağız. Kurum olarak, en başından beri “Sınıfının en iyisi” Hayvan Sağlığı Profesyonelleri Organizasyonu’nu kurmak için sahip olduğumuz büyük şansı kullanmaya devam ediyoruz. Bu sürecin bir parçası olmak hepimiz için heyecan verici. Merial’in müşterilere iletmek istedikleri ve müşterileriniz için yeni olan nedir? Ekibimiz, Türkiye Hayvan Sağlığı pazarındaki değerli paydaşlarımıza kapsamlı teklifimiz ile sadece üründen “DAHA FAZLASINI” sağladığını iletmek istiyor. Bu teklif ile sektördeki paydaşlarımıza, etkili hastalık önleme ve tedavi, özel ve benzersiz çözüm yolları, eksiksiz ve tam koruma için eğitim ve ekipman desteği, kâr maksimizasyonu ve hayvan refahı sunmaktayız. Küresel anlamda sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz ? Hayvan sağlığı sektörü, çiftlik hayvanlarının randıman ve sağlığı ile pet hayvan sağlığını destekleyen tüm ürün ve hizmetleri kapsamaktadır. Bu ürün ve hizmetler; ilaç ve aşıları, diagnostik ürünleri, tıbbi cihazları, pet malzemelerini, besin takviyelerini, veterinerlik servislerini ve diğer ilgili hizmetleri içermektedir. Hayvan ilaçları ve aşıları sektörünün 17 milyar Euro’luk bir küresel pazarı temsil ettiği tahmin edilmektedir. Küresel hayvan sağlığı ÖNÜMÜZDEKİ 5 YILLIK SÜREÇTE… Merial’in, Sanofi platformu çerçevesinde yatırım yapmak ve gelişmekte olan sektörlerdeki varlığını iyileştirmeye yönelik genel stratejik hedefleri bulunmaktadır. Sanofi’nin Türkiye’deki Hayvan Sağlığı birimi olan Merial Türkiye organizasyonu olarak da önümüzdeki 5 yılı kapsayan bir yatırım planımız bulunmakta. Gelecekte sektördeki konumumuzu güçlendirecek veya destekleyecek yatırımları hâlihazırda değerlendirme aşamasındayız. söyleşi Merial , sektörü iyi tanıyan profesyonellerle birlikte çalışarak, zorlu sürece 1-0 önde başlıyor. ve veteriner ilaçları konusunda uzmanlaşmış bir araştırma ve danışmanlık şirketi olan Vetnosis’e göre hayvan ilaçları ve aşıları sektörünün yıllık bazda yüzde 5.7 bileşik büyüme oranında büyümesi tahmin edilmektedir. 2013 yılında Türkiye Hayvan Sağlığı Pazarı’nın değeri yaklaşık 200 milyon Euro’ya ulaşmış olup, küresel bazda yaklaşık 18. sıradadır. Gelişmekte olan bir pazarın parçası olarak, anlamlı bir büyüme potansiyeli sunmaktadır. Genel olarak, Türkiye’deki pazar aşağıdaki segmentlere ayrılmıştır: ruminant (sığır-koyun-keçi vb.), kanatlı (broiler, yumurtacı ve damızlık), pet (kedi, köpek ve diğer petler), at ve su ürünleri (balık, kerevit). Merial, su ürünleri dışında tüm segmentlere yenilikçi ürünler, çözümler ve hizmetler sunmaktadır. Türkiye’deki planlarınız nedir ve müşterilerinize iletmek istedikleriniz nelerdir? Merial Türkiye olarak, küresel ürün portföyümüz, küresel ortaklarımızın portföyü ve zengin Ar-Ge olanaklarımızdan yararlanan benzersiz ve verimli bir yelpaze ile Türkiye Hayvan Sağlığı Pazarı’ndaki yenilikçi ürünlerin manzarasını zenginleştirmeyi amaçlıyoruz. Pet sektöründeki stratejimiz: Aşılar ve yeni inovatif antiparaziterlere odaklanarak pet ürün PETİNFO 2014/02 26-27 yelpazemizi büyütmektir. Merial, hayvan sahipleri için öncelikli tercih edilen tedarikçi, yenilikçi ve katma değerli sağlık çözümleri sağlayıcısı olmaya kararlıdır. Merial’in güçlü yönleri > Yenilikçi ürün portföyü ve yeni molekül içeren ürünlerle dolu skala, > Tüm türler için güçlü ürünlerimiz ve global deneyimimiz, > Güçlü ve iyi bilinen markalarımız (Ivomec® - Frontline®) > Yeni, son derece profesyonel, söyleşi Herbert Pohle, Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu’ya Merial’in Türkiye’deki hedeflerini içtenlikle anlattı. deneyimli ve dinamik ekip, > Çok büyük bir hizmet platformu ve ağa sahip olan Sanofi şemsiyesi altında olmak. Merial ve Sanofi, arasındaki ilişkiyi açıklayabilir misiniz? Merial, 2011 yılından bu yana tamamen Sanofi bünyesinde yer alan Hayvan Sağlığı Bölümü’dür. Keza, Merial Türkiye’de Sanofi Türkiye platformunda hareket edecektir. Tüm idari ve lojistik konular için ortak bir hizmet sistemi uygulamamız, Sanofi’nin network, tesis ve hizmetlerinden tamamen yararlanmamıza olanak sağlıyor. Örneğin, Sanofi, halen var olan kendi Tuzla tesisinde bizim için yepyeni bir dağıtım merkezi inşa ediyor. Hizmetleri paylaşmak Merial’in ana şirketimiz ile sinerjiden yararlanmasına olanak sağlıyor. Bu da tamamen işimizin mükemmelliğine yoğunlaşmamıza, müşteri odaklı organizasyonumuzu kurmamıza olanak sağlıyor. Merial’in büyümesini küresel açıdan tanımlayabilir misiniz? Merial, geniş bir yelpazede hayvanların sağlığı, refahı ve performansını geliştirmek için kapsamlı bir ürün yelpazesi sunan bir dünya lideri, inovasyon odaklı hayvan sağlığı şirketidir. Lyon merkezli Merial, dünya çapında yaklaşık 6000 kişiyi istihdam etmekte ve 150’den fazla ülkede faaliyet göstermektedir. Şirketin 2013 satışları 2 milyar Euro üzerindedir. 2011 yılından bu yana Sanofi’nin hayvan sağlığı bölümüdür. > Pet sektöründe pazar lideri: Frontline®, Merial tarafından “Sınıfının en iyisi” Hayvan Sağlığı Profesyonelleri Organizasyonu’nu kurmak için çalışmalarına devam eden Merıal, sürecin bir parçası olmaktan heyecan duyuyor. geliştirilen son derece yenilikçi ve devrimsel bir üründür. Frontline® hala en yüksek ciroyla küresel hayvan sağlığı pazarında yer almaktadır. > Kuduz ve şap aşılarımızla pazar lideriyiz. Hükümet ve ilgili makamlarla işbirliği içinde enfeksiyöz ve zoonoz hastalıklarına karşı mücadele etmek için ürün ve hizmetler sunuyoruz. Bu bakımdan, OIE ve FAO gibi örgütler ile yakın PETİNFO 2014/02 28-29 işbirliği yapıyoruz. > Kanatlı pazarında 2 numarayız: Son yıllarda kanatlı hastalıklarını önlemek ve kontrol altında tutmak için yeni nesil inovatif aşı yelpazemizle önemli bir rol üstlendik. > Ruminant pazarında yenilikçi aşılarımız ve ilaç çeşitlerimiz ile verim kayıplarını önlemek için bir ağ oluşturmakta ve müşterilerimize çözüm ortağı olmaktayız. KLİNİK “Sahipsiz hayvanların sahibi toplumdur” Mesleki deneyimin, modern teknoloji ve hayvan sevgisi ile perçinlendiği Avşar Veteriner Kliniği, hayvansever dostları ve ziyaretçileri ile kocaman bir aile. “Bende hayvan sevgisi çok küçük yaşlarda başladı. Çocukluğum boyunca, bahçeli güzel bir evde oturduk. Sokakta bulduğum sahipsiz hayvanları eve getirip, onlara bakmayı neredeyse alışkanlık haline getirmiştim. Ailem, bu konuda bana karşı her zaman anlayışlıydı. Etrafımda hiç veteriner hekim olmamasına rağmen, ileriye yönelik hayallerimi bu meslek süslüyordu. Ailemin de desteğiyle bu hedefime ulaştım.” diyerek hayallerinin mesleğine 2006 yılında adım atan Hasan Hüseyin Avşar, iyi bir empati PETİNFO 2014/02 30-31 yeteneğine sahip olmanın bu meslekte şart olduğunu söylüyor. Mesleki geçmişiniz ve çalışma arkadaşlarınızdan bahseder misiniz? Mesleki hayatım 2001 yılında Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde başladı. 2006’da mezun olana dek, okulun kazandırdığı yetkinlikleri, birçok klinik ve hayvan hastanesinde saygıdeğer meslektaşlarımla çalışarak pekiştirdim. Mesleğimin önde gelen deneyimli isimleri sayesinde kendimi geliştirme ve yeni tecrübeler edinme imkânı buldum. 2006 yılında mezun olduğumda, bu dönemin kariyerime kattığı değerin de etkisiyle, ülkenin sayılı büyük hastanelerinde profesyonel olarak çalışma fırsatına erken yaşlarda erişmiş oldum. Özellikle cerrahi konulardaki deneyimimi katbekat ilerlettiğim bu süreç boyunca, kendi kliniğimi açmayı hedefliyordum. 2008 yılında Kurtköy’de Avşar Vet Kliniği’ni kurarak bu kararımı hayata geçirmiş oldum. Kliniğimin kurulduğu günden bu yana, çalışma arkadaşım Veteriner Teknikeri İlknur Hanım ve çalışmalarımızın gerek sosyal ağlar, gerekse web platformlarından sunumunu koordine eden eşim Ayşe Gülbin Hanım’dan oluşan ekibimle birlikte, uzmanlık sahamızdaki gelişmeleri sürekli takip ederek, hastalarımıza ve hasta sahiplerimize en iyi hizmeti vermeyi amaç edindik. Veteriner Hekim Hasan Hüseyin Avşar, hayvanlara karşı davranış biçiminin bir toplumun yüceliğini gösteren bileşenlerden biri olduğunu belirtiyor. Son dönemlerde klinikte sıklıkla kullandığınız ekipmanlar nelerdir? Kliniğimizde ağırlıklı olarak ortopedi operasyonları gerçekleştiriyoruz. Lokasyonumuz dolayısıyla sıkça karşılaştığımız bu vakalarda CR röntgen cihazının zaman kazanımı ve görsel kalitesi ile tanıyı netleştirirken kritik bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. Teşhiste yanılma payını minimuma indirmesi açısından oldukça yararını gördüğümüz bir cihaz. Yanı sıra teşhis, tedavi ve acil müdahaleler için yoğun bakım ve oksijen ünitemiz; hemogram, solunum ve ultrason cihazımız, diş ünitemiz de kliniğimizde kullanılmaktadır. Kedi ve köpeklerde en sık gerçekleştirdiğiniz operasyon nedir? Kliniğimizde tüm genel cerrahi, göz, ortopedi ve jinekoloji operasyonları yapılmakta, gerektiğinde konusunda uzman hocalarımızdan destek alınmaktadır. Bu vesile ile desteğini hiçbir zaman esirgemeyen başta Prof. Dr. Suphi Erdem Acar hocamız olmak üzere tüm hocalarımıza teşekkür ederiz. Hasta sahiplerine yönelik bilgilendirmelerimizin olağan bir sonucu olarak, kısırlaştırma operasyonları her zaman en üst sırada yerini almıştır. Bu operasyon hem hastanın hem hasta sahibinin yaşam kalitesini yükselten önemli bir uygulamadır. Bakıma muhtaç hayvanların sayıca artışındaki en büyük etken olan plansız üreme ancak bu yolla önlenebilir. Kızgınlık dönemindeki kedi ve köpeklerin davranış bozuklukları, hijyen BİZ GENİŞ BİR AİLEYİZ Bir hekim olarak, mesleğimi icra ederken iyi bir empati yeteneğine sahip olmanın öneminin farkındayım. Hayvan sahibi olmak öncelikle bunu sağlıyor. Sahra isminde dişi bir siyam kedim, Nazlı isminde tekir kedim, Fıstık adında bir kurt köpeğim, yakışıklı bir kanaryam ve çok sayıda balığım var. Ailemizdeki bu dostlarımız sayesinde hasta sahiplerinin hassasiyetlerini ve duygusal bağlarını çok iyi anlıyorum. KLİNİK E-ticaret sitelerinin kurulumunu tamamlayan Avşar Veteriner Kliniği için hasta sahiplerinin rahatı da önemli. problemleri, çevresel rahatsızlıklar ya da sahiplerinin sosyal hayatına olumsuz etkileri bir stres kaynağı haline gelip onların terk edilmelerine bile neden olabilir. Bu süreci yaşamamanın tek yolu da kısırlaştırma operasyonlarıdır. Kısırlaştırmanın kanser türleri üzerindeki etkileri nedir? Ergenlik öncesi kısırlaştırılan erkek kedi ve köpeklerde testis kanseri ve prostata ilişkin hastalıkların riski %80’e varan oranda azaltılmakta, dişilerde ise meme tümörü, rahim ve yumurtalık kanseri riski açısından %90’lara varan oranda koruyucu olmaktadır. HER KOŞULDA YANIMIZDALAR Zafer Musluoğlu VE Gölge 1977 senesinden itibaren belli aralıklarla Alman Çoban Köpeği baktım. Şu anda 6,5 aylık Gölge adında dişi alman kurdu sahibiyim. Gölge’yi ailemize kazandıran, Avşar Veteriner Kliniği sahibi Veteriner Hekim Hüseyin Bey’dir. Kendisi, 3 aylıktan itibaren tüm sorumluluğunu üstlendi ve yardımcısı İlknur Hanım ile birlikte, Gölge’nin zayıf durumdaki bağışıklık sistemini sağlıklı bir hale getirdiler. Gölge 5 aylıkken, ön itaat eğitimi için Hüseyin Bey’in yönlendirmeleri doğrultusunda, 30 günlük bir eğitime katıldı. Hem bizim yaşam kalitemiz ve sosyal hayatımız hem de Gölge’nin davranışları iyileşti. Günün 24 saatinde, sadece danışmak için bile olsa gönül rahatlığıyla arayabileceğimiz samimiyette ve mesleğini çok seven güvenilir bir hekimle birlikte olmanın rahatlığını yaşıyor ve kendimizi şanslı addediyoruz. Avşar Veteriner Kliniği’ne çok teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız! Size davranış bozuklukları nedeniyle gelen hastalar var mı? Elbette zaman zaman karşılaşıyoruz. Rutin takiplerini yaptığımız labrador ırkı köpek, sürekli kusma şikayeti ile kliniğimize getirilmişti. Genel durumu gayet iyiydi ve herhangi bir enfeksiyon gözlenmiyordu. Yabancı bir cisim yuttuğunu düşünerek, sindirim sistemine ait röntgen görüntülerini inceledik. Birden fazla yabancı cisim görülüyordu. Operasyonda karşılaştığımız tablo ise hayret vericiydi. Midede mama dışında her PETİNFO 2014/02 32-33 şey vardı. Çanta kulbu, saç tokası, yarım ayakkabı köselesi, plastik ördek ve pet şişe kapağı... Mesleğin sosyal sorumluluk kısmı için neler söylemek istersiniz? Veteriner kliniklerinin öncülüğünde, hayvan sahipleri, toplumun önde gelen hayvansever gönüllüleridir. Hatta devlet desteğiyle hayvanlar için doğal yaşam alanları oluşturmak konusunda daha etkin rol alınabileceğini düşünüyoruz. Bazı şehirlerimizde sokak hayvanları için kurulan mama istasyonları ve yemmatikleri takdirle karşılıyor, tüm yurt geneline yayılmasını arzuluyor ve destekliyoruz. Sahipsiz hayvanların sahibi toplumdur. Bu sorumluluğu görmezden gelemeyiz. Unutmayalım bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile de değerlendirilir… Veteriner hekimlerin, şehir hayatına sıkışıp kalan hayvanlar için doğal yaşam alanları oluşturmak konusunda etkin rol alması gerekiyor. KÖPEK Patella ve çapraz bağ yaralanmalarında çözümü kendin yarat Eğer kliniğiniz, içerisinde revizyona gidemeyeceğiniz kadar küçükse ve buna karşın ortopedik hastalarınıza rahat bir ortam sunmakta ısrarlıysanız, şimdi size vereceğimiz püf noktaları takip edin! Fizik tedavi veteriner hekimlikte giderek yaygın hale gelmektedir. Çeşitli faydaları zaten ispat edilmiştir ve henüz aydınlatılamamış yanları da gün ışığına çıkarılmaya devam etmektedir. Patella ve çapraz bağ yaralanmalı hastalarda, rehabilitasyon konservatif tedavinin temel parçasıdır. Bu konuda ihtiyaç duyulan ekipman maliyetleri açısından biraz tereddütlü olabilirsiniz. Buna karşın minimum maliyetle kliniğinizde uygulayabileceğiniz çeşitli yöntemler bulunmaktadır. İşte bu yöntemlere ilişkin bazı ipuçları... PETİNFO 2014/02 34-35 ISI TEDAVİSİ Amaç: Yüzeyel ısının; analjeziyi sağlamak, kas spazmını azaltmak, impuls iletimini artırmak, fibröz doku esnekliğini ve vazodilatasyonu artırmanın yanı sıra kan basıncını düşürmek (eğer ısı uzun bir süre uygulanırsa) gibi etkileri vardır. KÖPEK tasma ile yapılabilen egzersizler Eğimli yürüyüş: Yürüyüş Ne yapılabilir: Evcil hayvanlar için özel olarak kullanılan ısıtıcı paketleri bir terapi seansından önce 10 ila 15 dakika boyunca uygulayabilirsiniz. Bu amaç için ısıtıcı paketlerin yanı sıra sıcak su torbası, sıcak suya batırılmış veya buharda ısıtılmış havlu kullanabilirsiniz. Tahmin edilemeyen yanık alanları ve potansiyel yanık tehlikesi dolayısıyla elektrikli battaniye kullanımından kaçının. Isıtıcı paketleri cilde doğrudan temas ettirmeyin. Bunun yerine deri ile paket arasına bir bez veya havlu koyabilirsiniz. Cildin çok sıcak olup olmadığını aralıklı kontrol edin. Kendin yap: Bu işlemleri sıcak suya daldırdığınız veya nemlendirdiğiniz bir havlu ile yapabileceğiniz gibi onları mikrodalgada ısıtarak da kendi sıcak paketlerinizi elde edebilirsiniz. Sonrasında havluyu plastik bir torbaya koyarak etkilenen alan üzerine tatbik edebilirsiniz. KRİYOTERAPİ Amaç: Soğuk tedavisi hastada yangısal bir oluşum varlığında, ödemlerde, kas spazmları ve ağrıyı azaltmada kullanılabilir. Nasıl yapılabilir: Fiziksel rehabilitasyon seanslarına ısı terapisi ile başlanabileceği gibi her periyot sonunda, kriyoterapiyi de 10 ila 15 dakika süreyle kullanabilirsiniz. Bu amaçla ticari buz paketleri işinizi görür. Soğuk kaynağı ve deri arasındaki yalıtımı sağladıktan sonra, cildin birkaç dakikada bir kontrol edilmesi gereklidir. Nosokomiyal enfeksiyonları önlemek için bir sonraki hastada kullanmadan önce soğuk paketleri sterilize etmelisiniz. Yanı sıra ensizyon alanına vitamin A ve D’li merhemler kullanabilir ya da taze operasyon alanını potansiyel enfeksiyon olasılığından korumak için bu ikiliye antibiyotikli bir merhem de ekleyerek uygulama yapabilirsiniz. Kendin yap: Bir plastik torba içerisine 3 ölçü su için 1 ölçü alkol ekleyip buzlukta saklayarak, kendi buz paketlerinizi oluşturabilirsiniz. YÜRÜYÜŞ Amaç: Yürüyüş egzersizleri, eklem hareket açıklığını artırmak, normal yürüyüş ve adım atmayı teşvik etmek, kas kütlesi ve gücünü artırmak, kan ve lenf dolaşımını hızlandırmak, dayanıklılığı artırmak ve eklem dejenerasyonu önlemek için yararlanabileceğiniz bir uygulamadır. Ne yapılabilir: Bir yürüyüş bandı bu durumda sizin için en iyi yardımcıdır. Hastaya bir göğüs tasması takın ve sağlam-sert bir PETİNFO 2014/02 36-37 bandının eğimini kademeli bir şekilde artırabilir veya hafif eğimli bir merdiveni bu amaç için kullanabilirsiniz. Bu arka bacaklardaki kas kütlesini ve gücünü artıracağı gibi fleksiyon, ekstensiyon ve hareket kabiliyetini de artırır. 8 şeklinde yürütme: Bu yürüyüş şekli vücut ağırlığının dört bacağı üzerinde değişimini sağlayacak ve hasta döndükçe her bacağı üzerine düşen ağırlık miktarları değişecektir. Çömelme: Oturup-kalkma egzersizleri kuadriseps ve hamstrings oluşturmanıza yardımcı olur. Bu performansı hastanın yürüyüşleri sırasında belirli aralıklarla yapabileceğiniz gibi durağan bir şekilde tekrarlayan setler şeklinde de yapabilirsiniz. Uygulama sırasında köpeğin tüm bacaklarını sağrısı altına alarak oturduğuna emin olun. zemin üzerinde konumlandırın. Hastayı yavaş adımlarla yürütmeye başlayın ve tedavinin tüm uzuvlarda etkili olması, vücut ağırlığını bacakları üzerinde değiştirmesi ve dört uzvunu da zemine yerleştirmesi için yeterli zamanı verin. Yürüyüşünü sorunsuz olarak gerçekleştirmeye başladıktan sonra hızını artırabilir ve hatta koşması için izin verebilirsiniz. Kaynak: DIY veterinary rehabilitation for patients with patella and cruciate injuries - Jennifer L. Wardlaw, DVM, MS, DACVS KEDİ Köpeklerle ilgili yapılan pekçok çalışma şimdiye dek insan hastalıklarına ışık tuttu. Şimdi sıra kedilere geldi... FIV ile HIV arasında sürpriz bağlantı Florida Gainesville’den Prof. Dr. Janet K. Yamamoto, kedilerin HIV aşısı için umut verici gelişmeler sağlayabileceğini keşfetti. Kedi AIDS virüsü FIV üzerinde yaklaşık 30 yıldır çalışmalar yapan Florida Veteriner Fakültesi’nden Janet Yamamoto, FIV ile HIV arasındaki ortak bölgeyi tespit etti. Bilim insanına göre virüs üzerindeki bir proteinin parçası onun hayatta kalması ve aşı üretimi için önemli olabilir. Florida Üniversitesi araştırmacıları kediler ve insanlarda AIDS’e neden olan virüsler arasında beklenmedik bir bağlantı keşfettiler: İnsan AIDS virüsünün deneysel bir suşu ile aşılanmış kedilerde; hastalığın kedilerdeki versiyonuna karşı, veteriner hekimler tarafından kullanılan mevcut aşılarla sağlanan immunizasyon kadar koruma sağlanıyor. Bu sürpriz bulgu, FIV olarak bilinen Feline Immunodeficiency Virus ile enfekte olan kedilerde, deneysel insan aşılarının bazı formları kullanıldığında, sağaltımdan daha iyi bir sonuç alınabileceği anlamına gelebilir. Florida Veteriner Fakültesi İmmunoloji Profesörü Janet Yamamoto, 30 yılı aşkındır yaptığı PETİNFO 2014/02 38-39 çalışmalar ışığında, HIV ve kedilerdeki FIV virüsünün aynı bölgelerden identifiye oldukları sonucuna vardı. Yamamoto; “1986’ da FIV virüsünü bulduğumda insanlardaki HIV virüsüyle kuzen gibilerdi. İki tür arasında protein dizilimleri oldukça benzerdi.” şeklinde konuştu. Şimdi Yamamato, FIV virüsü üzerindeki bir proteinin, HIV ile enfekte insanların kanındaki bağışıklık yanıtını tetiklediğini buldu. HIV aşısı için gecikmiş çaba Yamamoto’ya göre HIV aşısının geliştirilmesinde gösterilen çabalar yeterince başarılı değil. Bunun en önemli nedenlerinden biri de bu çalışmaların T hücreleri yerine antikorlar baz alınarak yapılması. Halbuki Yamamoto, sadece HIV ile enfekte edilmiş hücreleri öldüren daha çok T- hücresinin üretimini aktive eden bir FIV bölgesi tespit ettiğini söyledi. Yamamoto, ‘‘En önemlisi, bu bölgenin insanları koruyabilecek aşının bulunması için değişmez ve kritik bölge olmasıdır. Ve unutulmamalıdır ki, HIV virüsü süratle değişime uğrar ve önceki aşılara direnç gösterir. Virus üzerinde değişmeyen bölge bulmaya ihtiyacımız vardır.” dedi. Gerçekleştirilen son çalışmada Jacksonville HIV/AIDS Araştırmaları Eğitim Servisi Yöneticisi Dr. Mobeen Rathore da yer aldı. Rathore “Virüs oldukça akıllı. Her zaman bir aşı üretebileceğimizi düşünüyoruz, ancak virüs bizden akıllı davranıyor. Ancak bu sefer aşının etkinliği için bir şansımız var.’’ şeklinde konuştu. KEDİ Florida Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden Prof. Dr. Janet K. Yamamoto, 30 yılı aşkın süredir HIV aşısı üzerine çalışmalar yapıyor. HIV İÇİN YENİ AŞI GELİŞTİRME STRATEJİSİ Araştırmacılar; FIV’e karşı bireysel T hücresindeki bağışıklık yanıtını aktive edebilecek T hücresi temelli bir HIV aşısı üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. T peptitler enfekte hücrelerde viral peptidleri ayırmak ve onlara saldırmak için vücudun T hücrelerini tetiklediği gibi, proseste çok önemli olan proteinin küçük parçalarıdır. Ancak, Prof. Dr. Yamamoto tüm peptitlerin bir aşı komponenti gibi kullanılamayacağını belirtiyor. Yamamato, HIV-1 aşısı için HIV-1’deki seçilmiş bölgeleri identifiye etmede kullanılan yolları tanımlamakta zorluk yaşadıklarını belirtti. “Çalışmalarımız HIV-1 aşısı için viral bölgelerin nasıl seçileceğini gösterir. FIV ya da emsali HIV-1 üzerindeki anti HIV T hücrelerine sahip bölgeler, insan HIV-1 aşısı için bir komponent olarak kullanılabilir.” dedi. PETİNFO 2014/02 40-41 Daha çok test Araştırmacılar şimdi aşıların etkinliğini kediler üzerinde araştırmayı sürdürüyor. Yamamoto; iyi haberin kedilerin iyi bir ikinci jenerasyon aşıya sahip olacakları olduğunu söyledi ve bunun kedi severler için sevindirici bir gelişme olduğunu belirtti. Yamamoto ilk FIV aşısını 2002’de keşfetmişti. Yamamoto aşıyı son olarak insanlarda test etmek için iki hayvanda denenmesinin zorunlu olduğunu söyledi ve bu nedenle de maymunlarda da denemenin yapılacağını belirtti. Benzer bir protein bölgesinin maymun AIDS virüsü olarak bilinen SIV (Simian Immunodeficiency Virüs) üzerinde de tanımlandığını ifade etti. Yamamoto, “Bu hayvanları model olarak kullanabiliriz. Türler arası benzerliklere rağmen, maymun veya kedinin taşıdığı virüs insana bulaşmaz.” Yamamoto; bir şeyleri basit düşünerek keşfettiğini; en az 5 yıldan beri hayvanlar üzerindeki çalışmalardan olumlu sonuçlar alındığını söyledi. Yamamoto “FIV virüsünü ve kediler için ilk aşıyı buldum; şimdi geliştirmeme az kaldı. Bekleyin.” diyor. seminer Bakışın saydam kubbesi: Kornea hastalıkları KLİVET tarafından Entosav ve Erk İlaç’ın sponsorluğunda gerçekleştirilen Kornea Hastalıkları Semineri, Prof. Dr. Murat Şaroğlu ile başarısını perçinledi. Klinisyen Veteriner Hekimler Derneği (KLİVET) meslek içi eğitim seminerlerine; kornea hastalıkları temasıyla, 16 Ocak 2014’de Şişli Holiday Inn Hotel’de düzenlediği “Kornea: Bakışın Saydam Kubbesi” eğitim toplantısıyla devam etti. KLİVET, Entosav ve Erk İlaç’ın katkıları ile gerçekleştirilen seminer, katılımcıların ilgisi, organizasyon ve evcil hayvanlarda göz hastalıkları konusunda Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Murat Şaroğlu’nun bilimsel deneyimlerini olgu sunumları ile destekleyerek aktarması ile oldukça başarılı geçti. PETİNFO 2014/02 44-45 Seminerde veteriner hekimlerin kliniklerinde sıklıkla karşılaştıkları kornea hastalıklarına dair akılda kalıcı bilgilere yer verildi ve Sentrx’in kullanım alanlarına değinildi. Toplamda 3 oturumda düzenlenen eğitim seminerinin ilk oturumunda korneanın yapısı işlenirken diğer iki Veteriner Göz Merkezi Prof. Dr. Murat Şaroğlu KLİVET Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Suphi Erdem Acar oturumda ise muayene yöntemleri ve kornea hastalıklarının tedavisi ele alındı. Şaroğlu klinisyen meslektaşlarımıza, kedi ve köpeklerde sıklıkla karşılaşılan kornea hastalıkları hakkında ve çözüm yolları konusunda detaylı bilgiler vermiş, deneyimleriyle elde ettiği sonuçları aktarmıştır. Bu nedenle Petinfo aracılığı ile kendisine tekrar teşekkür ederiz. Seminerin dikkat çekici diğer bir özelliği de; Dr. Şaroğlu’nun sunumlarını klinik olgular üzerinden anlatması, sıklıkla karşılaştığı vakaları, katılımcı Vaka paylaşımları ile etkin seminer Seminere ilişkin görüşlerini aldığımız KLİVET Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Suphi Erdem Acar, düzenledikleri eğitim seminerini başarıyla tamamlamış olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarını belirterek, duygularını şu şekilde dile getirdi: “Prof. Dr. Murat Sentrx teknolojisinin mucidi Richard K. Koehn, Ph.D. meslektaşlarımızla paylaşması ve zaman zaman soru cevap şeklinde devam etmesidir. Bu semineri daha faydalı bir hale getirmiştir. Bu seminerde özellikle meslektaşlarımız, kornea hastalıklarında ilaçların nasıl kullanılacağı konusunda yeni gelişmeleri takip edebilme fırsatını da yakalamışlardır. Seminere dinleyici olarak katılımlarıyla bizleri gururlandıran bir başka isim de, Göz Hekimi Prof. Dr Ahmet Fazıl seminer SEMİNERLERİ YAYGINLAŞTIRACAĞIZ SENTRX TEKNOLOJİSİNİN MUCİDİ ARAMIZDAYDI Veteriner Hekim RahŞan Erol Hilal Özcan Entosav Erk İlaç Şirket Ortağı Nohutçu olmuştur. KLİVET olarak düzenlediğimiz bu seminere, meslektaşlarımızın katılımları beklentilerimizin oldukça üzerinde olması, bizleri çok mutlu etmiştir. Bu durum, önümüzdeki günlerde düzenleyeceğimiz meslek içi eğitim organizasyonlarını yapmak için çalışma azmimizi bir kez daha kamçılamıştır. Tekrar tüm katılımcı firmalara ve meslektaşlarımıza teşekkürlerimizi sunarız.” veteriner hekimliğinde görülen gelişmelere paralel olarak, KURUMLAR ARTIK meslek adına daha güzel VE YARARLI projelere imza atar DURUMA gelmişlerdir. Kornea hastalıklarının insidensi yüksek Prof. Dr. Murat Şaroğlu da seminer sonrası yaptığı açıklamada, organizasyon becerisi, katılımcı yoğunluğu ve ilginin yüksek düzeyde olması nedeniyle, en keyif aldığı seminerlerden biri olduğunu dile getirdi. “Göz hastalıkları evcil hayvanlarda yaygın olarak görülmektedir. Elbette oldukça spesifik bir uzmanlık alanı olmasına Erk İlaç olarak bilimsel bir organizasyonun parçası olmaktan mutluyuz. Veteriner hekimlerin seminere göstermiş olduğu yoğun ilgi pet markette göz hastalıkları ile ilgili bilgiye olan ihtiyacın göstergesidir. Seminer sonrasında aldığımız olumlu yorumlar bu seminerleri daha da yaygınlaştırmamız gerekliliğini gösterdi. Erk İlaç olarak bilimsel organizasyonların parçası olmaya devam edeceğiz. DOĞRU VE YANLIŞ AYIRIMI YAPTIM Veteriner Hekim Tulin Özkara Son yıllarda katıldığım en faydalı seminerdi diyebilirim. Seminerde korneayı nasıl muayene edebileceğimizi, bunun arkasından ayırıcı tanı yardımıyla kullanılması endike ya da tam tersi kullanılması kontraendike olan tedavi yöntemlerini dinledik. Kendi adıma yaptığım tüm doğruları ve tüm yanlışları sınıflandırdığım bir sunum gerçekleştirildi. Ayrıca Türkiye’de yeni bir göz damlası olan Sentrx ile de tanışmış olduk. Birçok meslektaşımın sunumdan önce kullanma fırsatı bulduğu ve çok memnun olduğu Sentrx’i hangi olgularda, nasıl kullanacağımızı, seminerde dinlemiş olduk. Emeği geçenlere teşekkürler. Mesleğimiz adına bu tür seminerlerin devamlılığını dilerim. PETİNFO 2014/02 46-47 Çevre Sağlığı ve Tarım alanlarında sahip olduğumuz inovatif bakışı veteriner sahaya da getirmiş olduğumuz patentli ve muadili bulunmayan SentrX Kuru Göz Jeli ve SentrX Göz Damlası ürünleriyle sunarak, bu alanda da çizgimizi koruyoruz. Prof. Dr. Murat Şaroğlu tarafından verilen seminere, Sentrx teknolojisinin mucidi ve üreticisi Prof. Dr. Richard Koehn, Entosav Firması Genel Müdürü Tuncay Yıldıztekin, Satış ve Pazarlama Müdürü Kemal Aktuğ ve Ar-Ge Sorumlusu Gökhan Ayan katılmıştır. Entosav olarak bu tür bilimsel çalışmalar ve sektörel gelişmelerin her zaman destekçisi olacağımızı ve göz ile ilgili ilki İstanbul’da gerçekleştirilen seminerin Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde de devam edeceğini paylaşmak isteriz. KALICI BİLGİLER VERİLDİ Veteriner Hekim Çağıl Aktaş Minouvet Veteriner Kliniği Meslek içi sürekli eğitim faaliyetlerinin gitgide arttığı son yıllarda yapılmış en güzel sunumlardan biriydi. Prof. Dr. Murat Şaroğlu sunumunda verdiği pratik bilgiler ışığında, klinik tanıda birçok hastalığa yaklaşımı çok güzel anlattı. Sunum üslubu ve samimi tarzı ile tüm meslektaşlara kliniklerde yapılabilecek basit müdahaleleri, püf noktaları ve sıklıkla yapılan hatalar gibi konuları vaka görselleri ile anlatmış olması çok kalıcı olmuştur. Yoğun bir katılımla başarılı geçen bir KLİVET faaliyeti oldu. seminer YARARLI BİR SEMİNERDİ Veteriner Hekim Tolga Özdemir ONLARA BİR ŞANS DAHA VERMEK UzmAN Veteriner Hekim M. Timuçin ÇELİK rağmen, klinisyen meslektaşlarımız göz hastalıkları ile yoğun biçimde karşılaşmakta ve tedavilerini gerçekleştirmektedir. Hem yaygın gözlenen kornea hastalıklarının anlaşılması hem de Sentrx isimli göz ilacının kullanım alanlarının, meslektaşlarımız tarafından öğrenilmesi bu organizasyonun temel amacıydı. Korneanın yapısını, iyileşme şekillerini ve patolojik yanıtlarını ilk oturumda aktarmaya gayret ettim. İkinci oturumda, korneanın muayenesi ve ayırıcı tanıda kullanılması gereken testleri aktardım. Göz hastalıklarının anlaşılmasında önemli püf noktalardan biri, görsel hafıza gelişimidir. Bu yüzden kendi hastalarımdan seçtiğim görselleri katılımcılarla paylaşmayı amaçladım. Üçüncü ve son oturumda ise kornea hastalıklarının, tedavisi, yeni gelişmeler, Sentrx’in kullanım alanları ve operatif tedavi metotları ile ilgili deneyimlerimi aktardım.” şeklinde açıklamada bulunan Şaroğlu, mesleki gelişime katkısı olan bu organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti. Günümüzde pet hayvanlarının sayısının artışına bağlı olarak kedi ve köpeklerde birçok hastalık gibi oftalmolojik hastalıklar da daha fazla öneme sahip olmaktadır. Bu nedenle; görmenin önemli komplementlerinden biri olan korneanın hastalıkları ve rahatsızlıklarını bilmek, bunlara yönelik en uygun tedaviyi yapmak ve özellikle hastalarımıza görmeleri için bir şans daha vermek biz veteriner hekimlerin asli görevlerinden olmalıdır. Bu kadar önemli bir noktada; Klinisyen Veteriner Hekimleri Derneği’nin düzenlediği ve konusunda uzman olan Prof. Dr. Murat Şaroğlu hocamızın eşliğinde verilen seminerin, hekimliğimize yaptığı katkının çok büyük olduğunu düşünmekteyim. Bu kadar küçük, narin, bir o kadar da önemli olan korneanın hangi hastalıklarıyla karşılaşabileceğimizi, tedavi prosedürü olarak hangi yolları izleyebileceğimizi, hangi durumlarda hastamızın gözünden vazgeçmeden tedavimize devam etmemiz gerektiğini, gerek teorik gerekse resimlerle destekleyerek anlatan bir seminer geçirdik. Bu ve bunun gibi yeni seminer konularının devamının gelmesini ve biz veteriner hekimleri aydınlatmasını temenni ederim. PETİNFO 2014/02 48-49 Şans Veteriner Kliniği Fakülte yıllarından bu yana bir adım geri durduğumuz göz hastalıklarının çok güzel anlatıldığı bir seminer oldu. Göz hastalıklarında muayenede dikkat edilmesi ve yapılması gereken testler vurgulandı. Bu testlerin uygulamasının ne kadar pratik ve tedavide ne kadar belirleyici olduğunu gördük. Irklara göre en çok gözlenen göz hastalıkları ve bu hastalıklarda hangi ilaçları seçmemiz, hangilerini kombine etmemiz gerektiği özetlendi. Ülkemize Erk İlaç’ın öncülüğünde getirilen Sentrx Corneal Drops ve Sentrx Dry Eye Lubricant ilaçlarının kullanım amaçları, göz kuruluğu ve göz travmalarındaki etkinliği vurgulandı. Emeği geçenlere teşekkür ederim. VAKA ANLATIMLARI ÇOK BAŞARILIYDI Veteriner Hekim Tülay Yılmaz Bağdatlı Prof. Dr. Murat Şaroğlu’na ve semineri düzenleyen firmalara çok teşekkür ederim. Göz hastalıkları ve tedavileri sürecinde nelere dikkat etmeliyiz konusunun yanı sıra her klinikte yapılabilecek basit teşhis yöntemleri ve tedavi prosedürleri hakkında geniş bilgiye sahip olduk. Fotoğraflı vaka anlatımlarının çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce doğru bilgi ve sabra sahip olursak bir canlının gözlerini kurtarmak “mümkün değil” denebilecek durumlarda bile o kadar da imkansız değilmiş onu öğrendik. Umarım devamı gelir. KLİNİK İdealist bir aile İdeallerini MESLEĞİN GELİŞİMİ üzerine kurmuş başarılı veteriner hekimler Tanher İbram ve KIZI Şeyla İbram Yavuz’u tanıyarak, deri hastalıkları, alerjiler ve BESLENME üzerine konuştuk. Veteriner Hekim Tanher İbram, mesleki bilgisi, deneyimi ve hayvanlara yaklaşımı ile bugün pek çok veteriner hekime yol gösterici konumda bulunuyor. Babası, kızı, damadı… Onlar ailecek veteriner hekim. Baba Tanher İbram 1971’de veteriner hekim unvanı kazanan, çoğumuzun meslek büyüğü, çok başarılı bir hekim. Kızı Şeyla İbram Yavuz ise babasının yolundan giderek 2003 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni bitirmiş, deneyimli bir hekim. Şeyla İbram’ın hayat arkadaşı da kendisi gibi bir veteriner hekim. Farklı kliniklerde veteriner hekimlik yapan Şeyla İbram Yavuz ve Ahmet Yavuz’un ailelerine Şubat ayı sonunda katılacak biri kız ve diğeri erkek ikiz bebeklerinden dolayı bugünlerde heyecanları büyük. Belki de aileye yeni veteriner hekim adayları geliyordur, kim bilir? Bize yurtdışında edindiğiniz tecrübelerden bahseder misiniz? 2003 yılında İstanbul Üniversitesi mezuniyetimin ardından Vancouver, Toronto ve Bukreş’te üç çok değerli meslektaşımla birebir çalışma şansı yakaladım. Onlarla mesleki PETİNFO 2014/02 50-51 tecrübelerimizi paylaşma fırsatım oldu. Hasta sahiplerine olduğu gibi vakalara yaklaşımlarını ve bakış açılarını gözlemlemek bana büyük bir tecrübe kazandırdı. Mezun olduktan sonra ülkemde henüz profesyonel deneyim kazanmadan başka bir ülkenin kültürü içerisinde disiplinli çalışmayı öğrenmem, başarımın temellerinden biri oldu. Kliniğinizin sahip olduğu olanaklardan kısaca bahseder misiniz? Kliniğimizde her türlü yumuşak doku ve sert doku operasyonları yapılmaktadır. Burada hematoloji, biyokimya, röntgen gibi yardımcı teşhis metotları ile hasta sahiplerimize ve hastalarımıza güvenilir bir hizmet vermekteyiz. Bölgenin en eski kliniği olmamız bakımından, hasta portföyümüzü daha çok yaşlı hastalarımız oluşturuyor. Kliniğimizde tabi ki sağlıklı ve genç evcil hayvanların da rutin sağlık hizmetlerini vermekle beraber, yaşlanma ile birlikte ortaya çıkabilecek hastalıkların erken tanısını ve tedavilerini yapmaktayız. Sağlık hizmetlerimizin yanında, mesleki etik kurallara önem vermemiz, empati yeteneğimizin güçlü olması, hastalarımızla kurduğumuz doğru iletişimin yanında, kuaför hizmeti, pet malzemeleri satışı, mama sevkiyatı gibi geniş yelpazede hizmetleri de bünyemizde barındırmamız tercih edilen bir klinik olmamızı sağlıyor. Kliniğimizde prensip olarak hasta sahibine, hayvanın hastalığını ve yapılacak tedaviyi sade bir dille anlatıyoruz. Tedaviyi ve sonucunu anlaşılır bir dilde anlatmak bizim için çok önemli ve buna dikkat ediyoruz. Ardından tedavi için izin alıp hastaya onam formunu imzalatıyoruz. Klinik olarak her zaman mesleki bilgiye açık olduk. Ben, birçok ulusal ve uluslararası kongrelere katılarak, konusunun uzmanı Veteriner Sağlık Teknikeri Merve Çakır, Veteriner Hekim Tanher İbram, Veteriner Teknisyeni Merve Ünal, Veteriner Hekim Şeyla İbram Yavuz meslektaşlarımdan, ilk ağızdan bilgi alma ve onlarla sohbet etme şansını yakalıyorum. Konuya hakimseniz verdiğiniz hizmetin kalitesi büyük ölçüde artıyor. Doktor bey ile uzun yıllardır beraber çalıştığımız için birbirimizi çok iyi tamamlayan iki hekim haline dönüştük. Kliniğinizde özellikle mevsimsel olarak hangi hastalıklar çıkıyor? Bulunduğumuz bölge itibari ile daha çok fabrika, bahçe ve çalışan hayvan portföyümüz bulunmakta. Kulak veya patilerde yabancı cisim batmaları, alerjik rhinitis, arı-yılan KLİNİK sokması, göz ve kulak hastalıkları, özellikle yaz aylarında yapılan bilinçsiz insektisit kullanımı sonucu oluşan zehirlenmeler aklıma ilk gelenler. Bunların dışında bahar aylarında çiftleşmelerin artmasıyla, doğumların sık olduğunu ve bu aylarda aşısız hayvanlarda görülen viral hastalık vakalarının artış gösterdiğini görüyoruz. Havaların ısınmasıyla pire ve kene popülasyonundaki artış sonucu pire alerjileri, kan parazitleri, uyuz gibi deri hastalıkları, insolation, leshmania ve kan parazit hastalıklarına kliniğimizde daha sık rastlamaktayız. Ayrıca av mevsiminde av köpeklerinin kas ve eklem hastalıkları gibi vakaların da sık geldiğini söyleyebilirim. Deri hastalıkları konusunda ne gibi vakalarla karşılaşıyorsunuz? Çetiner Veteriner Kliniği’nde mevsimsel olarak sık görülen deri hastalıkları; pire alerjisi, kontakt dermatit, egzama, fungal dermatit, çeşitli deri tümörleri, polipler, interdigital piyoderma, dermatitis solaris. Ayrıca sekunder enfeksiyonlar sonucu komplike seyreden mix deri vakaları ile de sıkça karşılaşmaktayız. Bunun gibi genel hastalıkların yanında köpeklerde deri ve kıl örtüsünde değişiklikleriyle seyreden hipotiroidizim, seks hormonları dengesizliklerinden oluşan hastalıkları ekleyebilirim. İnternetten edinilen bilgilerle hasta sahibinin tedavi çabaları, hekimin işini zora sokuyor. Peki, beslenmenin bu aşamada önemi nedir? Petlerde alerjilerin oluşmasında kalıtım kadar beslenmenin de önemi büyüktür. Bazı ırklar, spesifik gıda maddelerine karşı daha duyarlı olduğu için teşhis ederken bu ırkların özelliğini göz önüne alıyoruz. Özellikle hasta sahiplerini, pet sahiplenirken doğru yönlendirmeye çalışıp, allerjik bünyeye diğer ırklardan daha yatkın English Bullldog, Dogo Arjantino, Sharpei gibi ırklar hakkında bilgilendiriyoruz. Gıda alerjisine yatkınlığı bulunan kedi ve köpeklerin PETİNFO 2014/02 52-53 kesinlikle beslenme alışkanlıklarının değişmesi gerektiğine inanıyorum. Hayvanın doğru tedavisi kadar sahibinin de bilinçli olması önemlidir. Hayvan sahiplerini nasıl bilgilendiriyorsunuz? Alışkanlıkları değiştirmek zordur. Çetiner veteriner kliniği olarak pet sahiplerini bilinçlendirmek bizim asıl hedeflerimizden biridir. Alacakları ödül ve mamaların içeriğini dikkatlice okumaları gerektiğini, alerjik gıdalardan bir iki lokma verilmesinin tüm hastalığı geri getirebileceğini, ailedeki tüm kişilerin bu kurallara uymaları gerektiğini sıkılmadan anlatıyoruz. Alerjik bir hayvanla yaşarken esas olanın alerjiye neden olan gıdalardan uzak durmak olduğunu belirtiyoruz. Alerji, pet hekimliğinde her gün sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. Alerjiye henüz yakalanmamış hayvan sahiplerini de bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Özellikle erken teşhisin her hastalık için önemli olduğunu ancak deri hastalıklarında cildin kaşınırken yaralanması sonrasında ortaya çıkan mantar ve bakteri enfeksiyonlarının tabloyu zorlaştırdığı gibi, tedavi maliyetini de arttırdığını, bunun hem hasta sahibi hem hekim için sancılı bir dönem olduğunu anlatarak hatalardan dönmeyi sağladığımızı düşünüyorum. Alerjinin besinlere bağlı olduğunu hangi yöntemlerle teşhis ediyorsunuz? Teşhise varmak için bulguları her yönden değerlendirmeye çalışıyoruz. Köpeklerde görülen kaşıntıların %15-20’sinin sebebi gıda alerjisidir. Öncelikle burada benzer semptomları gösteren diğer hastalıkları elemeye çalışıyoruz. Mikroskobik bakı, wood lambası, deri kazıntısı eğer hasta sahibini maddi olarak zorlamıyor ise yapmaya özen gösterdiğimiz işlemlerden bazıları. Eğer gıda alerjisinden şüpheleniyorsam, sahibini verdiği gıdaları eksiksiz Veteriner Hekim Tanher İbram YARIM ASIRLIK TECRÜBE 1944 doğumluyum. 1971 yılında Bükreş Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni dereceyle bitirdim. Romanya’da 18 yıl süreyle 1.500 büyük baş ile 25.000 koyun kapasiteli 2 çiftlikte sorumlu veteriner hekim (oradaki karşılığı başhekim) olarak çalıştım. Araştırmacı ve gelişmeleri yakından takip etme yönümden dolayı, Köstence’deki Koyun ve Keçi AraştırmaGeliştirme Enstitüsü’nde 5 yıl sureyle çalıştım. Bu süre içerisinde koyunlarda embriyo transferi üzerinde büyük başarılar elde ettim ve birçok bilimsel dergide makalelerim yer aldı. Embriyo transferinde %75 oranında nidasyon sağladım. 1988 yılında Türkiye’ye yerleştim. Ankara’da denklik sınavımı verdikten sonra 89-93 yılları arasında Urantar Çifliği’nde çalıştım. Mesleki tecrübelerimi pet sektöründe de devam ettirmek için 1994 yılında İstanbul’da Çetiner Veteriner Kliniği’ni kurdum. söylemesi ve saklamaması için de bazen tekrar tekrar aynı soruları sormak zorunda kalabiliyorum. Ayrıca gıda eliminasyon diyetinin uygulanmasının, gıda kaynaklı alerjilerin önüne geçmek için gerekli olduğunu düşünüyorum. Daha ağır ve komplike vakalarımızda alerjiyi hangi gıda maddelerinin oluşturduğunu öğrenmek için kan örneğini anlaşmalı laboratuvarımıza gönderiyoruz. Tabi ki bunların hepsi belli bir maliyet gerektiriyor ve maalesef ki tüm hastalarımız bunu karşılayamıyor. Klinik olarak herhangi bir hayvanı alerji testine tabi tutmadan önce bir tanı çalışması yapmaktayız. Mesela interdigital dermatit, otitis eksterna, malassezia gibi mantar ve maya enfeksiyonlarını; hipotiroidizim olasılığını; uyuz, pire, kene gibi ektoparazitler ve bakteriyel enfeksiyonlar gibi birçok hastalığı ekarte etmekteyiz. Gıdaya bağlı gelişen deri hastalıklarında nasıl bir tedavi metodu izliyorsunuz? Gıdaya bağlı gelişen deri hastalıklarının tedavisi oldukça kolaydır. Önemli olan aynı deri bulgularını gösteren hastalıkları ekarte etmektir. Tabi bir de hastanın kliniğe başvurma zamanı da önemli, böylece sekonder enfeksiyonlar oluşmadan tedaviye başlamak ve tedaviden hızlı sonuç almak muhtemeldir. Hayvan sahibinin birkaç seçeneği vardır: Hipoalerjik hazır mamalar veya ev yapımı diyet düzenlemeleri ve eliminasyon diyetlerinden birini seçmektir. Bunun yanında ödül maması, konserve gibi gıdaları beslenmeden çıkarıyoruz. Bununla ilgili uzun yıllar önce komik bir vakamız da olmuştur. Gıda alerji teşhisi koyduğumuz bir kediye hipoalerjik mama verdik. Kontrollere geldikçe istediğimiz sonucu alamadığımız gördük, çünkü bu kedi, kendi mamasını yediği gibi, her gün ihtiyaçları için dışarı çıkarken, komşuların kapısını da tek tek KLİNİK dolaşıp, sokak kedilerine bırakılan mamaları afiyetle yiyordu. Dolayısıyla doğru teşhisi koymak önemli olduğu gibi pet sahibine de dikkat etmesi gereken noktaları, hekimin kaçırmadan anlatması gerektiğine inanıyorum. Medikal tedavide neler yapıyorsunuz? Tabi ki de medikal tedavinin yararları tartışılmaz. Antihistaminikler, yağ asitleri ve steroidler kısa dönemde yaşam kalitesini arttırdıkları gibi uzun dönemde kullanılmalarının birçok zararlı etkisi vardır. Ancak miks enfeksiyonlar da işin içine girince ek medikal tedavi yöntemleri uyguluyoruz. Gıda alerjileri son “Kliniğimizin başarısı ekibimizin çalışkan, titiz, uyumlu, gelişmeye açık ve hayvan sevgisiyle dop dolu olmasından ve en önemlisi de huzurlu çalışma ortamımızdan kaynaklanıyor.” Şeyla İbram yabancı menşeili ilaçları bulmakta zorlandıklarına değiniyor. yıllarda hayvan severler için çok moda olmuş diyebilirim. Mesela bir şehir hurafesi olan tavuk alerjisi her hayvan sahibinin dilindedir. Meslektaşlarıma her hastaya aynı ilgiyi ve sabrı gösterip detaylı bir anamnez almalarını tavsiye ediyorum. Klinisyen olarak sıkıntı duyduğunuz bir konu var mı? Ülkemizde yıllık iki milyon dolar ciroya ulaşan bir pet sektöründen bahsetmemize rağmen, spesifik hastalıklarda kullanılması zorunlu olan önemli ilaçları temin etmekte zorlanıyoruz. Türkiye’de evcillere yönelik yurtdışı menşeli ilaçların yetersiz olması elimizi kolumuzu bağlıyor. Bu spesifik ilaçları veteriner hekimlerin kullanımına sunmak için PETİNFO 2014/02 54-55 KLİNİK firmaların birtakım ruhsatlandırma çalışmaları var. Ancak bu ilaçların yeterli sayıda olmayışı, biz klinisyenleri zorda bırakmaktadır. Modern tıbbın getirisi ekipmanlar kliniğin olmazsa olmazlarından. Geçmişten bu güne tıp bilimine katkıda bulunan isimler arasında iyi ki bu buluşu yapmış dediğiniz bir isim var mı? Tek bir kişi söylemem zor. Kendi içimde bazı bilim adamlarına sempati duyuyorum. Önemli gördüğüm bu buluşlar, hikayelerinden kaynaklanıyor. Fleming’in antibiyotiği, Wilhelm’in röntgeni, Long’un anesteziyi buluşu bence tıptaki önemli buluşlardan birkaçı. Pasteur’ün insanlığa en büyü katkısı şüphesiz kuduz aşısını bulmasıdır. Yaklaşık 150 yıl önce bulunan bu aşıya rağmen, ülkemizde halen üzücü ölümler olmaktadır. Benimle beraber birçok meslektaşım da 9 Ocak’ta küçük bir veteriner hekimler, hizmet kaliteLERİNİ, BİLGİ VE YETENEKLERİNİ artırdıkça, mesleğE GÖSTERİLEN saygınlığıN da artMASINA VESİLE OLACAKLARDIR. HAYVAN SAHİPLERİNİN MANTALİTESİ DEĞİŞTİ Yaklaşık 15 yıl önceki hasta bilinciyle, günümüzdeki arasında dağlar kadar fark var. Eskiden yavru köpek veya kedi alıp, kliniğimize “Kuduz aşısı yaptırmak istiyorum.” diye gelenlere karma aşı veya iç parazit uygulamalarını anlatmak ve kısırlaştırma operasyonuna sahibini ikna etmek için büyük çaba sarf ediliyordu. Günümüzde, daha araştırmacı, bilinçli bir hayvanseverler var. Ancak internetten okuyup kendince teşhis koyan insanlar ve bilgi kirliliği de oluşmuş durumda. Birçok cihazın da kliniklerde bulunmasıyla günümüzde teşhislerimizi daha kısa sürede koyabiliyoruz. PETİNFO 2014/02 56-57 çocuğun kuduz nedeniyle yaşamını kaybetmesini şaşkınlıkla karşıladı. Yakın tarihteki buluşlar artık bilim adamının isminden önce geliyor. Pasteur’ün çok beğendiğim ünlü bir sözü var: “Şans ancak yetişmiş kafalara yardım eder.” Günümüzde teknolojinin de artmasıyla tıp alanındaki buluşlar da dudak uçuklatan cinsten. Ben insan genom haritasının bulunmasıyla, gelecekte tıp alanındaki paradigmalarda önemli değişimlere yol açacağına inanıyorum. Mesela şeker hastalığı, inme, kalp krizi gibi hastalıkların önlenmesi, tanısı ve tedavisi bu buluşla kolaylaşacaktır. EĞİTİM Yeni eğitimler için program hazır İVHO 1.Veteriner Diş Hekimliği Çalıştayı 25-26 Ocak 2014 tarihlerinde Sheraton Maslak’ta çok sayıda veteriner hekim ve sponsor firmanın katılımıyla gerçekleştirildi. PETİNFO 2014/02 58-59 Dr. Cecilia Gorrel hekimlere deneyimlerini aktarıyor. Veteriner hekimler eğitimden oldukça yararlandıklarını belirttiler. Çağdaş veteriner hekimliğin gerekliliklerinden biri olarak sürekli eğitimin önemine inanan İstanbul Veteriner Hekimler Odası tarafından, dünya çapında konusunda uzman eğitimcilerle gerçekleştirilen çalıştaylara bir yenisi daha eklendi. 25-26 Ocak tarihlerinde iki gün süren “Veteriner diş hekimliğinde temel prensipler ile uygulamalar” çalıştayı, İstanbullu veteriner hekimlerin artık dünyada ayrı bir uzmanlık dalı olarak kabul edilen veteriner diş hekimliği uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmasını amaçladı. Çalıştayda iki önemli isim Avrupa Veteriner Diş Birliği Diplomatı Dr. Cecilia Gorrel ve Veteriner Diş Akademisi Üyesi Dr. Jerzy Gawor, iki gün süreyle hem teorik hem de uygulama anlamında verdikleri bilgilerle, veteriner hekimlere yoğun bir program sundular. Veteriner diş hekimliğinin gerekliliği, tanı yöntemleri, diş radyolojisi ve radyografisi, pratik diş ekipmanları ve uygulama metotları, ağız cerrahisine giriş gibi temel bilgilerin ardından diş kırıklarından diş rezorbsiyonlarına kadar önemli konular irdelendi. Uluslararası standartlar uygulandı Çalıştaya ilişkin olarak İVHO Yönetim Kurulu adına konuşan Başkan Prof. Dr. Murat Arslan, uzun süren hazırlıkların ardından çalıştayı başarıyla gerçekleştirdiklerini belirterek, Türkiye’de bir ilke imza atmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. “Bu eğitim çalışmasında bir taraftan kedi ve köpeklerde ağız-diş sağlığı ele alınırken diğer taraftan TJK ile işbirliği halinde at diş hekimliği eğitimi verilmiştir. Her iki çalışmada da teorik eğitim yanında uygulamalı eğitim gerçekleştirilmiştir. Gösterilen yoğun ilgi nedeniyle başlangıçta bir gün olarak planlanan uygulamalı eğitim iki güne çıkarılmıştır. Çalıştay, Avrupa Veteriner Diş Akademisi Birliği (EVDC) ve Avrupa Veteriner Diş Birliği (EVDS) ile işbirliği halinde organize EĞİTİM edilmiş olup, eğitimlere bizzat birlik başkanları ve diplomatları katılmıştır. Eğitimlerde bu kurumlar tarafından verilen uluslararası eğitimlerdeki standartlara ve temalara tamamen uyulmuştur. Diğer taraftan yurt dışında eşdeğer eğitimlerdeki ücretlerin oldukça altında ücret alınmış, sponsor desteği ile çalıştay gerçekleştirilmiştir.” şeklinde açıklama yapan Prof. Dr. Murat Arslan, eğitimlerin düzenli ve sistematik bir şekilde gerçekleştirilmesinin, günümüzde önemi giderek artan bir branş olan veteriner diş hekimliği için çok önemli olduğunu belirtti. Eğitimcilere çalıştay sonunda teşekkür plaketi verildi. Arslan: “2015 eğitim programı hazır.” “Düzenlenen eğitime gösterilen ilgi ve geri dönüşler ile yaptığımız anketlerden elde ettiğimiz veriler ışığında, eğitimlerin tekrarlanması gerektiğine karar verdik. Bu amaçla yönetim olarak, Avrupa Diş Birliği Akademisi ve Birliği yöneticileri ile sağladığımız mutabakat çerçevesinde, eş değer eğitimleri ve daha ileri boyuttaki özel kursları düzenlemeyi kararlaştırarak 2015 eğitim programını oluşturduk.” diyerek, bu çalıştayı kaçıran veteriner hekimler için müjde veren Arslan, konuyu yıl boyunca gündemde tutmak için hayvan sahiplerine yönelik olarak hazırladıkları, kedi ve köpeklerde ağız-diş sağlığının önemini vurgulayan posterleri muayenehanelerde sergilediklerini ifade etti. Posterlere http://ivho. eventquarter.com/dosyalar/ adresinden ulaşılabilir. İVHO Başkanı, sektörel desteğin son derece önemli olduğunu vurgulayarak, Veteriner Hekim Erhan Kemiksiz ile tüm ekipman ihtiyacını karşılayan MVM Ailesi’ne, çalıştayın diğer sponsorları Novakim, Zoetis, Bavet, TED, Aren, Nestle Purina ve Mopsan firmalarına, yanı sıra çalıştayın her aşamasında destek veren Veteriner Hekim Elif Akay Turan ile eğitime katılan hekimlere teşekkür etti. PETİNFO 2014/02 60-61 KLİNİK Teknoloji %100 başarı anlamına gelmiyor Yaklaşık 30 yıldır Marmaris’te veteriner hekimlik yapan Tülin Özcan mesleki anlamda o kadar anı biriktirmiş ki! Bizim de payımıza bu anıları keyifle dinlemek düştü. Tülin Özcan gençlik hastalığının aşılamalar ile gerilediğini belirtiyor. Dile kolay 26 senedir bilfiil pet hekimliği yapmış, en önemlisinin hayvanların kendisini dinlemek ve davranışlarını yorumlamak olduğuna inanan deneyimli bir hekimle, Marmaris Veteriner Kliniği’nde Tülin Özcan ile birlikteyiz. Kendisi Marmaris’teki pet hekimliğinin durumunu geçmişten günümüze anlatabilecek yegane kişi. Bunu da bölgede ilk veteriner kliniğini açmasına borçlu. Tülin Özcan ile sohbet etmek ve deneyimlerini dinlemek bizim için büyük bir zevkti. Marmaris’te geçmişten bu yana veteriner hekimliğin durumunda ne gibi değişimler yaşandı? 1987 Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunuyum. Mezun olduktan birkaç ay sonra ailemin yaşadığı Marmaris’e gelip buranın ilk veteriner kliniğini açtım. O dönemde sadece Tarım İlçe’de çalışan tek bir veteriner hekim vardı. Serbest çalışan veteriner hekim olarak ben ilk veteriner hekimim buradaki. Kliniğimi açtığım ilk 2 sene büyük PETİNFO 2014/02 62-63 hayvan veteriner hekimi olarak çalışmaya başladım. O yıllarda Marmaris merkez ve yakın köylerde sandığım kadar büyük hayvan yoktu, hatta kedi ve köpek de yoktu. Kliniğimi açtığım ilk yılda ayda bir hasta geliyordu. Bu sayı giderek arttı. Ancak bu süreçte hayvan sahiplerinin nasıl besleme yapmaları gerektiği ve neden hayvanlarını veteriner hekime getirmeleri gerektiği konusunda yerel gazetelerde yazılar yazmaya başladım. Bu durum sonucunda NEREDEN NEREYE? Mezun olduktan sonraki ilk dönemde kliniğime hasta geldiği zaman hemen kitabı karıştırır ve o bilgilere göre tedavimi yapardım. Teknik ekipman sıkıntısının yaşandığı bir dönemdi ve röntgen ya da başka bir cihaz yoktu. Kliniğimi açtıktan 4 sene sonra ilaç firmaları ziyarete gelmeye başladı. Bu döneme kadar neredeyse ilaç firmalarına yalvarır, petler için ağrı kesici bulmalarını isterdim. Katıldığım ilk seminer bir mama firmasının “Neden kuru mama vermeliyiz?” semineriydi. Sonrasında Ankara, Bursa ve İstanbul’da birçok seminere katılıp, mesleki gelişimime katkı sağladım. Özcan, bir hayvanın ayakları toprağa değmezse, iyileşme sürecinin uzayacağını ifade ediyor. ismim ve veteriner hekimlik konusu merak uyandırmaya başladı. Benden 3 yıl sonra diğer bir veteriner hekim arkadaşım kliniğini açtı. Bir ara tam 18 veteriner kliniği olduk. Günümüzde bu sayı 10’a kadar düştü. olduğunu bıkmadan anlatırdım. O dönemlerde Marmaris esnafı turist çekmek amacıyla dükkanlarına kedi ve köpek alırlardı ve sezon bitince bu yavruları sokağa bırakırlardı. Bunun mücadelesini yıllarca verdik. Marmaris halkının pet hayvanlarına bakış açısı nedir? Marmaris’in nüfusu 1987 yılında beş bindi. Şu anda bu sayı yerleşik olarak 31 bin. Beş bin nüfuslu bir ilçede kedi-köpek sahibi bulma şansınız yok denecek kadar azdı. Ancak haftalar ilerledikçe ve evcil hayvanlar gelmeye başlayınca, kendimi bu alanda yetiştirmeye karar verdim ve çok çalıştım. Ailelere veteriner hekimin ne demek Son dönemlerde bu durumda bir değişiklik oldu mu? Son 10 yılda Marmaris’te pet bilinci yerleşmeye başladı. Marmaris halkının yanı sıra İstanbul, Ankara ve çevre illerden göçlerin olmasıyla, hatta yurtdışından Marmaris’e yerleşen insanlar sayesinde pet kültürü iyice gelişti. Fakat bununla beraber veteriner hekimler suiistimal edilmeye başlandı. Zamanında halıcı ve dericilerin sokağa bıraktığı hayvanların yanı sıra turizm için Marmaris’e gelen teknelerden sokağa terk edilen hayvanların sayısı da çoğaldı. Bölgede çok ciddi bir sokak hayvanı sayısına ulaşıldı. Tabii bu hayvanlar sakatlandı ve hastalandı, hayvan severler de bu hayvanları alıp kliniklere getirdiler. Biz veteriner hekimler baktığımız hayvanların tedavi süreçlerini sonuna kadar takip etmek zorundayız. Bizi büyük hayvan hekimliğinden ayıran nokta budur. Büyük hayvanda ölümcül bir hastalık varsa kesime gönderilir, pet hayvanlarında ise sonuna kadar mücadele edilir. Bu mücadele de maddi ve manevi destek gerektirir. Günlerce, sabah-akşam kontrolünüzde olacak, tedavisi devam edecek ve başında bir personel olacak derken, bir de hasta ölürse hem manevi hem de hukuken sorumluluk içinde oluyorsunuz. Bölgenizde hangi vakalarla sıklıkla karşılaşıyorsunuz? Sahipli hayvanlarda son dönemlerde kalitesiz mama KLİNİK Hayvan içgüdüsel olarak tepki gösterir. Operasyon şartlarının harfiyen yerine getirilmesi, pet bant ile bölgeyi korumak ve belki de koruyucu bir elbise giydirmek hayvanda oluşan gereksiz stresi önlemeye yetecektir. Köpeklerde kanser vakalarının artması sizce neden? Bence en büyük nedenlerden biri insanların köpekleri bu dünyaya adapte etmeye çalışmaları. Evde bırakılan köpekler, statik elektriğe maruz kalan köpekler, kalitesiz kullanımından kaynaklı böbrek rahatsızlıkları ve kalp problemleri ile karşılaşıyoruz. Bu sebeple bir veteriner hekim olarak kliniğimde profesyonel mama dışında mama bulundurmuyorum. Çığ gibi kanser vakaları geliyor. Petlerde kansere neden olan birçok unsur var. Bunlardan biri de stres. Azımsanmayacak oranda trafik kazaları ve yasaklanmadan önce köpek dövüşleri sonucunda yaralı hayvan vakaları çoğunluktaydı. Yeni mezun bir veteriner hekim pet sektöründe nasıl başarılı olur? Yeni mezun meslektaşlarımın teorik bilgileri bizlerden çok ileri. Daha güncel bilgilerle sahaya çıkıyorlar. Fakat öğrenilen bilgileri uygulamaktan korkuyorlar. Bunun yanı sıra her çözümü teknik ekipmandan beklemek gibi bir hataya düşülüyor. Benimde kliniğimde çok ciddi ekipman yatırımım var ama ekipman her zaman yüzde yüz başarı demek olmuyor. Başarı için hekimlik bilginizin de olması gerekiyor. Hekimlik bilgisi nedir biliyor musunuz? Hayvan ne istiyorsa onu yapın! Onlar üzerinde bandaj tutmak istemeyen hayvanlardır. Biz ise her ameliyat sonrasında bandaj uygularız, bana göre buna gerek yok. Operasyon gerekliliklerini tam olarak yerine getirirseniz, antibiyotiklerle koruyup, bölgeyi enfekte etmesini önlerseniz, boyunluğa gerek kalmayacaktır. Ancak bölgede enfeksiyon varsa, hayvan orayı didiklemeye çalışır. Sokak hayvanına bakmak, dışardan gelen hasta sahiplerine bağımlı olan bir veteriner hekim için kolay bir iş değil! ALACAĞINIZ SORUMLULUK BAMBAŞKADIR! mamalara mahkum edilmiş köpekler… Bunlar altı çizilmesi gereken konular. Veteriner kliniklerinde dikkat edilmesi gereken bir konu da operasyon sonrası hayvanın istirahat alanı. Bu kafeslerin içine kesinlikle pamuklu altlıklar serilmeli ve temizlikleri için üşenilmemelidir. Zaten hayvan ağır operasyon geçirmiş ve küçücük pis demir kafesler içinde rahat etmek yerine eziyet çekecektir. SORUMLULUĞUMUZ BAMBAŞKA Sokakta buldukları kedi ve köpeği veteriner hekime getiren kişi, hastanın tedavi sürecini takip etmek istemez, evine alıp götürmez ve hiçbir şekilde ücret ödemek istemez. Hayvanı getirir ve sizi vicdanınızla baş başa bırakır. Tedavi ettiniz diyelim, gözlem süresini nerde geçireceksiniz? Hayvanları sevmesek bu mesleği seçmeyiz, onların yaşam sürelerini en iyi şekilde geçirmeleri için mücadele etmeyiz. Ancak bazen, veteriner hekimler hayvan sevmez pozisyonuna sokuluyor. Hekimin suiistimal edildiği konu budur. PETİNFO 2014/02 64-65 OLGU Makalede yedi yaşlı kangal ırkı bir köpekte şiplenik hematoma olgusu sunulmaktadır. Köpekte anjiosarkomaya benzeyen şiplenik hematom olgusu Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi ve Patoloji Anabilim Dalı tarafından, yedi yaşlı bir erkek kangalda teşhis edilen şiplenik hematoma, klinik ve nekropsi bulgularının yorumlanmasına dayalı olgu sunumu... Yazı: Tuba Özge Erkal Selçuk Üniversitesi, Vet. Fak., Cerrahi Anabilim Dalı, Doktorant Funda Terzi Selçuk Üniversitesi, Vet. Fak., Patoloji Anabilim Dalı, Doktorant PETİNFO 2014/02 66-67 Şiplenik hematoma genellikle künt abdominal travma sonucunda meydana gelmektedir. Subkapsüler hematomların pek çoğu spontane olarak çözünür ve geri emilir. Oysaki bazı nadir görülen vakalarda ortaya çıkan hematomlar organize olur ve kalsifiye şiplenik kitle şekline dönüşürler. Anjiosarkoma dalağın primer tömörü olarak pek yaygın değildir. Şiplenik anjiosarkoma oldukça agresif hareket eder ve prognozu kötüdür. Biz bu olgu sunumunda kliniğimize getirilen yedi yaşında, kangal ırkı bir erkek köpekte teşhis ettiğimiz ve anjiosarkomaya benzerlik gösteren şiplenik hematomanın pek sık karşılaşılmaması nedeniyle farklılık taşıdığını düşünmekteyiz. Olgunun tanımı ve bulguları Selçuk Üniversitesi İç Hastalıkları A.B.D’ye getirilen yedi yaşında erkek kangal ırkı köpekte, beş gündür yemek yememe, kusma, halsizlik, dışkılayamama ve karın bölgesindeki şişkinlik şikayetleri üzerine gerekli muayene ve analizler gerçekleştirilmiştir. Klinik muayene neticesinde: Hastanın vücut ısısının 38.2°C, mukozalarının kirli siyanotik görünümlü, solunum sayısının ve aynı zamanda da derinliğinin artmış olduğu gözlemlendi. Hematolojik, kan gazları ve serum biyokimyası analizleri sonucunda: Şiddetli metabolik asidozis, baz açığı pH: 7.19, HCO3: 9.2 mmol/L, BE (B): 17.4 mmol/L, BE ecf: 19.0 mmol/L, Na: 130 mmol/L, K: 5.7 mmol/L, Ca: 0.60 mmol/L, Glu: 148 mg/dL olduğu görüldü. Hematolojik muayenede: Şiddetli leukositozis WBC: 80.48 m/mm³, normositik normokromik anemi ve trombositopeni, Lym: 12.6 %, Gra: 65.52 m/mm³ , RBC: 4.46 m/mm³ , MCV: 59.0 fl, Hct: 26.3 %, MCH: 20.6 pg, MCHC: 34.9 g/dl, RDW: 10.7, Hb: 9.2 g/dl, THR: 91 m/mm³ bulguları olduğu görüldü. Serum biyokimyası bulgularında: Böbrek panelinde şiddetli azotemi BUN: 255 mg/dl, Kreatinin 15.9 mg/dL, Fosfor:2.5 mg/dl, karaciğer panelinde Alkalen fosfataz: 1071 UI/I, Total billirubin: 2.3 mg/dL olduğu ve LDH: 714 UI/I, Kolesterol: 359 mg/dL, Trigliserid: 184 mg/dL, GLU: 157 mg/ dL olduğu görüldü. Hastanın abdominal bölgesinin LL ve VD pozisyonlarda alınan radyografik muayenesinde dalak ile ilişkili olduğu düşünülen bir kitle şüphesi ile karşılaşıldı. Yapılan ultrasonografik muayenesinde yine sınırları belli olmayan dalak ile ilişkili bir kitle gözlemlendi. Bunun üzerine hastaya şiplenik hemanjiyosarkom şüphesi nedeniyle diyagnostik laparotomi yapılmasına karar verildi. Yapılan diagnostik laparotomi neticesinde cavum abdominalisin içerisinin kan ve kan serumu ile dolu olduğu, dalağın dolgun, gergin ve kendisinin 2-3 katı büyüklüğünde çocuk başına benzer, oldukça frajil bir kitle ile bağlantılı olduğu ve kitlenin bağlandığı bölgelerde nokta tarzında siyanotik odakların şekillenmiş olduğu, omentumun renginin normalin dışında sarı bir hal aldığı, karaciğerin üzerinde yer yer nokta tarzında 0.5 yahut 1 cm çapında tümör görünümlü odakların varlığı tespit edildi. Şiplenik hematomalı hastalar, akut ve kronik hamoraji riski taşımaktadır. Laparotomi esnasında hastanın dalağına bağlı ve çocuk başı büyüklüğündeki kitlenin (hematom) görüntüsü. Dalağa bağlı bulunan kitlenin (hematomun) nekropsi esnasında çekilen görüntüsü. Köpeklerde dalağın büyüme ve genişlemesinde gözden kaçan dalak kitleleri hemanjiyosarkom, hemanjiyom ve dalağın hiperplazisini kapsar. OLGU Nekropsi bulguları Gerek klinik muayeneler ve yapılan radyolojik muayene bulguları ve gerekse diyagnostik laparotomi sırasında tespit edilen makroskopik bulgular neticesinde köpekte hemanjiosarkom şüphesinin büyük olması nedeniyle ve de hasta sahibinin talebi neticesinde, köpeğin uyutularak nekropsi yapılmasına karar verildi. Nekropside dalağın üzerinde subkapsular yerleşimli 20x10x10 cm ebatlarında, kolay parçalanabilen, kırmızımsı-siyah renkte, pıhtılaşmış kanla dolu nodüler yapı görüldü. Ayrıca dalağın üzerinde 2-3 cm büyüklüğünde peteşiyel kanamalar ile 1-2 cm büyüklüğünde, koyu kırmızı-siyahımsı renkli çok sayıda nodüller tespit edildi. İnce ve kalın bağırsakların lümenlerinde yer yer pıhtılaşmış kanlı içerik dikkati çekti. Böbreklerin hafif şişkin, kesit yüzlerinin ise kortikomedullar sınırda ışınsal yapıda, solgun sarı renkli olduğu gözlendi. Dokulardan alınan örnekler %10’luk formolde tespit edildikten sonra rutin doku takip işlemleri yapıldı. Sonra 5µm kesitler alınarak Hematoksilen-Eozin (HE) ile boyandı ve tüm kesitler ışık mikroskobunda değerlendirildi. Histopatolojik incelemelerde dalak parankiminde ve yer yer trabeküllerde, perivaskuler yerleşimli multifokal kanama alanları ile subkapsuler hematom ve bazı damarlarda trombozlar belirlendi. Karaciğerin hepatosilerinde hidropik ve vakuoler dejenerasyon ile böbreklerde yaygın tubulonefrozlar vardı. Beyin kökünde belirgin ödem ve perivasküler kanamalara rastlandı. Miyokartta sınırlı alanlarda fokal odaklar şeklinde hiyalin dejenerasyonu ve zenker nekrozu ile hafif şiddetli mononükleer hücre infiltrasyonları tespit edildi. Akciğerlerde antrakoz ile şiddetli fibromüsküler hipertrofinin belirgin olduğu bronkointerstisyel pnömoni görüldü. Bağırsaklarda hiperemi ile lamina propriyada hafif mononükleer hücre infiltrasyonları belirlendi. SONUÇ Kanamalı hematomlar şiddetli yorgunluk, soluk diş etleri ve anemiye neden olur. Diagnostik laparatomide hemonjiosarkomadan şüphelenilen köpeğin, hasta sahibinin isteği üzerine uyutulmasına ve nekropsisine karar verildi. Yapılan tüm incelemelerin sonucunda elde edilen verilerin ışığında dalakta ruptura bağlı hemoabdaomen ve buna bağlı nonseptik peritonitis oluşması ve hastanın terminal dönemde olması nedeniyle doku hipoksisi, bistopeni ve şiddetli lökositozis gelişmiştir. Sonuç olarak gelişen hipoksemi ve doku perfüzyonun bozulmasına bağlı olarak köpekte multiorganel disfonksiyonu gelişmiştir. SİTOLOJİK MUAYENE YAPILMASI ŞART Çok sık rastlanılmamakla beraber köpeklerde şiplenik hemanjiosarkoma çok benzeyen subkapsüler şiplenik hematom gelişebildiği ve bu nedenle şiplenik hemanjiosarkom şüpheli olgularda subkapsuler hematom olgularının da gelişme ihtimali düşüncesiyle bu gibi durumlarda uyutulmaya karar vermeden önce kısa zamanda kitlenin neoplastik bir oluşum olup olmadığını anlamak için sitolojik muayene yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. PETİNFO 2014/02 68-69 KEDİ Toz, ev akarları, sigara dumanı, oda kokuları ve polen gibi allerjenler kedilerde başlıca astım nedenleridir. PETİNFO 2014/02 70-71 astım Astım, hırıltılı solunum ve dispne ile sonuçlanan, ancak belirgin yangısal içeriğin yer aldığı reverzibl bir bronkokonstriksiyon şekli olarak tanımlanabilir. Ev tozu akarları, hava kirliliği, sigara dumanı, halı temizleyicileri, hava tazeleyici kokular ve deodorantlar/spreyler, mevsimsel polenler gibi inhale edilen allerjenlere karşı olası Tip I veya Tip III hipersensitivite reaksiyonunu içermektedir. Solunum sistemi infeksiyonlarının hastalıktaki rolü göz önünde bulundurulmalıdır. İnfeksiyöz olmayan solunum sistemi hastalıkları akciğer ve havayolları içerisine eozinofil infiltrasyonunun olduğu, astıma benzeyen diğer hastalık proseslerinin (akciğerde parazitizm) neden olduğu hastalıklardır, ayrıca idiyopatik pulmoner fibrozis gibi kronik akciğer hastalıkları kronik astıma benzerlik gösterebilir. Astımın klinik belirtileri oldukça değişkendir. Ancak paroksimal görünüm, öksürük, hırıltılı solunum, çıtırtılar, dispne, taşipne ve ortopne’yi içermektedir. Ağır vakalarda kaburga kırıkları ve pnömotoraks şekillenebilmektedir. Astım, alerjenler de dahil olmak üzere, çeşitli uyaranlara karşı artan bir hassasiyet nedeniyle alt solunum yollarının akut veya kronik yangı halidir. YAZI: Profesör Brendan Corcoran / EdInburgh Üniversitesi Çeviri: Araş. Gör. Dr. Banu Dokuzeylül / İ. Ü. Veteriner Fak. İç Hast. A.B.D TANIDA ÇOK FAZLA SORU İŞARETİ Hasta sahibinden alının anamnez ve klinik belirtiler genç ve orta yaşlı kedilerde ve özellikle siyamlarda anlamlıdır. Solunum yolu örneklerinde eozinofillerin varlığı allerjik reaksiyona işaret edebilir (durumun parazitik olduğu kanıtlanmadığı taktirde) ancak bu vakalarda her zaman nötrofil ile birlikte bulunmadığından yaygın değildir. Radyografik bulgular genellikle bronşiyal patern göstermektedir, ancak bu durum interstisyal olabilir. Hava ile aşırı şişme, diyaframın düzleşmesi ve orta akciğer lobunun kollabe olması, akciğer sahasının hiperlüsentliği yaygın değildir. Dolaşımda eozinofili saptanabilmektedir. İntradermal test aracılığıyla ya da serum alerjen spesifik IgE tayini ile alerjenlere maruz kalmanın saptanması yanlış pozitiflik nedeniyle çok önemli değildir. Tedavi Deksametazon, oksijen ve bronkodilatatörlere verilen çabuk yanıt, kedilerde astımın tanısı için oldukça anlamlıdır. Tedavi klinik belirtilerin şiddetine ve sürekliliğine bağlıdır ve hasta sahibinin yatak odası (insana ait deri döküntüsü ve ev tozu akarları) hariç tutulduğunda, bu durum tedaviye yardımcı olmaktadır. Evde kullanılan aerosol ürünler ve tozlu kedi kumu gibi diğer hastalık arttırıcı etkenlerin uzaklaştırılması ve parazitizmin tedavisi ihmal edilmemelidir. Bronkodilatatörler terbütalin (0,625-1,25mg/kedi 8-12 saatte bir, peros) ile birlikte biraz fayda sağlanabilmektedir, özellikle en sık salbütamol veya albüterol KEDİ T A B L L SOLUNUM YOLU PARAZİTLERİnin tedavisi H T-Trachea, L-Akciğer, A-Aorta, H-Kalp, B-Ana bronş (üstte) Normal bir kedinin radyografisi (altta) Farklı vakalardan tipik radyografik görünümler (solda) inhalasyon yoluyla kullanılmaktadır. Bu hastalık inflamatuvar bir hastalık olduğundan, glukokortikoidler primer kontrol metodu olarak kullanılmaktadır. 12 saat ara ile 1-2 mg/kg 7-10 gün süre ile kullanılan oral prednizolon, ardından 48 saatte bir kullanılmak üzere 0,2 mg/kg’a düşürülmektedir. 12 saat ara ile 125 mg dozunda inhalasyon yoluyla Flutikazon propiyonat ya da 12 saat ara ile 100 mg beklometazon propiyanat denenebilmektedir. Kombine steroid bronkodilatatörler kullanılabilmektedir, ancak ß agonistler kimi zaman taşikardi gibi istenmeyen yan etkilere neden olabilmektedirler. Glukokortikoidlerle birlikte ya da verilen steroid dozunu azaltarak siroheptadin (serotonin antagonisti) (1-4 mg/kedi 12 saatte bir, oral) siklosporin, lökotriyen reseptör antagonistleri ile birlikte kullanılması denenebilir, ancak kullanımları şüphelidir ve etkinlikleri iyi kanıtlanmamıştır. Astımlı kedilerin klinik görünümünü kötüleştiren süregelen bir mikoplazma infeksiyonunda Doksisilin kullanımının değerli olduğunu düşündüren tedaviye ilişkin bazı kanıtlar bulunmaktadır. Çoğunlukla kediler, tercihen oral prednizolona yanıt verirler ve düşük doz düzenleme biçimi gün aşırı olarak kontrol edilebilmektedir ve çoğu inhalasyon tedavisini tolere etmektedir. Tedavi edilmeyen vakalarda geri dönüşümsüz kronik bronşit ve yine geri dönüşümsüz akciğer değişimleri şekillenebilmektedir. PETİNFO 2014/02 72-73 Solunum yolu parazitizminin tedavisi, hastalığa neden olan ilgili parazite bağlı olarak yapılır. Ancak tipik olarak benzimidazol veya avermektin temelli antelmentiklerin kullanımı tercih edilmektedir. Glukokortikosteroidler, genellikle prednizolon, hipersensitivite reaksiyonunu baskılamak için kullanılmaktadır. Glukokortikoidler apoptozun kuvvetli bir uyarıcısıdır ve eozinofiller glukokortikoidlerin etkilerine karşı hassastırlar. EOZİNOFİLİK AKCİĞER HASTALIĞI Eozinofiller parazitizm ve alerji ile ilişkili olmasına rağmen, örneğin hiçbir neden bilinmediği durumlarda bile dokuda eozinofili saptanabilmektedir. Bu hastalık durumu köpeklerde hemen hemen tüm eozinofilik bronşit ve pnömonili vakalarda rastlanmaktadır, buna rağmen kedilerde allerjik reaksiyon astım kompleksinin altta yatan problemlerinden biri olarak varsayılmaktadır. Havayolu/ akciğer eozinofilisini belirlemek için bronkoalveolar lavaj içerisinde eozinofilleri saptamak gerekmektedir, Oksijen terapisi astım varlığında kedilerde kullanılan başlıca yöntemdir. ancak hücreler akciğer dokusunun ince iğne aspirasyon biyopsisiyle bulunabilmektedir. Bununla beraber, BAL (bronkoalveolar lavaj) genellikle yeterlidir, hiçbir hücre bulunmadığı zaman, teknik düzgün bir şekilde uygulandığında, vakit kaybetmeden bu durum vakanın zamanında saptanmasını sağlamaktadır. Buna rağmen BAL eozinofilinin derecesinin hastalığın safhası ile ilişkili olması muhtemeldir ve iki hastalığın zamanlama noktaları arasında farklılık olabilmektedir. Bu durum yanlış negatif sonuçlara neden olmaktadır ve dikkatli bir şekilde yorumlanmalıdır. Sağlıklı kedilerin BAL örneklerinin %25’e varan kısmında eozinofillerin varlığına rastlanmıştır, ancak bu durum bazı sitopatolojistler tarafındanhalen sorgulanmaktadır. Bu konudaki bir eleştiri ise sonucun belirlenmesi aşamasında, çalışmada kullanılan instile edilen sıvı hacminin biraz fazla olmasıdır. SOLUNUM YOLU PARAZİTLERİ Köpeklerde ve kedilerde parazitizm eozinofilik havayolu ve akciğer hastalıklarına neden olabilmektedir. Köpekgillerde tilkiler infeksiyonun reservuarı olarak rol oynar. Parazitlerin tipleri coğrafik lokasyona bağlıdır, Filaroides spp. (Oslerus osleri, Filaroides hirhti), Crenosma vulpis, Aelurostrongylus abstrusus, Capillaria aerophilia, Angiostrongylus vasorum ve Dirofilaria immitis gibi kalp astım DURUMUNDA evde kullanılan aerosol ürünler ve tozlu kedi kumu gibi diğer hastalık arttırıcı etkenlerin uzaklaştırılması ihmal edilmemelidir. kurtları. Bunların büyük çoğunluğu hem kedileri, hem de köpekleri etkileyebilmektedir, ancak A. abstrusus özellikle kedi parazitidir ve arakonağa (tipik olarak küçük memeli) gereksinim duymaktadır. Tüm parazitler eozinofilik pnömonitis ve/veya eozinofilik bronşitise neden olmaktadırlar. D. immitis vakasında, pulmoner eozinofilik granulomatozis gelişebilmektedir. Eozinofilik pnömoni akciğer içerisine askarid migrasyonu sonucu ikincil olarak şekillenebilmektedir ve genç köpeklerin bir kısmında oluştuğundan şüphelenilmektedir. Akciğer parazitizminde tanı Akciğer parazitizminin klinik belirtileri hafif bir öksürükten, şiddetli solunum yetmezliği ve kalp yetmezliğine kadar değişebilmektedir ve parazite göre farklılık göstermektedir. Tanı genellikle parazitlerin varlığının KEDİ öksürük, taşipne ve dispne gibi bulgularla karakterize İdiyopatik pulmoner fibrozisde akciğer değişimleri kronik yangı ile ilişkili kedi astımını göstermektedir. belirlenmesiyle ortaya çıkmaktadır; kalp kurdu antijen testi, fekal analiz, BAL örnekleri, ancak bazı açılardan bakacak olursak indirekt kanıt tüm bunların parazitizm tedavisinin yapılmasıdır; örneğin şehir tilkilerinin yüksek yoğunlukta Crenosoma vulpis’e maruz kalması. ASTIMIN BİR SONUCU: PULMONER FİBROZİS Pulmoner fibrozis interstisyal akciğer hastalığı olarak kabul edilmektedir, köpekte ve kedide en inandırıcı fibrotik hastalık idiyopatik pulmoner fibrozistir (IPF). Kronik interstisyal akciğer değişimleri torasik radyografi ile belirlenmektedir ve bu durum hiperadrenokortisizm ile birlikte metastazik mineralizasyon, akut ve kronik böbrek yetmezliği ya da doğal olarak yaşlanmadaki değişimler sonucunda ortaya çıkmaktadır, bunların fibrotik yanıtın spektrumunu yansıttığı varsayılmaktadır. İdiyopatik pulmoner fibrozisten etkilenen köpekler ve kediler tipik solunum sistemi hastalığı belirtileri gösterirler, hastalığın kapladığı alana ve progresyon yüzdesine göre zamanlama ve şiddeti bağımsızdır. Öksürük, taşipne ve dispne çoğunlukla rastlanılan bulgulardır ve değişen derecelerde egzersiz intoleransı, siyanozis ve senkop ile bağlantlıdır. Sağ taraflı kalp yetmezliği nadir olarak ortaya çıkan bir bulgudur ancak birçoğunda pulmoner hipertansiyon görülür. Köpeklerde bu durum genellikle Parazitizmde genellikle benzimidazol veya avermektin temelli antelmentikler kullanılmaktadır. PETİNFO 2014/02 74-75 orta yaşlı ve yaşlı West Highland White Terrier’lerde görülmektedir, ancak diğer terriyer ırklarında da rapor edilmiştir. Kedilerde akciğer değişimleri kronik inflamasyon ile ilişkili kedi astımını göstermektedir, buna rağmen bu bağlantı tam olarak doğrulanamamıştır. Radyografik değişimleri en iyi şekilde” interstisyal” olarak tanımlarsak, çoğunlukla pulmoner fibrozisten şüphe edilir. Buna rağmen, özellikle interstisyal akciğer paternlerinin ve fibrozisin belirlenmesinde en önemli şaşırtıcı faktör radyografik kalite ve yorumunun temelinden kaynaklanmaktadır. Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi (HCRT) torasik görüntülemenin kalitesini, hakiki interstisyal akciğer paternlerinin belirlenmesini arttırmakta, ancak uygulanabilirlik, fiyat ve yorumlanması uzmanlık gerektiğinden kullanımı sınırlı olmaktadır. Tedavi IPF’de çok az fayda sağlamaktadır, ancak prednizolon denenmesine eğilimleri vardır. Kronik bronşitis veya aktif inflamasyon oluşan durumlarda yanıt gösterebilir, durum fibrozis kaynaklı değilse, herhangi bir tepki görülmemektedir. Kaynak: Bu makale 8.KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi’nde tebliğ edilmiştir. ARAŞTIRMA Kemik kanseri ağrısına nörotoksin çözümü Kemik kanseri olan köpeklerin ağrısını dindirmek için yapılan çalışmalar, bilim insanlarının yolunu Substance P-saporin ya da kısaltılmış şekliyle SP-SAP adı verilen bir nörotoksin ile kesiştirdi. SAP enjeksiyonu ile ağrı dindirme prosedürünün ileride kemik kanseri hastası olan insanlarda da kullanılması söz konusu. Bir köpeğe kemik kanseri teşhisi konduğunda genellikle hayvanın hayatını kurtarmak için geç kalınmıştır. Bu süreçte tedavinin hedefi, köpeğin mümkün olduğunca uzun bir süre ağrısız ve rahat bir şekilde yaşamasını sağlamaktır. Pennsylvania Üniversitesi Anesteziyoloji Dergisi’nde Veteriner Hekimler Dorothy Cimino Brown ve Kimberly Agnello tarafından yayınlanan bir çalışmada, istenen hedefe giden yeni bir yol belirlendi. Kemik kanseri olan 70 evcil köpekte yapılan bir araştırmayla, nörotoksinin tek bir spinal enjeksiyonunun, genellikle bu tür vakalarda kullanılan ağrı dindirici ilaçlarla karşılaştırıldığında ağrıyı azaltmada PETİNFO 2014/02 76-77 İNSANLAR İÇİN ALTERNATİF BİR YAKLAŞIM Araştırmacılar, SAP enjeksiyonu anestezi gerektirmesine rağmen, alternatif bir tedavi yaklaşımı sunan basit ağrı kesici ilaçlar veya daha agresif bir yaklaşım olan amputasyon artı kemoterapi ile sağaltım seçeneği arasında kalan hayvan sahiplerine SAP enjeksiyonunu önermekteler. Dr. Brown, veteriner pratikte geniş bir uygulama alanı görebildiğine ve bu yeni tedavi olasılığının kendileri için yepyeni bir tecrübe olduğuna dikkat çekti. İnsanlarda etkili olduğunun görülmesi halinde, SAP’ın spinal enjeksiyonları, bazı kanser hastalarında ciddi yan etkileri tetikleyebilen bir müdahale olan, ağrıyı hafifletmek için sinirlerin kesilmesi gibi alınan aşırı önlemlere bir alternatif sunacak. İnsanların bir moleküler nöroşirürji anlamında bu nörotoksinlerden haberdar olduklarını belirten Brown, hastaların medikal uygulamaların çalışmadığı noktada bu uygulamayı düşünebileceklerini öne sürüyor. daha etkin olduğu gösterilmiştir. İnsan ve köpeklerdeki kemik kanseri vakaları arasındaki benzerlik, bu uygulamanın insanlarda da ağrıyı azaltmada kullanılabileceğini düşündürmektedir. Veteriner Hekim Dorothy Brown, köpeklerin ilaçların bu türünü test etmek için gerçekten iyi modeller olduğunu ve bu yöntemin insanlarda da güvenli ve etkili olabileceğini gösteren güçlü bir kanıt niteliği taşıdıklarını belirtti. Yanı sıra “Bu çalışma insanlarda yapılacak klinik denemelerin doğrudan öncüsüdür.” dedi. Araştırmada odaklanılan nörotoksinin adı Substance P-saporin ya da kısaltılmış şekliyle SP-SAP’dı. Önceki çalışmada, SAP’ın ağrı sinyallerini beyne taşıyan nöronları seçici bir şekilde yok edeceği öne sürülmüş fakat bileşik köpekler üzerinde test edilmemişti. Brown ve Angello geçmişte toksikoloji testlerine tabi tutulan SAP’ın sahipli hasta köpeklerde kanserin etkilerinden meydana gelen ağrıyı azaltıp azaltmayacağını belirlemek istediler. Kemik kanseri genellikle orta yaş ve yaşlı, büyük ırk köpekleri etkileme eğilimindedir. Sahibinin fark edebileceği ilk işaret köpeğinin yürüyüş şeklindeki değişiklik ve aksamadır. Eğer ağrı devam ediyorsa, veteriner hekim ortopedik muayenenin ardından röntgen çeker. İlgili bölgede kanserli lezyonun tespit edilebildiği noktada, zaten hastalığın metastazik bir yapı taşıdığı mutlak bir suretle bilinmelidir. Bu aşamadaki bir köpeğin hayatını kurtarmak mümkün değildir Dr. Brown, bu aşamada köpeği tedavi etmekten değil, sadece yaşam 70 köpek üzerinde yapılan araştırmada SAP uygulamasının olumlu yönlerine atıf yapılıyor. kalitesini daha yüksek seviyede daha uzun süre sürdürmesini sağlamanın yollarından bahsetmek istediklerini belirtiyor. Brown ve Agnello çalışmaları için belirledikleri 70 sahipli köpeği iki gruba ayırarak, birinci gruba standart ağrı kesici ilaç uygularken diğer 35 köpeğin spinal kordu içerisindeki sıvıya tek seferde SAP enjeksiyonu gerçekleştirdiler. Köpeklerine ne gibi bir işlem uygulandığı sahiplerine söylenmedi ve tüm köpekler bir gece hastanede ARAŞTIRMA FARKLI TALEPLER Hayvan sahipleri dostlarının mümkün olduğunca ağrısız yaşamasını istiyor. Kanserin bu türü için en agresif sağaltım yolu, ilgili bacağı ampüte ederek kemotrapiye başlamaktır. Fakat cerrahi müdahale ve veteriner hekimi kemoterapi için düzenli olarak ziyaret etmek hayvan sahibi için duygusal, lojistik ve finansal bağlılık anlamına gelir. Bazı hayvan sahipleri için bu çok fazladır ve bu nedenle başka bir yaklaşım tarzını benimsemeyi tercih eder ve veteriner hekimlerinden bu yönde bir tavsiye isterler. kaldılar. Köpeklerine spinal enjeksiyon gerçekleştirildi sanılsın diye tüm köpeklerin boyunlarındaki tüyleri kesildi. Bu müdahalelerin ağrı giderici etkinliğini değerlendirmek için, araştırmacılar hayvan sahiplerinden, evcil hayvanlarının konfor düzeyi hakkında bilgi almak için hazırlanan anketleri doldurmalarını istedi. Köpeklere de aktivite düzeylerinin izlenmesi için monitörler bağlandı ve bazı durumlarda kayıt alındı. Buna ek olarak sahipleri prosedürün uygulanmasından 2 hafta sonra köpeklerini yeniden veteriner hekime götürdüler. Sonra yaşamlarının geri kalanında ayda bir kez ziyaretlerine devam ettiler. Hayvan sahipleri köpeklerinin hangi grupta yer aldıklarını öğrendiklerinde çalışma sonuçlandı. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde standart ağrı dindiricilerle tedavi edilen köpek sahipleri durumu SAP enjekte edilenlerin sahiplerinden belirgin bir şekilde daha erken öğrenme ihtiyacı duydular. Bu noktada önceden SAP enjeksiyonu yapılmayan hayvan sahiplerine tedavi önerildi. Hayvan sahipleri köpeklerinin refah düzeylerinin öncesiyle aynı olmadığını belirttiler. Bu gösterge ile SAP’ın ağrıyı azaltma özelliği ortaya konmuş oldu. Kontrol grubundaki köpeklerin % 74’ünün sahipleri prosedürün altıncı haftası içinde köpeklerine hangi tedavi şeklinin uygulandığını bilmek istediler. SAP alan köpek sahiplerinin ise yalnızca PETİNFO 2014/02 78-79 % 24’ü uygulanan prosedürden haberdar olmak istedi. Araştırmacılar çalışmaya ilişkin sadece bir yan etkiyi kaydettiler: Omurilik içerisine yüksek SAP enjeksiyonu almış ön bacaklarından birinde tümör olan köpeklerin bazılarında koordinasyon bozukluğu ve titreme vardı. Enjekte edilen SAP miktarı azaltıldığında sorun düzeltildi. Kaynak: Bone cancer pain in dogs relieved by neurotoxin SÖYLEŞİ AOVET’e siz de katılın! AOVET Türkiye Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin, Türkiye’de ilk kez düzenleyecekleri Küçük Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri Kursu ile ilgili detayları Petinfo Dergi’ye anlattı. Birlikte çalışarak ve dinamik bir grup oluşturarak, tecrübe ve becerimizi arttırıyoruz. Ülkemizde ilk kez gerçekleştirilecek AOVET Küçük Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri Kursu ve bünyesinde dünya genelinde binlerce hekimin katılım gösterdiği cerrahi kursları düzenleyen AO Vakfı ile ilgili merak edilenleri AOVET Türkiye Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin ile konuştuk. AOVET Küçük Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri Kursu’yla ilgili tüm detaylara www.aovetturkiye.org web sitesini ziyaret edip ulaşabilirsiniz. AOVET Nedir? Merkezi İsviçre’de bulunan AO Vakfı, 1969 yılından bu yana dünya genelinde 5 ana bölgede genel olarak kırıkların tedavisinin kuralları üzerinde çalışan ve kar amacı gütmeyen bir vakıftır. AO kursu, kırıkların tespitinin teknik noktalarına ağırlık verecek şekilde ilk olarak 1960 yılında Davos’ta düzenlendi. O zamandan beri 110 ülkeden 250.000 cerrah ve 135.000 ameliyathane çalışanı kurslara devam etmiştir. AO’nun PETİNFO 2014/02 80-81 Yrd. Doç. Dr. Özlem ŞENGÖZ ŞİRİN kimdir? Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 2003 yılında mezun olan Şirin, aynı yıl Ankara Üniversitesi’nde doktorasına başladı. 2006 yılında Cornell University Collage of Veterinary Medicine Hospital for Animals’da eğitimler aldı. Boston Tufts University Cumming School of Veterinary Medicine Hospital for Animals eğitimi için AOVET fellow’u kazandı. 2007 ve 2008 yıllarında Las Vegas Quando Center’da ve Davos Congress Center’da ileri seviye uzun süreli eğitimler aldı. 2008 yılında köpeklerin uzun kemik kırıklarında locking system’leri araştırdığı doktora tezini tamamladı. Şu ana kadar tamamlanmış 2 TÜBİTAK, 3 Bilimsel Araştırma Fonu araştırma projesi, şuan yürürlükte ve yürütücülüğünü yaptığı 1 TÜBİTAK ve 1 COST projesi bulunmaktadır. AOVET Türkiye Başkanı ve COST Aksiyon BM1306 Yönetim Kurulu’nda Türkiye Temsilcisi olan Yard.Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin evli ve bir çocuk annesidir. uyguladığı eğitim yöntemi oldukça farklı ve yenilikçi olup kurslara katılan her katılımcının dersler ve tartışma grupları dışında sentetik kemik, gerçek cerrahi araç ve gereçleri kullanarak uygulama yapmasına olanak vermesidir. Bu, cerrahlara gördüğü ve tartıştığı teknikleri hastadan önce birebir uygulama olanağı vermektedir. Biz AO Vakfı ile ilişkili olan veteriner hekimleriz ve organizasyonun AOCMF, AOSpine ve AOTrauma gibi 4 uzmanlık alanından birini oluşturmaktayız. Bütün bu uzmanlıkların amacı; uygulamalı ve klinik araştırmanın, eğitim ve topluluk geliştirici fonksiyonlarını üyelerimizin, paydaşlarımızın ve hastalarımızın faydasına sunmaktır. Neden AOVET? AOVET hasta bakım kalitesinin arttırılması için en ileri tekniği kullanarak eğitim sunar. Bu amaçla alanında önde gelen uzmanların sunularıyla anatomik modeller üzerinde cerrahi beceri ve teknikleri bir araya getirir. Bu çok iyi bilinen ve kanıtlanmış kombinasyon, veteriner hekimin hastaları ve sahiplerine fayda sunabileceği tedavi tekniklerini geliştirmesini sağlar. AOVET’e neden katılmalısınız? AOVET’e katılarak AO Vakfı’nın içinde veteriner ailesinin bir parçası olabilirsiniz. Bu üyelikle travma konusundaki uzman veteriner hekimlerle ve insan CMF, omurga ve travma cerrahisi konularında ileri gelen cerrahlarla ömür boyu sürebilecek arkadaşlıklar kurabilirsiniz. Bu dinamik gruplarla temasta olmak bilgi ağınızın genişlemesine yardım edecek ve veteriner travma konusunda ilerlemeniz için yeni seçenekler sunacaktır. Mesleğinize ve uygulamalarınıza bakış açınızı değiştirecek bir başlangıç olması, değişik uygulamalar görmek ve yepyeni fikirler ve yeni araştırmalara yönelmenize katkıları olabilecektir. Ülkemizde yapılacak olan AOVET kursundan bahseder misiniz? “AOVET Küçük Hayvanlarda Temel Kırık Prensipleri Kursu” ülkemizde ilk kez gerçekleştirilecek olup, kursu tamamlayan hekimlere AO Vakfı tarafından uluslararası sertifika verilecektir. AO kurslarını alabilmek için bazı kurallar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ise temel seviye kursunu alma zorunluluğudur. Aksi halde hiçbir ülkede ileri seviye kurslarına kayıt yapılamaz. Kursumuzun yurtdışındaki kurs bütçeleriyle kıyaslandığında son derece düşük bütçeyle hekimlerimize yansıması avantaj olduğu gibi, ülkemizde alınan kurs sertifikasıyla isteyen hekimlerimiz diledikleri ülkede ileri seviye kurslarına kayıt yaptırabileceklerdir. Kurs eğitmenlerimiz; Prof. Dr. Hasan Bilgili, (Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi-VOTDER Başkanı), Doç. Dr. Olivier Gauthier (Oniris Nantes-Atlantic Veteriner Fakültesi, AOVET Uluslararası Kurs Başkanı), Prof. Dr. Bruno Peirone (Turin Üniversitesi Veteriner Fakültesi, AOVET Avrupa Başkanı), Dr. Guillaume Ragetly (Illinois Üniversitesi Veteriner Fakültesi), Dr. Richard Whitelock (2011 Avrupa Cerrahi Başkanı), Doç. Dr. Cenk Yardımcı (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi)’dan oluşmaktadır. Kurslarımız İsviçre merkezli olarak temel eğitimden başlamış ve spesifikleşerek (ileri seviye, spinal, corrective osteotomi) devam edecektir. Ülkemizde de özel seviyelere katılabilmek için temel kurs katılım sertifikası gerekmektedir. AO Vakfı 2011 Davos Kursu’ndan bir kare (üstte), AO Research Institute tarafından 2012’de, ortopedik cerrahi ve implant enfeksiyonları üzerine gerçekleştirilen toplantıda katılımcılar bir arada. GÜNCEL Kardiyoloji Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Kürşad Turgut ve ekibi, kangallarda kalp kapak sorunlarının insidansını belirleyecek. Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi bünyesine TÜBİTAK’ın da desteğiyle kurulan Kardiyoloji Ünitesi ile ilgili detaylı bilgiler almak üzere Kardiyoloji Kliniği’nin Sorumlusu Prof. Dr. Kürşad Turgut ile görüştük. Türkiye’de birkaç üniversitenin hayvan hastanesinde bulunan ekokardiyografi cihazının Temmuz ayından bu yana EAEVE’ye tam üye olan Selçuk Üniversitesi bünyesinde kurulmasıyla, artık kedi ve köpeklerde oldukça yaygın olan kalp hastalıklarının teşhisi rahatlıkla yapılabilecek. Kardiyoloji Ünitesi ne zaman faaliyete geçti, bize biraz sahip olduğu ekipman ve olanaklardan bahseder misiniz? Ünitemiz, Temmuz 2013’ten itibaren faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Ekipman olarak; bir kardiyoloji ünitesinde olması gereken röntgen cihazı, EKG, tansiyon aleti ve ekokardiyografi cihazı bulunmaktadır. Evcillerin kalp sağlığı onlara emanet Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi bünyesinde kurulan kardiyoloji ünitesi ile kalp hastalığı olan kedi ve köpekler artık daha güvende olacak. PETİNFO 2014/02 82-83 Bu ünitede hangi hastalıkların teşhisi yapılmakta? Kurulumunun öncesi ve sonrasında verdiğiniz hizmet kalitesinde ne gibi değişimler oldu? Kardiyoloji ünitesinin kurulması ile kedi ve köpeklerde oldukça yaygın olan kongenital ve edinsel kardiyovasküler hastalıkların teşhisi ve tedavisi yapılabilmektedir. İnsan hekimliğinde olduğu gibi veteriner kardiyolojide de kardiyovasküler hastalıkların teşhis ve takibinde en önemli muayene yöntemi olan ekokardiyografinin bulunması ile, daha önceleri gözden kaçan birçok kardiyolojik hastalık değerlendirilebilmektedir. GÜNCEL KANGALLAR İÇİN YENİ BİR PROJE TÜBİTAK’a sunulan projemiz kapsamında kendi ırkımız olan Kangal ırkı köpeklerde kardiyolojik referans değerlerin belirlenmesi ve köpeklerde yaygın gözlenen kalp kapakları hastalıklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma sonucunda kangal ırkı köpeklerde kalp kapak hastalıklarının önemi ve insidansı belirlenecektir. Bu konuda çalışmamız halen devam etmektedir. Selçuk Üniversitesi Kardiyoloji Kliniği’nde görev alan ekip, çalışmalarına hızla devam ediyor. Böylelikle veteriner hekimlikte kedi ve köpeklerin kardiyovasküler hastalıklarının tanı, tedavi ve takibi rasyonel olarak gerçekleştirilmekte ve mesleğimizdeki kardiyolojik hastalıkların tanı ve sağaltımı ile ilgili eksiklik ve bunun sonucunda doğan ihtiyaç, önemli ölçüde giderilmiş bulunmaktadır. Çünkü ekokardiyografi, kalbin morfolojik ve fonksiyonel yönden değerlendirilmesinde günümüzdeki en etkin muayene yöntemidir. Kardiyoloji Ünitesi’nin kurulmasında nereden destek aldınız? Toplam maliyet ile ilgili bilgi alabilir miyiz? Ünitemiz, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)’na sunulan projenin kabulü ve sağlanan maddi destek ile oluşturulmuştur. Proje ile teçhizat alımı için 120.000 TL destek sağlanmış bulunmaktadır. Kardiyoloji bölümünün ayrı bir departman halinde olmasının fakülteye ne gibi artıları oluyor? Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi 2013 yılında EAEVE tam üyeliğine kabul edilmiştir. Bu nedenle fakültemizin hastanesi, hayvan türüne özel olarak ayrı ayrı hizmet vermeye başlamıştır. Batılı ülkelerde olduğu gibi bu şekilde yapılanma hekimlik hizmetlerinin sunulmasında kaliteyi artırarak PETİNFO 2014/02 84 teşhis ve tedavide başarı şansını oldukça yükseltmektedir. Öncelikle fakülte hastanelerinde olmak üzere kardiyoloji, gastroenteroloji, dermatoloji, nöroloji gibi uzmanlaşma ve hizmet anlayışı oluşturulmalıdır. Gerçekleştirdiğiniz ücretsiz kardiyolojik kontrole ilgi nasıldı? Bu uygulama halen devam ediyor mu? Kardiyoloji ünitesinin ücretsiz hizmeti Konya’da beklenilenin üzerinde ilgi toplamıştır. Ücretsiz uygulamamız gelen istek üzerine hala devam etmektedir. Uygulamamız sonucunda özellikle orta-ileri yaşlı kedi ve köpeklerde kardiyovasküler hastalıkların yaygınlığı tespit edilmiş ve hasta sahiplerinin kedi ve köpeklerinin periyodik kontrolü konusundaki bilinçleri arttırılmıştır.
© Copyright 2024 Paperzz